20.06.2022 - 08:50 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Güney Amerika ülkesi Kolombiya'da Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunu eski gerilla hareketinin üyesi solcu aday Gustavo Petro kazandı. Sağcı popülist rakibi Rodolof Hernandez'i mağlup eden Petro, seçimde oyların yüzde 50,5'ini almayı başardı.
Kolombiya'da şimdiye kadar diğer birçok Latin Amerika ülkesinden farklı olarak ekonomi politikasında radikal değişim vadeden hiçbir solcu siyasetçi başkan seçilememişti.
Ülkenin ilk sol hükümetini kuracak olan Petro, seçimin Kolombiya halkı için bir sevinç günü olduğunu söyledi ve gerçek bir değişim getireceği yönünde söz verdi.
Başkent Bogota'da destekçilerine seslenen Petro, zaferinin ülke tarihinde mezhepçilik ve hoşgörüsüzlükten uzaklaştığı yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu belirtti ve "Bugün sokakların ve meydanların günüdür" dedi.
Petro'nun başkan yardımcısı ve eski bir temizlikçi olan Francia Marquez ise ülkede bu görevi üstlenecek ilk siyahi kadın olacak.
62 yaşında olan ve Bagota'nın eski belediye başkanı olan Gustavo Petro, yoksulluk, şiddet, kentlerdeki suç oranları ve yolsuzluk karşısında umut veren lider olarak seçmenin karşısına çıkmıştı.
Rakibi Hernandez, ise seçimin ardından sosyal medyada paylaştığı bir videoda Petro'nun zaferini kabul etti. 700 binden fazla oy farkıyla mağlup olan Hernandez, "Kolombiya halkının büyük çoğunluğu diğer adayı seçit. Seçimden önce de dediğim gibi, seçim sonuçlarını kabul ediyorum" dedi.
Kolombiya, geleneksel olarak sağcı siyasetçilerce yönetilen bir ülke. 50 milyon nüfuslu ülkenin yüzde 40'ı yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Dünya Bankası'na göre, Kolombiya eşitsizliklerin en yüksek seviyede yaşandığı ülkeler arasında.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Biden yönetiminin Kolombiya ile ilişkilerini güçlendirmeyi dört gözle beklediğini söyleyerek Petro'yu zaferinden dolayı tebrik etti.
Siyasi rakipleri eski bir Marxist gerilla mensubu olan Petro'nun Venezuela ve bölgedeki diğer sol yönetimlerle ilişkileri güçlendirmesinden korkuyor.
Wall Street Journal, 'Kolombiya başkanlığını kazanan solcular ekonomiyi tersine çevirmeyi planlıyor' manşetiyle verdiği sonucun, ABD'nin Latin Amerika'daki en sıkı müttefikinde ekonomideki devlet kontrolünün artırılacağını bildiriyor.
Sonucu manşetine taşıyan Al Jazeera, 'Kolombiya eski gerillayı ilk solcu başkan olarak seçti' dedi, BBC 'Solcu eski gerilla Kolombiya başkanlığını kazandı' başlığını kullandı.
CNN International, 'Solcu aday ve eski gerilla Petro Kolombiya başkanlık yarışını kazanıyor' başlığıyla seçim sonucunu duyurdu, Güney Amerika ülkesinde ilk kez solun iktidara geldiğini kaydetti.
İngiliz The Guardian, 'Eski gerilla Gustova Petro, Kolombiya'nın ilk solcu başkanı oluyor' başlığını tercih etti. Amerikan Washington Post gazetesi de The Guardian'la aynı başlığı seçti.
New York Times, 'Gustavo Petro seçimleri kazandı, Klombiya'nın ilk solcu lideri oluyor' derken, İngiliz The Times 'Solcu üçüncü denemede Kolombiya başkanı' başlığını kullandı.
BBC Güney Amerika muhabiri Katy Watson, on yıllarını sivil çatışmayla geçiren Kolombiya'da seçim sonuçlarında Petro'nun yoksulluğa yaklaşımı ve daha önce temsil edilmeyenlerin kapsanmasının belirleyici olduğunu aktarıyor:
"Seçimleri tarihi olarak tanımlamak bir klişedir ancak bu gerçek. Muhafazakar bir ülke için büyük bir dönüşüm ve Kolombiya'nın ne kadar değiştiğine dair çok şey söylüyor. Şimdi Kolombiya ilk solcu lideri ve siyah başkan yardımcısıyla farklı bir politik yol arzusuna ilişkin çok şey söylüyor."
İlk turdan birkaç gün önce "Bizden korkuyorlar çünkü ellerindeki iktidarı alacağız" diyen Gustavo Petro, Kolombiya'da esen radikal değişim rüzgarının adayı. Fakat bir yandan da seçildiğinde bir 'engizisyon' ya da 'devr-i sabık' yaratmayacağını söyleyerek uzlaştırıcı mesajlar da verdi.
Petro Kolombiya'da solu bir araya getirmeyi başardı. Tarihi İttifakı, Kolombiya solunun yanı sıra kentli gençlik ve çevrecileri de içine aldı. Başkan Yardımcısı adayı Francia Marquez de çevre hakları gönüllüsü bir siyah kadın politikacı.
Petro'nun 17 yaşındayken katıldığı M-19 isimli gerilla hareketi 1990'larda silah bırakarak hükümetle bir barış anlaşması imzalamıştı. Petro bu harekete 1970'lerde katılmış ve 1985'te tutuklanarak iki yılını hapiste geçirmişti. Örgütteki kod adı Aureliano idi.
Geçmişini hatırlatanlara Petro, onlarca yıldır politika yaptığını ve mensup olduğu grup içinde silahsızlanmayı savunanlardan olduğunu söyleyerek cevap verdi.
M-19 hareketinin en çok hatırlanan eylemi, 6 Kasım 1985'te Adalet Sarayı'na düzenlediği baskındı. Baskında 11'i yargıç 94 kişi ölmüş, ordu müdahale ederek bir gün sonra Adalet Sarayı'nı tekrar ele geçirmişti.
Gerilla günleri geçmişte kalmış olsa da Petro, hala ülkesi Kolombiya'da radikal bir değişimi hedeflediğini söylüyor.
Kendisine karşı olumsuz propaganda malzemesi olan bir başka konu da Venezuela'nın eski lideri Hugo Chavez ve Chavista hareketine yakınlığıydı. Halen Kolombiya'da, Venezuela'daki ekonomik ve toplumsal çalkantılardan kaçmış iki milyona yakın Venezuelalı yaşıyor.
Chavez'den iktidarı devralan Nicolas Maduro ile arasına mesafe koymuş olsa da Petro, iktidara gelirse Venezuela ile kesilmiş olan diplomatik ve ticari ilişkileri yeniden kuracağını söylüyor.
Popülist bir lider olduğunu söyleyenler var ama bir öğretim üyesi ve iktisatçı olan Petro'yu karizmatik bir siyasetçi olarak nitelemek zor.
Ekonomi programında emeklilik fonlarının yeniden düzenlenmesi ve şu anda emeklilik hakkından yararlanamayan üç milyon kişiye daha emekli maaşı bağlanması, en zengin kesimlerin vergilerinin artırılması ve en yoksul kesimlerin durumunu düzeltmeye yönelik topumsal projelere ağırlık verilmesi var.
Mart ayında başkan seçilirse ilk icraatlarından birinin ülkedeki açlıkla mücadele amacıyla bir "ekonomik olağanüstü hal" ilan etmek olacağını söyledi.
En iddialı vaatlerinden biri de yürürlükteki bütün petrol projelerinin askıya alınması ve enerjide fosil yakıt dışı kaynaklara geçişin başlatılması. Kolombiya gibi ihracatının yüzde 50'si ve devlet gelirlerinin yüzde 10'u petrole dayanan bir ülke için çok radikal bir politik vaad bu.
Son seçimlerde Arjantin, Peru, Şili, Meksika, Bolivya ve Honduras'ta da sol adaylar iktidarı devraldı.
Petro'nun zaferi, bu ülkelerde de sevinçle karşılandı.
Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez Twitter'da yaptığı paylaşımda, "Demokrasiyi tasdik eder nitelikte olan zaferiniz, kardeş halklar arasında azami dayanışma talep ettiğimiz bu zamanda bütünleşmiş bir Latin Amerika'ya giden yolu garanti ediyor" dedi.
Bu yılın başlarında seçilen Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric ise Petro'nun zaferini "Latin Amerika için bir sevinç" diye tanımladı.
Sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda Boric, "Hızla değişen dünyanın zorluklarında kıtamızın birliği için birlikte çalışacağız" diye yazdı.
Peru'da Devlet Başkanı Pedro Castillo, müttefikiyle birlikte çalışmak için sabırsızlandığını söyledi ve "Halklarımız için kolektif, sosyal ve bölgesel bütünleşmeyi amaçlayan ortak bir duyguyla birleştik" dedi.
Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, "Latin Amerika entegrasyonu güçleniyor" yorumunda bulundu.
Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador ise Kolombiya'da 1948'deki seçimlerde solcu devlet başkanı adayı Jorge Eliecer Gaitan'ın suikast sonucunda ölüdürülmesine atıfta bulunarak, Petro'nun başarısının siyasi suikastların nadir olmadığı bir ülkede yaraları iyileştirebileceğini söyledi: "Zafer, bu lanetin sonu ve kardeş ve onurlu halkın uyanışı olabilir."
Seçim öncesindeki Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque ile gergin bir ilişkiye sahip Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da sevinçliydi.
AFP'nin aktardığına göre Maduro, "Kolombiya halkının iradesi duyuldu. Halkın iradesi demokrasi ve barış yolunu savunmak için yola çıktı" dedi.
Venezuela gibi uluslararası yaptırımlara maruz kalan Küba'nın Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, 'iki halkın refahı için ikili ilişkilerin geliştirilmesi' umudundan söz etti.