05.05.2022 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Dramatik değil trajik bir skor ile son. Her şey bitmiş, geriye dönüş söz konusu değil. Peki o zaman niye genç adamları son dakikalara kadar kulübede bekletiyorsunuz ki? Daha farklı, skorlu bir yenilgi mi korkutuyor sizi? Kaç teknik adam, kaç futbolcu geldi gitti tek futbol sezonunda... Günümüzün profesyonel dünyasında yakın dostlarla Süper Lig’de oynayan bir takım nasıl yönetilir? Bir başka örneği var mıdır? Hangi kulüpte bu süreçte bu denli teknik adam, futbolcu gelgitleri yaşanır? Eğer yaşanıyorsa son da budur. Yalpalayıp yıkılırsınız. Şimdi şu sıralar net olarak Göztepe’de neler olup bittiğini ya da geleceğin neler göstereceğini bilen ya da tahmin edebilen var mı? Gerçekten çok yazık.
Fatih Tanfer: Rizespor karşısında alınan 7-1’lik yenilgi, hakikaten çok üzücü bir sonuç. 1-0 öne geçiyorsun ve sonrası malum. Baktığınız zaman oyuncular gayretli. Ellerinden geleni yapıyorlar. Ancak haftalar evvel söylediğim gibi kadro kalitesi bu farkı çıkarıyor. Göztepe maalesef Süper Lig’den düştü. Futbolda dün yoktur. Bugün vardır. Ve de gerçekleri vardır. Yapılacak olan en önemli konu camianın bütünleşmesi, birlik ve beraberlik içerisinde seyircisinin destek vermesidir. Alınan bu sonucun nedenlerini iyi irdeleyip yine Göztepe’nin o muhteşem günlerine dönmesi herkesin en büyük isteğidir. Keşke böyle bir üzücü sonuç olmasaydı. Tek kelimeyle gün, birlikte, beraberlik ve sorunların çözüm günüdür.
Mehmet Demirtaş: Bu sezon bangır bangır küme düşürülen Göztepe’nin bir değil birden fazla sorun, sezon boyunca yakasını bırakmadı. Doğru yönetemeyen ve sesini çok duyamadığımız yönetim, sezon boyunca vasat futbolcularla iyi bir malzeme çıkarma girişimleri, transfer beklentisini haykıran taraftarın isteklerini karşılayamama...
Taraftara saldırı girişiminde bulunan oyuncu mu ararsın, Göztepe ile büyüyüp Avrupa arenasında formayı kuşanmak istemesine rağmen transfer dedikodusu çıkan futbolcunun en kritik anda attığı gole sevinmemesine mi üzülürsün, basiretsizliğe mi, kulüp tarihinde görülmemiş kötü seriye mi…
Yeni bir sayfa açılması beklenenken, kültürüne sadık kalıp Göztepe gibi davranılması gerekendir. Bu kulüp ne ekmek kapısıdır ne de rant alanı. Artık şeffaflıktan yana olup hesap verilebilir bir yapı oluşsun.
Direniş senfonisi
Hatayspor’u yenen Altay, kümede kalma umutlarını az da olsa korumayı başardı. Siyah beyazlıları değerlendiren yazarlarımız, “Bu zafer sonrası oyunun kalitesini ve kazanılan 3 puanı keşke haftalar öncesinden bugünlere taşıyabilseydiler diye hayıflanıyoruz” dedi
Bülent Buda: Sinan Kaloğlu ile arkadaşlarını kutlamak için özel bir gün. Beş savunmacı, beş orta alan, oyun kurucu dizilişi ile bu ligin karşı savunmaların arkasına koşuları en iyi yapanlardan Kappel’i uçlarda tek bırakma düşüncesi. Şaşırtıcıydı ve de liglerde ilk ve tekti. Kappel’in golü bir tasarımın ürünü. Ardından bir de üst direkte patlayan nefis bir sağ vuruş ile yine olası golden dönen iki etkili girişim. Buraya kadar Hatay başkaldırısı senaryosunun bir bölümü. Daha etkileyici olanı tüm takımın alanda hakemin başlama düdüğünden bitimine değin verdiği savaşım ve de kazanma isteği. Eğer Altay’ı düzenli izleyenlerdenseniz, futbolcuların bu maçtaki eylemlerinin yüksek yerdeki anlamsız bir davranışa karşı bir tür başkaldırı olduğunu söyleyebiliriz. Bu kalkışma sonrası, ‘Oyunun kalitesi ile kazanılan 3 puan keşke haftalar öncesinden başlatılıp bugünlere taşınabilseydi’ diyerek hayıflanırsınız. Öylesi ne güzel olurdu değil mi?
Fatih Tanfer: Hatay deplasmanında Altay’ın oynadığı oyunu ve aldığı 3 puanı görünce, Altay’ın gelinen noktayı hak etmediğini bir kez daha düşündüm. Kalede Lis, Cebrail, Björkander, İbrahim ve Kazımcan’dan kurulu geri dörtlü hatasız oynadı. Poko, Thaciano ve Zeki rakiplerine alan bırakmayıp çok iyi oynadı. Kappel hücumda çok etkiliydi. Golünü attı. Gaziantep FK hiç puan alamayıp Altay 3 maçını da kazanırsa zor da olsa, hayal de diyebilirsiniz, kümede kalabilir.
Mehmet Demirtaş: Sorunlar, kavgalarla gündemi meşgul eden olaylarla bir sezonu kapatıyor Büyük Altay. Garip bir şekilde artan üye sayıları, gerçek Altay’lıları yıldırma politikası, yönetim kanallarında hiç kimseye yakışmayan eylemler ve de Altay ile ilişkisi olmayan genel kurul üyeleri.
Zorlu şartlar altında, maddi kaygılar ışığında kendi gücünü bilip taraftar için, arma için savaşım gösteren oyuncuların başarı oranı tartışılsa da kendi içlerindeki savaşı yenemedikleri için dış savaşa geçemediler bir türlü.
Kulübün milyonları çöpe giderken, ortaya çıkan şok rakamlar eşliğinde aday olmadan kongreye giden bir camiaya karşı cevap niteliğinde Hatay’da kazandıkları zafer ile az da olsa korudular umutları.