19.10.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Farklı senaryolar yazılı iki 45. İlk yarı gollerini sırala, ikinci yarı attıklarına sahip çık. İzleyenin ya da taraftarının mı demeliyim içini ısıtan, umutlarını diri tutan, içten, yarışmacı, akışkan ve de daha değerlisi topu üç direk arasından geçirmeye odaklanmış oyun felsefesi. İlk gol Samet, topla ilk buluşmasında sanki atılacak golün senaryosunu yazdı. Kenan’a verdi, kaçtı. Kenan beklentiyi biliyor. Koyuverdi araya topu. Samet soluna yattı. Sağ ayak plasesi ile uzak köşeye ustalara özgü gönderdi topu. Ve Kenan, genç kramponlar gibi her hafta üstüne koyarak büyüyor. Şiir gibi bir ikinci gol. Jahovic ceza alanı üzerinde kendine gelen topu centilmenlere özgü bir incelikle Kenan’ın önüne bırakıyor. Ve Kenan’dan patlamayı andıran bir sağ vuruş. Ama ne vuruş! Bodrum’lu kramponların birlikte paylaşarak, birlikte sevinerek sergiledikleri futbolu çok seviyorum. Keşke Halikarnas Balıkçısı yaşasaydı, seyretseydi bu güzellikleri.
Fatih Tanfer: Sezon başında aldığı galibiyetler sonrası, ‘Bodrumspor’un bu galibiyet serisi sürmez’ diyenlere inat her hafta hem oyunu hem de gelişen oyuncuları ile adım adım zirveye doğru yürüyor. Lige yeni çıkmış bir takım için aslında bu büyük bir başarıdır. Futbol adına en olumsuz oyununu Altay’a karşı oynadı. Adana’dan sahasında üç gol yedi. Ama İsmet Hoca hemen defans merkezinde Onur ve Süleyman, önlerinde kaptan Erkan ile tedbirlerini aldı. Daha tempolu oynamaya başladılar. Sakaryaspor karşısında alınan beş gollü galibiyet sonrası bence çok zor bir deplasman olan Erzurum’dan aldığı üç puanla takım halinde oyun bozan bir yapıdaydı. Hücumda defans arkasına attıkları toplarla ve yaptıkları koşularla alanlar buldu. Sakaryaspor maçında olduğu gibi Samet ve Kenan Özer gollerine devam etti. Takım halinde enerjik ve mücadelesi üst düzeydeydi. Takım savunmasını da doğru yaptı ve hak ettiği üç puanı aldı. Bodrumspor’a gönül verenlere düşen bir görev var. Lütfen bu takıma sahip çıkın.
Mehmet Demirtaş: Samet’in golündeki organizasyon aslında Sakaryaspor galibiyetinin hemen öncesinde Bodrumspor’un peşinden koştuğu bir yapıydı. Rize ve Altay deplasmanlarında tutmayan bu aşı, neticede de kayıpları peşinden sürüklemişti. Erzurum gibi soğuk bir deplasmanda hücum takımı kimliğinde olduklarını rahat bir biçimde söyleyebiliriz. Kenan gibi bir karakterin ileri uçlarda kendisini bu denli yoğun hissettirmesi ne kadar kıymetli onu yine, yeniden gördük. Yaptıkları en iyi işlerden bir tanesi de rakip gol silahlarını durdurup mental anlamda onları aşağı çekmek. Bunu tekrarladılar Erzurum’da. Neticede iki haftada tam yedi gol ile kazanılan altı puan, nereden baksanız büyük iştir. Bodrum kent yapısı, siyasilerin desteği olarak rakiplerine göre şanslı bir kent. Gözde bir şehrin takımı da futboluyla sıcak yaz akşamlarını serinleten esintiye benziyor. Şampiyonluğa giden bu yol hep gül bahçelerinden geçmiyor. Elbette engeller, puan kayıpları olacak. Ancak sevgili Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın da attığı twetteki gibi hemen pes etmek, ahıt yakmanın, desteği kesmenin bir manası yok. Devre arasında yapılacak nokta takviyeler ile tarihinde ilk kez Spor Toto 1. Lig'de mücadele eden Bodrumspor, sezon sonu bir ilki daha yaşatacaktır. Yolun sonunda Süper Lig’e uğurlayacağımıza inancım tam.
Altay’dan hayata dönüş
Bülent Buda: Kabul etmeliyiz ki, piyango gibi bir puan. Penaltı olmasa Marco neredeyse topa dokunmadan maçı tamamlayacaktı. Ozan harika bir kaleci gösterisi sergiledi. Manisa’lı uç oyuncularının karşısında etten bir duvar gibi durdu, geçit vermedi. Harikasın Ozan, devam! Genç arkadaşlarınla birlikte takımınızı bu yıl bu ligde tutun, övgüyle tarihe geçin. Topa daha uzun süre sahip olma, pas akışına, ataklara ivme katma ve de gol fırsatı oluşturma, bitirici dokunuşlar. Gözlemlediğimiz kadarıyla bir miktar zaman alacağa benzer. Bir gözlem de genç kramponlardan. Topla birliktelik, rakiplerle girişilen mücadelede dayanıklılık, devamlılık giderek yükseliyor. Asla vazgeçmeyeceksiniz.
Fatih Tanfer: Altay, takım halinde gücünü bilerek ve disiplinli oynadı. Altı genç oyuncusu ve abileri birlikte büyük bir mücadele verdiler. İlk yarıda kendi alanından çıkamadı. Kaleci Ozan’ın harika oyunu ile oyunda kaldı. İkinci yarının son bölümünde puan almak adına daha fazla hücuma çıktı. Son dakikada Marco Paixao’nun ayağından penaltı golüyle beraberliği sağladı. Altay’daki genç oyuncular her geçen gün gelişiyor. Elbette eksikleri var. Bilhassa Dünya Kupası arası sürecinde performanslarının daha da çok artacağına inanıyorum. Hücumdaki etkinliğin yükselmesi birçok problemi çözecektir.
Mehmet Demirtaş: Yeni oyuncu kadrosuyla transfer tahtası kapalı olunca gençlere fırsat gelmişti. Onlara düşen iki görev vardı. Birincisi ezberleyecekleri bir format ve mecburen bu ezberin çıtasını her lig maçında üste taşımak. Fakat görsellikten ziyade kendilerini düşme potasının üzerinde tutmak adına işlevsellik yani puanlar önemli olandı. Manisa’nın golünde hatalı olan İbrahim, oyunun geri kalanında iyi oynadı. Penaltıda hata yapmayan Paixao’nun sıkıntılı havasının tek ilacı gol. Hafta biterken puanı son dakikalarda kapan Sinan Kaloğlu’nun elinde hataya düşmemesi gereken bir kadro var.
İşte gerçek Altınordu
Bülent Buda: Duygusal buluşma. 10 yıl sonra ayrı düştüler, rakip oldular. Hüseyin Eroğlu ile Ufuk Kahraman. Puanlara daha çok ihtiyacı olan Kahraman ve futbolcuları kazandı. Samsunspor’un oyunun başlarında 10 kişi kalması elbette onların geriye düşmesini hazırlayan etkendi. İkinci yarının hemen başlangıcında Ali Dere’nin sol arkaya çekilip Emircan’ın oyuna katılımıyla dönüşüm devam etti. Ali Dere harika bir duran top kullanıyor. Kubilay fantastik vuruyor. Ardından akşamın parlayan yıldızı Emircan, büyük işler yapıyor. Penaltı, elbette kaptanın en iyi yaptığı işlerden biri. Eğer Ahmet Dereli de gol atıcılar ekibine katılırsa kırmızı lacivertliler, ligin diğerleri için korkulu rüya olur. İki hafta altı puan çok önemli ve değerliydi. İzleyeni yerinden zıplatan bir takım oyunu. Yıllardır biz hep böylesine alıştırıldık.
Fatih Tanfer: Alınan Üç puanın tek kelime ile anlatımı, muhteşem bir sonuç. Samsunspor 10. dakikada 10 kişi kalınca elbette çok daha etkili oynadı. Yaptığı baskıyla çok top kazandı. Maçın son 15 dakikası hariç oyun kontrolü devamlı Altınordu’da idi. İkinci yarıda oyuna giren Emircan harika işler yaptı.
Üç puanı alıp gelecek adına umut verdiler.
Mehmet Demirtaş: Kendilerini yeniden hayata bağlayan, yarışın içerisinde tutan Tuzlaspor zaferinin ardından yorgun ayaklar, huzurlu kafalarla bilindik sima Hüseyin Eroğlu’na karşı verecekleri reaksiyonlar hafta boyunca büyük bir merak konusuydu. Santra noktasına gelirken, Tuzla defterini kapatıp hiç kazanmamışçasına iştahları köpürten bir arzu ile oynamalılardı. Öyle de oldu. Defans merkezi Samsun’un gol silahlarına kanalları tıkarken, orta alanda merkezin patronu kırmızı lacivertlilerdi. Ahmet İlhan’ın liderlik vasfıyla hücum bölgesindeki aksiyonlarına, ikinci yarıda katılan Emircan da dahil olunca işin rengi Altınordu lehine döndü. Önce Kubilay, ardından Ahmet İlhan’ın şapkadan tavşan çıkarıp topu ağlarla buluşturduğu penaltısı sonucu hem oyun hem skoru avuçlarına almışlardı. Rakiplerini Samsun’a eli boş gönderirken, ana planlarına sadık kenar yönetiminin yaptığı hamleler sahada karşılığını buldu. Kafalardaki planı çimlerde koşulsuz uygulayan oyuncularla zafer çok daha tatlı oldu.
Göztepe’de gelen gideni arattı
Bülent Buda: Tribünler hakiki yerli. Yalı tohumundan. Yeşil çimler üzerinde koşuşturanlar imitasyon. Uzatması, şusu, busu karşı kalede gol değil net bir gol pozisyonu, rakip kaleciyi zorlayacak birkaç vuruş, hepsi bir arada rakibi şaşırtan üç pas. Berbat, kötü oynuyorlar. Kramponlarının her bir tanesinden yetersizlik, çaresizlik damlıyor.
Yoksunluk içinde bir rotasyon yapalım demişler. Ellerine yüzlerine bulaştırmışlar. Tuzla’nın yabancıları ile Göztepe’nin yabancılarını karşılaştırın. Adamların yanlarına bile yanaşamazlar. Konuk tabelayı ikilemiş, belli ki o dakikadan sonra bir halt olacağı yok. Kenar yönetimi Ali Akman’ı anımsıyor.
Tebrikler beyler. İyi ve de doğru yoldasınız!
Fatih Tanfer: Göztepe-Tuzlaspor maçı bittiğinde stadyumda seyircilerin inanılmaz üzüntüsü vardı. Bizim görevimiz doğruları yazmak. Son yıllarda takım olarak gördüğüm en kötü ve Spor Toto 1. Lig’in maalesef en etkisiz takımı. Futbol geçmişine saygı duyduğum ancak artık fizik güçleri yetersiz oyuncularla bir yere gelinemeyeceğini bu maçta da gördük.
Maç boyunca oyun anlamında kopuk bir görüntü vardı. Defans büyük hatalar yaptı. İki golün sahibi Mata ile her atağın başlangıcında olan Yahaya’ya bir tedbir bile alamadı. Orta alanda oyun kurucu yoktu. Tuzlaspor rahat rahat Göztepe ceza alanına hiçbir direnç görmeden girdi. Buna bir de organizasyon eksikliği eklenince ortaya bu mağlubiyet çıktı. Şu gelinen noktaya bak. Süper Lig hayalleriyle yola çıkılan yılda düşmemeyi konuşuyoruz. Geçen gün Rasmus Ankersen basın toplantısında, “Tanıma yılımız” dedi. Öncelikle Göztepe’yi düşme hattından bir an evvel kurtarmanın tedbirleri alınmalı.
Mehmet Demirtaş: Futbolun en keyifsiz kısmı, kafasında kontağı kapatmış futbolcuları izlemektir. Sahaya sürülen 11, sonradan alana dahil edilen isimlerle Göztepe hiçbir oyun portföyünü ortaya koyamadı. İsimlerine yakışmayan performanslar sergileyen, sahada yürüyüp tel tel dökülen sarı kırmızılıları 90 dakika izlemek insanı çok bunaltıyor.
Maç boyunca ne ikili mücadele kazanabildiler ne de verimli pas kanalları açtılar. Maç sonrası birbirinden kopuk savunma mı, orta alanda silik oyuncular mı, yoksa hanesinde gol yazmayan hücumcular mı kötüydü kestirmek güçtü.
Saha parsellemesinin doğru olmayışı, akıllara durgunluk veren pas hatalarına ve de yürüyerek geçilen orta sahaya dönüştü. Yoğunluğu yerlerde oyun mantığıyla şu anda karşılarındaki hiçbir rakibe tepki veremez hale geldiler. Günün sonunda her koşulda tribünlerde yerlerini alan cefakar taraftar üzülen, yıkılan taraf oluyor.
Manisa FK tökezledi
Bülent Buda: Bol miktarda ve de hovardalara özgü harcanan fırsatlar. Ve de büyük çelişki, golcünün kendi kalesi önünde neden olduğu penaltı. Adem’in ne işi vardı ki orada? Şimdi şu tanım ya da görüş Altay’lıları kızdırabilir. Eğer Manisa kendi alanında fark yapabileceği bir oyundan iki puan eksikle ayrılıyorsa, çıkışa geçebileceği süreci bozuk para gibi harcıyorsa bu görüntüden yarışmacı bir takım çıkar mı? 15’i aşkın etkili gol kokan atak var. Hepsinden kramponlar boş dönüyor. Böylesine sorunlu ortamda da kaptan Nizamettin’in yarışıp savaşmaktan canı çıkıyor.
Fatih Tanfer: Altay karşısında maçın başından itibaren ön alanda iyi baskı yaptı. Hücumda Batuhan ve Adem Büyük’le pozisyonlar buldular. Çok şut atan bir takım izledik. Ancak Altay kalecisi Ozan’ın harika oyunu gol bulmalarını engelledi. Düşünce olarak ofansif bir oyun anlayışı vardı. 70. dakika sonrası nedense oyun disiplininden uzaklaştı. Ve son dakikada Adem’in neden olduğu penaltı sonrası da golü kalesinde gördü. Ancak Domgjoni’nin 90+4’te kaçırdığı gol, Manisa FK’nın iki puan kaybetmesine neden oldu.
Mehmet Demirtaş: Nizamettin’in maestro rolü, defansın geride verdiği güvenle Altay karşısında istekli olan Manisa FK, galibiyet için dominant karakter orta koydu. Kendilerini zafere taşıyacak gol bulunmuş ama maçın ışığı tamamen söndürülememişti. Bunun sebebi de oyunu ele almalarına rağmen tabelada rahatlayamamalarıydı. Makası açıp rakiplerinin gardını orada düşürmek istediler. Levent Eriş’in takımı hızlı toplarla akınlar yaratıyor. Ancak bu noktadaki en büyük soru işareti, aceleci tavırları. Adem ve Batuhan’a her zaman pas istasyonu gelmezken net ve de golcü santrfor eksikliği buram buram tütüyor. Rize maçına dek düşünüp ‘fakat’ları gidermeleri için uzun zaman mevcut.