13.12.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Yaşamak bir uyum savaşıysa zorlanma da yaşamanın bedelidir.Yaşamak bir uyum savaşıysa zorlanma da yaşamanın bedelidir.
Prof Dr. Özcan Köknel
Alçak gönüllü, yuvarlak bir masanın çevresinde oturmuşuz. Fabrika müdürü, üretim sorumlusu, mali işler, finansman, pazarlama müdürü ve de patron. Söze ilk o girdi haliyle, “Ya arkadaşlar, her gün sabah kahvaltısında 10 zeytin tanesi yerim. Zeytine de zam gelmiş!” Yıkıldım elbette. Bana döndü, “Gülme lan!” dedi. Yine güldüm. O da güldü.
Olabildiğince eteğinizdeki taşları dökerek terk edin yaşadığınız, soluduğunuz alemi. Hafifleyin, ağırlık vermeyin. Zorlamayın fazla öteki tarafı. Bir keresinde Ankara’ya bir toplantı için gittik. Toplantı başlamadan önce sabah kahvaltısından sonra laflıyor, zaman geçiriyoruz 8-10 kişi. O yıllarda Cumhuriyet’te futbol yorumları yazıyorum. Övünmek gibi olmasın. Patron haliyle sözü yine kelepçeledi. Yönü bana döndü, “Bu var ya, Cumhuriyet’te yazıyor. Münafık bunlar”. Yaşamımın uzun evresinde fırsatları algılama yetim gelişmediğinden çoğu kez çuvalladım ama patronumu tanıyordum. O, söyledikleri değil eylemleriydi. “Siz renkli magazin gazetelerini okuyun efendim” yanıtımdan sonra, “Hadi oradan! Biz demokratız. Cumhuriyetçiyiz” demişti. Bakın bu sayfadaki bu minik hikayeler konuşulduğunda, tartışıldığında epeyce büyür, boyutlanır. Belki de daha okunur, anlaşılır çerçeveye bürünür. Anları, anıları “Kısa kes Aydın havası olsun” yaklaşımıyla okuyanı fazla zorlamadan, tavşankanı bir çay içimi ve de ona eşlik eden bir tulum peyniri parçası ve de gevrek tüketim süresi ile sınırlı tutmaya çalışıyorum. Çünkü biliyorum ki İzmir ağzıyla, “Fazla tıraş cildi bozar”.
Yaşamımın en güzel, en verimli, en mutlu, en öz güvenli 15 yılıydı. Tüm Türkiye’yi, Anadolu’yu 80’li yılların modern arabalarında Şahin’lerde direksiyon sallayarak turladım. Sevgili ülkemin tüm topraklarında yaşayan insanlarını tanıdım. Bırakın mal satmayı, ciroları. Geçin onları. Parayı mı, insanı mı, sevenleri ya da yadsıyanları tanıdım. Ne de güzel insanlardı. Çoğunlukla yaşamı konuştuk, paylaştık. Bir zamanlar Anadolu’da film ya da kalın bir kitap öğretici bir birikim olur. “Mutluluk, insanın kendini iyi hissetmesi, kendisiyle uyum içinde olmasıdır” demiş Oscar Wilde. İşte temel sorun bu. Kendinizi iyi hissediyorsunuz ama kendinizle uyum içinde değilsiniz. Yıkıcı bir iç duyumsama, denge yok düşüncelerinizde. Yani her an patlamaya, bütün barikatları, kaleleri yıkmaya hazır bir yanınız var. Bir gün patrona bu eksik yanımı acemice sergileyen bir faks çektim. Öz güvenim yüksekti. O beni dinler, bana dokunmazdı. Yanıldım. Bunların hiçbiri olmadı. O yazıdan sonra patron beni kovdu. Mazhar Zorlu, yaşamımın 15 yılını birlikte geçirmekten onur duyduğum ve de yaşadığım sürece bu sözlerimden vazgeçmeyeceğim patronumdu. Onu anımsadığımda özlüyorum. “Bazen insanın bir şeyi ne kadar çok sevdiğini fark etmesi için onu kaybetmesi gerekir” demiş ünlü futbol adamı Sir Alex Ferguson. Mazhar Abi bir okuldu. Dersini iyi çalışıp o okulu iyi dereceyle bitirirseniz yaşamınızda önünüze çıkacak engeller vız gelir tırıs gider. Ben mi? Oldum olası tembelim. Ortaokulu 5 yılda, yüksekokulu 8 yılda bitirebildim. Mazhar Abi’nin değerini anlamada sınıfta kalanlardanım. Üzgünüm ama gerçek böyle. Mazhar Abi’ye aklım yetmedi. Patron fazlaydı!
Esen kalın. Aydınlık günler.
Bir kenara yazın gerekebilir
- Bütün dünyayı bir anda değiştiremeyiz belki. Ama bir kişinin bile dünyasını değiştirirseniz bu dünya için büyük bir devrim olabilir. Belki o kişi ileride dünyayı değiştirecek. (Özge Özder)
- Ahlak ve namus denince sadece kendinden konuşmaya başlayan herkes ahlaksızdır. (Frida Kahlo)
- Başkalarına verdiğimiz mutluluk en uzun süreli olandır. (Antoni Bolinches)
- İnsan kendisini gereksiz yere ve fazlasıyla önemsiyor. Kendini bir şey zannediyor insanlık. Problem o. Antropoloji bana aslında bir kum tanesi kadar bir şey olduğumu ama bunun da kıymetli bir şey olduğunu öğretti. (Ercan Kesal)
Takalar
Takalar geçiyor yükle, yürekle
Takalar geçiyor emekle dolu
Günlük güneşlik kıyılardan kopmuş
Denizlerde Anadolu (Bülent Ecevit)
Arkadaş
Önümde rakı dışarıda akşam
Akıntı, kayıklar ve gelen geçen
Meyhanenin kapısından iki elini gözüne siper edip bakan birisi
“Bu herif aşık” diyecek... (Sait Faik)
Geyikli gece
Hiçbir şey umurumda değil diyorum Hiçbir şey umurumda değil diyorum Aşktan ve umuttan başkaBir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor (Turgut Uyar)