05.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
İzmir’de tarımsal emtia borsalarının önemini ve ticarete katkısını konuşmak üzere geçtiğimiz günlerde Wyndham Grand İzmir Özdilek’te bir toplantı düzenlendi. Etkinlikte konuşan İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Bugün dünyada yaşayan 1.6 milyar Müslümanı temsilen bir aradayız. Amacımız, tüm insanlığın refahına katkı vermek. Bunun yolu da üretmekten ve ürünün değerini bulmasını sağlamaktan geçiyor. İslam Ülkeleri Ticaret Sanayi ve Tarım Odaları Birliği (ICCIA) üyeleri olarak, dünya tarımsal üretim değerinin yüzde 20’sine sahibiz. 3.5 trilyon dolarlık dev pazardan 695 milyar dolar pay alıyoruz” dedi.
ICCIA üyelerinin dünya tahıl üretimindeki payının yüzde 13.8 olduğunu, meyve üretimindeki payın yüzde 21, bakliyat üretimindeki payın yüzde 18, sebze üretimindeki payın yüzde 14 ve şeker bitkileri üretimindeki payın da yüzde 9.8 olduğunu kaydeden Kestelli, “Ürettiğimiz ürünlerin değerini biz belirleyemiyoruz. Üretimde güçlüyüz ama işin ticaret kısmında yeterince sözümüz geçmiyor. Bu durumu değiştirmek için bir olmaya, birlikte yol almaya ve İslam ülkeleri olarak tarımsal emtia borsalarımızı daha güçlü kılmaya mecburuz. Hepinizin bildiği gibi tarım, insan ve emek ağırlıklı bir sektör. Bugün global ekonominin yüzde 6.4’ünü tarım oluşturuyor. Dünyadaki toplam işgücünün yüzde 40’ı doğrudan ya da dolaylı olarak tarım sektöründe çalışıyor. Tarım, dünyadaki düşük gelirli nüfusta yer alan, yetişkin bireylerin yüzde 68’ini istihdam ediyor. Dolayısıyla tarlada yetişen ürünün borsada değerini bulması, sosyal adaletin tabana yayılmasının en hızlı ve en etkili yolu. Yaptığımız işe bu gözle bakmamız gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu’nun sözü...
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı, ICCIA Başkan Vekili Rifat Hisarcıklıoğlu’nun, üç yıl önce Türkiye Ürün İhtisas Borsası’nı hayata geçirirken kullandığı sloganı hatırlatan Kestelli, “Hisarcıklıoğlu, ‘Ürün toprağında yetişir, borsasında değerlenir’ demişti. Bu sözü hiç aklımızdan çıkarmayalım. Ürün bizim, değerini belirlemek de bizim elimizde olmalı. Biz borsa olarak pamuk ve üzüm işlem salonlarımızdan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’na, lisanslı depomuz Elidaş’tan elektronik ticaret portalımıza ve son olarak da tarımsal üretimi modern teknolojilerle destekleyecek İzmir Tarım Teknoloji Merkezi’ne kadar her çabada bunu sağlamaya uğraştık, uğraşmaya devam ediyoruz. Çatı kuruluşumuz TOBB’un öncülüğünde makul bir zamanda adil ve küresel sisteme entegre bir fiyat sistemi oturtacağımıza inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Bir kişi 93 kilo israf ediyor
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle başlayan savaşın dünyayı büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktığını söyleyen Kestelli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu tehlikenin adı gıda krizi. 8 milyara dayanan dünya nüfusunu doyurmakta zorlanan tarımsal üretimin, eşit ve adil dağılmamasının nasıl büyük bir risk oluşturduğu net olarak görüldü. Tarımsal üretimde kendi kendine yetebilmenin önemi çok daha iyi anlaşıldı. İmzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması sayesinde küresel açlık krizi şimdilik ötelendi. Ama tekrarlanmaması için gerekli adımları atmalıyız. Malum; özellikle tahıl konusunda Rusya ve Ukrayna’ya bağımlı olan ülkelerin büyük bölümü Afrika ülkeleri. Çoğu da Müslüman. Bu arada, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Gıda İsrafı Endeksi Raporu 2021 verilerine göre, dünyada üretilen gıdanın yüzde 17’si israf ediliyor. Sadece Türkiye’de her yıl 19 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Hanelerimizde kişi başı yıllık 93 kilo gıdayı israf ediyoruz. Üretimi artırmak, uzun vadeli emek ve yatırım gerektiriyor. Ama israfı önlemek çok daha hızlı ve kolay bir çözüm. BM gibi kurumların varoluş sebebi, bu tür dengesizlikleri ve eşitsizlikleri ortadan kaldırmak olmalı. Nasıl ki iklim krizinin etkilerini yavaşlatmak için karbon ayak izi salımı hesaplanıyor, bunu aşan şirketler ve ülkeler bir bedel ödüyorsa, israfı önlemek için de benzer adımlar atılabilir. İsraf edilen gıda miktarına göre uygulanacak mali yaptırımlardan elde edilecek gelir, dünya üzerinde açlığın bitirilmesi için kullanılabilir. Verimi artırmak, ürünün değerini bulmasını sağlamak, israfı sona erdirmek... Bu üç hedefin üçünü aynı anda başarmak zorundayız. Daha iyi, daha adil bir dünyada; refah ve barış içinde yaşayabilmemizin tek yolu bu. Ve inanıyorum ki, biz bunu başarabiliriz.”