25.05.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
YÜZ YÜZE BANU ŞEN
23 yılda İzmirliler dünyaca ünlü pek çok sanatçıyı İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) düzenlediği Uluslararası İzmir Festivali’yle izleme fırsatı buldu. İKSEV Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, bu yıl 23’üncüsü düzenlenecek İzmir Festivali’nin kriz ortamında tüm zorluklara rağmen yine güzel bir programla seyircisiyle buluşacağını söylüyor. Sanata destek veren bir aileden gelen Sarper’in de aslında aldığı eğitim de sanat üzerine... Sarper, dünyadaki az sayıda koreolojistten (dans bilimcisi) biri...
1975 yılında Londra Collage of Choreology Yüksek Bölümü’nü bitiren Filiz Eczacıbaşı Sarper, 1977 yılından başlayarak üç kez “Dünya Koreolojistler Toplantısı”nda ülkemizi temsil etti, çalışmalarını 1980 yılına kadar İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde sürdürdü, 1980’de evlenerek İzmir’e döndü.
1985’te amcası Nejat F. Eczacıbaşı önderliğinde kurulan ve kendisinin de kurucuları arasında yer aldığı İKSEV’de başkan yardımcısı olarak göreve başlayan Sarper, İzmir’in kültür ve sanat hayatına önemli katkılarda bulundu. Nejat F. Eczacıbaşı’nın vefatının ardından yönetim kurulu başkanlığına getirildi. 1994’ten bu yana İKSEV Başkanlığı’nı yürütüyor. Sarper bugünlerde ayrı bir heyecan da yaşıyor. İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano’nın takdir ettiği “İtalyan Dayanışma Yıldızı Şövalyesi” unvanını alan Sarper, yarın nişanını Müziksev’de düzenlenecek törenle İzmir İtalya Konsolosu Simon Carta’dan alacak.
Zengin müzik koleksiyonu
İKSEV’in düzenlediğini Uluslararası İzmir Festivali’nin bu yıl 23’üncüsünü gerçekleşecek. 23 yıl çok uzun bir süre. Çok emek harcandı. Nereden nerelere gelindi?
- Gerçekten de uzun bir süre. 2009-2010 sanat sezonu da İKSEV’in 25. sanat yılına girişi olacak. Yani 25 yıldır var bu vakıf. Ve önemli bir işlev görüyor. Eylülden sonra bunun altını çizeceğiz. Alsancak Garı’nın karşısında bir binamız var, Müziksev... Bu bina Valilik ve İl Özel İdare’nin aktardığı bir fonla Konak Belediyesi tarafından restore edildi. Tabii eksiklikleri var. Onun için de bir finans arayışı içindeyiz. 25. yılda İKSEV olarak projeyi sonuçlandıracağız. Yaklaşık 300 otantik Türk sazı var. Bunların envanter çalışmaları bitti, bakımları yapılıyor. Güner Özkan’a ait bir koleksiyon bu. Müziksev’de ana koleksiyon olarak sergilenmesi söz konusu. Ses kaydı ve plak arşivi anlamında da ciddi bir koleksiyon var elimizde. 8 bin CD ve taş plak koleksiyonu. Bu da Türkiye’deki ilk beş koleksiyonun içine girer. Vakfımıza bağışlandı. İKSEV aynı zamanda genç bestecilere çok önem veriyor. Bununla §ilgili de Türkiye’de ilk, sürekli olarak yapılan tek yarışma olan Doktor Nejat Eczacıbaşı Beste Yarışması gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla bize ait olan çok sayıda senfoni var. Tüm bunlar 25. yılına giren bir sanat vakfı için dönüm noktasıdır. Önümüzde İzmir Festivali var. Avrupa Festivaller Birliği’ne üye olan bir festival olarak saygın bir konuma sahibiz. Bunu gururla söyleyebilirim.
Türkiye’de hele İzmir’de uzun soluklu işler yapmak bu kadar zorken uluslararası bir festival 23 yıldır sürüyor. Zorlandığınız zamanlar olmuyor mu?
- Bu yıl kriz ortamı olduğu için herkes kuşkuyla baktı. Kısıtlı olanaklarla ve zorlanarak bir program hazırladık. Gerçi biz finansal anlamda zorlanmaya alışığız. 23 yıldır hep daha iyiyi yapmayı hedeflediğimiz için belki de. Tabii ki kent de sahipleniyor. Aksi halde ayakta duramayız. Festivalin sürdürülüyor olması çok önemli. Çünkü İzmir’in turizm kenti olmasını hedefliyoruz. Festival dünyanın en büyük sanatçılarını ağırlamakla kalmıyor, aynı zamanda tarihi mekanlarımızı da ön plana çıkararak konserlerle tanıtımımızı da yapıyoruz. Onun için kent olarak daha da fazla sahiplenilmesi gereken, önemli bir etkinlik olduğunu düşünüyoruz. Biz yaptığımız işe inanıyoruz.
Japon Kodo’yla açılış
Zora girilen, kritik dönemler oldu mu? Ne zamandı?
- Hiçbir zaman caymadık. Hep devam ettik. Ben inanıyorum, inanırsanız birçok şeyin üstesinden geliyorsunuz. Umarım bu yıl da iyi bir festival geçireceğiz.
Bu yılın programınde neler var?
- Bu yıl festivalimizin sloganı da var. “Festival senin için, geliyor musun?” Çok güzel bir programla yola çıktık. Açılışımız Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde olacak. Bu sanat merkezi kentimiz için çok önemli. Biz tabii ki bir yaz ve açıkhava festivali olarak tarihi mekanları kullanmaya devam edeceğiz. Ancak yıllar sonra özlemini çektiğimiz bir salonumuz olunca da bunu gururla uluslararası platformda takdim etmemiz gerektiğini düşündük. Onun için festivalin bazı etkinliklerini burada yapacağız. 13 Haziran’da açılışımız Adnan Saygun’da olacak. Japon davullarıyla “Kodo” ile açılışımızı yapacağız. Genelde açılış bir orkestra konseriyle olur. Bu yıl coşkulu bir gösteriyle başlamak, belki de daha hoş olabilir dedik. Selçuk Kütüphanesi, Adnan Saygun Sanat Merkezi, Çeşme Kalesi ve iki tane de yeni mekanımız olacak. Biri Efes Antik Kenti’ndeki Odeon Tiyatrosu, diğeri de Bergama Kızıl Avlu...
Efes’in eksikliği hissediliyor
Tarihi mekanlar konusunda daha doğrusu Efes Antik Tiyatro’yla ilgili sıkıntı olmuştu. İleride kullanıma açılacak mı?
- Elbette Efes Antik Tiyatro’nun eksikliği hissediliyor. Orada bir restarosyon söz konusu. Bu gerekli bir restarosyon. Biz orayı çok dikkatle kullanıyoruz ama korunması gereken bir yer. Zaten herkese açık değil. Ülke tanıtımına katkıda bulunan etkinliklere mutlaka açılacaktır. Açılmalıdır da. Sanıyorum iki yıl daha kullanılamayacak. Efes’in kapasitesi oldukça yüksek olduğu için yerini de başka bir yer dolduramıyor. Orkestra konserleri için Efes önemli. Ancak Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi de büyük bir boşluğu dolduruyor. Yıllarca böyle bir merkez olmadığı için vakıf olarak da sıkıntıdaydık. Şimdi artık gururla, gelen sanatçılarımızı bu salonda ağırlıyoruz.
Böyle büyük sanat etkinlikleri, festivaller için destek de önemli. Türkiye’de sponsorluk çok fazla gelişmiş değil.
- Aslında bütün festivaller için geçerli. Gerçekten farklılık bilinciyle birçok kuruluş destek veriyor. Bu desteğin miktarı da çok önemli değil. Burada var olmak önemli. Festivali Kültür Bakanlığı’nın, Başbakanlık’ın, Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştiriyoruz. Sivil odalarımız, büyük kuruluşlarımız da destek oluyor. Aslında imkanları olanlar bile endişeli. Şunu da düşünmek lazım, İstanbul’da sponsorluk çok güzel işliyor. Maalesef burada pek oturtamadık. Ancak etkinliklere bilet bile almak bence önemli.
Biletle destek olsunlar
Bilet fiyatları yüksek gelebiliyor. Bu yıl krizi de düşünerek bir fiyat politikası uygulayacak mısınız?
- Bilet fiyatlarının yüksek veya alçak olduğunu söylemek çok doğru değil bence. O biraz da nereden baktığınıza bağlı. Şunu çok net söyleyebilirim ki, İstanbul’daki aynı konserin yarısının da altında bizde bilet fiyatları. İzmir’in belki alım gücü, belki isteği böyle... Tabii ki, alım gücü düşük olan bir insan için yüksek gelebilir. Öğrenci, öğretmen ve 60 yaş üstü emeklilere yüzde 20’lik bir indirim var. Bütün festival boyunca bu indirimle bilet alanlar bir sinema biletine dünyada yeri olan sanatçların canlı performansını izleyebilecek. Şirketler çalışanlarına bilet alarak da moral verebilirler. Festivalin aynı zamanda bir eğitim olduğuna da inanıyorum.
İtalya’dan yıldız şövalyesi unvanı
Size “İtalyan Dayanışma Yıldızı Şövalyesi” unvanı verildi. Şövalyelik nişanı alacaksınız. Ne zaman haberiniz oldu?
- İnanın onun hakkında benim de çok fikrim yok. Şövalyelik İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano’nın tarafından verilen bir nişanmış. İKSEV’in çalışmaları nedeniyle. Yaptığımız çalışmalarda ülkelerle işbirliği içinde oluyoruz. İtalya da tarih boyunca bizim son derece etkileşim içinde olduğumuz bir ülke. İşbirliğiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tabii her yıl yapılan bir caz festivali de var. Bu caz festivali, bundan 16 yıl önce İtalyan konsolosunun bize önerisiyle başlamıştı. Avrupa Caz Festivali olarak, Avrupalılık kültürünü pekiştiren bir etkinlik olarak start almıştı. Sanıyorum bu dostluğun yansıması olarak şövalyelik tarafıma verildi. Gurur verici.
Nejat Eczacıbaşı’nın hep desteği vardı
Sanata uzun yıllardır destek veren bir aileniz var. Ama sizin yöneticiliğinizin yanında eğitiminiz de sanatla ilgili...
- Sanata destek veren bir aileden geliyorum. Her zaman sanata ilgi duydum. Nejat Amcam, İstanbul Festivali’nin kurucusu, aynı zamanda bizim de ilk başkanımız. Sanatsever bir işadamıydı. Şu anda yine İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın başında olan Şakir Eczacıbaşı, o da yine işadamı. Bir de gazeteciliği ve fotoğraf sanatçılığı var. Ben sanat eğitimi aldım. Üç yıl İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde koreolojist olarak çalıştım. Ancak daha sonra vakıf o kadar yoğun bir biçimde vaktimi doldurmaya başladı ki mesleğimi bıraktım. Tabii ki böyle bir şeyi düşünmemiştim. Nejat Eczacıbaşı’nın başkanlığı döneminde başkan yardımcılığı yapıyordum. Zaten vakıf çok başlangıçtaydı. Ben de daha tecrübesizdim. Daha sonra başkan olup böyle bir süreklilik isteyen bir çalışmanın içinde buldum kendimi. Bu eğitimi alırken düşünüyordum. “Acaba uzun soluklu bir çalışma olması için ne yapmalıyım” diye... Ne yapacağımızı konuşuyorduk amcamla. O da bana, “Çok doğru bir karar veriyorsun. Çünkü herkeste o kabiliyet olamaz. Eğitimi istediğin kadar alabilirsin ama istek olması lazım” diyordu. Nejat Amcam beni o yöne itmiştir. Bu eğitimi almaya karar verdiğimde Türkiye’de üç koreolojist vardı. Dünyada ise 60... Çok meşakkatli ve zor bir eğitimi vardır. Şimdi de şu andaki konumum itibariyle yapmış olduğum işe çok katkısı olan bir eğitim.
23. İzmir Festivali’nde neler var?
Festival açılışı
13 Haziran 2009, Cumartesi
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, 21.30 “ONE EARTH-SINIR ÖTESİ” TURNESİ KODO
ODEON’DA BAROK OPERA
18 Haziran 2009, Perşembe
Odeon, Efes, 21.30, Georg Friedrich Hände “IMENEO” 3 perde İzmir Devlet Opera ve Balesi, Yönetmen: Mehmet Ergüven
ÖLÜM VE DOĞUM PARADOKSUNDA HAYDN’DAN MENDELSSOHN’A
23 Haziran 2009, Salı
Celsus Kütüphanesi, Efes, 21.30 ENSEMBLE RESONANZ Solist: Barbara Bultmann, keman.
BASHMET MOSKOVA SOLİSTLERİ & SHLOMO MINTZ
27 Haziran 2009, Cumartesi
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, 21.30, Solist ve Şef: Yuri Bashmet, viyola Solist: Shlomo Mintz, keman.
AKDENİZ SERENADI
10 Temmuz 2009, Cuma
Celsus Kütüphanesi, Efes, 21.00, MARCHIGIANA FİLARMONİ YAYLI TOPLULUĞU Solist: Giovanni Seneca, gitar.
SAKLI ARYALARIN İZİNDE
16 Temmuz 2009, Perşembe
Kızıl Avlu-Bazilika, Bergama, 21.30, LEONTINA VADUVA, soprano ALEXANDRE PETROVICI, piyano.
MARIO FRANGOULIS & ARKADAŞLARI
20 Temmuz 2009, Pazartesi
Çeşme Kalesi, 21.30, MARIO FRANGOULIS GEORGE PERRIS ELENI LYDIA STAMELLOU