18.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Üç ana grup var. Baykalcılar, Sarıgüle sarılanlar ve "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" sıkıntısını yaşayanlar. En net olanı Baykalcılar. İçlerinde samimi ve iyi niyetli olarak Baykalla devamın daha doğru bir seçenek olduğuna inananlar var kuşkusuz.Ama ağırlıklı olarak profesyonel bir tavır bu. Birçoğu şu anki siyasi pozisyonunu ve bazıları ise geleceğini Baykalda görerek bu tercihi yapmakta. Tabii ki, parti tabanı ve toplumdaki değişim taleplerinin yükselmesini, "dış güçlerin CHPyi kuşatma operasyonu" olarak görmeyi tercih ediyorlar. Yenileşme ve değişim kavramlarını, neo liberalizme teslim olma ve Cumhuriyetin kazanımlarından uzaklaşma olarak tercüme ediyorlar. * * * Sarıgüle sarılanların önemli bir bölümünün de mayası, üslubu ve siyaset tarzı aynı. Zaten küçümsenmeyecek bir bölümü, Baykalın eski mesai arkadaşları. Yine önemli bir bölümü, bundan önceki kurultayda Baykala padişahlık yetkisi sağlamak için çırpınanlardan oluşuyor.Hal böyle olduğu halde, bu kesimlerin Baykaldan kopuşlarını, daha önce Yılmaz Erdoğanın şiirinden esinlenerek "Ben senin beni atayabilme ihtimalini sevmiştim" şeklinde yorumlamıştık. Sarıgüle sarılanların öne çıkardıkları temalar "parti içi demokrasi ve partiyi büyütmek." Baykaldan kurtulmanın tek çaresi olarak Sarıgülü görüyorlar. Onlara göre, Sarıgülden kurtulmak daha kolay."Sarıgülün sözü yok, alt yapısı yetersiz" demenin, Baykalın ekmeğine yağ sürmek anlamına geleceğini savunuyorlar.Ne Baykal ne Sarıgül diyenlerin homojen bir grup olduğu söylenemez. Hem kişisel bağlılıkları hem de ideolojik duyarlılıkları bakımından farklılıkları, bir arada durmalarını zorlaştıracak gibi gözüküyor. Bu tablo, yenileşmenin başka bahara kaldığını gösteriyor. Parti içi mücadelede ustalaşmış, aşırı profesyonel ve halktan kopuk kadro ağırlığı ile CHPnin, henüz gerçek anlamda yenileşmeye niyetli olmadığı anlaşılıyor. ege@milliyet.com.tr CHP yine, yeni bir kurultay arifesinde. Ama yine, yeni bir şey yok gündeminde. Sadece genel başkanlık sorunu ve kapışması. Kurultayın gündeminde ne sosyal demokrasi ne de Türkiye var. Genel başkan konuşacak ve seçime gidilecek. İzmirde de bir telaş sürüyor. Ancak delege ve partililer arasında bir fikir birliği ya da ideolojik temelli bir ayrışma gözükmüyor.