EgeEn minik otizmli Ömer

En minik otizmli Ömer

24.11.2024 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye’de her geçen gün artan otizm vakaları, aileler için ciddi bir mücadele alanı haline geliyor. Ercan Erkan, 18 aylık oğlu Ömer’in otizm teşhisini aldıktan sonra yaşadığı zorlu süreci ve aldığı destekleri anlatarak, otizmli çocuklara sahip ailelerin karşılaştığı güçlükleri gözler önüne seriyor.

En minik otizmli Ömer

DİDEM SEYMEN Milliyet  - Otizm teşhisi konulmadan önce Ömer’in birçok farklı belirtisinin olduğunu fark ettiğini belirten Ercan Erkan, o dönemde yaşadıklarını şu şekilde anlatıyor: “Ömer, oyuncaklarını amaca yönelik kullanmıyordu, onları sadece çeviriyordu. Geri geri yürüyor, el kol çırpma hareketleri yapıyor, denge kaybı yaşıyor, göz teması kurmuyor ve ismine tepki vermiyordu. Çocuklarda sıkça gördüğümüz basit hareketleri (çak yapmak, bye-bye demek gibi) bile yapmıyordu. Tehlikeye karşı da korku tepkisi yoktu. Bu belirtiler bende giderek büyüyen bir şüphe uyandırdı.” 

Haberin Devamı

“Dört ay kaybedecektik” 

Erkan, “İlk gittiğimiz doktorlar, Ömer’in çok küçük olduğunu ve endişe etmememiz gerektiğini söyledi. Ama içimdeki şüphe bitmiyordu. Sonunda bir profesörden randevu aldım. Ömer’in yüksek riskli otizmli olduğunu ve eğitime hemen başlamamızı söylediler. Eğer ilk doktorlara güvenseydik, en az dört ay kaybedecektik. O dört ayın kaybı, Ömer’in hayatında çok daha büyük bir fark yaratabilirdi” diyerek aileleri uyardı.  

“Aileler mutlaka videoya çeksin” 

Otizmle mücadele eden ailelere önemli tavsiyelerde bulunan Erkan, erken tanının ve doğru eğitimin önemine vurgu yapıyor: “Tohum Otizm Vakfı ile Ömer’in gelişimini gözle görülür şekilde takip edebildik. İlk on gün içinde göz teması kurmaya, bir hafta sonra ise sosyal iletişim kurmaya başladı. Ay sonunda basit komutlara cevap verir hale geldi. Bu, bizim için büyük bir mucizeydi. Eğer çocuklarınızda bir şeylerden şüpheleniyorsanız, o anları videoya çekin. ‘Zamanla düzelir’ ya da ‘Bizim çocuğumuzda böyle bir şey olmaz’ demeyin. Bir ay bile geç kalınmış bir eğitim, süreci altı ay uzatabilir. Eğitimde her günün önemi büyük, bu yüzden adım atmaktan korkmayın. Bu gibi küçük hedefler koyarak ilerliyoruz. Allah bu mücadeleyi veren tüm ailelere sabır versin.” 

Haberin Devamı

Erkan, yangından kurtulan tek kişiydi!

Ercan Erkan, otizm teşhisi sonrası aile hayatının nasıl değiştiğini anlatırken aynı dönemde yaşadıkları başka bir travmayı da dile getiriyor. “Otizmle yüzleşmeden üç ay önce Gayrettepe’deki yangın felaketinden Gayrettepe’de 29 kişinin ölümüne yol açan yangın felaketinin yaşandığı gece kulübünden yaralı olarak sağ kurtulan tek kişi bendim. Bu olay iş ve aile düzenimizi altüst etti. Zaten zor bir süreçten geçiyorduk, ardından Ömer’in otizm teşhisiyle bu zorluklar katlandı. Maddi ve manevi çok zorlandık. Eğer çalışıyor olsaydım, işimi bırakmak zorunda kalırdım. Hem çalışıp hem de Ömer’i eğitime götürmek imkânsızdı.”

Erken tanı ve yoğun eğitim önemli

Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Burçak Karakaya, otizmin bilinen tek tedavisinin erken tanı ve yoğun, sürekli özel eğitim olduğunu belirtiyor: “Erken tanı ve yoğun eğitim alan çocukların yüzde 50’sinde otizm belirtileri büyük ölçüde kontrol altına alınabiliyor. Hatta bazı çocuklar, ergenlik döneminde diğer yaşıtlarıyla aynı ortamlarda bulunabiliyor. Bu nedenle 18 ay gibi erken yaşlarda tanı konulup, haftada en az 20-30 saat yoğun eğitim aldırmak çok önemli.”