İsrail'in Gazze'yi işgale girişmesinin ardından Hizbullah lideri Hasan Nasrallah dün ilk kez suskunluğunu bozdu. Netanyahu ise saatler sonra Nasrallah'ın açıklamalarına yanıt verdi.
İsrail'in katliamlarıyla ilgili Nasrallah, amaçlarının direniş liderlere baskı uygulayıp beyaz bayrak sallatmaya çalışmak olduğunu söyledi ve bu savaşın sonunda İsrail'in herhangi bir şey kazanamayacağını ifade etti.
"ABD DÜNYADAKİ EN BÜYÜK ŞEYTAN"
Amerika'nın Irak'ta bulunan üslerine saldırı düzenleyeceklerini ifade eden Nasrallah, 'ABD savaştan tamamen sorumludur. ABD İsrail'in kınanmasını veto ediyor, ateşkesin önünde duruyor. ABD dünyadaki en büyük şeytandır. Hiroşima'dan Vietnam'a ABD sorumlu tutulmalı, hesap vermeli. Yaptıkları için cezalandırılmalı.' dedi.
"BİZ BU SAVAŞA 8 EKİM'DE KATILDIK"
"Çaresiz kalmamalıyız, kardeşlerimize seslenmeye devam etmeliyiz." diyen Hizbullah lideri, 'Tüm insanlar vicdanının sesini dinleyip uyanmalı. Yemenliler, Yemen ordusu, sabırlı cesur Yemen halkı, tüm tehditlere rağmen dronelar uçurdular, füzeler fırlattılar. Hatta günün sonunda bizim hedeflerimizi vurdular. Güney Filistinlilere ulaşacaklar. Direniş savaşçılarını selamlıyoruz. Sizlere şunu söylüyorum; Biz bu savaşa 8 Ekim'de katıldık. Yakında günlük operasyonlarımıza dair bilgileri açıklayacağız' ifadelerini de kullandı.
NETANYAHU'DAN NASRALLAH'A YANIT
Netanyahu, Hizbullah lideri Nasrallah'ın dün yaptığı açıklamalara yanıt vererek "Bedelini ödeyeceksiniz" dedi.
Peki Hizbullah lideri Nasrallah'ın bu açıklamaları ne anlam ifade ediyor? 'Hizbullah İsrail'e savaş ilan etti' diyebilir miyiz? ABD askerleri Hizbullah'a müdahale eder mi? Bölgede yeni cepheler, yeni çatışmalar görür müyüz?
Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Küntay, milliyet.com.tr'den Sercan Dinç'e değerlendirmelerde bulundu.
'Hizbullah'ın tavrı ne olacak?' Nasrallah'ın bu açıklamaları uzun süredir dünyanın her tarafından beklenen açıklamaydı. Bu açıklamalar neden önemliydi? Çünkü Hizbullah, İsrail için Hamas'tan daha büyük bir tehdit niteliğindeydi ve tavrı bekleniyordu. Hizbullah dahil aynı zamanda İran'ın da sürece girip girmemesi alakadar ettiği için bir endişe uyandırıyordu.
Nasrallah açıklamayı yaptığında öyle bir savaş ilanı gibi görmedim bunu. Neden? Uzun bir açıklamaydı. İçinden birçok şey alabilirsiniz. Mesela daha çok ABD'ye yükleniyor. Niye yükleniyor? Amerika dünyanın birçok yerinde Rakka'da olduğu gibi o tarz operasyonlarda yaptığı birçok şeyde 'Hatırlıyorsunuz Rakka'daki hadiseleri' dedi üzerine basarak. Bu hadiselerde yapılan birçok şeyin Amerikan güçleri tarafından masumların ölümüne sebep olduğunu ve bu masumların ölümün öyle ya da böyle ABD açısından dünyaya kötü bir imaj yarattığı, sıkıntı yarattığı noktasında duruldu.
ABD'yi çok suçladı, tamam. Ama dikkat edin... Önemli hadise şuydu; 'Biz bu hadiseyi (7 Ekim'deki Aksa Tufanı) sabah öğrendik' dedi. Mesela ben buradan şunu çıkarıyorum; 'Hizbullah bu işin arkasında, planlamasında, organizasyonunda, operasyonunda var mı?' demiştik. Nasrallah dedi ki; 'Hayır. Biz bunu o gün öğrendik.','Güvenlik sebebiyle böyle yapılmıştır' ama şu mesajı verdi; 'Bunun planlanmasında biz yokuz.'
İkincisi; Herhangi bir şekilde o uzun konuşmanın bir yerinde 'Biz yarın itibarıyla şuraya saldırıyoruz' diye bir laf duydunuz mu? Irak'ı söyledi, Felluce'deki Rakka'daki bütün o hadiselere işarette bulunarak.
ABD üslerini de Yemen'i de kastetti. Ama dikkat edin Gazze'ye, İsrail'e bu operasyona karşı 'Savaş açıyoruz' diye laf ben duymadım. 'Bizim buradaki mevcudiyetimiz bir risk yaratıyor İsrail için' dedi. Dolayısıyla gücünün bir kısmını burada tutmak zorunda kalıyor.
'Biz zaten bu harbe 8 Ekim'de girdik' dedi. O da biraz bana manevi anlamda 'Biz her zaman içerden desteğimiz sonsuz olarak Hamas'ladır' anlamını çıkarıyorum. Ama 'Biz yarın itibarıyla İsrail'e saldırıyoruz.', 'Hazır olun' diye ben okuyamadım açıkçası. Bu bir savaş ilanı mıdır? Savaş ilanı hep var.
Yakın tarih için konuşuyorum... Burada yakın zamanda üzerinde en çok durulacak mesele ABD'nin İsrail ile ilişkisi olmalı. Bunda bir değişim var. Niye? ABD'nin bu sürecin kendi iç politikasına zarar verdiğini görüyor. Dolayısıyla iç politikadaki zararı minimumu indirmek için uzun zamandır da İsrail'e artık farklılaşan telkinlerde bulunuyor.
Şimdi tam böyle bir aşamada bir de Hizbullah ile kavgayı, gürültüyü çok göze almaz. 'Bu açıklamadan savaş tamtamı mı duyuyorsun? diye bana sorduğunuzda, yoksa tam tersine 'Biraz böyle birbirine daha sert cümleler kurulacak ama açıkça söylemek gerekirse birbiriyle yakın ve sıcak çatışma istemeyen bir hava mı aldın?' Ben ikinciyi söylerim.
ABD Dışişleri Bakanı, ABD Başkanı İsrail'e destek vermek zorunda. Niye? ABD'nin iç kodları böyle yazılmış. Çok net. Hatta çok ilginç bir bilgi vereyim... Bugün birçok kişi 'İsrail' dendiğinde 'dış politika' dendiğinde genel aklına ABD değil de ABD'deki Cumhuriyetçilerin İsrail'e daha çok destek verdiğini düşünürüz. Fakat ABD içinde yaşayan Yahudilerin yüzde 75'i son seçimde Biden'a oy vermiş. Bu çok önemli bir rakam.
Biden, hem ABD'nin devlet sistemi içerisindeki İsrail ve Yahudi algısı hem de kendisi de Yahudilerden oy verenlerden dolayı bu aksiyonu almak zorunda. Bitti. Ama bunun karşısında şöyle bir durum da var; Wisconsin, Illinois ve Missouri eyaletlerinde yaşayan Müslüman nüfusa baktığınız zaman, sadece bu eyaletlerdeki Müslüman nüfusunun bu seçimde oyunu Biden'dan çekmesi, bu eyaletlerin yer değiştirmesi Biden'a seçim kaybettirirdi geçen seçimde.
Biden, Yahudi oylarıyla Müslüma oyları arasında sıkışmış bir de Hizbullah ile yeni harbin içerisine olmak istemiyor. Blinken'ın ziyaretleri de biraz mecburiyetten kaynaklı.