04.04.2018 - 00:32 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Maçın kırılma dakikası 44. Seleznyov o net pozisyonu gole dönüştürse Başakşehir 3 puan değil, havasını alırdı. Başakşehir güçlü ve iyi bir takım. Ona sözümüz olamaz. Diyeceğim şu ki hakemlerin hoşgörüsüne, katkılarına gereksinimi olmamalı. Yaşar Kemal Uğurlu beyefendi’yi Emre Belezoğlu tribünlere, televizyonlara göstere göstere fırçalıyor. Beyefendi karta başvuramıyor. Ama kırmızıyı Lopes’e adeta çiviliyor. İkinci gol öncesi top çizgi dışından çevrildi oynayın beyler. Avanta gol oluyormuş ne gam. Soner ile Sisoko’nun yokluğu derinden duyumsandı. Bilal yıllardır sevgiyle izlediğim futbolculardandır. Lakin böyle bir günde 90 dakika alanda kalmak ona fazladır. Başakşehir ikinci yarıya fırtına gibi girdi. Akhisar o fırtınayı algılamaya zaman bulamadı eşitlik golü geldi. Yenilginin böylesine canı sıkılıyor insanın. Giden 3 puan kayıp Lopes. Okan Hoca solumuştur böyle bir günde. Deneyim başımıza gelenler değil başımıza gelenlere karşı ne yaptığımızdır.
Fatih Tanfer: Akhisarspor’un Başakşehir karşısında oynadığı oyunun karşılığı bu olmamalıydı. Sahadan puansız ayrılınca mecburiyetten hemen fikstüre bakıp kalan maçları irdeledik. Zor maçları var. Bu takım, bu sıkıntıya düşmeyi hak etti mi? Öne geçti, iyi oynadı Başakşehir’e atak şansı bile vermedi diyebiliriz. Birde Seleznyov 44. dakikada golü atsa çok şey değişecekti. Elbette Başakşehir gibi tecrübeli takımların en büyük avantajı ikinci yarıda görüldü. İlk golde olduğu gibi. Ancak attıkları ikinci gol için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Birinci yardımcı ve hakem işbirliğinin ne kadar kötü olduğunu gördük. Yazık oldu. Bu ligde değil 1 puan 1 golün bile önemli olduğu haftaların içindeyiz. İkinci gol sonrası çifte standardı gören seyircinin gerilimi arttı. Sağlıklı düşünce yerini gerginliğe bıraktı. Elbette Soner ve Sisoko’nun olmaması Akhisar adına bir eksiklikti. Başakşehir’de ise İrfancan’ın oyuna girmesi avantajdı. Hak edilmeyen bir mağubiyet aldılar. Bu hafta rakip Alanyaspor. Tam 6 puanlık bir maç oynanacak. Akhisar’ın gücü ve temposuyla hak ettiği yere geleceğine inanıyorum.
Bülent Buda: Kasımpaşa’nın ilk golü ofsayt. Demba Ba’nın golünde de ofsayttan golü atan kardeşimiz Veysel, uçarak kendini yere atarak gösteri yaptı. Faul maul hikaye. Hak edilmiş bir yenilgi değil bu. Atak, pozisyon, şut, topa sahip olma. Tüm veriler Göztepe’den yana, gol yok. Kırıklık denir bizim mahallede böylesine. Seyrek gelen Kasımpaşa ataklarında, savunmada, alan yerleşimi ile adam paylaşımında sorunlar gözlendi. Goller de öyle geldi. İlk 14’te karşı kaleye coşkuyla giden ağır basan taraf Göztepe. Rakip 15’de ilk atağında pozisyonu buluyor, 24’te de gol oluyor. Ardından karşı kaleye plansız savruk şutlar. Haliyle etkisiz. İkinci yarı 65’e kadar muhteşem bir tempo. Baskı, gollere ulaşma isteği üst düzey. Özellikle Poko ile Halil dağıtıyor ortalığı. Poko’nun 90’dan dönen bombası. Üç direği bir türlü geçemiyor takım. 70’de Kosanovic vakası. Birde üstüne aşırı yüklenmeden, fazla koşan, güçten düşen kaslar. Kas gücünü 90 ile +’larına taşıyabilmek amaç olmalıydı. Öyle olmadı. Motor su kaynattı. Bu yenilgi bana çok acayip geldi. Pazardan bu yana sindirmekte zorlanıyorum.
Fatih Tanfer: Bizim gibi maç yorumlarını yapanlar, maç biter yazıyı yazdırırız. Maçın yorumunu yazdırıp eve gittim. Göztepe hakikaten kaybetmeyi hak etmedi. Kasımpaşa’yı ilk 15 dakika kendi alanından çkarmadı. Traore’nin sakatlanması elbette oyun planını bozdu. Leo stoper başladı, sonra solbeke geçti. Kosanovic atıldı tekrar stopere geçti. Ayaklarda kafalarda karıştı. Başka karışıklıkta öncelikle Demba Ba’nın verilmeyen golüydü.(Devre arasında başkan Mehmet Sepil’le söyleşirken golün geçerli olmasını net bir şekilde kendisine belirtim) İkinci yarı başladı. Üretkenlik ve kalite açısından, Poko, Halil, Demba Ba oyuna ağırlıklarını koydular. Herkes görevini yaptı. Maç öyle bir hal aldı ki, Demba Ba ile Kasımpaşa kalecisi Ramazan’ın mücadelesi haline dönüştü. Şans birazda Ramazan’dan yanaydı. Direkten dönen toplar, kaçan goller, 10 kişi oynamasına rağmen alanından çıkartmadığı bir Kasımpaşa. Şimdi, ‘Göztepe çok kötüydü. Sahasında 2-0 mağlup oldu’ dersek, futbolun adaleti yok diyoruz ya bu maçta da gerçekleşti. Bizde Göztepe’li futbolculara adaletsizlik yaparız. Rakipleri yenilince Avrupa yolunda yine bir iddiasının olduğu bir gerçek. Bu maçta gösterdi ki, Göztepe’nin oyuncular açısından geleceğinin planlanmasının fayda sağlandığına inanıyorum. Göztepe bugüne kadar oynadığı oyunla bu maçtada olduğu gibi asla yenilgiyi kabul etmeme özelliğiyle iyi bir takım olduğunu gösterdi. Futbolun içinde böyle mağlubiyetler vardır.
Mehmet Demirtaş: Göztepe belkide ligin ikinci yarısının en baskılı ve mücadele gücü yüksek oyununu oynadı Kasımpaşa karşısında. Ancak ne şans yanındaydı ne de doğru karar verebilen hakem vardı sahada. FIFA kokartlı bir hakeme vermiş olduğu kararlar hiç yakışmadı. Sarı kırmızılıların maçı kazanmak adına ne gerekiyorsa sahada yansıttığını söyleyebilirim. Hep dillendiriyoruz. Sezon başı, Göztepe Süper Lig’e çıktığında ‘Çıktığı gibi düşer’ söylemlerini çürüttü sarı kırmızılılar. Kimsenin hayal edemediği mutluluklar yaşattı. Şimdi sıra Avrupa heyecanında. Neden olmasın? Daha önlerinde 7 maç, toplanabilecek 21 puan var.
Altınordu zoru sevmiyor
Bülent Buda: Bir oyun biçiminiz var. Rakipler görüyor, yaşıyor, biliyor ama yine de yutuyor. O oyun biçiminde Barış çok önemli bir figür. Barış’ın yaptığı savunma arkası koşularını takımda yapabilecek tek seçenek Murat. O da sağbekte. Yinede boş geçmiyor olanak bulduğunda üstleniyor o savunma arkası koşularını. Giresun’da karşı kaleye az gitti takım. Yine de üretilen pozisyonlar, şut girişimleri, gol olasılıkları yaşandı. Ancak ileri uçlarda rakibi sersemleten pas oyununa geçilemediğinden top kayıpları sonrası Giresun’un karşı ataklarında net pozisyonlar var. Kalede Erce ile önündeki savunmanın sorunlu zamanlarda dimdik yarıştığını vurgulamalıyız. Bu bağlamda 62’de Kerim Avcı’nın sakatlığı da elbette takımın hücum gücünü derinden etkiledi. Her şeye karşın galibiyetlere alışmış, odaklanmış ruhlarımız bu yarışmadan çıkarılan 1 puanı kazanç saymalı. Bu hafta sıkı bir maç var. Geçmiş yıllarla karşılaştırıyorum bu kadro hepsinden başarılı. Övünmeliyiz bu çocuklarla.
Fatih Tanfer: Hepimizde bazen memnuniyetsizlikler üst düzeye çıkıyor. Hiç bardağın dolu tarafına bakmıyoruz. Altınordu ilk yarıda oynadığı oyuna göre Süper Lig’in en büyük adaylarından olan, sonrası düşüşler yaşayan, Metin Diyadin tekrar göreve geldikten sonra çıkış yakalayan güçlü Giresun karşısında aldığı 1 puanı nedense beğenemedik. Bu hafta Ümraniye haftaya Gazişehir maçlarında alınacak galibiyetler ligin üst sırasını tamamen karıştırır. Altınordu’nun inancı, her türlü takdirin üstünde. 5 maçın 3’ü İzmir’de. Destek ve sevgi en üste çıkmalı.
Mehmet Demirtaş: Bu çocuklar desteği sonuna kadar hak ediyor. Altınordu futbolun gelişmiş ülkelerinde bir takım olsa Bornova Stadı’nda her maçını dolu tribünlere oynardı. Bugün Altınordu’nun namı Türkiye sınırlarını aştı ama İzmirli futbol severler hala Kırmızı Şeytanlar’a gereken ilgiyi göstermiyor.Pazar günü Altınordu Ümraniyespor’u yenerse sezon sonunda büyük ihtimalle Süper Lig’e yükselecek. Mehmet Seyit Özkan’ın yıllarca tırnaklarıyla kazıya kazıya geldiği bu yolun artık önü açık. Özkan, hala 2 yıl sonrasında Süper Lig’e tamamen akademiden çıkmış futbolcularla mücadele edeceği günü hayal ediyor. Ama Süper Lig artık Altınordu için çok yakın. Altınordulu gençleri pazar günü yalnız bırakmayın. Haydi Türkiye’nin Altınordu’su, Süper Lig seni bekliyor.
Sorumluları utansın!
Bülent Buda: Elazığ futbolcusu Alparslan Öztürk maç öncesi konuşmasında duygularını, insan olmanın erdemiyle açığa vurdu. Manisa adına üzüntülerini dile getirdi. Ardından takımın 22 yaşındaki kaptanı Alper Önal, ‘Bize sahip çıkın, 18 saat yolculuktan sonra dinlenmeden maça çıkıyoruz’ dedi. Duygulandırıcı, iç paralayıcı bir konuşma. Kulübede yedek tek isim kaleci Deniz Börtlen. Antrenör yok. İdari direktör Sefa kardeşimiz var. Bu yaşımda gözyaşlarımı zor tuttum, içim parçalandı. Elazığ tribünlerinde Manisa sesleri. Pazar günü televizyonda maçı izleyen Manisa ileri gelenlerinden kimse oldu mu? Göz pınarlarında iki damla yaş birikti mi, iç geçirdi mi, biz böyle mi olacaktık dedi mi? Koca Manisa’da bu çocuklara uçak biletlerini alabilecek birkaç işadamı, 3-5 esnafta mı kalmadı? Hepsi şu sıralar timsahın gözyaşlarını döküyorlar. Yazıklar olsun. Yuh olsun!
Fatih Tanfer: Kulüp açıklama yapıyor. ‘Pazartesi 13.00’te hükümet meydanındayız. Bizi gururla temsil eden takımımızı karşılamaya davet ediyoruz. Manisa ölmeyecek, küllerinden doğacak’ diye. Bülent Abim son derece doğru ve dokunaklı değerlendirmesini yaptı. Tabii anlayanlara. Ama Manisaspor’a üzülen Elazığlı taraftarlar ve futbolcular. Manisa’da ne mi oluyor? Sezonun başından beri hep aynı şarkı, ileri gelenler toplanıyor, sorunlara çözüm aranıyor. Siz onları bırakın 12 oyuncuya uçak bileti bile alamadınız. Ama Manisaspor sayesinde şöhrete kavuşanları TV’lerde bol bol gösteri yapanları benim ne kadar iyi bildiğimi unutmasınlar. Hüzünlü bir veda. Yazık.
Mehmet Demirtaş: Sezon başından itibaren sürekli buradan haykırdık şehrinizin takımına sahip çıkın diye. Başka Manisaspor yok diye. Çünkü bizler bu hazin sonu tahmin ediyorduk. Ve olan oldu. Manisaspor ligin bitimine 5 hafta kala 1. Lige 7. kez veda etti. İçimiz acıdı. Boyundan büyük laflar ederek kulübün başına geçenler, Manisaspor’un bugünlere gelmesinde emeği geçenler şimdi mutlular mı acaba. Gerçekten çok yazık oldu. Bu utanç umarım herkese yeter....
Denizlispor nefes aldı
Bülent Buda: Fatih Hoca gönlündeki, 11’i bir türlü sahaya süremiyor. Ankaragücü’nün tribündeki taraftar kitlesi etkileyeci. Futbolcular kendilerini deplasmanda yalnız hissetmiyorlar. Her hakem o penaltı düdüğünü üflemez. Serkan Çınar üfledi, doğru üfledi. Serkan Çınar penaltıyla yetinmedi, Ankaragücü’nün stoperi Alihan’a ikinci sarıyı da duraksamadan yapıştırdı. Karar doğru. Orası kırılmadır. Soyunma odasına gitmeden gelen o ikinci gol Denizlispor’un bu sorunlu günü aştığını simgeler. İkinci yarıda yakaladıkları ama bozuk para gibi harcadıkları o gol olanaklarına ağıt yakabilirlerdi. Çünkü Ankaragücü 11 kişiyle bulamadığı gol olanaklarını 10 kişiyle 5 kez yakaladı. O netameli süreçte de kalesinde Zeki öne çıkmayı takımını olası bir düş kırıklığından soyutlamayı bildi. Ligin bitimine kadar her maç böyle.
Fatih Tanfer: Denizlispor’un Ankaragücü karşısında aldığı 3-1’lik galibiyeti tek kelimeyle yorumlamam istenirse; ‘Zor maç kolay bitti.’ Oyun sistemi olarak Ankaragücü’nün en etkili hatta ligin en çok asist yapan oyuncusu sağbek Erdem alanını iyi kapattı. Başta Ziya o alandan çok etkili oldu. İlk yarıda defansı derinlik ve genişlik anlayışını çok iyi kullandı. İkinci yarı ise 10 kişi kalan Ankaragücü’ne karşı aynı ifadeyi kullanamam. Zaman zaman oyundan düştü, goller kaçırdı. Seyirciler futbolcuları seyretmek için tribüne gelirler. Bu maçta futbolcular dahil herkes protokol tribünündeki olayları seyretti. İlk yarının sonu ve devre arasındaki olaylar maçın önüne geçti. Şampiyonluk ve düşme mücadelesinin en üste çıktığı bu haftalarda her şeye hazırlıklı olunmalı. Haftalar sonra düşme hattından kurtulan Denizlispor derin bir nefes aldı.
Balıkesirspor esti geçti
Bülent Buda: Sezon başından beri bu takımın ilk 6 içinde kalabilecek kalitede olduğunu söylüyorum. Bu düşüncemi de hala koruyorum. Glumac’ın sezonu kapaması, kendi alanında kaybedilen puanlar, zaman zaman takım olma duygusundan uzaklaşmalar geride kalmanın temel nedenleri olarak gösterilebilir. Neyse ki ilk 6 olasılığı hâlâ sürüyor.
Fatih Tanfer: Balıkesirspor’un zorlu Eskişehir deplasmanında kazanma isteği ve mücadele gücü üst düzeydeydi. İlk iki golde Burak gollerin yaratıcısıydı. Şahane gelen asistle de 3. golü atarak bu iyi oyununu taçlandırdı. Balıkesirspor, Eskişehirspor’u da ateş hattının içine bıraktı. Kendi kendime sormuyor da değilim. Daha önceleri nerelerdeydiniz...