Egeİzmiri güzelleştirmek görevimiz

İzmiri güzelleştirmek görevimiz

21.11.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

İzmiri güzelleştirmek görevimiz

1857 yılında girişimci André Marchais, Paris Gaz Kumpanyası adına İzmir ve bazı kentleri havagazıyla aydınlatma talebiyle Osmanlı hükümetine başvurmuş; yap-işlet-devret mantığıyla hazırlanmış projenin sonunda 75 yıllık işletme imtiyazının kendisine verilmesini istemişti.Ancak, André Marchais hiç beklenmedik bir anda vefat edince proje askıya alınmıştı. Çok değil iki yıl sonra İstanbullu gazeteci A. Edwars, İzmirde havagazı fabrikası kurmak için hükümete başvuru yapmıştı.Hükümet konuya sıcak bakıp 40 yıllık imtiyazı Edwarsa vermeyi kabul etmişti.Bu bina İzmir için de, Anadolu coğrafyası için de gerçekten önemli ve sembol niteliğindedir. Sabri Yetkin, bir süre önce Milliyet Egedeki köşesinde Havagazı Fabrikasının öyküsünü yazmıştı. Burasıyla ilgili ilk adımı Fransızlar atmıştı. Bölgenin kalkınmasında, çağdaş hayatın yerleşmesinde önemli bir rol üstlenen fabrika; bugün adeta kaderine terkedilmiş gözüküyor.Geçen hafta Ege Genç İşadamları Derneği Başkanı Fatih Dalan, Havagazı Fabrikasının restorasyonuna talip olduklarını söyledi. EGİAD, burayı 49 yıllığına kiralayıp Sanayi Müzesi yapmak istiyor.En baştan söylemeliyim.Ben bu girişimi takdirle izliyor ve alkışlıyorum.Geçen gün de yazmıştım.İzmirin tam merkezinde öylesine değerli araziler, binalar boş bırakılıyor ki... Alsancak Limanının Turana kadar uzanan "Yeni İzmir" projesinde de özellikle bu tarihi binalara yeni kimlikler kazandırılması isteniyordu. Bu projeyi bir başlangıç olarak görüyorum.İnanıyorum ki; bir iki proje tamamlandıktan sonra hepimizi şaşırtacak hızda bu bölgeler elden geçecek ve İzmir daha da güzel olacak.* * * Avrupa Birliğinde yerel yönetimler sırf bu binaların ayakta kalabilmesini sağlamak için restorasyon bedeli karşılığında kira bile almadan kullanım haklarını beşer, onar yıllık sürelerle devrediyorlar.Örneğin Amsterdamı gezenler bilir; belediye aynı sokaktaki eski evleri alıp Avrupada benzeri olmayan butik oteller haline getirmiş ve bu yapıların yaşamasını sağlamıştır.Pariste, Milanoda, Viyanada kamuya ait birçok bina işlevini kaybetmemesi için özel sektör ya da vakıflarla işbirliğine giderek işletmeye açılmıştır.* * * Havagazı Fabrikasında neler yapılmaz ki...Dilerim, Sabri Yetkin ile birlikte yıllar önce kurduğumuz hayal gerçeğe dönüşür. İzmir, bir "Sanayi Müzesi"ne sahip olur. Elbette şehrin göbeğinde ve bu kadar güzel bir yerde çok amaçlı etkinlikler de düşünülmeli.Unutmamalı ki; bu başlangıç İzmirdeki buna benzer diğer yapıların da kurtuluşu anlamına gelecektir. Ben Başkan Aziz Kocaoğlunun yerinde olsam, bu teklife sıcak bakar, İzmiri daha da güzelleştirecek her fikre sahip çıkarım. BİR BAŞKA GÖZLE Almanyada Doğu ve Batının birleştiği günün kutlanmasının hafta içinden hafta sonuna kaydırılması önerilmiş; böylece fazladan çalışılan bir günün ülke ekonomisine önemli katkı sağlayacağı öne sürülmüş.Şu Almanlar da hiç işten anlamıyorlar. Bir defa koskoca iki ülke birleşmiş, bunu en az üç gün filan kutlamak lazım. Bu üç gün de hafta içine denk gelirse iki günü de kaynatıverirsin, hafta sonlarıyla oldu mu sana dokuz gün. Pek sanmam ama birileri kem küm edecek olursa "iç turizmi canlandırma amacıyla" gibisinden ulvi bir nedenle işi bağlarsın, olur biter. En kötü olasılıkla yıllık izninden iki gününe kıyıverirsin. Yıllık izin dedim de, bu Almanlar yıllık iznin de nasıl kullanacağını bilmezler; hepsini bir defada harcayıverirler. Yıllık iznin 30 gün mü? Böleceksin altıya; hafta sonlarıyla birleştirdin mi, 6x9=54. Sonra mazeret, doğum, ölüm, evlilik. Daha bir sürü izin var. Bunlar da biterse kapı gibi hastalık iznin var, hasta mı olmamız lazım diye de düşünmeyeceksin. Rapor da hak gibidir. Verilmez, alınır...* * * Yalnız deneyimli bir hekim bulacaksın; şöyle "diskopati" gibi yuvarlak bir tanı yazacak ki ordinaryüs profesör gelse yokluğunu kanıtlayamayacak.Hem sonra Almanyaya bu kadar borca girmesini biz mi söyledik? Biz mi söyledik çikita muzuna kadar her şeyi ithal etmesini, ayran yerine Cola içmesini, yürümek yerine tahtırevana binmesini...Ne dediniz? Almanyanın fazla borcu yok mu? Baştan söyleseydiniz de beni yormasaydınız. Prof: Dr. Ülgen Zeki Okun kaleminden dsipahi@milliyet.com.tr İzindeyiz, izindeyiz

Yazarlar