11.06.2020 - 10:26 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Bakan Çavuşoğlu canlı yayın sırasında Fatih Sultan Mehmet'in vasiyetini ve Ayasofya'nın tapusunu göstererek "Bakın burada belgesi var. Fatih'in vasiyeti ve vakfiyesi var. Evet bu yapılar tüm insanlığındır. Ama nasıl değerlendirileceğine biz karar veririz. ABD ve Yunanistan'ın bize akıl verme hakları yok. İnanç özgürlüğünde nerede olduklarını biliyoruz" dedi.
ABD'nin Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nda Ayasofya konusuna atıfta bulunulmasına ilişkin ise Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Kimse Türkiye'yi sorgulamasın. Hele hele ABD gibi bir ülkenin bunu sorgulaması gerçekten abesle iştigal, trajikomik. Gerçekten ırkçılık var mı ABD'de, had safhada görüyoruz. İslam düşmanlığı, var. Son zamanlarda yabancı düşmanlığı, var. ABD'deki Müslümanlara yönelik taciz ve saldırılar, kongre üyesi Müslümanlar da dahil en üst düzeye de geliyor mu, geliyor. Türkiye ise, tam tersini yapıyor. Bunun tam tersini olumlu anlamda yapıyoruz. Böyle bir durumda Ayasofya'nın tartışmaya açılması, fetihten 567 yıl sonra halen Türk milleti karşıtlarının, Ayasofya'nın, hatta İstanbul'un kime ait olduğunu tartışmaya açması manidar. Bunu kabul edememişler."
Çavuşoğlu, 1462 tarihli Fatih Vakfiyesine ait orijinal belgeyi de göstererek, "Ayasofya'nın cami olarak tapusunun bu vakfa devredilmesini, tescil edilmesini gösteriyor. Bunun nesini tartışıyorsunuz?" diye konuştu.
Ayasofya tartışmalarının, "hazmedememe ve kabullenememe" olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Burada önemli olan Türk milleti ne istiyor? Bunun çerçevesini, zaten Cumhurbaşkanımız çizdi. Bir derneğimiz Danıştaya başvurdu. 1934'te Ayasofya'nın müze olmasıyla ilgili karara karşı, bu kararın iptaline yönelik bir başvuru oldu. Zaten 2 Temmuz'da da, öyle görünüyor, Danıştay bunu değerlendirecek. Danıştay karar verecek. Bu doğrultuda, biz (konuyu) kendi egemenlik hakkımız olarak görürüz."
SÖZCÜ AKSOY'DAN AÇIKLAMA
Dışişleri Sözcüsü Hami Aksoy imzasıyla yayınlanan Dışişleri Bakanlığı resmi açıklamasında da şu ifadelere yer verildi;
"ABD Dışişleri Bakanlığının 10 Haziran 2020 tarihinde yayınladığı “2019 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu”nun ülkemize ilişkin bölümü, yine kaynağı belirsiz iddialar içeren, objektiflikten uzak bir dille kaleme alınmıştır.
Türkiye, din ve ibadet özgürlüğünün tüm vatandaşlarımız için ayrım gözetmeksizin korunması ve geliştirilmesi hedefini somut adımlarla desteklemeye devam etmektedir. Ülkemizde, farklı din ve inançlar huzur ve uyum içinde yaşamaktadır.
Ülkemiz son 20 yılda gayrimüslim vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi, hoşgörü ve karşılıklı anlayış ortamının güçlendirilmesi amacıyla önemli adımlar atmıştır. Bu dönemde demokrasimizin daha da ileriye taşınması hedefinin bir parçası olarak, her bir vatandaşımızın haklardan eşit şekilde yararlanabilmesi ve ayrımcılığın her türünün önlenmesi için mevzuatta ve uygulamada büyük kazanımlar elde edildiği şüphesizdir.
Rapor’da Ayasofya ve Kariye hakkında belirtilen hususları yine son dönemde yapılan bazı açıklamalar bağlamında hayretle karşılıyoruz.
Ayasofya ve Kariye, Türkiye Cumhuriyeti'nin mülkiyetindedir ve her türlü tasarruf yetkisi Türkiye’nin iç işlerini ilgilendiren bir konudur. Bu eserlere dair verilmiş ya da verilecek kararlar başka ülkelerin işi olamaz.
Türkiye, topraklarındaki tüm kültürel ve dini varlıkların değerinin bilincinde olup bu eserleri layık oldukları şekilde korumaktadır.
Türkiye’nin dini özgürlüklerin korunması ve ilerletilmesi konusundaki iradesi ve atılan somut adımlar ortadayken, İslam karşıtlığı, anti-Semitizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının ABD’de hızla yükseldiği bir dönemde, ABD’nin bu tür raporlarla dünya kamuoyunun dikkatini, ülkesindeki sorunlardan başka yönlere çekmeye çalışması trajikomiktir.
Rapordaki tüm tutarsızlıkları ve hiçbir mesnedi olmayan maksatlı ifadeleri reddediyor, ABD'yi dini özgürlükler ve insan hakları konusunda kendi iç işlerine yoğunlaşmaya davet ediyoruz."