27.08.2020 - 00:11 | Son Güncellenme:
Cebri, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Bizi korkutmak için yeni bir aile üyesi daha ortadan kayboldu." ifadesini kullandı.
Güvenlik güçlerinin, babasına şantaj yapmak için damadını hiçbir suçlama olmadan gözaltına aldığını kaydeden Cebri, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) damadını 2017'de Suudi Arabistan'a teslim ettiğini ve Ocak 2018'de serbest bırakıldığını hatırlattı.
Cebri, Suudi Arabistan yönetiminin damadının tüm mal varlığına el koyduğunu, yurt dışına çıkışını yasakladığını, eşinin ve çocuklarının ise Kanada'da ikamet ettiğini aktardı.
Cebri, 8 Ağustos'ta Amerikan CNN televizyon kanalına verdiği röportajda, babasının Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman aleyhinde ABD federal mahkemesinde dava açtığını söylemişti.
Cebri, ailesinin hukuk dışı bir terör kampanyasına maruz kaldığını, iki kardeşinin (Ömer ve Sare) halen Suudi Arabistan'da rehine olarak alıkonulduğunu, iki hafta önce kendisinin de babasınınkine benzer bir tehdit aldığını ve hayatına kastedildiğini, Kanada ve Amerikan istihbaratlarının konuyu iyi bildiklerini aktarmıştı.
Saad el-Cebri'nin ifadeleri
Baba Saad el-Cebri açtığı davada, Bin Selman ile anlaşmazlık yaşamasının ardından geçen süreçte Cemal Kaşıkçı cinayetinden birkaç gün sonra aynı cinayette görev alanların olduğu bir suikast timinin kendisini öldürmek için Kanada'ya gönderildiğine dikkati çekmişti.
Bin Selman'ı ülkeden kaçtıktan bir yıl sonra kendisini öldürmek için bir suikast timi göndermekle suçlayan Cebri, kendisinin ülkeye dönmesi için Bin Selman'ın defalarca verdiği uğraşlara olumlu cevap vermediğini vurgulamıştı.
Suudi Arabistan'a geri dönmesi için Muhammed bin Selman'ın tehditlerini tırmandırdığını söyleyen Cebri, kendisine ülkeye geri dönmesi için de tüm araçları kullanacağını söylediğini ve zarar verecek icraatlar yapmakla tehdit ettiğini kaydetmişti.
Cebri, 2017 yılında kaçmak zorunda kaldığı Kanada'da Muhammed bin Selman'ın baskılarına karşı direnmeye çalışıyor.
Muhammed bin Selman ortadan kaybolan muhalif Suudi Prensi Paris'ten Riyad'a kaçırmış
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, 2016'da muhalif prens Sultan bin Turki'yi, özel uçağıyla Riyad'a kaçırdığı bildirildi.
ABD merkezli Vanity Fair dergisinin internet sitesinde yer alan makaleye göre, Suudi Arabistan'ın kurucusu Kral Abdulaziz'in torunu bin Turki, Veliaht Prens bin Selman tarafından özel uçakla Paris'ten Riyad'a kaçırıldı. Muhalif prens, uçağın Kahire yerine Riyad'a inmesinin ardından ortadan kayboldu.
Sultan bin Turki, muhalif görüşleri nedeniyle 2003'te kuzeni Prens Abdulaziz tarafından İsviçre'den Riyad'a kaçırılmıştı.
Türki, sonraki 11 yılının bir kısmını Suudi Arabistan'daki hapishanelerde ve Riyad'daki yüksek korumalı devlet hastanesinde geçirmişti.
Sağlık durumu kötüleşen Türki'nin, artık Kraliyet Ailesi için bir tehdit olmadığına karar verilmesinden sonra 2014'te ABD'de tedavi görmesine izin verilmişti.
Kaçırıldığı için Kraliyet Ailesine dava açtı
Sağlığına kavuşan Türki, 11 yıllık tutsaklığın ardından Avrupa'daki lüks yaşantısına devam etti ve Kraliyet Ailesi'ne eleştirilerini sürdürdü.
Kraliyet ailesi tarafından gönderilen gelirlerin kesileceğini düşünen Türki, 2003'te kaçırılışı sırasında aldığı yaralar nedeniyle Suudi hükümetinden tazminat istemeye karar verdi.
Türki, 2015'te Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz'in göreve gelmesinin ardından iktidara yükselen oğlu Veliaht Prens bin Selman'ın, kendisine yardım edeceğine inanıyordu.
Veliaht Prens bin Selman tarafından talebi reddedilen Türki, 2015 yazında İsviçre'deki bir mahkemede, kendisini 2003'te kaçırdıkları için Kraliyet Ailesi'ne dava açtı.
Türki'nin yakınları, bu hamlesinden dolayı endişelenerek, "Seni bir kez kaçırdılar, neden bir kere daha kaçırmasınlar?" uyarısında bulunsa da Türki başına bir şey gelmeyeceğini düşünüyordu.
Türki, pek tanımadığı Veliaht Prens bin Selman'a güvendi
Kraliyet ailesinden gönderilen gelirleri kesilen Türki, Mısır'daki babasından aldığı davette, kendisini Kahire'ye götürmek üzere özel bir uçak gönderileceğini öğrendi.
Suudi ailesine yönelik eleştirileri nedeniyle Kraliyet ailesi tarafından gelirleri kesilen ve Mısır'daki babasını görmek için sabırsızlanan Türki, pek tanımadığı Veliaht Prens bin Selman'a güvendi.
Muhalif prensin, kendisini kaçırmak için gönderilen Boeing 737-800 tipi yolcu uçağının Mısır'daki babasıyla buluşacağı Kahire yerine Riyad'a ineceğinden haberi yoktu.
Pilotun uçuşla ilgili yetersiz bilgisi ve normalden iki kat fazla sayıdaki 19 kişilik kabin ekibinin tamamının erkek ve bazılarının ise iri cüsseli olması Türki'nin şüphelenmesine neden olmadı.
Türki'nin korumaları, uçağa binmemesini, bunun bir tuzak olduğunu ve uçağın Kahire'ye inmeyeceğini söylemelerine rağmen onu ikna edemediler.
Saatler sonra uçak alçalmaya başladığında ise altlarındaki şehirde Nil Nehri ya da piramitlerin olmayışından iniş yapacakları yerin Kahire olmadığını fark ettiler.
Riyad'a inen uçaktan kabin ekibiyle çıkan Türki, bir daha ortalarda gözükmedi.
Uçağın pilotu Bin Selman'a çok yakın isimlerden Suud el-Kahtani çıktı
Kaçırma operasyonundan sonra uçağın "Kaptan Saud" lakaplı pilotunun ismi, Bin Selman'a çok yakın isimlerden Suud el-Kahtani olarak açıklandı.
Türki'nin kaçırılmasından 2 yıl sonra da Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğunda öldürüldü.
Kaşıkçı, Suudi Arabistanlı bir yetkilinin kendisinden Suudi Arabistan'a dönmesini istediğini söylemişti. Bu ismin de Kahtani olduğu anlaşılmıştı. Kahtani, Kaşıkçı cinayetinde okların yöneldiği başlıca isimlerdendi.