20.12.2017 - 02:17 | Son Güncellenme:
Fatih Tanfer: Göztepe’nin 30 puana ulaşması tek kelime ile mükemmel bir sonuçtur. Sepil başkanın sezon başında söylediği “Benim hayallerimi bilseniz, geceleri uyuyamazsınız” sözündeki hayaller artık her geçen gün gerçekleşiyor. Alınan bu sonuç yönetimin, teknik adamın, futbolcusunun doğru planlama ve akıllı projelerle yaratılan güçlü takımın geldiği noktadır.
Takım halinde iyi mücadele
Maça gelince, Göztepe ve Konyaspor’un oyun felsefeleri; yüksek tempo ve birbirlerine yaptıkları amansız presti. Göztepe’de kaleci Beto her zamanki gibi mükemmeldi. Stoperler Kadu ve Kosanovic hem iyi kesiciler hem de duran toplarda etkililer. Ayrıca Kadu’nun lider özelliği de bir gerçek. Her iki bek Tanju ve Leo görevlerini başarıyla yaptılar. Göztepe’nin orta alandaki savunma kimliği yüksek oyuncuları Selçuk ve Rotman sadece top kazanmadılar. Kazandıkları topları da etkili biçimde kullandılar. Castro bildiğimiz orta alan ile hücum arasındaki köprü görevini bu maçta yerine getiremedi. Göztepe takım halinde mücadeleyi hiç bırakmadı. Her oyuncu terinin son damlasına kadar mücadele etti. Bilhassa ikinci yarıda Göztepe, Konyaspor’u orta alanda karşıladı. Takım boyunu kısalttı. Merkezden hücum yapmasını engelledi. Bana göre ligin en iyi sağ beki Skubiç, futbol aklı ve güçlü yapısıyla sağ kanadı iyi kullandı. Ve onun geliştirdiği ataklarla Göztepe kalesi tehlike yaşadı. Ligin ne kadar zor olduğunu ve güçlü takımlardan oluştuğunu, küme düşmeme mücadelesi yapan Konyaspor’u gördükten sonra her futbolsever umarım anlamıştır. Tamer Hoca rakibini iyi incelemiş. Taktik bilgisini sahaya yansıtmış. Heyecanı, çoşkusu olan takımıyla 3 puanı aldı.
Sahada bir ruh var!
Bülent Buda: Uzun yıllardan sonra ligdeki ilk yılında 16 maç 30 puan. Düş ötesi bir skordur. Bunun şansla falan ilgisi yok. İstekle, beceriyle, yarışmanın bütününde içinde kalmayla ve takım olmayla bağlantısı var. Bir maçta pozisyon verir, pozisyon üretirsiniz. Öyle günler olur ki uzun süre baskı altında oynar, çıkarsınız. Tek atakla gole ulaşır, maçı koparırsınız. Futbol denen olgu budur. Skor ne olursa olsun formanız terliyor mu? Duygularınız taşıyor mu? Takım arkadaşlarınıza dokunduğunuzda içinizde sevinç kabarcıkları oluşuyor mu? Takım hocasıyla, yardımcılarıyla, masörüyle, malzemecisiyle, doktoruyla tribünlerin önünde göz göz çekiyor. Bu fotoğraf önemlidir. Gerisi de teferruat. Ünlü bir teknik adam bir keresinde şöyle der: “Aynı formayı giyerek değil, aynı formayı terleterek takım olunur” teşekkürler Göztepe. Uzun yıllardan sonra hikayenin devamını izlettiğin için!
Mehmet Demirtaş: Güçlü bir kadroya sahip olan Konyaspor İzmir’e galibiyet için gelmişti. Göztepe ise üç hafta üst üste galip gelmiş, 4’te 4 yapmak istiyordu. Öyle de oldu. Sarı kırmızılı ekipte sakat Traore dışında eksik yoktu. Gerçek şu ki onun yokluğu da hissedildi. Tamer Hoca son haftalardaki 11’ini bozmadı. Sol bekte Leo görev yaptı. Karşılaşmanın ilk yarısında temkinli ve kontratak oynayan Göztepe izledik. Bunda Tamer Hoca’nın öğrencilerine Konyaspor’u ezberlettiğinin izlerini de gördük. Sarı kırmızılılar mücadele, hırs ve takım birlikteliğini yakalamışlar. Bunu sahaya çok iyi yansıttılar. Göztepeli oyuncular hırsları ve mücadeleleriyle göz doldurdu. En büyük alkışı da Halil aldı. Halil’in sahada ayak basmadığı yer kalmadı. Göztepe, 16. hafta sonunda beklentilerinin üzerine çıktı ve 30 puanı yakaladı. Süper Lig’de yepyeni bir takım ve bu kadar kısa sürede takım oyununu yakalamış tüm Türkiye’nin sempatisini kazanmış bir Göztepe. Ligin ikinci yarısında çok daha keyifli Göztepe izleyeceğimiz kesin. Yeter ki ayakları yere sağlam basmaya devam etsin...
İsmail Özelçinler: Göztepe için son haftalarda hep aynı duyguları ortaya koyuyoruz. Evet, 14 yıl sonra Süper Lig’e adımını atmış ve ilk yılında yepyeni bir kadro, yeni bir hoca ile sezona başlamış Göztepe’nin, 16 maçta elde ettiği 30 puan tek kelimeyle büyük başarıdır. Böylesine yeni bir kadronun sahaya yansıttığı performans ve aldığı sonuçlar, asla rastlantı olamaz. Futbolcuların özgüveni ve inançla sahaya yansıttıkları performans asla küçümsenemez. Kısacası, Göztepe Konyaspor karşısında arzuladığı 3 puanı alarak, Süper Lig’e damgasını vurdu.
Duraklama dönemi
Bülent Buda: Süper Lig’in ilk yarısının hızlanarak bitmesi gerekiyor. Akhisarspor’un kendine çeki düzen verebilmesi için bu boşluk, bu tatil elbette. Transfer döneminde yapılacaklar olmalı. Sakat, cezalı, formsuz sayısı etkiledi takımın verimliliğini. Tıkır tıkır giriş yapmışlardı lige. Bir önceki başarılı sürecin uzantısı gibiydi. Futbol sürprizlere açık, beklentilerinde insanı şaşırtan bir oyundur. Şu günlerde ağıt yakıyoruz. Ancak yıllardır Süper Lig’de boynu bükülmeden yarıştığını da ıskalamayalım Akhisarspor’un. Hem de o uzun yıllarda takımı Manisa’ya taşıyarak becerdiler bu işleri. Yeri gelmişken bir yanlışımızı düzeltelim. Kayseri maçında ilk golde ıskayı geçen Muğdat değil, Aykut’tu. Bunu da belirtmiş olalım.
Gerekli takviyeler yapılmalı
Fatih Tanfer: Akhisarspor’da, son haftaların güçlü ekibi Kayserispor karşısında orta alan ile defans arasında büyük bir uyumsuzluk vardı. Akhisar iyi oynayamadı. Kayserispor kendi oyun anlayışını Akhisarspor’a kabul ettirdi. Aykut’un ıskası sonrasında da 1-0 yenik duruma düştü. Oyunun genelinde bilhassa defansın merkezi pozisyon alamadı ve yerleşim hataları yaptı. İkinci yarıda da savunma birliği ve takım savunması da yoktu. Kısacası elindeki avantajı kullanamadı ve haftalardır belirtmeye çalıştığım tehlike bölgesine ramak kaldı. Bülent Abim ve Spor Müdürüm Mehmet’le birlikte Akhisarspor’un başarılarından büyük memnuniyet duymuş spor yorumcularıyız. Bu tehlikenin geleceğini de haftalardır yazıyoruz. Çünkü takımın kadro derinliği yok. Şimdi sevgili Başkan Hüseyin Eryüksel’e samimi bir endişemi belirtmek istiyorum. Bugüne kadar ekibinizle birlikte Akhisarspor adına müthiş işler yaptınız. Futbolda maalesef vefa yoktur. Dünkü başarılar bir günde unutulur. Onun için ikinci yarıyla birlikte evinizde oynayacağınız maçlarda sıkıntı yaşamamak adına lütfen gerekli takviyeleri yapın.
İsmail Özelçinler: Sezona fırtına gibi başlayan Akhisar Belediyespor’un son haftalardaki düşüşü şaşırtıcı gelebilir. Ligin 10. haftasında puan cetvelinde 6.sırada yer alan Akhisar, ilk yarının bitimine 1 hafta kala 16.haftada 12. sıraya kadar düştü. Evinde konuk ettiği Kayseri karşısında da sahadan puansız ayrılarak, tehlikeli bölgeye yaklaştı. Ancak, devre arasını iyi değerlendireceğine ve eksik yönlerini en kısa zamanda yoluna koyacağına inandığım Akhisar’ın, ligin ikinci yarısında tırmanışa geçeceğine inanıyorum.
Mehmet Demirtaş: Akhisarspor’un son haftalarda yaşadığı puan kayıpları kabul edilemez ancak 6 sezondur Süper Lig’de, Ege’nin incisi olan Akigolar ligin ikinci yarısı toparlanacaktır. Özellikle kendi stadında oynamaya başlamasıyla gücünün farkına varacak ve talihsizliklere son verecektir.
Savaşarak kaybettiler
Bülent Buda Tribünler dolu, liderliğe koşan iştahlı bir takım var karşılarında, Ankaragücü. İnsan düşünüyor, futbolcuların kafası, sayısız sorunlarla boğuşan Manisa, karşılarındaki bu güce ne kadar direnir. Direniyor, hem de ilk golü yemeden önce Perovic’le gole dönüşmeyen elverişli bir pozisyonda üretiyor. Ancak öyle geliyor, öyle basıyor ki Ankaragücü, bir biçimde haliyle gol geliyor. İkinci yarı başlıyor. Ev sahibi skoru ikiliyor. İki farklı yenik duruma karşın, hiç de pes etmiyorlar, karşı kaleye gidiyorlar, pozisyon üretiyorlardı. Hele 73 ile 77’de iki tanesi var ki, skoru alır eşitliğe taşır, ardından öne geçmenin çabası başlardı. Olmadı. Tüm takımı kutluyorum.
Fatih Tanfer: Manisaspor’un, rakibi Ankaragücü karşısında tribünleri dolu, destek üst düzeydeydi. Maç boyunca düşmeyen bir tempo ve heyecan dolu bir müsabaka. Manisaspor bütün gücünü sahaya yansıtıyor. Sonrası İlhan Parlak’ın ayağından gelen iki gol. 2-0’dan sonra bile pes etmeyen bir Manisaspor. Perovic iki dakikada iki net gol kaçırıyor. Manisaspor asla pes etmiyor. Enerjikler ve oyuncular yüreklerini ortaya koyarak oynuyorlar. Ama olmuyor. Sedat’ın golü geliyor ve 3 golle 3 puanı bırakıyor. Terinin son damlasına kadar mücadele eden futbolcuları kutluyorum. Çünkü Manisaspor’un yönetim sorunlarıyla ilgili tek bir kelime etmeyeceğime kendi kendime söz verdim. Bu futbolcuların mücadele ve emekleri ortada. Kimsenin onlara söz söyleme hakkı yok.
İsmail Özelçinler: Tüm olumsuzluklara rağmen Manisasporlu futbolcuları yürekten kutluyorum. İçinde bulunduğu tüm olumsuz şartlara rağmen, deplasmanda lider ve ligin güçlü ekibi Ankaragücü karşısında maçı 3-0 kaybetmelerine rağmen asla oyundan kopmadılar. Son dakikaya kadar mücadelelerini sürdürdüler. Yönetimsel sorunlar, silinen puanlara rağmen sahaya çıkıp aslanlar gibi mücadele eden Manisaspor’un, ligin ikinci yarısında tırmanışa geçmesi bence asla sürpriz olmaz.
Balıkesir’den 3 altın puan
Bülent Buda: Mahatma Otoo, ışık olup takımını aydınlatmayı sürdürüyor. Yine ustalara özgü vuruş tekniği ve birinci sınıf bir final dokunuşu daha. Artık zamanı gelmişti. Kendi alanında yitirdiği puanlar fena halde yaralıyordu Balıkesirspor’u. Gazişehir Gaziantep sıkı bir takım. Haftalardır yenilmiyorlar. Başlama vuruşuyla abandılar Balıkesir’in üzerine. 7-8 dakikalık sıkıntılı bir süreçten sonra dengeler kuruldu. İki takım da orta alanda oyalanmadan karşı kaleye ulaşmayı amaçlayınca tempolu, keyifli, coşkulu bir görüntü çıktı ortaya. Konuk Antep’in oyuna iştahlı girişinden ürktüğümü de söylemeliyim. Özellikle Balıkesir öne geçtikten sonra konuk takımın baskısına, gollük vuruşlarına kahramanlara özgü direnen Vukovic’i de kutlamalı. 81 ve 92’de Mehmet Boztepe rakibin savunmasını boşalttığı zamanlarda iki elverişli pozisyon yakaladı. Boztepe deneyiminde bir futbolcunun o fırsatlarda daha yaratıcı olması beklenirdi. Karlı, sevinçli bir haftasonu oldu.
Play Off oynamalı
Fatih Tanfer Balıkesirspor öncelikle iyi mücadele etti. Takımın pres gücü üst düzeyde. Enerjik bir oyun yapısı takımda büyük özellik oldu. Orta alanda Cumali koşuyor, Oğuz Yılmaz eski günlerine doğru hızla geliyor, Abdülkadir hücum presini iyi yapıyor. Sedat ve Otoo, alan değiştirip Gaziantep’i yordular. Gaziantep iyi takım. 28 numaralı Delbahe ve Göztepe’den tanıdığımız Mehmet Erdem etkiliydiler. Ümraniye maçından sonrada yazmıştım, yine devam ediyorum. Vukovic gibi bir kalecin olursa, takım adına büyük bir artındır. Balıkesir ilk 6 yarışı içinde olmalıdır. Lig sonunda da ilk 6 içinde kalmalıdır.
Mehmet Demirtaş: Balıkesirspor kadro yapısı ve mücadele hırsıyla puan cetvelindeki bulunduğu konumu hak etmiyor. Vukovic muhteşem bir maç çıkardı. Cumali her gün üzerine koyuyor. Gulumac’ın yokluğu fark ediliyor. Özellikle Otoo takımın büyük gücü oldu. Can Hoca’nın oyuncu tercihlerinin doğruluğunu bu maçta da gördük. Ligin ikinci yarısı toparlanacaklardır. Taraftarından, yöneticisine, futbolcusundan, teknik adamına Balıkesirspor’a sahip çıkması öncelikli şart. Sağlanacak birliktelik ile Balıkesirspor’un sıçrama yapmaması için hiçbir neden yok.
Denizli, bu gidiş nereye?
Bülent Buda: Bu tür maçlarda ilk 30 dakikada yüksek tempo baskılı oyunla rakibi hataya zorlar, skora ulaşırsınız. Karşınızdaki takım ligin dibinde. Üstüne 10 kişi kalmış ne bekliyorsunuz? Yüklenin koparın maçı. Söylemesi kolay diyenler olacak, desinler. Denizlispor, Antep’ten farklı bir skorla dönebilirdi. Galibiyetlerini engelleyecek sıradışı bir direniş yoktu karşılarında. Peki sorun nerede? Herkes bu kadar açık ve net söyleyemez. Denizlispor’un var olan kadrosu bu lig için yetersiz. Hepsi bu. Koca Denizli kenti toparlanıp bu durumu düzeltemiyorsa fazla söylenecek bir söz yok. Batsın bu dünya!
Fatih Tanfer: Bizler sahada terini son damlasına kadar akıtan her takımı saygıyla karşılıyoruz ve hep yanlarındayız. Ancak görevimiz gereği Ege takımlarını bireysel bazda da inceliyoruz. Samsunspor maçı öncesi gazetemizi ziyaret ederek onur veren Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Zolan Bey’e Denizlispor’la ilgili görüşlerimizi anlattık. Oyuncuların performanslarını, kadro derinliğinin azlığını her şeyi konuştuk. Bizim sevgimizle ve isteğimizle olsa bütün maçları kazansın. Ancak tam 45 dakika 10 kişi oynayan lig sonuncusu Gaziantepspor’u yenemiyorsan 16. maç sonrası puanın 13 ise ve düşme hattındaysan, Denizlispor’da birtakım sorunlar olduğu gerçektir. Yetkili merci yönetimdir. Biz saha içine bakarız. Kırmadan ve üzmeden tabloyu göz önüne getiririz. Bu haftaki Bolu maçından başlayarak Denizlispor, şehrinin gücünü bilirse ve şehirde gerekeni yaparsa, korkulacak bir şey yoktur.
İsmail Özelçinler: Denizlispor’u anlamak bir türlü mümkün değil. Deplasmanda, hemen hemen her takımın yendiği lig sonuncusu Gaziantepspor karşısında bir türlü sonuca gidememesi son derece şaşırtıcı. Oysa bu maçtan alınacak 3 puanla, Denizlispor tehlikeli bölgeden çıkma şansını elde edecekti. Karşılaşma boyunca istenileni bir türlü sahaya yansıtamadılar. Hücuma çıkışlarda zorlandılar. İkili mücadelelerde yetersiz kaldılar. Kısacası, Denizlispor bu gidişle diplerden kurtulma savaşında daha da zorlanacak gibi görünüyor.