EgeKadınlarda Alzheimer riski erkeklerden daha yüksek

Kadınlarda Alzheimer riski erkeklerden daha yüksek

21.09.2024 - 00:01 | Son Güncellenme:

Türkiye'de yaklaşık 800 bin Alzheimer hastasının olduğunu belirten Prof. Dr. Raif Çakmur, 65 yaş üstü nüfusun artmasıyla birlikte bu rakamların daha da yükseleceği ve 2040 yılına kadar Türkiye'de demans vakalarının iki katına çıkmasının öngörüldüğünü söylüyor.

Kadınlarda Alzheimer riski erkeklerden daha yüksek

DİDEM SEYMEN / İstanbul - Alzheimer hastalığının ilerleyici bir nörodejeneratif bozukluk olup, özellikle yaşlı bireylerde bilişsel işlevlerin giderek bozulmasına neden olduğunu söyleyen DoktorTakvimi nöroloji uzmanlarından Prof. Dr. Raif Çakmur, “Hastalık, beyin hücrelerinin ölümüyle karakterize edilir ve hafıza, düşünme ile davranış yeteneklerinde ciddi kayıplara yol açar. Alzheimer’ın tanısı, klinik değerlendirmeler, nöropsikolojik testler ve beyin görüntüleme yöntemleri kullanılarak konur. Bu süreçte, hafıza kaybı, dil bozuklukları, yön bulma güçlüğü ve günlük işlerde zorluk gibi belirtilerin varlığı değerlendirilir. Tanı kriterlerine göre, Alzheimer hastalığı genellikle üç evrede incelenir: erken, orta ve ileri evre. Erken evrede hafıza kaybı ve yön bulma güçlüğü gibi belirtiler hafif düzeyde olup, bireyler günlük yaşam aktivitelerini büyük ölçüde sürdürebilir. Orta evrede bu belirtiler belirginleşir; dil becerilerinde ciddi bozulmalar yaşanır. İleri evrede ise hastalar, günlük yaşamlarını bağımsız olarak sürdüremez hale gelir” diyor.

Haberin Devamı

Prof. Dr. Raif Çakmur, dünyada yaklaşık 55 milyon kişinin demansla yaşadığının tahmin edildiğini ve bu vakaların yüzde 60-70’ini Alzheimer hastalarının oluşturduğunu söylüyor. Her yıl dünya genelinde yaklaşık 10 milyon yeni demans vakasının tespit edildiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Raif Çakmur, “2050 yılına kadar demansla yaşayan kişi sayısının 139 milyona çıkacağı öngörülüyor. Alzheimer ve diğer demans türlerinin dünya çapındaki ekonomik maliyeti 2021 yılında yaklaşık 1,3 trilyon dolar olarak hesaplandı. Bu rakamın 2030 yılına kadar 2,8 trilyon dolara ulaşması bekleniyor” şeklinde konuşuyor. Türkiye'de yaklaşık 800 bin Alzheimer hastası olduğunun tahmin edildiğini belirten Prof. Dr. Raif Çakmur, “Türkiye’de 65 yaş üstü nüfusun artmasıyla birlikte bu rakamların daha da yükselmesi beklenmektedir. 2040 yılına kadar Türkiye'de demans vakalarının iki katına çıkabileceği öngörülüyor” ifadelerini kullanıyor.

Haberin Devamı

Sigara zarar veriyor

Alzheimer hastalığının en güçlü risk faktörünün yaş olduğunu söyleyen Prof. Dr. Raif Çakmur, “Hastalığın görülme riski 65 yaşından sonra katlanarak artmaktadır. Kadınlarda Alzheimer hastalığına yakalanma riski erkeklerden daha yüksektir. Bu durum, kadınların genellikle daha uzun yaşamaları ve östrojen hormonunun menopoz sonrası azalması gibi faktörlerle ilişkilendirilmiştir. Yüksek tansiyon, diyabet, yüksek kolesterol ve obezite gibi kardiyovasküler hastalıklar Alzheimer riskini artırabilir. Beynin yeterli kan akışıyla beslenememesi, beyin hücrelerinin zarar görmesine neden olabilir. Sigara ve aşırı alkol tüketimi, Alzheimer riskini artırabilir. Sigara, beyin damarlarına zarar vererek bilişsel işlevleri olumsuz etkileyebilir” şeklinde konuşuyor.

Alzheimer tedavisinde FDA onaylı yeni ilaç

21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Başar Bilgiç, önemli bilgiler paylaştı…

“Alzheimer hastalığını yavaşlattığı gösterilen ikinci ilaç olan Lacenemab geçtiğimiz yıllarda Amerikan İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmış ve halihazırda ABD, Çin, Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde hastalarda kullanılmaya başlamıştı. FDA bu yıl içinde ise Donanemab adlı bir diğer ilaca daha kullanım onayı verdi. Bu ilaç da onaylanan diğer ilaçlar gibi hastalığın erken döneminde hastalığı kısmen yavaşlatıyor ve nadir de olsa ciddi yan etkileri sahip” diyen Prof. Dr. Bilgiç, yeni ilaçlarla ilgili gelişmeleri aktardı:

Haberin Devamı

“Avrupa kıtasında ise işler karıştı. Bu yıl içinde Avrupa İlaç Ajansı (EMA), özellikle yan etkilerinden dolayı Lacenemab'ın Avrupa’da kullanımına onay vermedi ve bu durum oldukça tepki çekti. Bu durum Türkiye'yi dolaylı olarak etkilemekte zira Türkiye’deki sağlık otoriteleri genellikle EMA'nın kararlarını izlemekte. Bu durum da Türkiye’deki Alzheimer hastalarının umutla beklediği tedaviye ulaşmalarını zorlaştırmakta.”

Bahsi geçen ilaçların yan etkilerinin, doğru hasta seçimi ve düzenli kontrollerle yönetilebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Bilgiç, “Yeni çıkan veriler, genetik incelemeler ve beyin görüntülemeleri ile yan etki riski düşük hastaların seçilebileceğini ve ilaç kullanımı sırasında da yan etkilerin kontrol altında tutulabileceğini göstermektedir. Bahsi geçen tedavilerin Türkiye’de onaylanması ülkemizdeki hastaların yararına olacak bir gelişmedir. Diğer ülkelere kıyasla daha fazla MR cihazına sahip, deneyimli radyolog ve nörologlara sahip ülkemizde uygun hasta seçimi ve yan etkileri kontrol altında tutmak diğer ülkelerdeki kadar zor olmayacaktır” şeklinde konuştu.