22.06.2023 - 06:39 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - İnşa edildiğinde tarihin en büyük yolcu gemisi olan, "Asla batmaz" denilse de 15 Nisan 1912 tarihinde tüm dünyayı şoke ederek bir buz dağına çarpması sonucu batan 'kötü şöhretli' yolcu gemisi Titanik hakkında 80'li yılların sonuna kadar sayısız iddia ortaya atıldı. 1985'te Robert Ballard tarafından enkazı bulunana kadar devam eden bu iddiaların birçoğu gerçek olma ihtimalini yitirdi, Titanik'in enkazına doğru birçok keşif gezisi düzenlenmeye başlandı. Özellikle 14 dalda aday olduğu Akademi Ödülleri'nde 11 Oscar kazanan 1997 yapımı 'Titanik' filminden sonra bu keşif gezileri adeta bir geleneğe dönüştü, paha biçilemez enkaz turu için milyonlar ödendi. Geçtiğimiz günlerde Titanik enkazına yapılan bir keşif gezisi ise şu anda tüm dünyanın nefesini tutmasına sebep olmuş durumda. Geçtiğimiz aylarda daha önce ortaya çıkarılmamış görüntülerle adından söz ettiren Titanik, bu kez de geminin enkazını ziyaret etmeye giden denizaltının kaybolmasıyla gündemin üst sıralarında.
Geçtiğimiz salı günü 13.00'te yapılan açıklamayla Titanik’e keşif seferi düzenlerken kaybolan ‘Ocean Gate Titan’ denizaltısındaki oksijen için kalan sürenin 40 saat olduğu açıklanmıştı. Yapılan hesaplamalara göre kritik 96 saat bugün doldu. Kayıp denizaltı, arkasında binlerce gizem bırakarak 5 yolcusu ile Titanik’in talihsiz sonuna 111 yıl sonra kader ortaklığı yapmak üzere. Peki denizaltı içerisindeki 5 kişi 96 saat boyunca neler hissetti? Bu kritik süreçte karşılaşmış olabilecekleri sağlık sorunları ve özel durumlar için uzmanlar ne diyor?
20 GÜN ÖNCE NELER OLACAĞINI YAZDI
ABD Deniz Kuvvetleri Gazisi Eski Deniz Altı Tıbbı Ve Radyasyon Sağlığı Direktörü Dr. Dale Molé, Titanik keşfi için suya indirilen 'Ocean Gate' denizaltısı henüz kaybolmadan sadece 20 gün önce bir denizaltıda mahsur kalmanın tüyler ürpertici sağlık etkileri konusunda yazdığı 29 Mayıs tarihli makalede çarpıcı uyarılarda bulunmuştu. Bir tıp dergisi için kaleme aldığı makalede Dr. Dale Molé, ticari su altı gemilerindeki mücadele ortamını, düşen sıcaklıklarla ortaya çıkacak durumları, yolcuların tükenmekte olan oksijen kaynaklarından doğacak olumsuz sonuçları, zehirli karbondioksit ile karşı karşıya kaldıklarında olabilecekleri tek tek sıralamış, hemen akabinde konunun tüm detaylarını İngiltere merkezli Daily Mail gazetesine özetlemişti. Denizaltının kaybolmasından sonra tekrar Daily Mail'e yorumlarda bulunan Dr. Dale Molé’nin sözlerinden yola çıkılarak kayıp 5 kişinin yaşayabileceği sağlık sorunları şu şekilde sıralandı:
"Hâlâ kayıp olan Ocean Gate Titan gemisi, yolcular kapalı alanda nefes verdiğinde oluşacak fazla zehirli gazı gidermek için bir karbondioksit arıtmasına sahip olmalı. Ancak çoğu gemide bu sistem sınırlı bir kapasiteye sahip. Ayrıca okyanusun derinliklerindeki düşük sıcaklıklar nedeniyle hipotermi ve oksijeni tüketebilen panik atakların neden olduğu hiperventilasyon (gerekenden daha hızlı ve/veya daha derin nefes alma durumu) riski de mevcut."
KADEMELİ BOĞULMA, HİPOTERMİ, PANİK ATAK
Dr. Dale Molé'ye göre, denizaltında bulunan 5 kişi nefes almakta problem yaşamaya başladıklarında kademeli boğulma evresinden geçerek önce şiddetli baş ağrıları çekebilir, hemen ardından ise yavaş yavaş bilinçsiz bir hale geçebilirler. Bilinçsizleşme halini kafaya bir poşet geçirme örneğiyle açıklayan Dr. Dale Molé, "İnsanları hava geçirmez bir ortamdayken ilk öldüren oksijen seviyesi değil, yükselen karbondioksit seviyesidir. Kafanıza bir torba geçirmek gibi düşünebilirsiniz. Bir tıkanıklık veya hava açlığı hissedecekler ve bunu bilinç kaybı takip edecek" diye konuştu. Hipoterminin denizaltındaki 5 yolcu açısından bir diğer önemli sağlık problemi olmuş olabileceğine işaret eden Dr. Dale Molé, "Böyle küçük bir denizaltının içinde gemideki elektronik ekipman bir miktar dahili ısı üretecek ve çok büyük bir alan olmadığı için yolcular ısı üretecek. Fakat ortadaki küre okyanusla temas ettiği için orası oldukça hızla soğuyacak" dedi.
Denizaltında mahsur kaldığını fark eden 5 yolcunun her dakika ilerlediğini zamanın kendilerinin aleyhinde ilerlediğini fark etmeleri psikolojik açıdan onları tamamen büyük bir çöküntüye itmiş ve büyük bir paniğe kapılmış olabilirler. Dr. Dale Molé, denizaltındaki yolcuların şiddetli panik ataklar geçirmiş olabileceklerini belirterek, "Panik atak esnasında kalp atış hızında artış, nefes darlığı, titreme gibi problemler yaşanabilir. Yolcuların hızlı ve derin nefes almaya başlamaları beraberinde ciğerlerine çok az oksijen çekip dışarıya çok daha fazla karbondioksit vermelerine sebep olabilir. Bu da karbondioksit oranının giderek çoğalmasına ve ayrıca olması gerekenden daha hızlı ya da derin nefes almaya yani hiperventilasyona sebep olabilir ve oksijeni daha hızlı tüketebilir" yorumunda bulundu.
Yetkililer, Kanada'nın Newfoundland kıyılarındaki Titanik enkazının bulunduğu yere yapılan bu gezinin sert hava koşulları nedeniyle birkaç gün ertelendiğine dikkat çekmişti. Keşif gezisi için denizaltında bulunan 5 kişiden biri olan Hamish Harding'in daha önce 9-11 Temmuz 2019'da Apollo 11'in Ay'a inişinin 50'nci yıl dönümünü kutlamak için Gulfstream'de Kuzey ve Güney Kutupları üzerinden dünyanın etrafını dolaşarak liderlik ettiği 100 kişilik ekipte yer almış ve ekiple birlikte Guinness Rekorlar Kitabı’nda kendine yer bularak tarihe geçmişti. Denizaltıdaki diğer isimlerin ise Pakistanlı iş insanı Şahzada Davud ve oğlu Süleyman Davud, denizaltının sahibi olan OceanGate şirketinin kurucusu ve CEO'su Stockton Rush ve Fransız denizaltı pilotu Paul Henry Nargeolet olduğu açıklanmıştı.
Ocean Gate şirketi, resmi sitelerinden ve sosyal medya hesaplarından arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini duyurdu. Şirketin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "Mürettebatı güvenli bir şekilde geri getirmek için tüm seçenekleri araştırıyor ve harekete geçiriyoruz. Tüm odak noktamız dalgıçtaki mürettebat üyeleri ve aileleridir. Denizaltıyla yeniden bağlantı kurma çabalarımızda çeşitli devlet kurumlarından ve derin deniz şirketlerinden aldığımız kapsamlı yardım için derinden müteşekkiriz. Mürettebatın sağ salim dönmesi için çalışıyoruz."
PATLAMA SESLERİ HÂLÂ DUYULUYORDU
Derin deniz kaşifi ve RMS Titanik araştırmacısı David Gallo’nun notuna göre, ekipler her 30 dakikada bir patlama sesleri tespit etti ve dört saat sonra ek sonar cihazları konuşlandırıldı. O sırada patlama sesleri hâlâ duyuluyordu. ABD merkezli yayın kuruluşu CNN'in elde ettiği verilere göre salı günü patlamanın ne zaman ve ne kadar süreyle duyulduğu belli değildi. Bilgiler daha sonra şu şekilde revize edildi: "Ek akustik geri bildirim duyuldu ve yüzey varlıklarının vektörlenmesine yardımcı olacak, hayatta kalanlarla ilgili umutların devam ettiğini gösterebilecek veriler elde edildi."
ABD Sahil Güvenlik ekipleri, su altı seslerinin Kanadalı bir P-3 uçağı tarafından tespit edildiğini ve su üzerinde beyaz bir dikdörtgen görüldüğünü açıkladı. Ancak ajans daha sonra "Aramalar olumsuz sonuçlar verdi" diye yeniden bir tweet attı. Titan'ı aramak için aynı zamanda iki denizaltı da konuşlandırıldı. Bunlar dünyanın en gelişmiş su altı arama araçları arasında yer alıyor ancak denizaltı keşfedilse bile Titan'ın 5 yolcusunu kurtarmak için çok geç kalınmış olabilir.
'ADETA BİR 'İNTİHAR GÖREVİ'YDİ'
Ağustos 2021 yılında Titanik'in enkazını Titan denizaltısında görmek için para ödeyen ve 'enkaz gezisi' için OceanGate şirketine para ödeyen kişilerden biri de Alman vatandaşı Arthur Loibl'di. 60 yaşındaki Loibl, denizaltının kaybolmasından hemen sonra Almanya merkezli Bild gazetesine konuşarak geçmişte bu şirketle yaşadığı denizaltı tecrübesini anlattı. Yolculuklarına başlamadan önce ilk bindikleri denizaltının teknik sıkıntılar nedeniyle çalışmadığını söyleyen Loibl, elektrik problemleri neticesinde yolculuklarının tam 5 saat gecikmeli olarak başladıklarını söyledi. Yaşadığı deneyimi bir 'intihar görevi' olarak tanımlayan Loibl, "Bugüne kadar yaşadığım en riskli maceraydı. Titanik enkazına yaptığımız o yolculuk adeta bir 'intihar görevi'ydi" diye konuştu. Yaşadığı denizaltı tecrübesini Bild gazetesine aktaran Loibl, şu çarpıcı açıklamalarda bulundu:
"Çok güçlü sinirlere ihtiyacınız olmalı. Klostrofobik bir ortam. Tam 10 saat boyunca bağdaş kurarak oturabilmeniz gerekiyor ve bunu başarmak sanılandan daha zor. Orası bir nevi cehennem gibi bir yer. Sadece 2 buçuk metrelik bir boşluk var. Aksilik yaşanma ihtimali yüksek. Bizim bindiğimiz ilk denizaltı çalışmamıştı. Bu yüzden 1600 metre derinlikten vazgeçmek zorunda kaldık. Yaşadığımız elektrik problemleri nedeniyle suya tam 5 saat geç girdik. Yolculuk başlamadan hemen önce alçalırken denge sağlaması gereken bir stabilizasyon tüpünün braketi yırtıldı. Bu braket fermuarlarla yeniden bağlandı ve nedense beni o kadar da endişelendirmedi. Fakat son olaydan sonra hayatta kaldığım için kendimi inanılmaz şanslı hissediyorum."
'TITAN LANETİ' 1898'DE BAŞLADI
Tarihte 'Titanik'i tahmin eden kahin' olarak bilinen ABD'li yazar Morgan Robertson'ın meşhur romanı 'Futility' 1898’de yayımlanmıştı. Kitap Kuzey Atlantik’te bir buzdağına çarparak batan İngiliz Okyanus gemisinin hikâyesi anlatılıyordu. Kitabın yayımlanmasının üzerinden sadece 14 yıl geçtikten sonra anlatılan hikâyenin birebir aynısı, Kuzey Atlantik’te buzdağına çarparak batan İngiliz okyanus gemisi RMS Titanik ile gerçeğe dönüştü. O tarihten sonra romanın adı 'The Wreck Of Titan' (Titan’ın Batışı) olarak değiştirildi.