19.11.2019 - 00:04 | Son Güncellenme:
SELEN DENİZ
İki çocuğunu kaybettikten sonra Erken Doğan Bebekleri Yaşatma Derneği’ni kuran Canan Göztepe, “Prematüre bebeklere yardım sağlayacak hiçbir sivil toplum kuruluşu yoktu. ‘Ben çok ağladım, başka anneler ağlamasın’ dedim ve harekete geçtim” diye konuştu.
Kendi yaşadığı acının ardından prematüre bebek sahibi ailelere yardımcı olmak ve kurumların bu konudaki altyapılarını güçlendirmek için harekete geçen Canan Göztepe, 10’uncu yaşını kutlamaya hazırlanan Erken Doğan Bebekleri Yaşatma Derneği (ERDODER) ile birçok hayata dokundu. Aynı zamanda modacı olan Göztepe, yaratıcılığını da konuyla ilgili farkındalığı artırmak için kullanıyor.
- Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1946 İstanbul doğumluyum. Hayatımın 20 senesini tahsilimle ilgisi olmayan bir işte, Emniyet Teşkilatı’nda geçirdim ama mesleğimi sevgiyle yaptım ve emekli oldum. Yaptığım iki prematüre doğumla çocuklarımı kaybettim. Acımı dindirmek için yeniden çalışma hayatına girme kararı aldım ve tahsilini yaptığım moda sektörüne girdim ve bu yıl modada 35’inci yılım…
- Kurucusu ve başkanı olduğunuz çok önemli bir derneğiniz var. ERDODER ile nasıl çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?
Gerçekten ne kadar önemli bir iş yaptığımızı içine girdikten sonra daha çok anladım. Önümüzdeki günlerde 10’uncu yılımızı kutlayacağız. Bu 10 yılda Türkiye’nin her yerindeki gelir düzeyi düşük ailelerin erken doğmuş bebeklerinin tüm ihtiyacını (bez, mama, biberon, emzik, giyim, engellilerin ihtiyacı olan aletler, puset vb.) karşıladık ve karşılamaya devam ediyoruz.
3-4 sene önce de bebek ölümlerinin nedenlerini araştırırken yenidoğan yoğun bakım ünitesi olmayan illerde bebek ölümlerinin çok olduğunu görüp yönetim olarak yenidoğan yoğun bakım üniteleri yapma kararı aldık. İlk etapta sırası ile Mardin, Kars ve Sinop’ta yenidoğan yoğun bakım ünitelerini yapıp teslim ettik. Bu ünitelerde sadece erken doğan bebekler değil normal zamanda doğup farklı problemi olan bebeklerde faydalanıyor.
Gayri resmi duyumlarımıza göre bu illerde bu nedenle kaybedilen bebek ölümleri sıfırlandı. Şimdi sıra Muğla ilinde… Ayrıca kanunda “Bebekler devletindir doğum masraflarını devlet karşılar” kanun maddesini hastanelerin bazıları uygulamadıkları için bize müracaat edildiğinde gerekli müdahaleyi yapıp para alınmasını da engelliyoruz.
Hepsi birer mucize
- Ülkemizde nasıl bir açık keşfettiniz de böyle bir dernek kurma ihtiyacı hissettiniz?
İnsanlar hassas oldukları konularda daha da dikkatli oluyorlar. Ülkemizde yüksek bir oranda prematüre doğum vardı, zaman ilerledikçe de artış gösteriyor. Hava kirliliği, GDO’lu yiyecekler ve stres bu artışı tetikliyor. Bu bebeklere yardım sağlayacak hiçbir sivil toplum kuruluşu yoktu. Ben de “Ben çok ağladım başka anneler ağlamasın” diye bu derneği kurma kararı aldım ve doktor arkadaşlarımla ERDODER’i kurduk.
- Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre Türkiye’deki bebeklerin yüzde 12’si erken doğuyor. Erken doğum yapan annelere bebeğinin bakımıyla ilgili neler önerirsiniz?
Ben bir doktor değilim ama yaşanmışlıktan edindiğim bilgiler var. Erken doğum bir hastalık değildir, bizim bebeklerimiz sabırsız ve mucize bebekler. Çok kısa bir zamanda akranlarına yetişip birçok konuda onları geçiyorlar bile. Bugünün şartlarında 600 gram doğan bebekler bile yaşıyor ve normal bebeklerden hiç farkı olmuyor. Önemli olan bebeğin yeni doğan yoğun bakım ünitesinde, yenidoğan doktoru ve yenidoğan hemşiresinin gözetiminde olması.
Etkinliklerle dikkat çekti
- 17 Kasım Dünya Prematüre Günü olarak anılıyor. Peki bebeklerimizin sağlığı için yapılması gerekenler nelerdir? Nasıl bir farkındalık yaratılmak isteniyor?
17 Kasım Dünya Prematüre Günü ve takip eden bir hafta prematüre haftası olarak anılıyor. Bu dönemde biz de dernek olarak her sene çeşitli kutlamalar yapıyoruz. Hastanelerde, çeşitli yaşlarda doğmuş bebeklerimizi toplayıp hediyeler dağıtıyoruz, pasta kesiyoruz… Bazı senelerde bisikletçilerle ve bizim gençlerle üzerinde ERDODER yazan yelekler giydirip Bağdat Caddesi’nde tur atıp balonlar dağıttık ve uçurduk.
Geçen yıl Kapadokya’da bütün balonların üzerine adımız yazan bayraklarla donatıp onları uçurttuk. Her yıl farklı şeyler yaparak adımızı duyurmak ve farkındalık yaratmak istiyoruz. Bu yıl da 17 Kasım’da köprüler ve Galata Kulesi mor renkte ışıklandırılacak.
- Modacı olarak iki işi birlikte yönetmek zor olmuyor mu?
İki işi şimdi yürütüyorum… Oysa daha önce 4 işi birlikte yönetiyordum. Bunlar benim keyif alarak yaptığım işler ve STK maneviyatı çok yüksek ve yüce bir iş. Ayrıca ben modacı olarak bir parfüm çıkarttım ve tüm gelirini derneğe bağışladım. Parfümün adı İspanyolca mucize anlamına gelen “MİLAGRO”. Milagro; parfüm, oda kokusu, araba kokusu ve kolonya olarak büyük mağazalarda satılıyor.
- ERDODER’de geleceğe yönelik planlarınız nelerdir?
Daha çok bebeğe el uzatabilmek.
- Bağış yapmak ya da sponsor olmak isteyenlerin nasıl bir yol izlemesi gerekiyor?
Bizim en çok ihtiyacımız olan konu, her ne kadar bizler yemek, balo, kermes, konser yaparak para topluyorsakta, bağış ve sponsorluklar. Ünitelerimizi bağış ve sponsorluklarla yapabiliyoruz. Bu ünitelerin maliyeti son derece yüksek, her sene bir ünite yapmak ise hedefimiz.
Ayrıca SMS hattımız da bulunmakta: SMS ile 7979’a Erdoder yazıp göndererek 10bağış yapmış olunuyor.