12.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Altay’a katıldığı günden günümüze çizgisinde, doğrultusunda sapma olmayan tek futbolcu Putsila bence. Bir kez daha gol pası nasıl olur ders verir gibi gösterdi. Oyunun ilk yarısında Altay yok. Renksiz, tutkusuz, duygusuz bir oyun. Üstüne bir de ilk yarıyı tek gol farkla geride bitirince, ikinci yarının başında oyuna iki hamle yapılması doğruydu. Hareketsiz, durgun futbollarına ivme katarak basmaya başladılar ve karşılığını hemen aldılar. Turgut Doğan, topu iyi taşıdı. Kale önüne kusursuz getirdi ve oyuna ikinci yarıda katılan Yılmaz, izleyiciliğini golle taçlandırdı. Oyunun bitimine doğru yüksek tempoda düşüş gözlendi. 82. dakikada bence Altay’ı Boluspor karşısında en iştahlısı, maçı isteyen adamı Turgut Doğan’ın müthiş vuruşu direkten döndü. Ardından da bu futbolcu dışarı alında her nedense? 86. dakikada bu kez Özgür, sert ve düzgün vurdu o da direkten döndü. Hemen ardından Marco, Putsila resitali tabelayı biçimlendiren eylemle taçlandırıldı. Tebrikler.
Fatih Tanfer: Altay birinci yarıyı Boluspor karşısında 1-0 yenik kapadı. Kısaca, boşa geçen bir 45 dakikaydı. İkinci yarı oyuna Yılmaz ve Kerim Avcı’nın girmesiyle oyunun şekli değişti. 49. dakikada Turgut Doğan getirdi ve Yılmaz durumu 1-1 yaptı. Takım halinde hücum geçişlerinde etkili oldular. Oyuncu ve sistem değişikliği, kısacası Teknik Direktör Ali Tandoğan’ın yaptığı doğru müdahaleler takımı pozitif etkiledi. Seyircisinin de büyük desteği ile bir bakıma rüzgarı arkasına aldı. İki şutu direkten döndü. 87. dakikada büyük usta Paixao-Putsila ortaklığı ikinci golü getirdi. Altay, 3 puanı aldı. Ancak artık ikinci yarıda oyunun artarak devam etmesi, Altay’ın hedeflediği Play Off yarışı için şarttı. Mücadele gücü ve kazanma azmiyle alkışı hak etti.
Mehmet Demirtaş: Altay, güzel bir geri dönüş hikayesi yazdı. İlk yarıyı geride kapatmalarına rağmen maçın ikinci yarısı iyi bir oyunla maçı kendi lehine çevirmeyi başardı. Doğanlar’da taraftarların ve takımın oluşturduğu atmosfer ise görülmeye değerdi. Oyuncuları tek tek göz önüne getirdiğimizde hepsi kaliteli ayaklar. Ancak bir bütün olma özellikleri ne yazık ki zayıftı. Şimdi takımdaşlık kavramını iliklerine kadar hisseden bir Altay var.
Denizli için çok değerli 1 puan
Bülent Buda: Bu hafta yedek kulübesi de alanı besleyecek görünümde. Bu sevindirici. Mehmet Hoca’nın ilk 11’de Mbamba tercihi yerinde. İlk 10 dakika topla oynama oranında Denizli açık ara geride. Ama Sacko’nun sağ kanattan “Al da at” dercesine kale önüne gönderdiği topu Barrow, ağlarla buluştursaydı çok güzel olacaktı. Yani Konya basıyor, Denizli kaçırıyor. 32. dakikada pas sayısında Konya 207’ye 98 önde. İkinci yarı uzatmanın son dakikasına kadar Konya fena halde basıyor. Denizli savunmasıyla direnişte. Maç başladığı gibi bitiyor. O sıkıntılı süreçte sol bek Özgür 77. dakikada dışarı alınıyor, o bölgeye Olcay geçiyor. Herhalde hocanın bir bildiği var. Oysa sakatlığı düzelen Bergdich kulübede. Maçı Denizli’nin gol yemeden tamamlaması için dua faslına geçiyoruz, işe yarıyor. Maç bitiminde yeşil siyahlılar, çok değerli bir puan kazanıyor. Az şey değil.
Fatih Tanfer: Denizlispor, Konyaspor deplasmanında doğru bir stratejiyle oynadı. Genel olarak toplu ve kompakt bir savunma anlayışı vardı. Maçın bütününde müthiş bir enerji sarf ettiler. Her futbolcu görevini en iyi biçimde yapmaya çalıştı. Mbamba ve Murawski orta alanda rakibin baskısına iyi direndiler. Oyunu iki yönlü oynadılar. Sacko ve Barrow birinci yarı çok etkiliydiler. 33. dakikada Rodallega’nın kafası gol olsa Denizlispor adına çok şey değişirdi. İkinci yarı mutlak 3 puan almak zorunda olduğunu bilen Konyaspor, maçın hakimiydi. Denizlispor, yoğun bir pres altında kaldı. Top kayıpları çoğaldı. Ancak bu süreçte de puan almak için gerekenleri doğru bir biçimde yaptı. Kademeli ve dengeli bir savunma anlayışıyla oynadı. Mücadele gücü arttı. Tüm futbolcular koştu ve 1 puanı aldı. Alınan bu puanda başrol oyuncuları Konyaspor’un büyük baskısı karşısında harika oynayan kalecisi Stachowiak ve Mustafa Yumlu’ydu. Alınan bu puan Denizlispor adına çok önemli bir kazançtı.
Mehmet Demirtaş: Denizlispor, Konya deplasmanından da galibiyet alamadan ayrıldı. 2020 yılı, Denizli yılı olacaktı ancak girdiğimiz bu yıl hiç üç puan elde edemediler. Denizlispor maça hızlı başladı. Arka arkaya buldukları duran toplarla etkili oldular ama rakip savunmayı bir türlü aşamadılar. Teknik ekibin oyunu okuma ve skoru kendi lehine çevirme sıkıntısı olduğunu düşünüyorum. Oyuna yapılan hamleler etkisiz. Örneğin, atakları yönlendiren, pas akışını sağlayan Oscar Estupinan neden oyunun son dakikalarına kadar yedek kulübesinde oturuyor? Verdiğiniz kararlar ve elde edemediğiniz galibiyetler sonrası her geçen gün taraftarı karşınıza alıyorsunuz. Sayın Özdilek, maç sonu demeçlerinde benzer ifadeler kullanıyor. Fakat takımda iyileşme yok. Daha doğru ifadeyle ortada bir takım yok. Taraftar sonuç istiyor, taraftar galibiyet istiyor, taraftar mutlu olmak istiyor hocam! Lütfen onlara kulak verelim.
Hadi gari özlemiştik
Mehmet Demirtaş: Menemen, maçın başında dağınık bir oyun sergiledi. Rakibine açıklar verdi ve neticesinde 2-0 geriye düştü. Maçın sonlarına doğru kenarda hareketli ve heyecanlı Cenk Hoca, oyunu çok iyi okudu. Takımının eksik bölgelerine müdahalelerde bulunan Laleci, güvenerek oyuna sürdüğü Mehmet Boztepe’den ve Özkan Yıldırım’dan birer gol katkı gördü. Böylelikle zor deplasmandan üstelik iki farklı geriye düşmüşken puanı son anlarda kurtarmayı başardı. Tıpkı rakibi Akhisar gibi haftalar sonra gol sevinci yaşayan Menemen, dört maç aranın ardından puanla da tanışmış oldu.
Bülent Buda: Erken şok bir gol. İlk yarının bitimine kadar olgun etkili ataklar, final dokunuşları yetersiz. İkinci yarı Özkan ve Muhammed değişimi cuk oturuyor. 59. dakikada Samed Ali oyunun en net gol pozisyonunu kafayla dışarı gönderiyor. Tak ardından Akhisar tabelayı ikiliyor. İzleyenler bu iş bitti diyor. Sarı lacivertlilerde tam tersini söylüyor. 78. dakikada Özkan, hem kendinin hem de takımının ilk siftahını temiz bir sol vuruşla ağlarla öpüştürüyor. Bu arada ıskalamayalım Özkan’ı ne iyi etmişlerde almışlar. Mehmet Boztepe 75. dakikada oyuna katılıyor. 89. dakikada temiz bir solla tabelayı eşitliyor. Oyunun son saniyesi 95. dakikada Ali Özgün’ün nefis kafa vuruşunu kaleci Gökhan önlüyor. Hani çok ünlenmiş bir söylem vardır, “Asla vazgeçmeyeceksin” diye. Menemen’in Akhisar serüvenindeki baş kaldırışı bu özlü sözle kucaklaşıyor adeta. Hadi gari özlemiştik gerisi gelsin...
Fatih Tanfer: Akhisar deplasmanında Menemen, 2. dakikada yediği golle maça adeta 1-0 mağlup başladı. 67. dakikada yediği golle 2-0 mağlup duruma düştükten sonra tüm riskleri adlı. Cenk Hoca çok doğru değişiklikler yaptı. Oyun planını da oyuncular doğru bir biçimde uygulayınca oyuna sonradan giren oyuncular Özkan, Mehmet Boztepe ile 2 gol buldu. Ali Özgün’ün son saniyedeki kafasını kaleci Gökhan kurtarmasa, 3 puanla ayrılacaklardı. Doğru organizasyon, yüksek enerji ve iyi bir performansla 1 puanı aldılar.
Akigo’da büyü bozuldu
Mehmet Demirtaş Akhisar, Ege derbisinde iyi bir oyunla maça başladı. İki farklı üstünlüğü de ele geçirdi. Haftalardır bulamadığı golleri, derbide buldu. Bu sefer kazanacağını düşünsek de maçın son dakikalarına yaklaşırken oyundan düştüler, rakiplerine fırsat tanıdılar. Savunma olarak maçın son 20 dakikasında kötüydüler. Haftalardır takım havasına bürünemeyen Akigo, bu karşılaşmanın ilk yarısında iyi bir takım görüntüsü sergiledi. Ancak istikrarı sağlayamadı. Bir puan derbide kötü değil. Ama iki farklı üstünlük galibiyetle taçlandırılmalıydı. Galibiyet, başka bahara kaldı. En azından büyü bozuldu. Gol atmaya başladılar.
Fatih Tanfer: 2. dakikada Onur’un golüyle gol orucunu bozdular. Hücum geçişlerinde etkiliydiler. Kısacası dengeli bir hücum planı vardı. 67. dakikada Cikalleshi durumu 2-0 yaptı. Risk alan Menemen’in hızlı hücumları savunmadaki eksiklikleri ortaya çıkardı. Hem geriye dönüşlerde hem de adam paylaşımlarında büyük sıkıntılar yaşadılar. 10 dakikada yediği 2 golle, 3 puanı bıraktılar. Oyun anlamında çözülmesi gereken problemler var. Yılmaz Hoca’nın bilgi birikimi ile bu takım ayağa kalkacaktır.
Bülent Buda: 1862 biletli seyirci ya da taraftar mı demeliyiz. Bağışlayın ama o güzelim statta rozet gibi duruyor. Yılmaz Hoca, dene-gör metoduyla arayışlarını sürdürüyor. Haftalar sonra gol orucuna Onur nefis bir sol vuruşla nokta koyuyor. Erken gol takım coşkuyla kucaklaşıyor. Kenardakiler de öyle. Şampiyonluk kutlaması gibi. Haliyle tribünlerde de beklentiler yükseliyor. Lakin oyun alanında yükselen bir şey yok. Hani öncekiler gibi. Rutin, aynı tas aynı hamam. İkinci yarı pozisyonlar bozuk para gibi harcanıyor. Zorlamaların sonunda Cikalleshi Menemen savunmasının da katkılarıyla tabelayı ikiliyor. Nihayet derin bir soluk. 69. dakikada Ergin net pozisyonu dışarı vuruyor. 78. dakikada Menemen’in ilk golü geldiğinde Yılmaz Hoca iki hücumcu çıkarıp iki hücumcu oyuna alıyor. Hadzic oyuna katıldıktan 9 dakika sonra net pozisyonu dışarı vuruyor. Bir dakika sonrada konuk Menemen’in eşitlik golü geliyor. 90+5’de üçüncüsünü Gökhan önlüyor. Yani Akhisar, kendi alanında iki farkı koruyamıyor üstüne üçüncüden kurtuluyor. Son söz tarzan zor durumda.
Vukovic’in mutluluğu
Bülent Buda: Oyun alanı dizilişinde sihirli dokunuş. Çok şeyi değiştirdi. Akılcı yönlendirmeler sonucu tabela da biçimlendirildi. Oyun bir süre Vukovic’in üç direk arasında büyümesiyle sürdü. Sorunlu anlar atlatılınca özellikle ikinci yarı rakip savunmaların arasına, arkasına koşu yapan arkadaşlarının önüne top bırakma uzmanı Anıl Taşdemir sahne aldı. Ona Anıl Başaran da eşlik edince tabela bir baktık ki Foxi, Aly Malle bitiricilikleriyle üç oluvermiş. Peki, bu başarıda temel düşüncenin adı ne oluyor? Yanıt, oyuncuyu karakterine uygun konumda kullanmak. Ümraniye’de olan biten buydu. Bu güzel galibiyet kaptan Vukovic’e armağan olsun. O güzel insanın böyle bir sevince ihtiyacı vardı. Kutlarız. Devamını bekleriz.
Fatih Tanfer: Balıkesirspor, yeni Teknik Direktörleri Yusuf Şimşek’e Ümraniyespor deplasmanında 3 puanı alarak “Hoşgeldin” dedi. Maçın başından itibaren rakibini ikinci bölgede karşılayıp, savunma prensiplerini harfiyen uyguladılar. Hücum ve defans anlayışı doğruydu. Takımın hırsı, temposu, konsantrasyonu ve en önemlisi yardımlaşması üst düzeydeydi. Foxi, Anıl ve Aly Malle’nin attığı gollerle 3 puanı aldı. Elbette kalede müthiş kurtarışlar yapan Vukovic gibi bir karakter de varsa, takım adına büyük güç oluyor. Bu galibiyet ileriye umutla bakmayı sağladı.
Bu sonucu hak ettiler
Bülent Buda: Oraya buraya fazla bulaşmadan yalın bir yorum. Eskişehir’in genç adamları koştu, istedi ve kazanmayı hak etti. Yoğun kar yağışına karşın iki takım da kurulu saat gibi düzenli hareket halinde. İki takım arasındaki fark, maçı istemenin, yaratıcılığın ölçüsünde düğümleniyor. Neredeyse oyunun bütününde Eskişehir kalecisinin kurtardığı bir gol vuruşundan söz edemiyoruz. Altınordu, final paslarıyla final vuruşlarında yetersiz. Eskişehir’in koşan ayakları üretkendi. Kar yoğunlaşıyor, Eskişehir atıyor. Hava açılıyor. Beyaza bürünmüş alan yeşile dönüşüyor. Eskişehir ciddi gelmeye devam ediyor. Gollerini sürdürüyor. Hava koşulları sert olunca oyunu, iklime göre biçimlendirmek zorunlu. Altınordu’nun üstesinden gelemediği sorun buydu. Yani demem o ki, bu koşullarda zarafeti bir miktar erteleyip koşullarla örtüşecek etkinlik gerekiyordu. Yapılamadı! Ağıt yakılacak bir durum yok. Hak edilmiş bir yenilgi.
Fatih Tanfer: Altınordu, çok zor hava şartlarında çıktığı Eskişehir deplasmanında yaş ortalaması 21 olan ve kendilerinden çok daha fazla koşan rakipleri karşısında 3 puanı bıraktı. Biraz da mizahi bir dille, “Dondu kaldı”. Oyunun kontrolü Eskişehirspor’daydı. Kısacası kazanma arzusu çok üst düzeydeydi. Altınordu, bu maçta hırsını ve inancını kaybetmişti. Oğulcan’ın erken sakatlanıp çıkması takımı negatif etkiledi. Altınordu, üretkenlikten uzak bir takımdı. Lüzumsuz çalımlar, yerini bulmayan paslar ne bir etkili hücum oldu, ne de bildiğimiz Altınordu’yu izlettirdi. Eskişehirspor, “Bu takım mı lig sonuncusu?” dedirtti. (Eskişehirspor’un 9 puanının silindiğini de hatırlatmak istiyorum. 2 golün sahibi 19 yaşındaki Metekaan’ın da geleceğin yıldızı olacağına inanıyorum) Kısacası hayal kırıklığı yaratan bir Altınordu izledik.
Mehmet Demirtaş: Altınordu, soğuk Eskişehir deplasmanında kötü bir futbol sergiledi. Eskişehir’in genç isimleri iyi mücadele etti. Altınordu’dan daha fazla koştu, topa hakim oldu ve galibiyeti elde etti. Şeytanlar, maça bir türlü ısınamadı. Kafa olarak maçı oynadılar. Son haftalardaki çıkışlarına yakışan bir mücadele değildi. Rakiplerini zorlayacak fırsat yaratamadılar. Alt sıralar kızışmaya başladı. Umarım bu haftadan sonra bu kadar silik bir futbol izlemeyiz.