EgeGöz Göz hak etmedi!

Göz Göz hak etmedi!

24.01.2018 - 01:18 | Son Güncellenme:

Süper Lig’de ikinci yarının ilk maçında deplasmanda Fenerbahçe’yle karşılaşan Göztepe 14.dakikada 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen oyun disiplininden kopmadı. Sarı kırmızılılar 59. dakikada skoru eşitledi, ancak 90+3’te kendi kalesine attığı golle İzmir’e puansız döndü

Göz Göz hak etmedi

Bülent Buda: Kim ne derse desin, Göztepe’nin Fenerbahçe karşısındaki dizilişi maçı kazanacak güçte değildi. Bir sakat, artı kulübedeki iki futbolcu oyuna ilk dakikasından hazır olsalar, çok muhtemeldir Göztepe, Fenerbahçe’ye çok daha sıkıntılı zorlu bir süreç yaşatabilirdi. Bilinçli olarak isim kullanmıyorum. Her şey oyun alanında çok açık izleniyor. Gol atmak, karşı kaleye ne sıklıkla gittiğinizle ilgili bir sonuç. 3 gidip 2 attığınız günler de vardır, 10 gidip boş döndüğünüz günler de olur. Futbol oyununa olasılık hesabını iliştirdiğinizde yanılma payını da düşünmelisiniz. Neyse, cumartesi akşamı Göztepe, ilk 15’te birkaç fark geriye düşebilirdi. Eğer köşe vuruşuyla gelen kafa golünde adam ile alan paylaşımı iyi yapılsa o evreyi gol yemeden de atlabilirlerdi. Oyuna denge ne zaman geldi? Göztepe basmaya başladığında... Gol yeme olasılığı ne zaman başladı. Göztepe geriye yaslandığında. Ya Poko’nun çevirip Castro’nun dokunuşu Volkan’ın kucağı yerine ağlarla buluşsaydı, karmaşık bir hikâyedir futbol oyunu. Yazdıkça, konuştukça zırvalamaya başlarsınız. Benimki de bu defa öyle oldu, affola.

Haberin Devamı

Tamer Hoca önlemini alır

Fatih Tanfer:Göztepe’nin, maçın ilk 15 dakikası hariç, Fenerbahçe karşısında oyunun genelinde tempolu ve direnç gösterdiği maçta 85’te Castro golü atamadı, 90+’da fizik kurallarını altüst edecek bir kafa golüyle kaybetti. Yazık oldu. Oyunun genelinde topun olduğu bölgeye hızlı baskı yaptı. Büyük çaba sarf edip kazandığı topları bir türlü doğru kullanamadı. Kısacası, oyuna ağırlığını koyamadı. Bunun sebebi, hücum hattının istenilen düzeyde olmamasıydı. Jahovic, topla hücumdan çok orta alanda daha çok buluştu. Neyi konuşuyoruz? O gece maç fazlasıyla lider olan Fenerbahçe’ye maçın bitimine saniyeler kala yediği golü. Elbette, gerekli önlemi Tamer Hoca alacaktır. Göztepe’de Kadu, Kayserispor maçında yok. Olsa da, transfer bitmeden kesin bir stoper ihtiyacı var. Poko’nun Göztepe’ye ilerleyen haftalarda daha büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum. Birinci devre kazanma alışkanlığı olan Göztepe, İstanbul’daki yenilgiden sonra Kayserispor maçıyla galibiyet serisine başlamalıdır.

Haberin Devamı

Uzatmada kaybetti

İsmail Özelçinler: Karşılaşmanın ilk 15 dakikasında Fenerbahçe’nin oyunu tam anlamıyla domine etmesi, Göztepe’yi zor durumlarda bıraktı. Henüz 15. saniyede de kalesinde gol görebilirdi Göztepe. Ancak, 14.dakikada yenik duruma düşmesinin ardından devrenin sonlarına doğru toparlanan Göztepe, ikinci yarıya da kontrollü başladı. Yeni transfer Poko’nun 59’da attığı golle oyuna denge geldi. Golün moraliyle Göztepe sahaya daha iyi yayıldı. 85’te Castro, Poko’nun çevirdiği topu ağlara gönderebilse, sahadan 3 puanla ayrılan taraf büyük bir olasılıkla Göztepe olurdu. Uzatma dakikalarında Kosanovic’in kendi kalesine attığı gol ise bırakın 3 puanı, Göztepe’yi 1 puandan bile etti.

Mehmet Demirtaş: Göztepe, Fenerbahçe karşısında iki farklı yarı izletti bizlere. Maçın İlk yarısında etkisizdi, ama ikinci yarıda mükemmel mücadele etti. Puan hakkıydı, ancak futbolda şans da önemli. Büyük mücadeleye sahne olan karşılaşmanın sonucunu defans oyuncularının hataları belirledi. Göztepe’nin Karabükspor’dan da takip ettiğimiz yeni transferi Poko da, ilk maçındaki golüyle önümüzdeki haftalarda adından daha fazla söz ettirecek gibi duruyor. Yeter ki daha fazla süre alsın.

Haberin Devamı

Ege’de Haftanın Takımı: T.M. Akhisarspor-Balıkesirspor

Haftanın En İyileri: Olcan Adın (Akhisarspor) Oğuz (Balıkesirspor)

Haftanın Teknik Direktörü: Okan Buruk (Akhisarspor) Giray Bulak (Balıkesirspor)

OLCAN’DAN ALTIN VURUŞ

Bülent Buda: Hemen vurgulayalım. Dany’nin ikinci sarıdan kırmızıyla oyun dışında bırakılması ağır bir karardı. O süreçte stopere geçen Sissoko’nun verdiği savaşım, kahramanlara özgüydü. Oyunun başlangıcında Akhisar’ın alan dizilişi doğru seçimdi. Dengeli bir ilk yarıydı. İlginç olan, ikinci yarıydı. Baskılı girişi yapan taraf Akhisar’dı. Lopes’in bölgesinin ilk kez böylesine sık ve de etkili kullanıldığına tanıklık ettik. Gol ve sonrası net pozisyonların büyük çoğunluğu o bölgeden geldi. Böylesine bunalımlı bir süreçte Okan Hoca’nın hamleleri ilginç ve de çarpıcıydı. Bilal ve Henrique ile, oyundan düşen Akhisar geri döndü. Harika bir golle eşitliğe ulaştı, üstüne 10 kişiyle pozisyon üretti. Kazanılan bir puan, takımın kendine gelebilmesi için çok gerekliydi. İlerleyen haftalarda oyuncuların gerçek kimliğine ulaşacağını söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer:Sivasspor, maçın başından itibaren maçı kazanmak için doğru oynadı ve Akhisar kalesinde birçok pozisyon buldu. Dany, ikinci sarı karttan atılınca (ki ikinci sarı kart kararı doğru değil) Akhisarspor adına her şey bitti diye düşünülürken takım halinde müthiş bir reaksiyon gösterdi. Bilal, Henrique ve Olcan ortak yapımı şahane gol sonrası Soner’in şutu gol olsa 3 puanı da alıyordu. Böylesine zor bir deplasmanda puan almak çok önemlidir. 28 Ocak Pazar günü Akhisar halkı, gurur kaynağı takımıyla yeni stadının açılışında buluşuyor. Seyircisinin büyük coşkusu ve sevgisiyle büyük itici bir güç hissedeceklerdir.

İsmail Özelçinler: Maç öncesine baktığımızda, Akhisar’ın zorlu Sivas deplasmanında çok zorlanacağını ve 1 puanın bile çok büyük başarı olarak değerlendirileceğini söyleyebiliriz. Ama maçın geneline baktığımızda Akhisar güçlü rakibiyle başa baş ve son derece kontrollü bir futbol ortaya koydu. 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen oyun disiplininden kopmadı. Üstüne üstlük, Dany’nin haksız gördüğü kırmızı kartla 10 kişi mücadele etmek zorunda kaldılar. Ama buna rağmen Olcan Adın’ın golüyle skora denge getirdiler. Kısacası, Akhisar 1 puanı fazlasıyla hak etti.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Akhisarspor, Sivas deplasmanında çok önemli bir puan aldı. 10 kişi kaldığı, birçok pozisyon ürettiği maçta, Okan Buruk’un akılcı hamleleri sonrası, Olcan’ın muhteşem vuruşuyla altın buldu. Hakemin Dany’ye gösterdiği ikinci sarı kart haksız, ancak Dany de canlı bomba gibi, çok agresif ve Akhisar formasıyla çıktığı ilk maçta da kırmızı kart görmesi kötü bir başlangıç oldu.Yeşil siyahlı ekibin bir gücü var. Tırmanışa geçebileceklerini düşünüyorum.

GENÇLER UMUT TAZELEDİ!

Bülent Buda: Sevgili Erce, 14. dakikada bir not düşmüşüm defterime, “Erce ile savunma resmen kaşınıyorsunuz. Rahatsız edici, ürkütücü bir özgüven bu.” Sevgili Erce, topu oyuna sokma duyarlılığının elbette farkındayım; ancak lütfen arkasında rakip forvetler olan stoperlere top çıkarma. Altınordu oyuna rakip kalecisi Soner’in ikramıyla önde başladı. Ama bu bağlamda da Barış’ın da izleyiciliğini ıskalayıp hakkını yemeyelim, hemen bu esaslı takipçiliğin karşılığını ikinci golde de alıp günü kurtardığını vurgulayalım. Erdoğan’ın ikinci goldeki final pasının kalitesini de anımsatalım. İki farka karşın başta takım, sonra Hüseyin Eroğlu’yla arkadaşları, kulübedeki futbolcular, tribünlerde izleyenler ile alanda oynayanlar niye rahatlayamıyorlar? Her an kötü bir şeyler olacakmış gibi neden şöyle derinden bir oh çekemiyorlar. İkinci golün dakikası 65, Altınordu’yu düzenli izleyenlere neler anımsatır 65. dakika. İzninizle söyleyelim... Tüm takımın sazı eline alıp tellerine dilediklerince dokunmaya başladıkları, rakibin de onları seyretmeye başladığı süreçtir. Pazar günü öyle mi oldu? Tam tersi, iki farka karşın Elazığ’ın baskısı, gelen golü... Hatırlanması bile bozuyor insanın dengesini.

2-0’a karşın sahada tedirginlik vardı

Fatih Tanfer: Altınordu, maça kaleci Soner’in hatasını iyi değerlendiren Barış Alıcı’nın attığı golle 1-0 önde başladı. Futbol, yaratıcı oyuncular sayesinde daha keyifle izleniyor. Örnek mi? Altınordu’da bu hafta Barış ve Erdoğan’ın oynadığı oyun... Bu atletik ve hızlı oyuncu, Elazığspor’un tek hamlelik ağır defansının özelliklerini bildiği için açık alanlar kolladılar, pozisyon buldular. Hele ikinci golde Erdoğan’ın topu götürüşü, Barış’ın vuruşu harikaydı. Hücumda Mirkan’ın ileride topu tutamaması, iyi pas oyununun gerçekleşmemesi nedeniyle bütün toplar Elazığspor hücumu olarak Altınordu kalesine döndü. Bu maçı haftalardır özlem duyulan galibiyetin ve ilk maçların zorluğuna bağlayalım. Alınan 3 puan çok değerliydi.

İsmail Özelçinler: Tam 5 maçtır iç sahada kazanamayan Altınordu’nun, Elazığspor karşısında nasıl bir oyun sergileyeceğinden çok, sahadan 3 puanla ayrılıp ayrılmayacağı ön plandaydı. Bu psikolojiyle maça çıkan Altınordu’nun erken golle öne geçmesi önemliydi. Ancak erken gole rağmen Altınordu o alıştığımız oyun disiplinini ve pas trafiğini tam anlamıyla ortaya koyamadı. 65’te 2-0 öne geçtiler, yine tedirginlik vardı. Skor 2-1’e gelince, son dakikalar geçmez oldu. Neyse ki, 3 puanla rahat bir soluk aldılar. Bu 3 puan, önümüzdeki maçlarda Altınordu’ya iyi bir motivasyon sağlayacaktır.

TÜ-KE-NİŞ

Bülent Buda: Alandaki Manisalı oyuncuların tamamı sağ ayaklı. (yanılıyor olabilirim) Ligin İlk yarısının başarılı futbolcusu, sol ayaklı Billal Sabahi de yedek oyuncu. 3. gol öncesine kadar belirgin bir direnç vardı. Ancak takım zihinsel, fiziksel çökmüş. Bu ayıp, o büyük kentin tümünündür. Bu çocukların oyun alanındaki duruşlarından, çırpınışlarından içim parçalanıyor. Taner Hoca ne denli bir zorluğa soyunduğunu elbette biliyor. Bu konumdaki bir takımın teknik adamlığını da ondan başkası üstlenemezdi. İyimser olmak, güzel şeyler düşünmek istiyorum. Bakıyorum öyle olabilmek için bir tek geçerli gerekçe bulamıyorum.

Fatih Tanfer: Manisaspor, yeni teknik direktörü Taner Taşkın’la Rizespor’a 72. dakikaya kadar direndiği maçta 8 dakikada yediği 3 golle 3-0 mağlup oldu. Taner Hoca, maç sonrası “Bu takım düşebilir, düşerse de onurluca, şereflice düşeceğiz” ifadesini kullandı. Benim bildiğim Taner Hoca, ilk haftada pes etmezdi. Daha 16 maç ortada 48 puan varken, bu kadar çabuk teslim olmak niye? Diğer bir gerçek de, Manisaspor’un gelinen bu noktayı asla hak etmediğiydi.

İsmail Özelçinler: Sürekli sorunlarla boğuşan, kadrosu dağılma noktasına gelen Manisaspor, Çaykur Rize karşısında 72. dakikaya kadar direndi, ayakta kalmaya çalıştı. Ancak, doğal olarak yediği ilk golden sonra dağıldı oyundan koptu, arka arkaya golleri kalesinde gördü. Peki, şimdi bu yenilginin sorumlusu olarak futbolcuları mı, yoksa henüz takımıyla ilk maçına çıkan Taner Hoca’yı mı görelim? Kısacası, Manisaspor için sözün bittiği yerdeyiz...

Mehmet Demirtaş: Sorunların bitmediği Manisaspor’da saha içinden çok saha dışı konuşulduğu için, var gücüyle mücadele eden oyuncuların kafaları hiç rahat değil. Haliyle bu durum puan cetveline de yansıyor. Hiç gevelemeye gerek yok. Acilen kan değişimi şart. Güçlü bir yönetim seçimi ve transfer yapılmazsa bu takım bu sene küme düşer...

DENİZLİ KULÜBESİNDEN GELEN ENERJİ

Bülent Buda: Kulübe önemlidir. Orada skoru koruyanlar ya da tabelayı değiştirenler varsa, eliniz kuvvetlidir. Ligin ilk yarısında Denizli’nin başat sorunuydu kulübe. Takıma yeni katılanlar değerli, Denizli’de. Canberk, Alperen, Hasan Kılıç ve de elbette İsmail Haktan. İlk maçlarında Canberk öne çıktı. Hemen oynamaya başladı. Alperen, geride bıraktığımız yılın en iyi sağbeki. Gerçek yeri stoper. Ama sol stoper değil sağ stoper. Alperen sol ayağıyla 3 kez dokundu topa, ikisi taç, üçüncüsü rakibe gitti, gol pozisyonu oldu. Hasan Kılıç, orta alanın bal yapan arısı. Ancak ilk gününde göz doldurmadı. İlk yarıda Barış bir kez topla buluştu, hızlı çıktı, hızlı pas yaptı, iyi yere koştu; pasını aldı, golünü çaktı. Efektif oyun biçiminin ete kemiğe bürünmüş halidir bu. Burak pek görünmedi. Ne olaylarda ne de etkinliklerde. Görevi öyle tanımlanmış olmalı. Berkan Avşarlı 64’te, İsmail Haktan 68’de kulübeden geldiler ve birkaç dakika içinde İsmail Haktan servisleri yaptı, Berkan Avşarlı ağları titretti. İki harika gol, tabelada 3 rakamı, Denizli, derin bir soluk aldı. Evet bu arada ıskalamayalım. Ziya yine girişimciydi. Günü bir golün asistiyle tamamladı. Kappel, oyunun içindeydi. Varlığı hissediliyordu. Pazartesi akşamı Denizli güçlü bir takım olma yolunda ilk adımlarını attı.

GİRAY HOCA’YA HOŞ GELDİN!

Bülent Buda: Abartısı, süsü, boyası, makyajı olmayan; doğal, kendinden bir skor oyunu. Pozisyon vermeden, dengeli, akılcı bir ilk yarı. İkinci yarının ilk dakikaları, kapılan top, iki pas artı bir bitirici vuruş. Sedat’ın sol ayağı bu açıları, mesafeleri seviyor. Hemen ardından golcünün uyanıklığı, kaptığı top, ceza alanına adımını attığında da yine usta işi skor vuruşu. Abdülkadir, sezon başından bu yana dengesini koruyor. Okan, Burak affedildiler. İyi oldu, ancak hazır değillerdi. Oğuzhan katıldı, takır takır oynadı. Bu sevindirci sonuçta Otto pek görünmedi. Sedat’ın soldan çevirdiği top tam ona göreydi. 3. gol, sevinç ve derin soluk... Çok değerli 3 puan, ikinci yarıya güzel bir başlangıç...

Fatih Tanfer: Balıkesirspor, ilk altıya girip play-off oynarsa Süper Lig’in en güçlü adaylarından biri olur demiştim. Sezon başından beri kullandığım bu ifademin arkasındayım. Giray Hoca, farkını Adana Demirspor maçında alınan 3 puanla gösterdi. Cuma günü oynanacak olan Erzurumspor maçında artık o tribünler dolmalı ve Balıkesirspor hak ettiği desteği görmelidir. Maçın kritiğini soracak olursanız, Bülent Abim yaptı. Ben ise Balıkesirspor’a başka bir açıdan bakmayı uygun gördüm.