10.05.2023 - 09:57 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
BBC, 'Türkiye seçimleri: Erdoğan ve Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı için kesin seçenekler sunuyor' başlıklı analizine "Türkler tarihi bir dönüm noktasındalar, ülkelerinin geleceği için çarpıcı biçimde farklı yollar sunan ve cumhurbaşkanlığı seçiminde en önde görünen iki isim arasında karar vermeleri gerekiyor" cümlesiyle başladı.
BBC muhabiri Paul Kirby'ye göre, 20 yılı aşkın bir süredir iktidarda olan Erdoğan, güçlü ve çok yönlü bir Türkiye portresi çiziyor ve altı milyon istihdam oluşturma sözü veriyor, yanı sıra Batı'yı onu devirmeye çalışmakla suçluyor. Geniş bir muhalefet tarafından desteklenen baş rakibi Kılıçdaroğlu ise, NATO üyesi ülkeyi yeniden Batı cephesine çekmeyi vadediyor.
Öte yandan Türkiye NATO savunma ittifakının bir parçası, Erdoğan Rus S-400 sistemi satın aldı ve ülkesinin ilk nükleer santralini hizmete açtı. Çin ve Rusya ile ilişkileri de sağlamlaştırdı. Erdoğan, çok taraflı bir duruşu savunuyor, Türkiye'yi 'bir barış ve güvenlik adası' olarak tanıtarak Rusya'nın Ukrayna'daki savaşında arabulucu rolü üstleniyor.
Ayrıca geçtiğimiz yıllarda ciddi ekonomik sıkıntının yaşandığı ülkede, Erdoğan hala yüksek büyüme, altı milyon yeni iş ve turizm için büyük bir destek vaat ediyor.
Al Jazeera'nın kıdemli siyasi analisti Marwan Bishara ise, 'Türkiye seçimleri, Batı'nın kuruntuları' başlıklı yazısında, "Kazansın veya kaybetsin; Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mirası devam edecek" diyor:
"Gerçekte kazanmak, insanların sandıkta boy göstermelerini sağlamakla ilgili ve görevdeki başkan, tabanını toplamakta oldukça becerikli olduğunu kanıtladı. Tecrübeli bir siyasetçi ve karizmatik kampanyacı olan Erdoğan, kırsal kesim ve işçi sınıfından muhafazakarlar arasındaki tabanını güçlendirdi. Destekçileri ona, muhalefetin kendi adayına bağlı olduğundan daha bağlı ve onun yeniden seçilmesine adanmış durumda. Bu sebeple, hava koşullarının yağmur veya güneşli olması fark etmeden oy kullanmaya gitme ihtimalleri yüksek."
Analist Bishara, yazının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimlerin çoğunlukla dış değil iç meseleler üzerinden kazanıldığını ve kaybedildiğini açıkça anladığını vurguladı:
"Bu yüzden, seçimlerin arifesinde ülkesi hakkında büyük açıklamalar yaparak devletin manivelalarını kendi lehine kullandı. Erdoğan kazanırsa, iç ve dış gündemlerini özellikle Rusya, Avrupa ve ABD'ye karşı ikiye katlayacağı kesin. Türkiye'nin çıkarları için Batı ve Rusya ile ilişkileri dengeleyerek büyük güçlere karşı dengeli bir yaklaşım izlemeye devam etmesi bekleniyor. Rusya ile ticari ve jeopolitik ilişkileri güçlendirirken, Türkiye'nin NATO üyeliğini koruyacaktır. Dış politika tecrübesinden yoksun olan Kılıçdaroğlu ise, seçilmesi halinde, muhtemelen Türkiye'nin Batılı ve NATO ortaklarına karşı tavrını yumuşatacak, İsveç'in askeri ittifaka üyeliği üzerindeki vetoyu da kaldıracaktır."
Geride kalan 20 yılda Erdoğan'ın Türkiye'nin iç ve dış politikalarını güçlü şekilde biçimlendirdiği yorumunu yapan Al Jazeera analisti, şu ifadelere yer verdi:
"Onu sevin veya nefret edin, Erdoğan'ın yaklaşan seçimleri kazansa da kaybetse de Türkiye'ye damgasını vurmuş bir cumhurbaşkanı olduğunu kabul etmek gerekir."
Rus Kommersant gazetesinde yayımlanan 'Türkiye ikisinden birini seçecek' başlıklı analizde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ana rakibi Kılıçdaroğlu'nun 14 Mayıs'taki seçimin bitiş çizgisine başa baş girdiğini yazdı.
Sandıktan çıkacak sonucun yalnızca Türkiye'yi değil dünyayı etkileyeceğini belirten Kommersant analisti Marianna Belenkaya, Erdoğan'ın uluslararası arenada birçok açıdan benzersiz ve önemli bir rol oynadığı yorumunu yaptı.
Son anketlerin ikinci turu gösterdiğini belirten Kommersant, Muharrem İnce ve Sinan Oğan'ın alacağı oyların ilk turun kaderini belirleyeceğini aktardı. 14 Mayıs'tan sonra gerçekleşecek muhtemel meclis aritmetiğine dair de anket sonuçlarına yer veren Rus gazetesi, seçimde ilk kez oy kullanacak 5 milyonu aşkın gencin siyasi partiler ve cumhurbaşkanı adayları için ana hedef olduğunu bildirdi.
Kommersant analisti Belenkaya'ya göre, uluslararası medyanın Türkiye'de kurulacak sandığı 'dünyanın en önemli seçimi' diye tanımlaması tesadüf değil. Uzmanlar, Türkiye'nin dünya güçlerinin çıkarlarının kavşak noktasında kaldığını, yanı sıra NATO üyesi olarak Rusya'ya fazlasıyla yakın olduğuna dikkat çekiyor:
"Belki de, bugün dünyada Türkiye lideri Erdoğan ile Rus mevkidaşı Vladimir Putin kadar kolayca ortak dil bulabilecek başka siyasetçi yok."
Erdoğan ve Putin'in son 10 yılda 30'dan fazla baş başa görüştüğünü, yüzlerce telefon konuşması yaptığını hatırlatan Kommersant, buna karşın Ankara ile Washington arasındaki iletişim ise giderek azaldı, aralarındaki tezatlıklar acı verici şekilde algılandı. Ankara ve Moskova, Suriye, Libya, Ukrayna ve Dağlık Karabağ'da farklı taraflar da olsalar da, en karmaşık uluslararası sorunlarda anlaşmaya varabiliyor.
Gazeteye konuşan Turkish Agenda adlı Telegram kanalındaki Türkolog yazar Yaşar Niyazbayev, "Batı daha çok Erdoğan'ın yenilgisiyle alakalı, Rusya ise tam tersi. En azından Türkiye'de dışarıdan gelen açıklamalar bu şekilde değerlendiriliyor" dedi.
Rus gazetesi, Türkiye'nin Ortadoğu'da sorun yaşadığı ülkelerde son dönemde yeni sayfalar açtığını da ekledi.