26.03.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Kadir Çetinkaya
Son zamanlarda İzmir’in birçok konusu, CHP ve AKP milletvekilleri arasında tartışılırken, CHP adına sert açıklamalar ve farklı yorumlar Milletvekili Alaattin Yüksel’den geldi. Özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturmalar ve kentsel dönüşümle ilgili itirazlarda Yüksel, sesini yükseltirken “yaşatılmaya çalışılan haksızlıklara isyan ediyorum. İzmir, tarihinde görülmemiş bir abluka altına alındı” diyor.
Milliyet Ege Misafir Odası’nın bu haftaki konuğu olan CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel özellikle kentsel dönüşüm örneği üzerinde durdu. Yüksel, bu konunun İzmir’e karşı uygulanan çifte standart açısından en net kanıt olduğunun altını çizdi. Milliyet Ege Yayın Koordinatörü Dilek Gappi, Yazı İşleri Müdürleri Uğur İşven, İbrahim Akbulut ve Muhittin Akbel’in sorularını yanıtlayan Yüksel ayrıca 3 Nisan’da oluşturacakları Adalet ve Vicdan Kalkanı’ndan ilk kez söz etti.
İzmirlilere ve özellikle tarafsız hukuk arayışı olan herkese seslenen Yüksel, halkı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Büyükşehir bürokratlarının çete örgütü kurmak suçuyla yargılanacakları sabah, adliye etrafında ‘Vicdan Kalkanı’ oluşturmaya çağırdı.
Tarihin en tehlikeli yasası çıkıyor
- Öncelikle sizin son zamanlarda üzerinde sıkçadurduğunuz kentsel dönüşümden başlamak istiyoruz. İzmir’in yaşadığı haksızlığı dillendirirken, yeni düzenlenen kentsel dönüşüm yasasını da detaylı incelediniz. Hangi noktalara özellikle karşı çıkıyorsunuz?
Bana göre bu yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde gelmiş en riskli, en tehlikeli yasadır. Niye tehlikeli ve riskli. Çünkü bu kanunda; yurttaş hakkı diye birşey yok, mülkiyet hakkı yok, meslek odaları bunun içinde yok. Bu yönüyle bakıldığında hukuk tanımaz bir kanun.
- Şehircilik Bakanlığının yetkilerinin çok geniş çizilmesi mi sizi rahatsız ediyor?
İnanılmaz geniş... Şehircilik Bakanı, tek başına krallarda bile olmayan bir yetkiye kavuşuyor. Herkese karşı kullanabileceği çok güçlü bir silah veriliyor. Hükümet de bu yolla eline, yeni bir bertaraf etme silahı alıyor.
- Belediyeler kentsel dönüşüm yapmak istedikleri alanlarla ilgili izinleri Bakanlıktan alacak, ama Bakanlık belirlediği alanları Belediyeler’e sormayacak...
Aynen öyle. Daha önce belediyeler projelerini İçişleri Bakanlığı’na gönderiyordu, oradan Bakanlar Kurulu’na gidiyordu ancak şimdi doğrudan Şehircilik Bakanı talebiyle Bakanlar Kurulu’ndan geçecek. Senelerdir Hükümet, yerel kalkınma, yerel demokrasi diyor ama ranta yönelik kararlarda merkezi gücü ellerinden bırakmıyorlar. Bu kanun Türkiye’de yerel demokrasinin idam fermanıdır.
Ankara’ya bir günde onay çıktı
- İzmir’e dönersek...
AKP, Türkiye’nin tüm kentlerinden İzmir’i ayrı tutuyor. İzmir’in 4 kentsel projesi tam 13 aydır, onay bekliyor. Bir proje 7 ay, biri 10 ay, biri de 3 aydır bekliyor. Üstelik bekleyen projelerin arasında üçü Hükümet’in Roman açılımı projesi kapsamında. Bu projelerin hiçbirinde Hükümet’ten tek kuruş mali destek de istenmiyor. Peki diğer kentlerde nasıldır diye araştırdım. Bugüne kadar 22 tane kentsel dönüşüm projesi onaylamış bakanlık. Bu 22 projeden, 1 tanesi MHPli belediye, diğer 21 proje ise AKPli belediyeler. Bu projelerin ortalama Bakanlar Kurulu’ndan geçme süresi 15 gün. Ama rekor Ankara’da. Ankara’nın kentsel dönüşüm projelerinden 7’sinin onaylanması sadece bir gün sürmüş.
- Şimdi özel kanunla Hükümet, kentsel dönüşümü kendisi çözmeye çalışıyor...
Van depreminden sonra Şehircilik Bakanı Van’dan seslendi: “İzmir deprem riski bölgesinde 1. bölgedir. İzmir’de çürük çarık binaları temizleyeceğiz” dedi ve aynı şeyi İzmir’e geldiğinde söyledi. Bu tezatı anlamak mümkün değil. O yüzden, ‘Bakanlarımızın bir İzmir yüzleri var, bir Ankara yüzleri var’ diyorum. Orada başka, burada başka konuşuyorlar.
- Bunları kamuoyuna yeterince anlattığınıza inanıyor musunuz?
Açıkçası önceleri sesimizi çıkarmadık çünkü Aziz Başkan, hükümetle sorun yaşamak istemiyordu. Bakanlarla gidip görüşüyordu ve hepsi de kendisine ‘onaylayacağız’ diyorlardı. Ancak baktık ki bu projelerin onaylanacağı yok, alay ediyorlar. 3 ay öncesi artık bu konuyu gündeme getirdik. İzmir’den seçilmiş AKPli bakanlara, milletvekillerine hep şunu söyledim; ‘bu şehrin bakanısınız, milletvekilisiniz, gelin yardımcı olun’. Artık kamuoyu baskısıyla yaptırmaya çalışıyoruz.
- Asıl hedef İzmir mi ?
İzmirlilere neler verebilirim samimiyeti içinde değiller. Sadece ‘İzmir’i nasıl alırız’ diye düşünüyorlar. ‘İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin elini kolunu denetimlerle, davalarla bağlayarak, projelerini engelleyelim, sonra çıkıp “Bu çocuk iyi çocuk ama becereksiz, diyelim sonra İzmirli bize oy versin’. Plan bu ama olacak iş değil. Bir de Aziz Kocaoğlu, dayak yedikçe daha çok çalışıyor. Aziz Başkan’ın herşeye rağmen, çete liderliğinden 397 yılla yargılanmasına rağmen daha çok çalışması, onları daha çok sinirlendiriyor.
Belediyede kimse zenginleşmedi
* Bu arada Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik en sert eleştri yönelten isimlerden biri de AKP Milletvekili İlknur Denizli oldu. Geçmişte Denizli’nin, Aziz Bey’in danışmanı olmasında etkiniz büyük olmuştu. Pişmanlık duyuyor musunuz ?
Biz kendisine gereken cevabı verdik. Ancak aynı kurum içinde çalışmışsınız . Herşeyden önce o kurumu ve başkanın kim olduğunu kendisi biliyor. eğer en ufak bir yanlışlık gördüyse bunu o dönemde dile getirmesi gerekirdi. Tarzını, söylediklerini etik bulmadık. Pişmanlık kısmına ise şimdi girmek istemiyorum. İzmir’in çok, çok önemli meseleleri var...
- Duruşma tarihi olan 3 Nisan yaklaştı...
O tarihte yalnızca CHP’lilerin değil, adalet arayan herkesin adliyede olmasını istiyoruz. Bırakın İzmirliyi, bakanlar bile Büyükşehir’de herhangi bir yolsuzluk olduğunu düşünmüyor. Burada bir zenginleşme yok, davalı insanlar kıt kanaat kendilerini geçindiren insanlar. Tutukluluğun cezaya dönüşmesinin aynısı İzmir’de de yaşanıyor. Olamaz diyorsunuz ama oluyor ve bizleri böyle bir Türkiye’ye alıştırmaya çalışıyorlar.
Çiftçiler de destek verecek
- 3 Nisan’da CHP, genel merkez olmak üzere davada bulunacak mı?
Elbette. Biz o gün milletvekili olarak oradayız. Belediye başkanlarımız, il genel başkanlarımız, parti yönetimi örgütü, ilçe başkanları, herkes duruşma salonunda olacak. Sivil toplum örgütleri çok destek veriyorlar. Barolardan, meslek odalarına kadar herkes duruşma salonunda olacak ama asıl adliye dışında Büyükşehir’e hizmet veren mandalina üreticileri, süt üreticileri, Seferihisar’dan, Tire’ye kadar tüm kooperatifler orada olacak. İzmir’de bir adalet kalkanı oluşturmayı hedefliyoruz. O yüzden “CHP’li ya da değil tarafsız adil bir hukuk düzeni isteyen herkes 3 Nisan’da adliye çevresinde olsun” diyoruz...
“AKPli vekillere acıyorum”
- Meclis’te aktif olarak 25 İzmirli temsilci var. AKPli vekillerden İzmir’e destek veren yok mu?
MHPliler en azından engellemenin içinde değil. AKPli vekillerin durumuna aslında üzülüyorum, hallerine acıyorum. Birebir konuştuğumuzda kendilerinin söyledikleri şu; “Bizde istişareye dayalı demokrasi var.” Mesala içtüzük gündeme geldiğinde bize “gizli oylama olsa, biz bile karşı çıkarız” dedikleri oldu.
Aziz Başkan’ın eksiği ‘yap-işlet-devret’i sevmemesi
-İzmirli olarak bundan sonra Aziz Kocaoğlu hangi projelere öncelik vermeli?
Ele almasını beklediğim çalışmalar zaten yapıyorlar. Ulaşımla ilgili çözülmesi gereken detaylar var, umarım onlar çözülecek. Kent tasarımıyla ilgili şeyler var. Bir de Aziz beyin yapmadığı birşey var. Kaynak konusunda sıkıntı yok. Çünkü peşkeş çekmediği için, kaynakları gerekli kullandığı için, kazanın dibinin delik olmadığı için, yeterli kaynağı var İzmir’in. Ancak çok daha fazla İzmir’de birşeyler yapılmasının imkanı var. Yap-işlet-devret modeli örneğin. Hükümetin uyguladığı gibi. Merkezi hükümetin İzmir’de uyguladığı projelere bakın hepsi yap-işlet-devret modelidir yani tek bir maddi kaynak bile kullanılmadan gerçekleştirilecek projeler. Aziz Bey’in İzmir’de uygulamadığı bu model, daha fazla kaynak yaratabilir. Bu hükümet ne kadar kullandırabilir, yeni cezalar yaratır mı o ayrı birşey. Açıkçası Aziz Bey biraz kamu kaynağına çok sahip çıkıyor ama daha çok şey belki böyle yapılabilir. Yoksa başkan gece gündüz çalışmaya devam ediyor.
“EXPO konusunda samimi değiller”
“Maalesef AKP’nin EXPO konusunda samimi olmadığını çok açık söyleyebilirim. 2015’te de aynı şeyi söyleyebilirim. 2015’i kaybetmemizin temel nedeni EXPO ve İzmir’e yaklaşımıdır. Dediğim gibi bir İzmir yüzü, bir Ankara yüzleri var bakanların. Biz sizin için çalışıyoruz diyip, hemen arkasından EXPO 2020 tamam ama ondan önce İstanbul Olimpiyatlarına odaklanma var. 2020 EXPO iddiası olan bir kentin Büyükşehir Başkanı ve bürokratları hakkında bir dava ve iddianame var. Bu iddianame de haksız zenginleşme, rüşvet v.b. hiçbirşey yok ama çete örgütü iddiası var.
Oyunu almaya gittiğiniz ülkelerde, böyle bir kente nasıl oy verdirirsiniz?
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden davasından başlayarak, Ergenekon, Silivri davası, Balyoz davasından KCK davasına kadar, parasız eğitim isteyen öğrencilerin, gazetecilerin davasına kadar, özel yetkili mahkemelerin bu tutumunu meşru bulmuyorum.
O yüzden de bu davaların hiçbirinin meşru olduğunu düşünmüyorum. EXPO konusunda da aynı şekilde, yani böyle bir sürecin doğru işlemediğini düşünüyor, samimi bulmuyorum.”
CHP İl Başkanı nasıl olmalı?
-CHP İzmir örgütüne dönecek olursak, ilçe kongreleri sürüyor, il kongresi de yakında yapılacak. İl başkanlığı için çok sayıda aday bekliyor musunuz ve size göre İzmir’e nasıl bir il başkanı olmalı?
Evet, 2-3 Haziran gibi il kongrelerimiz var. Bu süreçte biz milletvekilleri olarak delege seçimlerine müdahale etmedik. Herkes özgürce yarışsın, tabandan yukarıya doğru parti şekillensin istiyoruz. Şu anda benim de bir değerlendirme yapmam bu açıdan yanlış olur. Tek koşulla müdahil oluruz; parti kötü günlere dönüş gibi sinyal verirse ancak o zaman karşı çıkarız. İlçe başkanlarımız belirlensin, ondan sonra il başkanlığı için de aday sayısı artabilir gibi geliyor. Sorunuza gelince, il başkanımız öncelikle toplumla barışık olabilmeli. Özellikle iş dünyasının içinde de tanınan, özgüveni olan, tartışmalara katılabilecek ama gecekondu bölgesinden, işçi sendikalarında, sivil toplum örgütlerine kadar her kesim tarafından sevgi ve saygıyla karşılanabilecek bir il başkanı olmalı. İzmir’e yakışır, entellektüel düzeyi yüksek, çalışkan birisi olması gerekiyor.
Sosyal demokratlar makyajı pek sevmez
- Belediye’ye dönecek olursak, Aziz Bey’in şöyle bir tavrı var; yıllardır alt yapıya önem veren bir başkan izlenimi yarattı. Size göre de Aziz Kocaoğlu, kentte heyecan yaratacak projeler konusunda biraz geç mi kaldı?
Aslında bizim sosyal demokratlar olarak yaklaşımımız budur. İşin gösterişinde olmayız. Önce altyapı düzeltilir, sonra işin makyajıyla, tasarımıyla ilgili kısmını daha kolay çözersiniz. Suyun akmadığı, kanalizasyonun olmadığı yerde istediğiniz kadar kenti süsleyin, herşey çöker bir süre sonra. İzmir’de altyapı olmadan önce denizlerimize kanalizasyon akıyordu. Türkiye’deki arıtma tesislerinin yüzde 55’i İzmir’de yapıldıysa, yalnızca Foça ve Özdere’de inşaat bitmeyen iki tesis varsa, bu dünya kentleri arasında da önemli yer tutar. 80 kilometre uzunluğunda şehir içinde raylı sistem projesi yapmak önemli birşeydir. Bugün İzmir, dünyada gelişmişlik açısından 200 metropol kent içinde, 4. sıradaysa sebebi bunlardır.