15.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
ErdoÇan, Cumhuriyet Gazetesi ve yazı işleri müdürü Mehmet Sucu hakkında Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açtı ve davayı kazandı. Ancak bu karar, Yargıtay'ın mizaha hoşgörü istediÇi ve siyasilerin aÇır eleştirilere katlanması gerektiÇine işaret ettiÇi kararıyla bozulunca dava yeniden ilk mahkemeye döndü.Daha sonraki davalarda ise yargıç, Yargıtay gerekçesini dikkate alarak ErdoÇan'ın tazminat istemini reddetti.* * *Tayyipler Alemi, Penguen Dergisi'nin 24 Şubat 2005 tarihinde yayınlanan kapaÇında Recep Tayyip ErdoÇan konulu karikatürlerin tamamına verdiÇi isimdi.ErdoÇan kendisini kedi olarak betimleyen Cumhuriyet Gazetesi çizeri Musa Kart'tan 5 bin YTL, başka bir karikatür nedeniyle Evrensel Gazetesi aleyhine açtıÇı davada ise 10 bin YTL manevi tazminat kazandı. Penguen Dergisi'ndeki 8 karikatürist bu davaları protesto için bu karikatürleri çizmişlerdi. Bunun üzerine "Karikatürlerin, Başbakan ErdoÇan'ın kişilik haklarına saldırı içerdiÇi ifade edilen dilekçede, Penguen Dergisi'nin sahibi Erdil YaşaroÇlu ile Pak Yayıncılık'tan 40 bin YTL manevi tazminat talep edildi." Ankara Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada 14 Şubat 2006 tarihli duruşmada yargıç, tarafların görüşlerini aldıktan sonra davanın reddine karar verdiÇini açıkladı. * * *Leman Dergisi'nin 6 Temmuz 2006 tarihinde, Reco Kongo kenesi başlıÇı ile kapak yaptıÇı ve bir vatandaşın sırtına Kırım Kongo hastalıÇına neden olan bir kenenin bindirildiÇi şekliyle resmedilmiş Leman dergisi çizerlerinden Mehmet ÇaÇçaÇ'ın karikatürüydü.Kapak nedeni ile Leman Dergisi aleyhinde ErdoÇan'ın avukatları Fatih Şahin ve Muammer CemaloÇlu tarafından, Başbakan'ı küçük duruma düşürülerek eleştiri sınırları aşıldıÇı iddiası ile Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 25 bin YTL'lik manevi tazminat davası açıldı.Dava karikatürün, dünyada en pahalı benzin kullanan Türk halkının tepkisini, en yüksek vergi veren yurt insanının dileklerini tepkisel olarak anlatmak amacıyla çizildiÇini, Kırım Kongo kanamalı hastalıÇına yol açan kan emici kenenin dünyada bilinen bir varlık, benzetmenin de ErdoÇan'ın kişilik haklarına saldırı deÇil eleştiri hakkı olduÇu vurgulanarak reddedilmişti.Karikatür böyle bir sanat...Biraz abartı var, biraz eleştiri...Özellikle siyasetçiler karikatürlere alışmak ve hoşgörüyle bakmak zorunda.Bunlar niye mi aklıma geldi.* * *Geçen Pazar günü Alsancak GündoÇdu Meydanı'nda ErdoÇan'ı beklerken seçim TIR'ının karşısına iki metre yüksekliÇe yerleştirilen 80 metrekarelik perdede üç karikatür dönüşümlü olarak gösteriliyordu. Muhalefeti hedef alan karikatürlerden birinde Başbakan ErdoÇan Red Kit'e, muhalefet liderleri de Dalton kardeşlere benzetildi. Deniz Baykal'ın Joe, Devlet Bahçeli'nin Jack, Mehmet AÇar'ın William ve Cem Uzan'ın da Avarel Dalton olarak gösterildiÇi karikatürde; ErdoÇan atı Düldül ve köpeÇi Rintintin ile iktidara koşarken, diÇer parti liderleri, tozun içinde nal toplarken tasvir edilmişti.İkinci karikatürde MHP lideri Devlet Bahçeli, penceresinden Rahşan Ecevit'in baktıÇı, üzerinde DSP yazan ev ile penceresinden Baykal'ın baktıÇı, üzerinde CHP yazan eve iki eliyle su taşıyordu. Üçüncü karikatürde ise Bahçeli idam ipi ayaklarına dolanmış şekilde gösteriliyordu. Şimdi AKP lideri ve Başbakan Recep Tayyip ErdoÇan, Deniz Baykal'a, Mehmet AÇar'a, Devlet Bahçeli'ye, Cem Uzan'a, Rahşan Ecevit'e hakaret etmiş mi oldu?Acaba liderler mahkemeye gitse yargıçlar nasıl sonuç alırlar?Merak ediyorum. 9 Mayıs 2004 tarihinde Cumhuriyet gazetesi çizeri Musa Kart'ın Türkiye'deki imam hatip liselerini ip yumaÇı, Recep Tayyip ErdoÇan'ı da ip yumaÇına dolanmış olarak tasvir edip çizdiÇi karikatürü Başbakan'ı çok kızdırdı. Sözlükte (Dil DerneÇi) ahlakın iki tanımı var."Bir toplum içinde kişilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulundukları davranış biçimleri ve kuralları" ve "Belli bir toplumun belli bir döneminde bireysel ve toplumsal davranış kurallarını saptayan ve inceleyen bilim."Bu iki tanımın ışıÇında incelersek, "hediye alıp, oy vermemek" eyleminin ahlaki (etik) olup olmaması, bu eylemin Türkiye'de bugünkü koşullarda gerçekleşen bireysel ve toplumsal davranış kalıplarının içinde veya dışında olmasına baÇlı diyebiliriz.Türkiye'nin yönetiminden sorumlu başbakanın bireysel söylemlerine ve davranış kalıplarına bakalım öncelikle. Türkiye'nin en güzel insanlarına sahip, en güzel kentine ima yoluyla "gavur", şehide "kelle", terörist başına "sayın", şehit annesi için "Ne konuşacam ben o kadınla yahu!", artık şehit cenazesi görmek istemeyenlere "Askerlik yan gelip yatma yeri deÇildir", Birleşmiş Milletler'in liste başı teröristi için "Yasin El Kadı'yı tanıyorum, kendisine inanıyorum, güveniyorum, param kadar da kefilim", Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne "Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur", Danıştay üyelerine (türban kararı konusunda) "Efendi sen kim oluyorsun, buna mecelle 'şeriat hukuku' karar verir" (Birkaç hafta sonra bu kararı veren Danıştay üyeleri silahla tarandı, hakimlerden biri öldü), bir çiftçiye "Artistlik yapma lan, ananı da al git" şeklinde sözler sarf edilmesi ahlakla, hatta hukukla baÇdaşır mı? Ya rakiplerin çaÇrılarına karşın televizyonda tartışmaktan kaçmak?* * *Toplumsal bir davranış kalıbı olarak "oy karşılıÇında hediye daÇıtmak" veya "bölücü terör örgütü kurucusu için af önermek" ahlaki midir? Tüm bunlar ahlaki olacak da "hediye alıp, oy vermemek" mi ahlaki olmayacak? Ayrıca şunları da düşünmek lazım. Bu hediyelerin ücretini kendi ceplerinden mi ödüyorlar? Bu deÇirmenin suyunun geçtiÇi yollar ahlak sınırları içinde mi?Sonuç... Yöneticiler tarafından sergilenen bireysel ve toplumsal eylemler göz önüne alındıÇında, Türkiye'de "hediye alıp, oy vermemek" kesinlikle "ahlak sınırları" içindedir. Asıl ahlaki olmayan; söylem ve eylemleri ahlakla baÇdaşmayan insanlardan "hediye alıp", onlara "oy vermek" tir. "Hediye alıp, oy vermemek" ahlaki midir?" dsipahi@milliyet.com.tr