21.10.2022 - 07:02 | Son Güncellenme:
Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Yaşadığı ruhsal bozukluklar sebebiyle sanatını bambaşka bir tarzla yansıtan, sanat tarihinin en çok konuşulan isimlerinden Van Gogh ile ilgili bugüne kadar pek çok yazıldı, çizildi. Ancak onun aşk hayatına dair duyduklarımız neredeyse yok denecek kadar az. Oysa dünyaca ünlü ressamın yanlış anlaşılıp yorumlanan bir hayat kadınıyla olan aşkı Türk filmlerini aratmayacak türden.
HAYATI TERZİLİK VE FUHUŞ ARASINDA BÖLÜNMÜŞTÜ
Bu aşk hikâyesi Van Gogh'un Clasina Maria Hoornik'e resimlerinde yer alması için modellik teklif etmesiyle başladı. Hoornik, Van Gogh'tan 3 yaş büyüktü. Çizimleri için modellik yapmasını teklif ettiğinde hayat kadınlığı yapıyordu. Van Gogh erkek kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplarda kendisi için çalışan bu kadına nadiren yer veriyor, çoğu zaman ondan yalnızca hayatında olan herhangi bir kadın gibi bahsediyordu. Ancak bir müddet sonra adı mektuplarda Christien olarak geçen kadından zamanla 'Sien' olarak bahsetmeye başladı. Van Gogh ile Sien arasında bir aşk kıvılcımlanmaya başlamıştı. Genç kadın ise onu ideal bir eş adayı olmaktan alıkoyan son derece zor bir hayata sahipti. Babasını kaybettiğinde Hollanda'nın Lahey şehrindeki hayatı terzilik ile fuhuş arasında bölünmüştü.
'ÇOCUĞUNU TAŞIDIĞI ADAM TARAFINDAN TERK EDİLMİŞ'
Van Gogh'la ilk tanıştığında Hollanda, Lahey'de yaşıyordu. Maria Wilhelmina adında 5 yaşında bir kızı vardı ve ayrıca oğluna hamileydi. Zaman zaman ikinci çocuğun Van Gogh'dan olduğu iddia edilse de tanışma tarihleriyle çocuğun dünyaya gelmesi arasındaki zaman birbirini tutmuyordu. Çevresinde bu kadın için yapılan 'pis' ve 'kaba' gibi yorumlar ise Van Gogh için oldukça önemsizdi. Karşısındaki kadına baktığında gördüğü tek şey ruhuydu. Öyle ki Gogh kardeşi Theo'ya yazdığı bir mektupta Sien ile ilk görüşmesini söyle yazmıştı:
"Geçen kış, çocuğunu taşıdığı adam tarafından terk edilmiş hamile bir kadınla tanıştım. Kışın sokaklarda dolaşan hamile bir kadın. Nasıl para kazandığını tahmin edersin. O kadını model olarak işe aldım ve bütün kış onunla çalıştım. Ona bir modelin tam yevmiyesini ödeyemedim ama yine de kirasını ödedim. Kendi ekmeğimi paylaşarak onu ve çocuğunu açlıktan, soğuktan kurtarabildim."
EVLENMEK İSTEDİĞİNDE AİLESİ TEHDİT ETTİ
Sien, ünlü ressamla bir buçuk yıldan fazla bir süre çalıştı ve yaşadı. Van Gogh genç kadın için mütevazı dairesinde adeta bir aile hayatı yaratmıştı. Ancak o sırada Sien'in annesi ona daha iyi para kazanması için hayat kadınlığına dönmesini söylüyordu. Van Gogh ile Sien'in sık sık tartışmalarının en büyük sebebi de yoksulluktu. Van Gogh, Sien ile evlenmek istediğini açıkladığında ise ailesi onu akıl hastanesine yatırmakla tehdit etti. Ancak Gogh tüm tehditlere rağmen bu sevdiği kadından vazgeçmek istemiyordu. Yaşadığı bu ilişki Van Gogh, "O ve ben bütün sıkıntıları birlikte yüklenmek zorunda olan iki talihsiziz" diye yazmıştı.
Bir süre sonra atölye olarak da kullanacakları daha büyük bir yere taşındılar. Gogh, bu evde sevgilisi Sien'ı ve onun sarılıkla mücadele eden çocuğunu resmetti. Aslında o pek iyi bir anne de sayılmazdı. Yoğun şekilde alkol ve sigara kullanıyor, çocuklarıyla da yeterince ilgilenmiyordu. Birçok kişi Van Gogh'un onun gibi birini neden sevdiğine anlam veremiyordu. Kendi karısını fuhuşa zorlayan ve daha sonra boşayan Sien'ın erkek kardeşi, Sien'a da aynı şeyleri yapmak istiyordu. Üstelik belirli bir pay karşılığında Sien'in annesi onu bu işi yapması için desteklemişti. Tüm istekleri genç kadının bu ressamdan kurtulmasıydı ve bunun için de her türlü yolu deniyorlardı.
YAŞADIKLARI SORUNLAR İLİŞKİYİ YIPRATTI
Bütün bu yaşananlar ise Van Gogh'u daha çok depresyona itiyor ve gün geçtikçe içine kapanmasına sebep oluyordu. Neticede bu ilişkinin artık bir çıkmaza girmişti. Van Gogh sanatçı olma fikrine takıntılı, garip bir karakterdi. Sien ise sert bir kadındı, çoğu zaman pis ve kaba görünüyordu. Ayrıca sanat ve edebiyatla da hiçbir ilgisi yoktu. Zamanla ikili arasındaki gerginlikler arttı, nihayetinde beklenen kehanet gerçekleşti ve kimsenin anlam veremediği çift yollarını ayırdı. Van Gogh, bir ressam olarak becerilerini geliştirmek için Hollanda'nın kuzeyindeki uzak bir bölge olan Drenthe'ye doğru yola çıktı. Sien, Vincent'ın ayrılmasından kısa bir süre sonra iki küçük çocuğunun bakımını devretti. Küçük kızı Maria ve bebek Willem, Sien'in annesi ve erkek kardeşi Pieter ile birlikte yaşamaya gönderildi.
Van Gogh Uzmanı Martin Bailey kaleme aldığı "Living with Vincent van Gogh: The Homes & Landscapes that Shaped the Artist" adlı kitabında Sien Hoornik'in intiharını ve bu ilişkiye dair gizli saklı kalan tüm detayları ilk kez ortaya koymuştu.
YAŞADIĞI ZORLU HAYATA DAYANAMADI
Sien, Lahey'den Delft'e, ardından Antwerp'e ve sonunda Rotterdam'a taşındı. 1901'de 51 yaşındayken ilk kez evlendi. Kocası ondan 11 yaş küçük Arnoldus van Wijk'ti. Ancak 22 Kasım 1904'te Sien yaşadığı bu zorlu hayata artık katlanamadı. Cansız bedeni Rotterdam merkez istasyonunun hemen kuzeyindeki Provenierssingel Kanalı'nda bulundu. Kendini suda boğmuştu. Yani 14 yıl sonra sanat tarihçilerinin çoğuna göre 1890 yılında intihar ettiği belirtilen Van Gogh ile aynı sonu paylaşmıştı. Kanalda bir kadın cesedi bulunduğunu manşetine taşıyan bir gazetede ise Sien için sarf edilen ifadeler ise şöyleydi:
"Çok zayıf, 1.65 metre boyunda, koyu kahverengi saçlı ve kahverengi gözlüydü. Siyah giyinmişti. Sol elinin orta parmağında gümüş bir yüzük vardı. Naaşı şehrin ana mezarlığı olan kuzey Rotterdam'daki Crooswijk'e defnedildi."
Büyük bir tesadüf olsa da Sien'ın intiharından 12 gün önce Rotterdam'daki Oldenzeel Galerisi'nde Van Gogh'un çalışmalarından oluşan büyük bir sergi açıldı. Bu sergi Van Gogh'un sanat camiası tarafından tanınmasını sağlamıştı. Sien'ın büyük aşk yaşadığı adamın giderek artan şöhretinden haberdar olup olmadığı da büyük bir merak konusu olarak kaldı.