23.07.2020 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Oyuncu kadrosu seçenekli bir Göztepe öylesine yerlerde sürünen Galatasaray’ı parça parça dilimlerdi. Bu hakemlerin baygınıyım. Halil topu Galatasaray ceza alanına gönderiyor. Napoleoni golü yazıyor. Saracchi Halil’in bacağı üzerine düşüyor. Hakem bey VAR’a bakıyor, golü iptal ediyor. Tam Serdar Gürler’lik bir gündü. Sağdan Halil, soldan Serdar’ın bindirmeleriyle dağılır gider, un ufak olurdu Galatasaray savunması. Göztepe’de kulübeden hamle sorunu var. Dakika 62 olmuş Poko sakatlanmasa iğnesi takılmış plak gibi kenar yönetimi oyuna hamleyi unutmuş. Napoleoni’nin ikinci eşitlik golünden sonra Göztepe öne geçebilecekken geriye düştü. Murat Paluli sağ kanadı babasının tapulu malı gibi tepe tepe kullandı. Etkileyici bindirmeler, servisler yaptı. Bence takımın en iyisiydi. Oyunun 12. dakikasında Galatasaray ceza alanı içerisinde top Soner’in sol ayağında. Önü açık, çerçeve karşısında duruyor Soner’in. Yani meşin yuvarlak beni gol yap diyor adeta. Soner de o becerili sol ayağıyla çerçeveyi ıskalıyor. Yine de iyi yarıştılar. Yenilgiyi de hak etmediler.
Fatih Tanfer:
Göztepe salgın sonrası kendisi gibi sadece 2 puan alabilen Galatasaray karşısında puan ve puanlar almak adına oyun içerisinde ne yaptığını bilen, en önemlisi coşkusu olan bir takımdı. Üzülerek ifade etmek zorundayım ki bu maçın sonucunu futbolcular değil, maçın hakemi Koray Gençerler ve VAR hakemi Zorbay belirlediler.
60. dakikada Galatasaray’ın Saracchi ile attığı golde kaleci Beto yerdeydi. Herkes Beto’nun, takım arkadaşı Atınç’ın çarpması sonucu düştüğünü zannetti. Ancak pozisyon izlendiğinde Atınç, Feghouli’nin ittirmesi sonucunda Beto’ya çarptı ve düşmesine neden oldu. Hakem bu pozisyonu görmedi diyelim. VAR hakemi Zorbay Küçük, Göztepeli Halil’in ortası sonucu Napoleoni’nin komikçe sayılmayan golünde hakemi nasıl izlemeye davet ettiyse Göztepe’nin kalesinde gördüğü gol sonrası da izlemeye davet etmeliydi.
Göztepe, kural dışı bir golü kalesinde görüyor, attığı gol ise verilmiyor. Teknik açıdan hiç yoruma gerek yok. Temmuz sıcağında koş, mücadele et ve maçın sonucunda hakem kararıyla 3 puanı kaybet. Futbolcuların yaşadığı stres, motivasyon ve hak kaybı varken fazla söze gerek yok. Artan hakem hataları, boşa giden emekler, ‘Futbolun içinde böyle hatalar vardır’ ifadeleri artık insanları canından bezdirdi.
Mehmet Demirtaş: Futbolu ve futbol müsabakalarını konuşurken konuşulması gereken en az kişi hakemler olmalıdır. Dakikalar 65’i gösterdiğinde Göztepe’nin bulduğu gol, VAR kararı ile iptal edildi. Çünkü gol öncesi ortayı yapan Halil, topu ortaladıktan sonra ayağını yere indirirken rakibine temas ediyor. Koray Gençerler, Halil’in topa vurduktan sonra ayağını yere nasıl indirmesini bekledi, bilemiyorum. Peki bu noktada faul için kural neye işaret ediyor? Oyuncunun mücadeleye girdiğinde dikkatsiz ve düşüncesiz davranmasına veya tedbirsiz hareket etmesine. O yüzden Halil’in müdahalesinde bir faul yoktu. Göztepe’nin bu golü geçerli olsaydı maçın seyri nasıl olurdu bilinmez ama VAR gibi bir sistem ülkemizde kullanılıyorsa bu tip basit hatalar artık yapılmamalı. Futbola döndüğümüzde de ilk yarı ikinci yarıya oranla daha cansızdı. İkinci yarı iki takım da iyi mücadele etti. Özellikle Alpaslan’ın kademeleri, Murat Paluli’nin ataklarda gösterdiği hücum reaksiyonları Göz Göz’ün elindeki güç oldu. Napoleoni de forvette çok istekli bir görünümdeydi. Galibiyet özlemi 7’ye çıktı. Her ne kadar hakem hataları ön plana çıksa da Göztepe için sonuçlar hüsran.
Horoz’un kaderi kendi ellerinde
Bülent Buda: Berbat bir duygudur bu. Birkaç gol yersin, kötü oynarsın, hak ettim dersin. Böylesine son saniye golleri yıkar insanı. Oyunun bütününde iyi yarışıp maçın içinde kalarak hak ettiğin puan ya da puanları alamayıp tersine alandan puansız çıkıyorsan yıkıcı oluyor. Şimdi hemen kafayı boşaltmak, Alanya’dan uzaklaşmak, maçı orada bırakmak önemli. Bu bağlamda ligden düşmüş Ankaragücü’nü de hafife almadan önemseyerek zihinsel ve de fiziksel salt maça odaklanarak yarışmak bir türde sevdiğim sözcük değil ama savaşmak. Hepsi bu. Kolay değil ama böyle.
Fatih Tanfer:
Denizlispor’un, Alanya’da 90+5’te yediği gol sonrası puanı 35’te kaldı ve korkulu bir hafta yaşamak zorunda kaldı. Ankaragücü’nün düşmesinin kesinleşmesiyle diğer düşecek 2 takım için kendisinin de bulunduğu 4 takım son haftada büyük sıkıntı yaşayacaklar.
Denizli ve Rize’nin 35, Yeni Malatyaspor ve Kayserispor’un 32’şer puanı vardır. Denizlispor, bu hafta evinde Ankaragücü’nden en az 1 puan aldığı takdirde rakiplerinin aldığı sonuçlara bakmaksızın Süper Lig’de kalacaktır. Bu da bizim en büyük temennimizdir. Bu canlı haftada okuyucularımızı her türlü ihtimaller üzerinde bilgilendirmekte yarar var.
Denizlispor Ankaragücü’nden puan ve puanlar alması halinde Denizlispor adına hiçbir sorun yok. Ama aksi durum için puan alamaması halinde alternatifleri şöyle sıralayabilirim
4 takımın puan eşitliğinde Denizlispor ve Malatyaspor lige veda edecek.
Kayserispor ve Malatyaspor’un aynı puanda ligi bitirmesi halinde Denizlispor rakiplerinin gerisinde kalacak.
Rizespor 1 puan alıp diğer 3 takımın puan eşitliğinde Denizlispor, Malatyaspor ile birlikte lige veda edecek.
Kayserispor’un puan kaybı sonrası Denizlispor, Rizespor ve Malatyaspor’un puan eşitliğinde Kayserispor ve Malatyaspor küme düşecekler.
Denizlispor kendisi için hayati önem taşıyan evinde oynayacağı Ankaragücü maçında futbolcular oyuna zihinsel açıdan üst düzeyde hazırlanmalı, motivasyon, kazanma hırsı ve cesaretlerini kesinlikle artırmalıdırlar. Futbolda en büyük avantaj kaderinin kendi eline bağlı olmasıdır. Denizlispor, puan ya da puanlar alması halinde Süper Lig’de kalacaktır. Denizlispor’un bunu başaracaklar gücü vardır ve başarmalıdır.
DRAMATİK SON!
Bülent Buda: 3 gol, 2’si kendi kalesine, 1’i karşı kaleye. 3’ü de Bucalı futbolculardan. Ve de ne hazin çelişkidir ki, bu denli baskılı oynayıp alandan yenik ayrıldılar ve elendiler. Neredeyse maçın bütününde topa daha çok sahip olan, gol arayışlarını sürdüren taraf olmalarına karşın final dokunuşlarındaki yani gol vuruşlarındaki yetersizliklerinden ötürü şok denilecek bir sonuçla elendiler. Yazık oldu.
Fatih Tanfer: Bir takım elindeki turu rakibine nasıl teslim eder diye örnek sorarsanız, 1928 Bucaspor’un 68 Aksaray karşısında kaybettiği maçı gösteririm. Tek kelimeyle yazık oldu. Güç ve oyuncu profili açısından Bucaspor, rakibinden çok daha güçlü olmasına rağmen uzatmalarda 10 kişilik rakibine maçı kaybetti. Yoğun stres ve gerilim anlaşılmaz bir biçimde takımın oyun düzenini bozdu. Bir de 45+2’de Asil gibi tecrübeli bir kalecinin yediği gol rakibinin direncini artırdı. İkinci yarıda Oğuz, Suat, Bertuğ girdikten sonra müthiş baskı ve iyi top çevirerek rakiplerine nefes aldırmadılar. Oyunu tek kaleye çevirdiler. Gökhan’ın penaltı golüyle beraberliği sağladılar. Maç uzatmaya gitti. Gökhan Köseoğlu’nun geri pasında ikinci tuhaf golü kalesinde gördüler. Öyle goller kaçırdılar ki inanılmaz. Artık söylenecek bir şey yok. Başkan Cihan Aktaş’ın emekleri, Buca taraftarının inancı ve üst düzey motivasyonu hiç de hak edilmeyen bir biçimde yok oldu. Yerini gözyaşlarınna bıraktı. İnanılacak gibi değil.
Mehmet Demirtaş: O sene bu sene dediğimiz ve bir üst lig hayalini kurduğumuz Buca, ne yazık ki dramatik bir şekilde finali göremeden veda etti. Kişisel düşüncem, bu kadar kritik bir viraj öncesi yaşanan teknik direktörlük değişimi, takımı sekteye uğrattı. En azından Play Off sonrası bu değişim yaşanabilirdi. İster istemez takım üzerinde etkisini hissettirdi. İzlediğimiz Aksaray karşılaşmasında bir panik havası hakimdi. Sezon içerisinde ve bilhassa sezonun ikinci devresinde sakin ve ayağı yere basan Buca, bu mücadelede paniğe kapıldı. Uzun lafın kısası Tolga Doğantez sınıfta kaldı. Ersin Aka'nın sakin ve ayağa futbolu gitmiş ve yerine panik futbolu gelmiş. Play Off öncesi gönderilen Ersin Aka Süper Lig’e, onu yollayan Bucaspor da İzmir'e geri döndü. 3. Lig’e! Gerçekten emeklere yazık. Bu saatten sonra daha profesyonel adımlar atılmalı.
MANİSA FK, bir üst ligi sonuna kadar hak ediyor
Bülent Buda: Pas akışı, final vuruşları ile 3 adet birbirinden güzel gol ile mutlu, sevinçli bir açılış maçı. Oyunun tümünde denetimi, kontrolü akılda tutarak rakibe skor şansı vermeden maçı tamamladılar. Ve de bu gösterdikleri performansla yarışmalardan bir üst lige çıkmayı ne denli hak ettiklerini gözler önüne sergilediler.
Fatih Tanfer: Manisa FK maça adeta fırtına gibi başladı ve karşılığını gördü. 6. dakikada Sertaç Çam’ın ortasında Umut Kaya’nın şahane golü, 10. dakikada Erhan Kara’nın jeneriklik frikik golüyle ilk 10 dakikada 2-0 öne geçti, maçı kontrolüne aldı. Motivasyon, kararlılık en üst düzeydeydi. Rakibine baskı yaptı. En önemlisi topları çok çabuk kazandı. 2 takımın arasındaki fark, oyuncuların bireysel kalite farkıydı. Ali Çamdalı, geriden çok iyi oyun kurdu. Umut, Emir orta alanda çok etkiliydiler. Maç boyunca iyi top çevirdiler. Rakiplerine nefes aldırmadılar. 3. golde de Serdar Deliktaş’ın Sertaç’a yaptığı asist, alkışı hak etti. Manisa FK, Sancaktepe maçında da fizik olarak üst düzeyde böylesi bir doğru oyun anlayışıyla oynarsa her takımı yenecek güçtedir.
Mehmet Demirtaş: Manisa FK’yı izlerken, sanki sezona hiç ara verilmemiş, 4 aydır maçlara devam edilmiş gibi bir hisse kapıldım. Normal sezonda kaldıkları yerden devam ediyorlar. Golcü özelliklerinden hiçbir şey kaybetmemişler. İlk turda adımlarını böylesine sağlam atmak güzel bir iş oldu. Deneyimli isimler ve genç yeteneklerle Samsun’un ardından bir üst lige çıkacak takım kesinlikle Manisa FK olmalıdır. Önce yarı finalde ardından finalde istenilen sonuçların alınıp normal sezon içerisinde kursakta kalan hedeflerin tamamlanacağı kanısındayım.