DeepSeek, Çin merkezli bir yapay zeka girişimi olarak özellikle DeepSeek-R1 modeliyle, OpenAI’ın ChatGPT gibi güçlü rakiplerine kıyasla daha düşük maliyetli bir alternatif sunduğunu iddia etti. Dahası, bu modeli açık kaynak olarak herkesin kullanımına sundu. Bu neden önemli? İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (İTÜ) Profesör Doktor Mustafa Ergen şöyle anlatıyor: "Daha önce büyük dil modellerine girişte ciddi bariyerler bulunuyordu. Bu bariyerler arasında yüksek maliyetli GPU veri merkezleri ve gelişmiş algoritmalar yer alıyordu. Pazarın birkaç büyük oyuncu tarafından kontrol edildiği düşünülüyordu ve yapay zeka asistanları (AI Agent) genellikle bu büyük modellerin sunduğu servisleri kullanarak çalışması amaçlarıydı. Bu iş planının merkezinde OpenAI, xAI, Google, Microsoft gibi altyapı sağlayıcılar ve onlara donanım desteği veren NVIDIA bulunuyordu. Ancak DeepSeek, bu durumu değiştirecek önemli bir hamle yaptı: daha az GPU ile büyük dil modellerinin eğitilebileceğini gösterdiğini iddia etti ve modelini açık kaynak olarak herkesin erişimine açtı."
"Bu gelişme, finansal piyasaları da etkiledi. Microsoft CEO'su ve NVIDIA gibi büyük oyunculardan hızlı açıklamalar gelirken, OpenAI DeepResearch, xAI Grok 3 gibi yeni modellerini hızla piyasaya sürdü. Bu rekabet, bir tür hızlanan 'teknoloji tenis sporuna' dönüştü ve bizim gibi ülkeler, şimdilik bu yarışın izleyicisi konumunda."
ÇİN OLMASI DURUMU DEĞİŞTİRDİ Mİ?
"Evet bir anlamda" diyen Ergen ekliyor: "Bu Çin için tek bir hamle de değil, Ali Baba Qwen ile, Baidu Ernie ile ByteDance Doubao ile MoonShot Kimi ile bu yarışın parçası. Ötesinde çiplere olan yatırımları ile bir anlamda yapay zekâ da teknoloji bağımsızlığını hedefliyorlar. Yapay Zekâ akademinin ortaokuldan itibaren parçası yapılmış durumda, ABD çip kısıtlamasını getirdiği gün, 8 milyar dolarlık yapay zekâ yatırım fonunu duyurdular. Trump’ın görevi alma seremonisinde olduğu gibin Çin başkanı da kendi teknoloji devleriyle geçenlerde resim verdi. Bu bir anlamda konvansiyonel zenginliğin tekno-zenginliğe bırakılmasının da göstergesiydi.
BÜYÜYEN BİR BEBEK GİBİ Mİ?
Prof. Dr. Ergen, "Geliştiricilerin bile tam olarak anlayamadığı şekillerde algoritmaların boşlukları doldurduğu biliniyor. Bu süreç, büyüyen bir bebeğin beyin gelişimi ile karşılaştırılabilir mi?" sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:
"Evet, halüsinasyon büyük bir sorun olarak karşımızda. Yapay Zeka halüsinasyonu, sistemlerin yanıltıcı veya tamamen yanlış bilgiler üretmesi durumudur. Yapay Zeka'nın çalışma mekanizmaları insan sezgisine benzer; yani, bir sonuca nasıl ulaştığını açıklayamadan tahminlerde bulunur. Bu tahminler çoğu zaman doğru olsa da, hatalı veya fantastik sonuçlar üretme riski vardır. Yapay Zeka'nın ana sınırlamalarından biri, verdiği cevapların nasıl oluşturulduğunu açıklayamamasıdır. Eğer yapay zeka, cevaplarını mantıklı bir gerekçeyle destekleyebilseydi, insanlar bunların güvenilirliğini daha iyi değerlendirebilirdi. Ancak şu an için bu yeteneğin nasıl kazandırılabileceği belirsizdir. Bu durum, yapay zekanın sinir ağları ve büyük veri setleriyle eğitilmesi sürecinden kaynaklanmaktadır. Yapay Zeka, veriler arasındaki bağlantıları öğrenir ancak bu bağlantıları neden kurduğunu bilmez. Bu nedenle yanlış ilişkiler kurarak hatalı sonuçlar üretmesi (halüsinasyon) mümkündür. Bu arada insan beyni de benzer şekilde çalıştığı için batıl inançlar, fobiler ve komplo teorileri gibi yanlış inançlar insanlarda da yaygındır."
TÜRKİYE'DE YAPAY ZEKA ÇALIŞMALARI
"Türkiye’de geçen seneye kıyasla kamu tarafında daha fazla aksiyon alınmaya başlandı" diyen Ergen gelişmeleri şöyle aktardı: "Mecliste Yapay Zeka Komisyonu kuruldu ve Siber Güvenlik Başkanlığı oluşum aşamasında. Ancak, bu yapılar Dijital Dönüşüm Ofisi ve özel sektör ile koordineli çalışmazsa etkili olamaz. Bunun yanına şu andaki kamudaki ve özel sektördeki liyakat seviyesiyle yapay zekâ tsunamisine göğüs geremeyiz. AB bürokrasisinin liyakat seviyesi ve bir önceki dönem Biden yönetimi yapay zekayı engelleme ve regülasyon çerçevesine itti, Çin liyakat seviyesi üretmeyi öne çıkardı. Trump yönetimi de Biden aksine bu konuda Silikon Vadisinden transferle yeniden devlet liyakat seviyesini değiştirdi."
"Ne gibi önerileriniz olur?" sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: İlk olarak koordinasyon yapacak bir sahiplik, eylem planı, özel+kamu bütçesi ve alışık olmadığımız bir liyakat seviyesi ile hazırlanmalıyız. Türkiye, Yapay Zeka yönetimi için yeni bir düzenleyici model geliştirmeli ve Dijital Yapay Zekâ Ajansı kurmalıdır. Avrupa Birliği ve ABD gibi ülkelerle uyumlu inovatif regülasyon çerçeveleri oluşturulmalı. Üniversiteler, ilk öğretim, belediyeler ve diğer kamu kuruluşları, özel sektör iş birliğiyle yeniden beceri kazandırma programları düzenlenmelidir. Yapay zekâ eğitimi lise ve üniversite seviyesinde artırılmalı.
'16 ÜLKE MÜFREDATA ALDI'
"İçinde Türkiye'nin olmadığı 16 ülke en azından ilk, orta veya lisede Yapay Zekayı müfredata almıştır. Üçünü birden alanlar Çin, Portekiz, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Almanya ve Sudi Arabistan’dır. Yapay Zeka asistanlarının kamu ve özel sektöre entegrasyonu için üreticiler teşvik edilmeli ve hızla içselleştirerek katma değer yaratacak etki kalkınma sürecine eklenmelidir. Bunun için meclis hızla yasalar yapmalıdır."
'DÜNYANIN İKİNCİ SOĞUK SAVAŞI'
"Meclisin de içinde yapay zeka kelimesi geçen bir yasası bile olmayan ülkeler bir elin parmaklarını geçmiyor. Bir tanesi de ülkemiz. Verilerimizin doğru ve temiz tutulur olması, verilerin birleştirilebilmesi, anonimleştirilebilmesi de en önemli konulardan biri olmalıdır. Bunun yanında özel+kamu yatırım bütçesi oluşturulmalı, bir veya birden fazla yatırım fonları üzerinden her sene en az birkaç milyar dolarlık yatırım ülkemizdeki veya yurt dışındaki şirketlere yatırılarak hisse sahipliği sağlanmalıdır. Bu süreç de varlık fonu üzerinden organize edilebilir. Bu tekno polarizasyon bize uluslararası yapay zeka paktını da (AI Pact) getirecektir. Ülkemiz adı konulan bu ikinci soğuk savaşta ilk soğuk savaşta olduğu gibi önemli bir rol oynaması için hazırlanmalıyız."
YAPAY ZEKA İNSANLIĞI İKİNCİ TÜR MÜ YAPIYOR?
"Tam değil bu ütopik bakış var her zaman ama şu anda yapay zekayı bir araç gibi düşünebiliriz. Yapay zekayı kullanan insanlar kullanamayanların önüne geçeceği kesin. Uzun vadede bir insanın bilişsel kapasitesine ulaşabilir mi? Buna Hindistan Başbakanı Modi Fransa’daki yapay zekâ konferansında bir örnek verdi. Yapay Zekaya sol el ile yazan bir insan çiz dediğinde sağ ile yazanı çizecektir diye. Çünkü kendisini yaratırlarken verilen bilgilerde sol el çok düşük istatistiki oranda. Aynı şekilde ağzına kadar dolu şarap kadehi de çizemeyecektir çünkü öyle bir örnek görmemiştir görse de çok az göreceği için istatistiki olarak baskın olmayacaktır.
Yapay Zekanın insan zekâsını aşmasının kaçınılmaz olup olmadığı bir fütürizm konusu şu anda. Verilere baktığımızda insan zekâsı biyoloji tarafından sınırlı, beynimizin kapasitesi belli ve gelişmiyor, beynimize giren veriler de sınırlı, etkileşim yaptığımız sosyal çevrenin de bir sınırı var, kas gruplarımız belli. Yani insan da bir üst sınır var ve çok yavaş gelişiyor. Teorik olarak ise yapay zekanın gelişimini kısıtlayan belirgin bir üst sınır henüz görünmemektedir. Veri, işlemci, yazılım, etkileşim en uç noktaya gidecek ölçekleme maliyet karşılanırsa mümkün. Bu durumda, yapay zekânın insanı geride bırakması teorik olarak kaçınılmaz değil, aynı zamanda büyük bir farkla belli alanlarda gerçekleşebilir gibi gözükebilir."
BİLİM KURGU SENARYOLARI
"Diyelim ki bu alanların oranı çok oldu, ne gibi riskler var? Cevap, bilim kurgu senaryolarında fazlasıyla mevcut. Kontrol edilemeyen yapay zekâlar, insan uygarlığını tehdit eden sistemler, bilinmeyen türden bir varoluşsal değişim… ve liste uzayıp gidebiliyor. Ancak ne gibi olumlu sonuçlar doğabilir? Eğer yapay zekâ yalnızca zeki değil, aynı zamanda bilge de olursa, Platon’un ilkesine uygun hareket edebilir. Platon bilginin doğası gereği insanı iyiye yönlendirdiğini savunur. Yani, bir kişi neyin daha iyi olduğunu gerçekten biliyorsa, bilinçli olarak daha kötü bir seçeneği tercih etmez. Yani rasyonel bir varlık, daha kötü sonuç vereceğini bildiği bir yolu, daha iyi bir seçenek varken seçmez. Bu durumda yapay zekâ, yalnızca insanlığın gelişimini değil, belki de kendi başına iyi bir düzen kurmayı da başarabilir. Mondi’nin örneğinde olduğu gibi eğer insanlığın kolektif külliyatı iyilik ve ilerleme baskınlığında ilerliyorsa ki öyle o zaman da yapay zekâ sadece bunların istatistiki papağanlığını yapacak bir araçtır da diyebiliriz. Bu felsefenin, fütüristlerin konusu...Sonuç olarak, bizi bekleyen gelecek konfor alanlarımızı sarsacak kadar 'ilginç' olacak."
BÜYÜK DİL MODELLERİ NASIL ÇALIŞIYOR?
Profesör Ergen şöyle özetliyor:
Büyük dil modelleri, bir sonraki kelimeyi (daha doğrusu kelimenin alt yapı taşı token’ı) tahmin ederek çalışır. Kelime tahmini, girilen tüm cümleyi analiz ederek gerçekleşir. Burada, kelimeler bir uzay düzleminde sayısal vektörlere çevrilir. Bu yöntem, Google’ın 2013 tarihli Word2Vec makalesine dayanıyor. Örneğin, GPS nasıl şehirleri coğrafi koordinatlarla tanımlıyorsa, dil modelleri de kelimeleri sayı vektörleriyle ifade eder. Aralarındaki mesafeye bakarak kelimeler arasındaki ilişkiyi anlar:
GPS rakamlarında Ankara - Konya mesafesi İstanbul - Ankara mesafesinden daha kısa olduğundan Ankara’nın GPS rakamları Konya’ya yakındır, İstanbul’a uzaktır. Aynı şekilde dil modellerinde, 'Armut' ve 'karpuz' birbirine daha yakındır çünkü metin içeriklerinde birbirini daha çok görürsünüz, ama “Karpuz” ve “çip” birbirine uzaktır, aynı metinde daha az görürsünüz.
İşte dil modelleri her kelimeyi bir sayıya dönüştürür. Örneğin, ChatGPT bir kelimeyi 12,228 sayı ile bir vektör içinde tanımlar.
DEEPSEK’İN GETİRDİĞİ YENİLİKLER
DeepSeek, dil modeli tasarımında birkaç önemli değişiklik yaptı:
1. Daha Az GPU Kullanımı:
ChatGPT gibi modeller, her kelimeyi tek tek tahminleyerek metin üretir. DeepSeek, bir seferde iki kelime tahminleyerek verimliliği artırdı. Daha önce konuşulan bu yöntem, DeepSeek tarafından daha yüksek doğrulukla optimize edildi.
2. Daha Verimli Aritmetik İşlemler:
Yapay zekâda her nöron bir ağırlık ile çarpılır ve bu ağırlık 2020’de 16-bit ile tanımlanırken, DeepSeek bunu 8-bit’e indirerek GPU ihtiyacını yarıya düşürdü.
3. Özelleştirilmiş Dikkat Mekanizması (Attention):
ChatGPT genel konulara odaklanırken, DeepSeek özelleştirilmiş alanlarda dikkat mekanizmasını etkinleştiriyor. Örneğin, bir alışveriş merkezi içindeki restoranlardan sadece tercih edilebilecek olanları açmak gibi.
4. Önbellekleme ile Daha Hızlı İşlem:
Bazı hesaplamalar her seferinde aynı olduğundan, DeepSeek önceden hesaplanan verileri önbelleğe kaydederek GPU ihtiyacını azalttı.
5. Daha Az İnsan Müdahalesiyle Model Eğitimi:
ChatGPT önce büyük miktarda internet verisini işler, ardından insanlar tarafından denetlenen testler (supervised learning) ile modeli optimize eder. DeepSeek-R1 Zero, bu sürecin ikinci aşamasını kaldırarak kural tabanlı bir optimizasyon ile daha düşük maliyetli bir eğitim süreci sağlıyor.
YAPAY ZEKA REGÜLASYONLARI NASIL OLMALI?
"Üretken Yapay ZekA teknolojileri bilgi üretme, sanat, müzik, video gibi alanlarda devrim yarattı. Ancak, bunun beraberinde DeepFake içerikler, yanlış bilgi ve fikri mülkiyet ihlalleri gibi riskler de bulunuyor. Yanlış bilgi ve manipülasyonun engellenmesi için yanlış bilgi yayılımına karşı düzenlemeler gereklidir. Değiştirilmiş ses, metin veya görüntü kötü niyetli kullanım için risk oluşturabilir, bu yüzden siber güvenlik çerçevesi oluşturulmalıdır. Ötesinde bu konu telif hakları konusunda gri alanlar yaratmaktadır, bu nedenle net yasal düzenlemeler gereklidir. İnovasyonu teşvik etme ve hesap verebilirliği sağlama arasında hassas bir denge kurmak son derece önemlidir. Bunun ötesinde nükleer bomba yapımının engellenmesi için nükleer hammaddelerin sınır geçişleri üzerinde yoğunlaşan bir güvenlik anlayışı kuruldu, yapay zekâ için de yapay zeka çiplerinden başlayan bir sistemin kurulması gündeme gelecektir."