17.06.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
"Biz doğurganlık sayımızı klişe sloganlarla aşağı indirirsek, Batı'nın düştüğü yanlışa düşer ve yaşlı bir nüfusa sahip oluruz. Doğum kontrolü ve aile planlaması gibi kaba kavramlar rafa kalktı, artık üreme sağlığı konusu önemli..."Üreme sağlığı önemsiz demiyorum.Ama bunun nedenlerini anlatır ve yol gösterir, gerekli önlemleri de alırsanız çok daha faydalı olursunuz."Doğurganlık sayımızı düşürmeyelim..." derseniz; konuyu başka bir noktaya çekmiş olursunuz.Çünkü bu ülkenin en büyük problemi nüfustur.Ailelerin bakamayacağı kadar çocuk yapmalarıdır.Bugün de izin verirseniz Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın geçen gün yaptığı bir konuşmasını eleştireyim.Unakıtan da diyor ki."Bilhassa bizim borsada yerli oyuncularımız var. Yerli oyuncularımız çok fazla karın da peşinde oluyorlar. Uzun vadeli, istikrarlı bir yatırımcı manzarası çizmiyorlar maalesef, gün içerisinde gerekli gereksiz, açığa alımlar, satışlar, birtakım şeyler, yabancıların da kafasını karıştırıyor. Yabancılar bana göre borsada daha uzun vadeli istikrarlı yatırımcı. Onlar yabancıların da kafalarını karıştırıyorlar. Hareketlerine dikkat etmeleri lazım, Türk ekonomisinin görünümünü bozmamaları lazım, bunları bu kadar açık söylüyorum. Bozarlarsa ne olur? O zaman ben de yapacağımı bilirim." Yapın Sayın Bakan...Yapınız lütfen...Siz icraat makamında olan insanlarsınız, piyasayı kontrol eden, yönlendiren bütün enstrümanlar elinizde.Oysa siz işi düzenlemek yerine tehditvari bir üslup içinde konuşuyorsunuz.* * *Bir bakanın televizyonlardan da canlı yayınlanan konuşmasında böyle bir tavır içinde olmasını doğru bulmuyorum.Bu koltukları dolduran insanların topluma örnek olacak, yol gösterecek bir üslup kullanmaları gerekir. Dün Sağlık Bakanı Recep Akdağ'nın bir sözünü eleştirmiştim. Akdağ, şöyle diyordu. Hükümet ısrarla piyasalardaki dalgalanmayı global etkilere bağlıyor. Kabul...Dışarısının etkisi kaçınılmaz.Ancak dünyada rüzgar varken, Türkiye'de fırtına yaşanıyor.Ekonomist Salih Neftçi'nin bir yorumu var.Sizinle paylaşmak istiyorum."Büyük dalga henüz gelmemiş olabilir. Ama yapılması gereken bellidir. Son satış fırsatı Merkez Bankası Başkanlığı'na yapılan atamayı izleyen günlerde ortaya çıkmıştı. Yıllar süren bir balon döneminden sonra böyle fırsatları kullanmak için gerekli olan iç güdüler kayboluyor. İnsanlar ister istemez rehavete kapılıyor.Şimdi pozisyonlardan çıkmak artık eskisi kadar kolay değil. Önceki gün döviz piyasasında sadece alıcı vardı. Satıcı yoktu. Satmaya çalışan sadece Merkez Bankası oldu. Orada da fazla başarılı olunamadı.Bu durumda ne yapılması gerektiğini herkes kendisi belirleyecektir. Ancak bize öyle geliyor ki dünya piyasaları bu sefer Türkiye'yi bir günah keçisi olarak seçmiş durumda. AKP yönetiminin bazı ilkel (ve duygusal) davranışları da Türkiye'ye biçilmiş olan bu rolü kolaylaştırıyor.Böyle durumlardan kurtulmak kolay değildir. Maliyeti neyse ödenecektir. Biz esas büyük dalganın gelmiş olduğundan emin değiliz. Bundan sonra yeni bir satış fırsatı daha oluşacağını düşünmüyoruz. Eğer Merkez Bankası müdahale ederse pozisyonların kapatılıp çıkılmasını öneriyoruz. Bu arada en kritik noktayı bir kez daha vurgulayalım. Büyük dalga dövizden, YTL cinsi bonolardan veya hisse senetlerinden değil, kredi piyasasında gelecektir. Yani Eurobond piyasasından vuracaktır. Eurobond fiyatları halen de aşırı yüksek. Bu fırsat kullanılabildiği kadar kullanılmalı. Bizim görüşümüz bu. Karar sizlere kalmış..."Uzmanlar böyle diyor.Hükümetin, "Biz öyle değil, böyle görüyoruz" deme lüksü yok. dsipahi@milliyet.com.tr Büyük dalga henüz gelmemiş olabilir