31.03.2024 - 00:10 | Son Güncellenme:
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre İzmir’de 313 bin konutun dönüşüm kapsamında yenilenmesi gerektiğini belirten Ege Koop Başkanı Hüseyin Aslan, “Olası 6.8 ve üzeri bir depremde kentte 128 bin can kaybı bekleniyor. Ve 17 diri fayın geçtiği İzmir’de ne yazık ki hala sağlıklı bir deprem tehlike planımız yok. Örneğin Kemalpaşa ilçesinde Kemalpaşa fayı, İzmir’in nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu kent merkezi olarak kabul edilebilecek Güzelbahçe, Balçova, Narlıdere, Konak ve Pınarbaşı boyunca İzmir fayı ve Doğanbey-Gaziemir hattında ise 6.7 şiddetinde deprem üretmesi an meselesi Tuzla fayı bulunmaktadır” diye konuştu.
İzmir’de dönüşümün beş temel amaca hizmet etmek üzere tasarlanması gerektiğine dikkat çeken Aslan, “İngiltere’de başarıyla uygulanan ‘sürdürülebilir mekânsal gelişim’ modeli örnek alınabilir. Toplum ve çevre hedefleri de bir arada bulundurulmalı, halkın refah ve yaşam kalitesini artırıcı ekonomik kalkınma modeli/yaklaşımı da belirlenmelidir.
Bunun yanısıra kentsel alanların en etkin biçimde kullanımına ve gereksiz şehirleşmeden kaçınmaya yönelik stratejiler ortaya konulmalıdır. İzmir deprem kuşağında yer almakta ve zaman gittikçe daralmaktadır. Bu nedenle bir an önce diri fay çalışmalarını esas alan İzmir Deprem Tehlike Haritası üretilmelidir. Şehrin ulaşım alt yapısı incelenmeli, bunların içinde senaryo depremleri vuku bulunduğu takdirde kapanma ihtimali yüksek olanlar tespit edilmelidir. Karayolları ve caddelerin kapanmasının aşırı trafik yoğunluğu veya güzergahtaki binaların yıkılarak enkazın yolun üzerine devrilmesi ya da köprü-şev hasarı nedeniyle olabileceği bilinmektedir. Projede karayolu ve şehir içi ulaşım ağına olan tehditler; deprem güvenliği olamayan köprüler, yıkılma tehlikesi olan binalar açısından belirlenmelidir” dedi.
Aslan şöyle devam etti; “Kentsel dönüşüm herkesin kendisine göre yorum yapıp uygulayacağı bir proje değildir. Tecrübe, bilgi, birim, uygulama dirayeti gerektiren çalışmayla, belli bölgelerin baz alınarak her türlü analizinin (jeolojik, demografik, sismik, sosyolojik, ekonomik vb.) yapıldıktan sonra o bölge halkının isteklerine cevap verecek ve kent dokusuna uygun, depreme dayanıklı yaşanabilir alanlar yaratarak vatandaşların huzur içerisinde yaşamalarını sağlayacak mekanlar oluşturmak arzusu içerisinde olmalıyız.”
Binalara kimlik uygulaması
Göreve gelecek olan belediye başkanlarına seslenen ‘’1999 öncesi binaların teknik kimlikleri çıkartılmalı ve tapuya işlenmeli” diye seslenen Hüseyin Aslan, “Bundan böyle kiralık ve satılık dairelerle ilgili vatandaş çıkarılacak olan bina kimliğinden binanın kaç yılında yapıldığını, hangi yönetmeliğe görevi kimin tarafından ve hangi teknik şartnameye göre yapıldığını bilerek ev almalı veya kiralamalıdır. Binalarında hasar çıkan ve evi yıkılan vatandaşların Dask’tan kredi alma umudu var. Ancak yanılıyorlar. Çünkü Dask, bina deprem sırasında yıkılırsa sigorta parası veriyor. Şu an dönüşüme girecek olanların evi yıkılırsa vermiyor. Depremde yıkılması şart koşuluyor, bu da evinin yıkılmasına karar verilen vatandaşları çaresiz yap-satçı müteahhitlerin eline bırakıyor” ifadesinde bulundu.