14.12.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:
“Naval and Military Club”da düzenlenen panelin moderatörlüğünü İngiltere’nin önemli düşünce kuruluşlarından “Defense and Security Forum”un Başkanı Lady Olga Maitland üstlenirken, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gülnur Aybet, SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın ile Chatham House Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programından Dr. Claire Spencer konuşmacı olarak yer aldı. Panele medya temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum örgütleri ve düşünce kuruluşları yoğun ilgi gösterdi.
Kazan kazan avantajı
Prof. Dr. Aybet, konuşmasında bölgesel reel politik ve değişen dünya düzenini eksen alırken, kendine yeten ve rekabetçi bir savunma sanayinin yanı sıra sürdürülebilir büyüme ve bölgesel istikrarın önemine değindi.
Aybet, dünyadaki değişimi birlikte yönetir hale gelmenin, ülkeler açısından karşılıklı kazan kazan avantajı sağlayacağını vurgularken, tüm bunları başarmanın, 90’ların Türkiye’sindeki statik yaklaşımla mümkün olmayacağının altını çizdi. Aybet, “Dünya değişti, bölge değişti, Türkiye değişti. Artık değişik partnerlerimiz ve farklı yaklaşımlarımız var. Türkiye, Astana görüşmelerine dahil olan tek NATO üyesi. Aynı zamanda Afganistan’daki barış sürecinde de önemli deneyim sahibi olan tek NATO üyesi. Türkiye buradaki tecrübesini Suriye’de barışı yeniden tesis etme sürecinde kullanabilir. Suriye’de kalıcı barış ve istikrarı sağlayacak politik çözümü, savaşın sonlanmasını Türkiye’nin rolü olmaksızın öngörebilmek imkansızdır” ifadelerini kullandı.
2016’daki PKK terör saldırıları, sınırlarımızı DAEŞ’ten temizleme zorunluluğunun yanı sıra Afrin operasyonu, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı’nın hem hedef hem de sonuçlarından bahseden Aybet, Türkiye’nin güvenlik önceliklerini “Gülen, PKK, PYD, DAEŞ terör örgütleriyle aynı anda savaşmak” olarak özetledi.
Doç. Dr. Yalçın ise, konuşmasında Türkiye’nin güvenlik ve dış politika alanında son dönemde yaşadığı dönüşüme işaret etti. Dünyada küresel sistemde meydana gelen değişikliklerin, Türkiye üzerinde diğer ülkelerden daha çok etkisi olduğunu belirten Yalçın “Türkiye demokratikleşmeyi savunurken Türkiye’nin uzun yıllar sahip olduğu müttefikler demokratikleşme değil de sadece statükodan yana tavır koydular. Buna karşılık Batılı ortakları uzun müddet Türkiye’nin yanında tavır almaktan kaçındı. Türkiye iki yıl boyunca özellikle 3 farklı terör örgütünün saldırısı ile karşı karşıya kaldı. FETÖ, PKK ve DEAŞ, üçü birden Türkiye’ye yönelik saldırılar yaparken Batılı ortakları bunu uzaktan izlediler” dedi.
Afrin ve Fırat Kalkanı operasyonlarının yanı sıra Astana sürecinin önemine atıfta bulunan Yalçın, “Bu sayede Türkiye kendi güvenliğini Suriye’de kendi gücüyle sağlayabildi. Yeni ve daha otonom bir Türkiye’nin inşası için bu bir başlangıçtır. Türkiye bundan sonra kuracağı ittifak ilişkilerini de çeşitlendirecektir” ifadelerini kullandı.
Panele özellikle medya temsilcileri, akademisyenler büyük ilgi gösterdi.