16.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
ASLI ÖKTENER
İzmir’de suyun başında bir kadın yönetici var; Aysel Özkan... Tunceli’de 7 kardeşin 5’incisi olarak köyde doğan Özkan, sağlık lisesinden mezun olduktan sonra hem çalıştı hem de mühendislik eğitimi aldı. 37 yıllık belediyecilik hayatına Ankara Çankaya Belediyesi’nde Ziraat Mühendisi olarak başlayan Özkan, sırasıyla Bornova Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü, Belediye Başkan Yardımcılığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Satın Alma Dairesi Başkanlığı ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Son 2 yıldır da İZSU’nun Genel Müdürlüğü görevini sürdüren Aysel Özkan’la yaza sayılı günler kala İzmir’in su politikasını konuştuk.
- Evlisiniz ve 28 yaşında bir oğlunuz var. Geçmişte de yöneticilik görevlerinde bulundunuz. Aynı anda hem işe hem de eve yetişmek kolay olmamıştır sanırım…
Çok kolay olmadı elbette. Hep çok yoğun bir iş yaşamım oldu. Eşim de mimar. Onun da şehir dışında yürüttüğü projeleri oluyordu. Bu yüzden evde çoğu zaman hem anne hem baba rolünü üstlendim. Oğlumu 24 yaşında kucağıma aldım. Birlikte büyüdük diyebilirim. Sıkıntılarım oldu ama o benim hayatıma giren en güzel şey. Hayatta aşılmayacak hiçbir zorluk yok. İzmir kadınların, çocukların, gençlerin özgür olduğu kent, şanslıyız aslında. Hem kariyer hem çocuk yapabiliriz yani…
- Türkiye’de suyun başında olan tek kadın yönetici misiniz?
Hayır, şu anda bir de Adana’da Nesrin Vursavuş bulunuyor. Benden önce de İZSU’nun başında Figen Selvitopu vardı. Yaptığım işten keyif alıyorum. Elbette 7/24 çalışıyorsunuz her an bir sorun çıkabilir ama İZSU çok donanımlı bir kurum. Güçlü ve iyi kadrolara sahibiz. Yol arkadaşlarım da son derece tecrübeli ve motivasyonları yüksek.
- Peki, göreve geldiğiniz ilk yıl attığınız adımlar neler oldu?
İzmir’de sürekli nüfus artıyor, dolasıyla abone sayımız ve su tüketimi de artıyor. Bu yüzden yeni bağlantılar yapmamız, kayıp kaçak oranlarını düşürmek için eski hatları yenilememiz, su ve atıksu arıtma tesisleri sayısını artırmamız, tabii bir de taşkınlara karşı önlem çalışmalarını sürdürmemiz, Körfez’imizi, derelerimizi temizlememiz gerekiyor. Tüm bu yükü omuzlamaya çalışıyoruz. Ama tabii yaşadığımız ekonomik kriz yatırımlarımızı zorlaştırsa da hız kesmeden devam ediyoruz.
- İzmir ve yağmur dendiğinde akla gelen hemen su baskınları oluyor. Bu sıkıntı yıllardır neden düzelemiyor?
Bu yıl var mı peki? Azaldı değil mi... Aslında pek çok yerde olduğu gibi İzmir’de de eski yıllar da düzensiz yapılaşmayla beraber yağmur suyunun toprağa, denize, derelere ulaşması zorlaşmış.
Poligon deresi çevresine baktığımızda yapılar derenin tam ağzında yer alıyor. Ama ne yapalım demiyoruz elbette. 2021 Şubat’ın da olağanüstü bir afet olmuştu. Başka şehirlerde ve dünyanın başka ülkelerinde böyle bir afette önemli sayılar da can kayıplarını gördük. İzmir’de meydana gelen afet de tüm belediye ekiplerimizin sayın başkanımızın koordinasyonun da hızlı ve etkili müdahaleleri sorunların giderilmesi can kayıplarını engelledi. Afetlerin ardından sorunlu bölgeleri tespit ettik ve hemen projeleri hazırlayıp uygulamaya başladık.
‘Körfez adım adım iyileşiyor’
İzmir’in büyük sorunu birleşik sisteme sahip olması. Yani nedir bu? Zamanında kanal ve yağmur suyu hatları birlikte yapılmış ve dolayısıyla aşırı yağışlarda bu taşkınlara neden olabiliyor. Şimdi şehir de 11 noktada bu ayrıştırmaya başladık. Ayrıca Körfez’in, derelerin de temiz kalmasını sağlamaya çalışıyoruz. Derelerin başlangıç kısmına bentler yapıyoruz suları yavaşlatarak denize ulaşmasını sağlıyoruz, sokak ve caddelerdeki ızgara sistemleriyle ve toplama havuzlarıyla yağmur sularını topluyoruz ve derelere ulaştırıyoruz. Poligon ve Karataş çevresinde yapacağımız kapsamlı ayrıştırma projesi buradaki sorunu tamamen çözecek. Ardından çok büyük bir afet olmadıkça artık kent merkezinde bir sorun yaşanmayacak.
- Kemeraltı’ndan da su baskını şikayeti çok geliyor…
Orada da sorunun büyük bir kısmını çözdük aslında. Kodu çok düşük olan yerlerde sorun vardı. Yağmur suyu toplama havuzları yaptık, yağmur suyu hattıyla denize bağladık. Aynı zaman da bölgede yağmur suyu kuşaklama projesi sürüyor. O bittiğinde önemli bir sorun tamamen çözülecek. Ancak ne yazık ki bazı yerel basında, en ufak bir yağmurda Kemeraltı’nı su basmış gibi eski fotoğraflar çıkarılıyor. Oysa orada ekiplerimiz hazır bulunuyor, öyle bir taşkın da yok. İZSU’da yaklaşık 6 bin 200 personel var. Alarm durumunda 1000’i aşkın kişi sahadayız. Açıkçası sanki sorun giderilmemiş gibi gösterilmesi canla başla çalışan personelimizi çok üzüyor.
- Peki, İzmir Körfezi’nde ne zaman denize gireceğiz?
Yakında olacağını söyleyebilirim. Güzelbahçe’de Mavi Bayrak var, İnciraltı Marina’nın orada da uygun bir ortam var. Körfez’deki temizlik biliyorsunuz Büyük Kanal projesinin devreye alınması ile başladı. Tamamen temizlenmesi zaman alıyor. Yağmur suyu ve kanal suları ayrıştırılıyor. Melez ve Arap Deresi’nde kış boyunca gelen atıklar temizleniyor. Bayraklı sahilinde tarama gemimiz var. Bornova, Bostanlı ve Peynircioğlu derelerinin ağızlarını tarayacak, biriken malzemeyi alacak. Biliyorsunuz Körfez’le ilgili TÜBİTAK ve üniversitelerle ortak projeler yapıyoruz ve florayı takip ediyoruz.
Ve anlıyoruz ki her geçen gün daha da iyiye gidiyor. İzmir arıtma konusunda öncü. Körfez henüz istediğimiz düzeyde değil ama Marmara’da bile, ki akıntı olmasına rağmen ne kadar müsilaj bulunuyor, İzmir’de bunun olmaması İZSU’nun, İzmir Büyükşehir’in geçmişten bu yana bu konuda gösterdiği çabanın göstergesidir. Körfezde, derelerde bir koku yok. Birleşik sistem kanallardan gelen bazı bölgelerde hafif koku oluyor. Burada da kanal, ızgara temizlikleri sürüyor. Tabii hedefimiz tamamen yok etmek.
Çeşme’de deniz suyu dönüştürülecek
- İzmir, bu yıl altyapıya ne kadar harcayacak?
Bütçemiz belli, bu yılki 3 milyar 800 milyon olarak belirlendi. Ama krizle birlikte bu rakam geçerliliğini yitirdi. Mayıs ayında genel kurulumuz var. Orada revize bütçe yapacağız. Elektriğe geçen yıl 330 milyon öderken şimdi 1 milyara yakın para ödüyoruz.
- Yeni hedefleriniz neler?
En büyük hedefimiz yenilebilir enerji kaynakları yaratıp maliyetimizi düşürmek. Bunun için Enerji Şube Müdürlüğü kurduk. Ne kadar mülkiyetimiz var, projelendirme yaptık. Pompa istasyonu çatılarında güneş enerjisi elde etmek için yapım aşamasına başladık. Arıtmaların yanında yer alacak GES projelerimiz de hayata geçirilecek. Suyun hidrolik akışından enerji üretmek için iğne vanalarımız olan yerlerde çalışmalarımız sürüyor. RES’le ilgili de çalışmalar sürüyor. Bu yıl sonunda önemli kısmının yapım aşamalarına çıkacağız. İkicisi atık sudan geri kazanım üniteleri yapıp, tarımda, sanayide, kentsel yeşil alanda kullanmak. Böylece içme suyu üzerindeki baskıyı azaltmak. Üçüncüsü yağmur suyunun sulama suyu olarak kullanımını sağlamak. Dördüncüsü de deniz suyundan içme suyu elde etmek. Fizibilitesi yapılıyor şu anda Çeşme’de bir nokta belirledik. Master planı yapıldı. Sürdürülebilir çevre çok önemli.
- Neden Çeşme’den başlıyor?
Çünkü yarımada su kaynaklarının kısıtlı olduğu, nüfusun hızla arttığı bir bölge. Bu nedenle Çeşme’den başlayacak, ihtiyaç halinde Foça, Karaburun, Urla, Seferihisar’da da devam edecek. Alternatif su kaynaklarını hayata geçirmek zorundayız. Deniz suyunu arıtmak pahalı bir iş. Bu arada Çeşme’ni hatlarında kayıp-kaçak oranı da çoktu. Bunu da 3 aşamada çözüyoruz. Ama yeraltı suları azalıyor, mecburen geri kazanılmış suları, yağmur sularını biriktirecek ya da deniz suyunu kullanmak zorunda kalacağız. Projeyi 2025’te hayata geçirmeyi planlıyoruz.
- Peki, bu yaz İzmirliler olarak su sıkıntısı çekecek miyiz?
Bu kış aşırı yağış almadık. Ancak İzmir’i bu yaz susuz bırakmayacağız. Tahtalı Barajı, Kutlu Aktaş Barajı’nın durumu iyi. Kapasiteyi artırmak için Karareis ve Salman Göletleri’nden de su alacağız. Kutlu Aktaş ve Havzası’nın korunması bu yüzden çok önemli. Ama mesela Gördes Barajı’nda böyle bir sonuç alamıyoruz. Tünelinde kaçak var. Tamir ediliyor. Çok büyük kapasitesi var ama yüzde 4 doluluk oranına sahip.Ayrıca vatandaşlarımızın suyu doğru kullanmaları çok önemli.
Kampanyalar ve tüketim bedellerinin de artmasıyla belki, geçen yılın ilk 4 ayına baktığımızda, barajlardan su kullanım oranları yüzde 10-15 oranında azalmış durumda. Bu tasarruf sevindirici bir şey.
‘Bir elektrik bir de su faturasına bakın’
- Suya zam eleştirilerine yanıtınız ne olacak?
2019 yılının ikinci yarısın da su fiyatında indirim yaparak abonelerimize destek olduk. Tüm imkanlarımızı zorlayarak 2021’in ikinci yarısında 100 milyona yakın gelir bütçesinden vazgeçerek zam yapmayıp yine abonelerimize destek olduk. Ama son 1 yılda ekonomik bozulma hızlı bir ivme ile ekonomik krize dönüşdü. Giderlerimiz; elektrik maliyetleri, akaryakıt, mekanik aksamlarımız, bunların bakımları, inşaat maliyetleri, demirin kullandığımız su ve atıksu borularındaki aşırı fiyat artışı su fiyatını yeniden değerlendirme zorunluluğu getirdi. Biz bunu vatandaşımıza yansıtmak istemiyoruz çünkü o da sıkıntıda. Ancak bu kurumun da ayakta kalması lazım; temiz içme suyunu, sağlıklı kanallardan vatandaşlara ulaştırmak zorunda, atık suları arıtmak zorunda, yağmur sularını kanallardan ayırmak, yeni projeleri hayata geçirmek zorunda. Altyapı çok maliyetli bir iş biz bunu vatandaşa yansıtmamak için çok uğraşıyoruz. Bir evinizdeki elektrik faturasına bir de su faturasına bakın. İçinde İZSU’yla ilgisi olmayan ama ilçelere gönderilen katı atık bedeli olmasına rağmen.Elektrik zammının 4’te 1 oranında zam yaptık. Buna rağmen dezavantajlı kesimi koruyoruz. Engelli abonelerimize yüzde 50 indirimimiz uyguluyoruz. Tarımsal ve hayvan yetiştiren abonelerimize ve küçük esnafa yönelik de özel uygulamalarımız var. İnsani destek tarifesi oluşturduk Büyükşehir belediyemizden nakdi destek alan abonelerimize, şehit ve gazi abonelerimize 10 metreküpe kadar kullandıkların suyun 5’te 1’ini ücretsiz veriyoruz.
- Çok konuşulan bir mesele daha; İzmir’de musluk suyu içilir mi?
En sağlıklı su şehir suyudur. Ben de içiyorum, çayımı, yemeğimi yapıyorum. Eğer biz damacana suya alışmışsak hepimizin alıştığı bir damak tadı var. İnanın bana Tahtalı Barajı’ndaki Görece Arıtmamıza götüreyim sizi hiçbir su bu kadar sağlıklı değildir. Geçenlerde lise öğrencilerimiz tesisimizi ziyaret etti. Suyun nasıl arıtılıp şebekeye iletildiğini incelediler, suyumuzu içtiler, çok beğendiler bundan sonra muslukdan su içeçeklerini ifade ettiler.
- Peki, evde çeşmelere taktırdığımız özel arıtmalar sağlıklı mı?
Biz İZSU olarak suyumuza güveniyoruz. Bana göre hiç gerek yok. İzmir’in yüzde 50’ye yakın suyu yer altından geldiği için belli bölgelerde kireç oranı fazla olabilir. Mesela Menemen, Çiğli, Bayraklı, Bornova’da yeraltından gelen sularımızı tesislerimizde arıtıp şebekeye veriyoruz. Kireç oranı yüzeysel sulara göre birazcık fazla ama standartlara uygun son derece sağlıklı suyumuz. Tüm hemşehrilerimiz güvenle içebilir.
30 vinç operatörü ve TIR şoförü kadın
- İZSU’da kadın çalışanlara pozitif ayrımcılıktan da bahsedelim…
İBB’de Genel Sekreterlik yaptığım dönemde sosyal projelere ve hizmetlere baktım. Bunun içinde kadın çalışmaları vardı ve kadınların çalışma sahasının geliştirilmesi gerektiğini gördüm. İzmir Büyükşehir’de kadın çalışan ve yönetici sayısı yüksek. Daha fazla kadını, ağır mesleklerde de görünür kılmak gerekiyor. İZSU’da vinç operatörü ve TIR şoför olarak 30 kadını işe başlattık. Bu sayı önümüzdeki süreç de daha da artacak.
- İzmir sizin için ne ifade ediyor? Nasıl dinleniyorsunuz?
23 yıldır İzmir’de yaşıyorum. Burası özel bir kent. Benim için çok katmanlı kültüre sahip, çok renkli, özgür bir kent. Burada yaşamaktan, çocuğumu burada yetiştirmiş olmaktan çok mutluyum. Bornova’da Evka3’te yaşıyorum. Köylü çocuğu olduğum İçin toprakla uğraşınca rahatlıyorum. Ara sıra ormanda yürüyüş yapıyorum.
Denize nadir girerim. Çalışırken de keyifle çalışıyorum. Her görevi keyifle yaptım. Benim için makamların bir önemi yok. İnsana hizmet etmekten, problem çözmekten çok mutlu oluyorum. Görevde olduğum sürece bu kente canla, başla, aşkla hizmet etmek istiyorum. Çevreci projeleri artırıp gelecek nesillere her anlamda daha yaşanabilir bir ortam sağlamak, Maliyetleri azaltacak projeler hayata geçirerek hemşehrilerimizin yükünü azaltmak hedeflerim arasında…