21.03.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Dilek Gappi İLK GÜNLER... BUGÜN YARIN
Çok yıllar geçti ama paylaşmadan edemeyeceğim... Cemal Özgörkey deyince aklıma, işdünyasından olan ama belki basına yansıyan hızlı, renkli yaşamıyla üretim dünyasından uzak bir sima geldi yıllardır.
Daha sonra İstanbul’a gidişiyle, Özgörkey’in İzmir’le bağlantısı biraz daha azaldı.
Bugünlerde ise üst üste iki olay; Cemal Özgörkey’i anımsattı bana. Birisi dünya devi Brezilyalı Cutrale Ailesi ve Anadolu Grubu’na Etap Tarım’ı satarak, 10 milyon meyve ağacının dikileceği büyük bir projeye öncülük etmesi ve diğeri. Yani babası, Nevzat Özgörkey’in vefatı.
Hakkında her zaman nezaket ve başarı cümleleri duyduğum Nevzat Özgörkey’in yaklaşık yarım asır önce ülkeye ilk tüpgazı getirmesi, Coca Cola ve Efes Pilsen üretimini başlatan isim olması hep dikkatimi çekmişti.
Cemal Özgörkey’le hem hastalığının 10 yıllık ağır döneminde hep başucunda olduğu babası, rahmetli Nevzat Özgörkey’i anarak geçmişi paylaştık, hem de Türkiye’yi meyve cenneti yapacak projenin üzerinde durduk.
Bu arada gördük ki, Cemal Özgörkey’i yıllar, sürekli yeni yatırımlar düşünen bir işadamı haline getirmiş.
“Bakmayın siz o eski maceralara, ben eskiden de disiplinli çalışırdım” dese de karşımda hem Etap Holding’i, hem de Türkiye için hayli iddialı bir projeyi sırtlayan, azimli bir işadamı vardı.
Bazen şirket kurucularının öyküleri ilgi çekici oluyor onları anmaktan, bugüne gelmeye zorlanıyorum. Babanız Nevzat Özgörkey’in de ülkeye ilkleri getirme yönü benim için etkileyici oldu...
Doğru, babam Türkiye’ye ilk tüpgazı getiren, Coca Cola ve Efes Pilsen’in üretimine öncülük eden ülkenin en büyük girişimcileriden biriydi.
Sözünü ettiğimiz tarihler, yarım asırdan öncesi. Babanız da varlıklı bir aileden mi geliyordu?
Hayır, mütevazi bir ailenin çocuğuydu. Babam Mithatpaşa Sanat Enstitüsü’nden mezun olunca, dedemin bir arkadaşıyla ortak Çekoslavakya’dan motor ithalatına başlamış. Kuyulardan su çeken pompaları ithal ediyorlarmış. Ancak babam gerçekten farklı bir insandı. Yenilikleri yakın takip eden, kendi kendine Fransızcayı, keman çalmayı ve ata binmeyi öğrenecek kadar yetenekli, azimli biriydi.
İlk LPG’yi babam getirdi
Türkiye ilk kez tüpgazla İzmir’de tanıştı öyle mi ?
Evet. Babam ithalat yaparken o yıllarda, fuarda İtalyan pavyonunda bütan gazını görüyor. O zamana kadar ülkede öyle bir şey görülmemiş. Peşini bırakmıyor, araştırıyor ve Milangaz adıyla Türkiye’ye ilk tüpü getiriyor. İlk sermayesini de böyle yapmış. Zenginlik buradan itibaren başlıyor ve babam bu sayede, ‘60’lı yıllarda vergi rekortmeni oluyor.
Coca Cola da enterasan, herhalde o dönemde çok az insan biliyordu...
İzmir’de neredeyse hiç kimse bilmiyordu. Babam milangazın serpildiği yıllarda Coca Cola’yla tesadüfen karşılaşıyor ve büyük gelecek görüyor. Ardından Yazıcı ve Özilhan ailesi ile tanışıyor. Bu kez hayatlarına Efes Pilsen giriyor. Erciyas biracılık başlıyor ve Ege biracılığı kuruyorlar. Coca Cola ve Efes’i satmak o dönemler için müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibiydi. Ancak babam inatla uğraşından vazgeçmedi. Bu sürece dayanabilmek için Milangaz’ı Demirörenler’e sattı. Ağırlığını da Coca Cola’ya vererek yoluna devam etti. Geriye dönüp baktığımda babamın olağandışı bir mücadele verdiğini görüyorum. Öyle markalar ki, bir eşi, ikincisi yok. Hem üretiyor hem de halka ürettiklerini anlatmak zorunda kalıyor.
Sırtımda şeker çuvalı taşıdım
Siz işyaşamı ile üniversiteyi bitirince mi tanıştınız?
Hayır ben işlerin arasında yetiştim. İlkokulu bittirdiğim yaz, babam işe gelmemi istedi. Bornova’daki fabrikaya gitmeye başladım. Sırtımda şeker çuvalı taşıdığım veya kamyonlarla satışa çıktığım çok oldu. Amerika’da eğitimimi bitirince yönetimde görev aldım. 26 senedir işhayatındayım.
Sonrası, sizin de içinde olduğunuz yıllarda hızla büyüme süreci...
1982’de Antalya, 1986’da İzmir Kemalpaşa’da, 1990’da Işıkkent’te, 1992 ve 1993’te Romanya’da iki tane olmak üzere 6 fabrika devreye alındı. Coca-Cola’nın tüm Ege ve Akdeniz operasyonlarını biz yürüttük. ‘92’de Etap Plastik kuruldu ‘93’te ise Mersin’de meyve suyu konsantre tesislerini satın alındı.
Değinmeden geçemeyeceğim. Amcanız Erdoğan Özgörkey’le sizleri ayrılma noktasına getiren tam olarak neydi ?
Zamanla Coca Cola’nın merkezi Atlanta’nın gözünde en başarılı şişeleme şirketi haline gelmiştik. Artık yıllar, 90’lı yılardı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, Cola’nın önünde yeni pazar fırsatı oluşmuştu. Cola’dan “Yeni pazarlara birlikte girelim” teklifi geldi. Aile olarak o noktada durmak zorunda kaldık. Çünkü farklı görüşler oluştu. Neticede girmedik ama hemen ardından aile içinde tartışma başladı ve şirketleri ayırmaya karar verdik.
Biz Nevzat Özgörkey tarafı olarak Coca Cola ile yolculuğumuza devam etme kararı aldık.
Daha sonra siz yola plastik ve tarımla da devam ettiniz...
Evet. Plastik, tarım ve ambalaj işlerinde büyüdük. Otomotiv, gazlı içecek alanlarında kullanılan plastikte pazar lideriyiz. Meyvasuyuna yönelik konsantre üretimi yapıyoruz. En büyük müşterimiz tabii ki Coca Cola’ya ait Cappy.
10 milyon ağaç yetiştirilecek
Geçmiş etkileyici ama bu yeni start verdiğiniz proje de geçmiş kadar etkileyici. Ülkeye 10 milyon meyva ağacı kazandıracak proje nasıl oluştu ?
Cappy’de yılda 75 bin ton meyve alımı yapıyoruz. Hammadde sıkıntısını yakından görmeye başlamıştık. Ayrıca Türkiye’de sanayiye yönelik meyve dikimi yok. Biz bunları Coca Cola’daki ortaklarımıza 10 yıldır anlatıyorduk ancak 2001 krizi üstüne geldi. Bekleme sürecine girdik. Ortam oluşunca “haydi” dediler. Türkiye’de büyük bir çalışmanın içine girdik. 100 bin dönümde 10 milyon ağaç üretmeyi planlıyoruz.
Yeni bir şirket kurma yerine, Etap Tarım’ı sattınız. İyi girişimcilik...
Brezilyalı ‘Sucocitrico Cutrale’ ve Anadolu Endüstri Holding Etap Tarım’a yüzde 33’er ortak oldular. Cutrale Ailesi’nin Brezilya’da 500 bin dönüm alanda 35 milyon ağacı var. Dünyanın en büyük narenciye üretici ve işleticisi bir aile. Önce proje hayata geçmeye başlayacak ardından fabrika yatırımları gelecek, çok büyük kapsamlı bir proje bu..
Şimdi hangi aşamadasınız?
Dikimler sürüyor. Ülkenin çeşitli lokasyonlarında 100 bin fidan deneniyor. Ayrıca mevcut tesislerimizde haziran ayından itibaren 12 milyon dolarlık yenileme yatırımı yapacağız. Devletten, özel mülkiyetten uygun bulduğumuz arazileri uzun vadeli kiralama sistemiyle çalışıyoruz. Proje tamamlandığında 10 bin kişi işe alınmış olacak.
Hangi bölgelerde daha çok üretim yapılacak ?
Doğu Akdeniz, Güneydoğu ve Orta Anadolu’da gerçekleştirilecek. Asıl belli bir noktaya gelince Türkiye’ye yakın ülkelerde dünya için üretim yapma şansı var ki, bu işin çok çok büyüyebileceğini söyleyebilirim.
Açıkçası sizi, yetiştiğiniz ortamları düşününce böyle büyük bir tarım projesiyle bütünleşebileceğinizi öngörmek kolay olmazdıÖ (gülerek soruyorum)
Bahçemdeki fidanların çoğunu ben diktim, toprağa o kadar yabancı değilim. İş neredeyse oraya giderim. Ayrıca dünya artık öyle noktada ki, her işi bulunduğunuz yerden yapabiliyorsunuz. Benim yanlarına giderek fidelerin dikimini izlemem gerekmiyor.
Peki böyle bir projeyi hayata geçirirken ilk neyi düşündünüz Büyük başarı bir başarı mı, ağır bir sorumluluk mu?
İkisi de. Türkiye’de bazı ilklere babam imza atmıştı, imzayı atınca başımı gökyüzüne doğru kaldırarak, babam gibi bir ilke imza atabildim diye düşündüm. Galiba, Türkiye’nin en büyük kabzımalı olma yolunda ilerliyorum... (gülümseyerek yanıtlıyor)
İzmirli ürküntü yaşıyor
Dünya deviyle birlikte şirkette yönetimdesiniz. Bu kadar büyük bir şirkette ‘Sermayedarlar büyük yatırım yapar, payımız küçülür’ endişesi yaşamıyor musunuz ?
İşte bu tipik bir İzmirli mantığı. İzmirliler kendilerinden büyük gruplarla hareket ederken bir ürküntü yaşıyorlar. Bu yaklaşımdan dolayı gelişmenin yavaş olduğunu düşünüyorum. Oysa İzmir bu duyguyu aşmalı. Ayrıca ben ve kardeşim Armağan hep değer yaratmayı benimsedik. “Küçük olsun, benim olsun” mantığı bize pek uymuyor.
Sizce büyümenin sırrı ne ? Gerektiğinde cesur yatırımlar mı, planlı gitmek mi ?
İkisi de ama bana göre özünde yaptığın işin her detayına saygı duymak yatıyor. Ve önemli bir sır da, sağlam ve iyi ortak.
Siz her iki şehirde de yaşıyorsunuz. Holdingin merkezini İstanbul’a taşımayı düşünüyor musunuz ?
Öyle bir niyetim yok. İşlerimi rahat yürütüyorum. İki kentte de yaşamanın iyi taraflarını alıp, karma yaptım.
Hızlı bir hayattı sanki sizinki, bu kadar işe boğulunca geçmişin renkliliğini aramıyor musunuz ?
Gençken ailemin tüm sorumluluğu babamdaydı ve nasıl olsa bugünler gelecekti. Bir de sporcu olduğum için göz önündeydim. Şimdi ailemin ve holdingin sorumluluğu bana ait. Sizin deyiminizle hızlı yaşadığım için hiç pişman değilim...
Ege’ye de müjde var
Etap Tarım’ın gerçekleştireceği “Türkiye Meyve Bahçesi” projesinde meyve ağaçlarının çeşitliliğinden dolayı Ege’nin ağırlığı yok. Ama Cemal Özgörkey’in Egelilere de ayrı müjdesi var. Büyük bir Amerikan şirketiyle fresh-fruit yani taze meyva işine girecekler. Özgörkey, markalı üretim yapacaklarını ve üretimin tamamını Amerikan şirketinin soğuk zincire sahip kargo uçaklarıyla doğrudan Amerika’ya ihraç edeceğini belirtiyor.
Başkanlığa aday mı?
- Ve Galatasaray. İsminiz neredeyse camiayla birlikte anılıyor. Başkanlık seçimine az kaldı. Sizden sanki bir sürpriz gelecek gibi..
Çok kritik bir günde sordunuz bunu. Sağolsunlar camiadan çeşitli teklifler var. Şu an ne söylesem yanlış anlaşılır...