10.01.2021 - 00:04 | Son Güncellenme:
Kan, ter ve saygı! İlk ikisini verir, sonuncuyu kazanırsın.
Dwayne Johnson
"Çerçi: Sırtında ya da el arabasında taşıdığı ya da bir hayvana yüklediği ufak tefek tuhafiye eşyasını, incik boncuğu, köy köy, mahalle mahalle, pazar pazar dolaşarak satan gezici esnafı.” Ali Püsküllüoğlu’nun Arkadaş Türkçe Sözlüğü’nde böyle tarif ediliyor, Nedret Abi’nin ilk dükkânı.
Hatay Caddesi Altıntaş Mahallesi’nden Nedret Abi... Sıfır asit, rafine İzmirsporlu. Futbol da oynamış, ama kısa kesmiş. Uzun boylu, ince yapılı, zarif bir Cumhuriyet beyefendisi. İzmirspor’un efsane kalecisi Seyfi Talay’ın Nedret Abisi. Aralarındaki yaş farkı sadece 2. İlişkilerdeki saygıya, sevgiye bakar mısınız? Günlerden bir gün, elbette yıllar önce Seyfi Abi girdi koluma, götürdü Kemeraltı Oska Pasajı’ndaki, artık yürümeyen sabit mekâna, ‘Galeri Nedret’... Pırıl pırıl, ufacık, şirin bir işyeri. Gömlek, kazak, tişört, çorap ve duvarda asılı fotoğraf... Damlacık’tan, mahallemden bilirim. Çerçilerin geleceği günleri mahalleli bilirdi. Anamlar, teyzemler, Necla, Zekiye, Nuriye Ablalar, Nimet Hanım, Zeynep Hanım Teyzeler üşüşürlerdi başına çerçinin. İğne iplik düğme... Dikişte mahallenin bir numarası Zeynep Kırdı Teyzem. Eline entarilik kumaşı, malzemesini alan, teyzeme koşardı. Kim bilir Nedret Abi de gelmiştir Damlacık’a. Neyse dönelim Oska Pasajı’na, Galeri Nedret’e... İlk sözlerim, asılı resmi göstererek “Abi bu ne?” Bana, “Benim ilk dükkân” dedi... Şimdi bu siyah beyaz fotoğrafı, ışıklar içinde uyusun, İslam (Çupi) Abime gösterseydim, üzerine kitap yazardı. Ne de güzel İzmir akşamlarımız oldu. Seyfi Talay, Nedret İçen, Bülent Buda... Kemeraltı, Veysel Çıkmazı, Ferit Abi’nin Yeri, Güzelbahçe’de sardalya akşamları... Çıkarsız, üzerine toz bulaşmayan dostluklar. Şakalaşmalar, takılmalar... Çocuk sayılabilecek yıllarımda benim de bir eşeğim oldu. (Sözcüğü kullanmakta gerçekten zorlanıyorum) Babam Alanyalı Mustafa koydu benim sevgili arkadaşımın yanına iki küfe. Bayramyeri, pazaryerinden kavun karpuz taşımacılığı yaptım. Nedret Abi o kadar güzel, tatlı, içten anlatmıştı ki o güzel, etkileyici bakışlı dostumuzla ilişkisini ve benim ilk dükkân deyişini. Acaba diyorum yıllar sonra, Nedret Abi ile yakınlaşmamız, birbirimizi daha çok arar, özler oluşumuz, benzer şeylere olan sevgimizin göstergesi miydi?
Uyandım, baktım ki sabah olmuş... ah: ne umutlar doğmuş içime... sevinçle haykırdım gökyüzüne... günaydın gül yüzlü sevdiğime,
Günaydın dünyanın bütün annelerine,
Günaydın mahalleye, mahalleliye,
Köşedeki muhallebiciye,
Günaydın dostluğun ve bir lokma
Ekmeğin kıymetini bilene
Deniz’e, Güneş’e..
İyiliğe, güzelliğe,
Sevgiyle...
Günaydın aynı göğün altında yaşayan herkese
Nâzım Hikmet
Esen kalın, iyi pazarlar.
Bir uyarı!
“Karımı ihmal eden ülke intihar ediyor demektir... Gelişmiş ülkelerin semalarında ne kadar uçağın uçtuğu değil, ne kadar çok arının uçtuğu önemlidir. Eğer arılar ölürse sonraki yıllarda insanlar da ölür.”
Einstein
“Bir yılın son günü”
Bir yıl daha bitiyor’ düşlerin, tasaların, yarım kalmış onca şey’ her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden’ bana mı öyle geliyor’ yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman’ İnsan yaşlandıkça?
Murathan Mungan
Kırmızı ördek
Anaokulunda öğretmen, çocuklara boyama kitabını açtırmış ve elinde şemsiye tutan ördeğin bulunduğu sayfayı buldurup “Haydi çocuklar, şimdi ördeği sarıya, şemsiyeyi yeşile boyayacaksınız” demiş. Sıraların arasında gezerken, öğrencilerden birinin ördeği itfaiye arabası gibi kırmızıya boyadığını görünce, “Masal” demiş hafifçe kızarak, “Sen hiç kırmızı ördek gördün mü bakayım?” “Öğretmenim” diye ayağa kalmış Masal, “Siz hiç elinde şemsiye ile gezen ördek gördünüz mü?”