12.12.2022 - 00:05 | Son Güncellenme:
“İnsan sevmeye başlayınca, yaşamaya başlar.”
William Shakespeare
Günümüzün gelişmiş insanı bir şeyler yazmak istediğinde ya da gerektiğinde açıyor bilgisayarını. Tuşlara dokunarak tamamlıyor eylemini. Son zamanlarda yiyecek, içecekte ve daha birçok gereksinimde fiyatlar uçuşuyor. Bana da yazmam için kalem defter gerek. Yani demek oluyor ki, az gelişmiş insanın yaşam eylemlerinde maliyet yüksek. Çünkü birinde yüksek teknoloji, ikincisinde el emeği egemen. Şimdi nerden çıktı bu? İşte öylesine. Laf olsun, torba dolsun niyetine yazıyoruz. “Bilinci donanmış insan, bilinci donanmamış insandan her zaman ve her koşulda daha etkili ve de güçlü olacaktır”. Kim akıl etmiş etkili bu sözcükleri? İnsanı, yaşamı anlatabilen, bilinci donanmış sevgili Doğan Cüceloğlu. Bilinci tam donanmamış, benim gibiler de oradan buradan tırtıklayarak heybeyi doldurma çabasında. Biraz zor oluyor ama yarım yamalak da olsa bir şeyler boy veriyor çorak topraklarda.
Sisal, “Dokumacılıkta kullanılan değerli bir bitki”. Bu bitkinin ana vatanı Meksika Körfezi ile Antil Adaları arasındaki Yucatan. Kenevire benziyor. Büyük yapraklı, bol elyaflı, sert, faydalı ve organik maddesi az toprakta yetişiyor. Kıskanç Amerikalı şirketin biri bu değerli bitkiyi Florida’da üretmeye karar vermiş. Vakti gelmiş, bitki büyümüş. Ürünü biçmişler ve yaprakların içinde bulunması gereken elyafı aramaya başlamışlar. Fakat o büyük yapraklarda bir gram bile elyaf bulunmadığını hayretle görmüşler. İşte o zaman jeton düşmüş azgın Amerikalı’da. Hayatının güzelleştirilmesi, bu bitkiyi yok ediyor. Doyumsuzluk bir eylem değil, karakter biçimidir. Bırak işte değil mi? Gariban Meksikalı Sisal’dan kazansın üç beş kuruş. Ama bazen ters tepiyor tüfek. Kendini vuruyorsun. İyi de oluyor doğrusu.
Bernard Shaw’a kolay elde edilen başarılarla ilgili ne düşündüğü sorulmuş. Shaw, “Hayatın zor bir ayarlaması var. Boyunuz reçel kavanozuna ulaşacak kadar uzadığında artık onu elde etmenin hiçbir çekiciliği kalmıyor” demiş. Yaşamın o zor ayarlamasının farkında olanlar, sürekli yeni şeyler deneyip üretiyorlar. Parayı kazanıyorlar. Malı da götürüyorlar elbette. Bilgiyle donanmış olmak ve de yaratıcılık, çok güzel bir duygu. Engellere meydan okuyanlar, tünelin ucundaki ışığa ulaşanlar oluyor. Çabayla…
“Çabasız ulaşılan ödüle başarı değil, şans denir” demiş sevgili Mümin Sekman, Rağmenciler isimli değerli yapıtında.
“Yürüdüğünüz yolda hiç engel olmasaydı,
herkes o yolun sonuna giderdi ve
o yolun sonuna ulaşmak
başarı değeri taşımazdı!”
Engeller başarının zorunlu gereğidir. Engeller başarının hak ediş vizesidir. Engeller tutkunun gerçeklik testidir. Engeller heves eden ile hedef koyanı ayırır. Engeller hak gören ile hak edeni ayırır. Engelsiz ödül, başarı değil şanstır.
Esen kalın aydınlık günler.