18.01.2019 - 11:21 | Son Güncellenme:
Ayşegül Kahvecioğlu / Ankara
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "ABD'nin Suriye'den çekilme süreci, PYD/YPG'nin bölücü gündemine hizmet etmemeli. Sahada oldubittiler yaşanmamalı" dedi.
Aksoy, Bakanlık'ta düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin geçen yıl düzenlediği Zeytin Dalı Operasyonu'nun başarılı olduğunu belirten Aksoy, “PYD/YPG'ye büyük darbe vurduk, sınırda huzur ve güvenliği sağladık. 300 bin Suriyeli terörden arındırılan bölgelere geri döndü.” diye konuştu.
Afrin'de hayatın normal akışına uygun devam ettiğini, huzur ve güvenliğin sağlandığını vurgulayan Aksoy, "İdlib mutabakatı ile büyük bir insani trajedi önlenmiş oldu. Mutabakat uluslararası toplumun takdirini kazandı." ifadesini kullandı.
Aksoy, "Esed rejimi askeri zafer peşinde ama Suriye'de ancak siyasi çözüm olabilir.” ifadesini kullanarak, Anayasa Komitesi kurulmasında belirli bir aşamaya gelindiğini dile getirdi.
Münbiç yol haritasının uygulanması ve Fırat'ın doğusuna geçilmesinde Türkiye'nin kararlığını vurgulayan Aksoy, Türkiye'nin kararlı duruşunun, ABD Başkanı Donald Trump'a Suriye'den çekilme kararı aldırdığını söyledi.
Aksoy, buna karşı ABD güvenlik bürokrasisinde direnç gözlemlediklerini ifade ederek, kararın uygulanmasında yakın diyalog ve eş güdümün önemine işaret etti.
Sözcü Aksoy, "ABD'nin Suriye'den çekilme süreci, PYD/YPG'nin bölücü gündemine hizmet etmemeli. Sahada oldubittiler yaşanmamalı. Bu hususları kuvvetli şekilde dile getirdik." ifadesini kullandı.
ABD ile temaslar kapsamında 5 Şubat'ta Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığında bir heyetin Washington'a gideceğini aktaran Aksoy, 6 Şubat'ta da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonu üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının toplantısına katılacağı bilgisini verdi.
Münbiç yol haritasına göre PYD/YPG'nin çekileceğini, silahlarının ABD tarafından toplanacağını ve Münbiç'i Münbiç halkının yöneteceğini hatırlatan Aksoy, Ankara'ya gelen Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'a da bunun en kısa sürede uygulanmasının öneminin aktarıldığını söyledi.
Aksoy, "Rejimin Münbiç'e yönelik provokasyon girişimine ve PYD/YPG'nin rejimi Münbiç'e sokma çabalarına kesinlikle izin verilmemeli. Kimse durumdan vazife çıkarmaya kalkışmasın. Münbiç'in PYD/YPG'den temizlenmesi bizim için ulusal güvenlik meselesidir. Münbiç'te bir terör saldırısı oldu. Bu da Münbiç yol haritasının tam olarak uygulanmasının, bölgenin terör örgütlerinden temizlenmesinin önemini ortaya çıkardı." dedi.
İdlib mutabakatı ile sağlanan ateşkesin kalıcı olması için çalıştıklarını ifade eden Aksoy, rejimin son dönemde bazı kışkırtıcı eylemlerde bulunduğunu söyledi.
Aksoy, rejimin amacının mutabakatı aşındırmak olduğunu belirterek, "Son günlerde HTŞ de ılımlı muhalifleri hedef almaya başladı. Biz provokasyonlara karşı gerekli önlemleri almaya devam ediyoruz. Bu provokasyonların İdlib mutabakatını aşındırmasına izin vermeyeceğiz. Uluslararası toplumdan beklentimiz bizim bu gayretlerimize destek vermesidir." diye konuştu.
Sözcü Aksoy, ABD'li senatör Lindsey Graham'ın da Suriye konusunda bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan ile görüşmeler yapmasının beklendiğini bildirdi.
AB'nin somut adımlar atmasını istiyoruz
AB üyeliğinin Türkiye için stratejik hedef olarak sürdüğüne işaret eden Aksoy, "AB ile ilişkilerimizde bir 'kazan kazan ilişkisi' kurmak istiyoruz. İki tarafın da kazanacağı bir durum yaratmak istiyoruz. Önümüzde de bazı engeller var. Bunun da başında katılım müzakerelerinin engellenmesi yatıyor. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda somut adımlar atmasını istiyoruz." diye konuştu.
Aksoy, AB ile ilişkiler konusunda 2018 yılı boyunca, 26 Mart 2018'de Varna'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı bir AB zirvesi, 3 yıllık bir aradan sonra Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunun Ankara ve Brüksel'de iki toplantı ve üç yıl aradan sonra Reform Eylem Grubu'nun iki kez toplantı gerçekleştirdiğine değindi.
Tüm bunların AB ile yeni bir angajmanı ortaya koyduğunu söyleyen Aksoy, Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi Avrupa ülkeleriyle bir diyalog ve normalleşme sürecinin yaşandığını, bunun da 2019'da devam etmesini öngördüklerini belirtti.
Aksoy, Kıbrıs sorununu "Rum tarafının siyasi gücü paylaşmaya yanaşmamasından kaynaklandığını her ortamda" dile getirdiklerini belirterek, "Bu kapsamda Dışişleri Bakanımız, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Özel Temsilcisi Amerikalı yetkili (Jane Holl) Lute'yi iki kez kabul etti. Sayın Bakanımız kendisiyle 'Kıbrıs meselesinin ancak adadaki mevcut gerçekleri temel alan ve buna uygun hedefler içeren bir çözümle başarıya ulaşabileceğini' söyledi. Biz müzakerelere sadece konuşmak için başlamıyoruz. Önümüzdeki elli yılı sadece konuşarak kaybetmek istemiyoruz." ifadelerini kullandı.
Yunanistan ile ilişkileri diyalog yoluyla çözmeye çalıştıklarını dile getiren Aksoy, Atina'dan FETÖ iltisaklı kişilerin iadesi ve Batı Trakya Türk azınlıkların haklarının korunmasını, kararlılıkla talep etmeye devam ettiklerini kaydetti.
"Güvenli bölge konusunda Rusya ile görüşeceğiz"
Aksoy, Rusya ile ilişkiler konusunda gayet verimli bir yıl geçirdiklerine işaret ederek, iki ülke arasında devlet başkanları ve dışişleri bakanları düzeyinde karşılıklı üst düzey ziyaretlerin yaşandığının altını çizdi.
Suriye'nin kuzeyinde gündeme gelen güvenli bölge tartışmalarına değinen Aksoy, şunları söyledi:
"ABD'nin güvenli bölge teklifine önerimiz olumludur. Bunun Suriye bağlamında önemli bir gelişme olacağına inanıyoruz ve destekliyoruz. Bu konuda Rus ortaklarımızla da görüşmelerimiz devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanımız 23 Ocak tarihinde Rusya'ya bir ziyaret gerçekleştirecek. Sayın Putin ile bu konuların ele alınması bekleniyor. Askeri yetkililer ve diplomatlar arasında teknik görüşmelerin de devam ettiğini belirtmek isterim. Tabii bu bir süreç. Bu alanın nasıl oluşturulacağı modelleri hep ele alınmaya devam edecek."
Aksoy, Moskova ve Ankara'nın geçen yılın ilk 11 ayında 22 milyar dolarlık ortak ticaret hacmine ulaştığını ve turizm alanında da 6 milyon Rus turistin Türkiye'yi ziyaret ettiği bilgisini paylaştı.
En büyük taahhüt Türkiye'den
Irak ile ilişkileri geliştirmeye çalıştıklarını kaydeden Aksoy, Irak'ın yeniden imarı için en büyük taahhüdü 5 milyar dolar ile Türkiye'nin yaptığını hatırlattı. Aksoy, Ovaköy Sınır Kapısı'nın açılması için çalışmaların sürdüğünü, bu kapının açılması durumunda Irak ile ticareti olumlu etkileyeceğini söyledi.
Aksoy, "Bu sene Irak'ta Musul, Basra, daha sonra Kerkük ve Necef başkonsolosluklarımızı yeniden faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. Bu sayede Irak'ın bütün bölge ve kesimlerini kapsayan kucaklayıcı yaklaşımımız devam etmiş olacak." diye konuştu.
Aksoy, İran'a yönelik yaptırımları Türkiye'nin doğru bulmadığını, yaptırımların İran halkına, bölgesel istikrara zarar vereceğini dile getirdi.
Yemen'in toprak bütünlüğünü bozacak dış müdahaleleri kabul etmediklerini vurgulayan Aksoy, Türkiye'nin Yemen halkının yanında olacağını söyledi. "Yemen'deki savaşın bitmesi için kararlı tutumumuzu sürdüreceğiz. Aynı şey Libya için de geçerli." dedi.
Aksoy, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki sorunların giderilmesi için Kuveyt'in ara bulucuğunu desteklediklerinin altını çizerek, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılması için uluslararası soruşturma açılması veya araştırma komisyonu kurulması konusundaki temasların ve çalışmaların sürdüğünü aktardı.
Güvenli bölge
Suriye'nin içinde güvenli bir bölge kurulması konusundaki soruyu cevaplayan Aksoy, konunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından daha önce gündeme getirildiğini ancak o zaman kabul görmediğini hatırlattı.
Aksoy, "ABD'nin teklif ettiği 20 millik güvenli bölgeye olumlu yaklaşıyoruz. Ama bu konuda uygulamanın nasıl olacağı, alanın nasıl şekilleneceği gibi konularda temaslar devam ediyor." diye konuştu.
Aksoy, "Güvenli bölge sadece bizim sınırımızı güvence altına almayacak aynı zamanda buradaki halkın huzur ve güven içinde olması sağlanacak. Olası bir göçün önlenmesi ve istikrarın sağlanması, ayrıca Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin ülkelerine dönmesini teşvik edecek bur unsur olacağını düşünüyorum." ifadesini kullandı.
ABD'nin Patriot savunma sistemlerinin alınması konusundaki soruyu da yanıtlayan Aksoy, Türkiye'nin bir yıl önce satın alma talebini ilettiğini, ABD'nin ise teklifini yeni ilettiğini anlattı. Aksoy, şöyle devam etti:
"Bizim hava savunma sistemi konusunda bir açığımız var. Bu yüzden biz bu ihtiyacı karşılamak üzere S-400'leri satın aldık. O iş bitti, kapandı. Patriot alma talebimiz de devam ediyordu. ABD ile görüşmeler şimdi bu çerçevede yapılıyor. Patriot konusunda bizim de kriterlerimiz var. Fiyatı, zamanlaması, belki her şeyden önemlisi teknoloji transferi ve ortak üretim. Bu görüşmeler devam edecek."
AB ile ilişkiler
Romanya'nın 1 Ocak'ta başlayan AB dönem başkanlığında AB-Türkiye ilişkilerinin ivme kazanacağını umduklarını belirten Aksoy, özellikle vize serbestisi ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesinde gelişme beklediklerini aktardı.
Aksoy, gelecek 6 aylık dönemde yeni bir Türkiye-AB Zirvesi'nin yapılmasını, uzun zamandır toplanamayan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nin bir araya gelmesini beklediklerini bildirdi.
Aksoy, 31 Ocak'ta Romanya'da başlayacak AB Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı'na Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da katılacağı bilgisini verdi.
Aksoy, "AB ile hareketli bir döneme giriyoruz. Ümit ediyorum ki Romanya'nın dönem başkanlığında AB'den daha somut adımlar gelir ve ilişkilerimiz daha somut ve müspet bir şekilde ilerlemeye devam eder." dedi.
Kaşıkçı cinayeti konusundaki gelişmeler üzerine bir soruya Aksoy, "Bizim Suudi Arabistan'dan beklentimiz tam ve samimi iş birliğidir. Özellikle Kaşıkçı'nın bedeninin akibeti bu cinayetin kimler tarafından işlendiği, kimlerin yardımcı olduğu ve talimatı kimin verdiği konularında Suudi tarafından net bir tutum alamadık henüz." yanıtını verdi.
Aksoy, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in Şam büyükelçiliklerini yeniden açmasına ilişkin soruya karşılık Türkiye'nin henüz Şam'da büyükelçilik açma niyetinin bulunmadığını kaydetti.
Balkanlar'ın NATO kurumlarına katılmasına destek verdiklerine işaret eden Aksoy, STAR Rafinerisi ve Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) projelerinin açılışının bu yıl "dost ve kardeş ülke" Azerbeycan ile tamamlanan en büyük iki proje olduğuna değindi.
Kadın büyükelçilerin sayısı artıyor
Türkiye'nin 2018 boyunca Ankara'ya gelen ziyaretçiler ve Ankara'dan dış ülkelere gerçekleştirilen ziyaretler anlamında yoğun bir yıl yaşadığını anlatan Aksoy, Türkiye'den cumhurbaşkanı düzeyinde 29, başbakan seviyesinde 8, cumhurbaşkanı yardımcısı seviyesinde 6, dışişleri bakanı seviyesinde 80 ziyaret gerçekleştiğini paylaşarak, yurt dışından Türkiye'ye de devlet başkanı seviyesinde 78, hükümet başkanı seviyesinde 30, dışişleri bakanı seviyesinde 38 ziyaret yapıldığını aktardı.
Aksoy, Dışişleri Bakanlığının diplomatik temsilcilik ağının genişlediğini belirterek, 2002'de 162 temsilcilikten bu rakamın 2018'de 242 temsilciliğe yükseldiğini belirterek, Türkiye'nin dünyada en fazla diplomatik temsilcilik bulunan ülkeler arasında beşinci sırada yer aldığı bilgisini paylaştı.
Afrika, Latin Amerika, Asya-Pasifik bölgesine ilişkin açılım politikalarının da bu yıl boyunca devam ettiğine değinen Aksoy, 2009'da Afrika'da 12 büyükelçiliğin bulunduğunu, geçen yıl 42'ye yükseldiğini ancak Dışişleri'nin bu sayıyı 50'ye çıkarmayı hedeflediğini belirtti.
Aksoy, Dışişleri Bakanlığı bünyesinde kadın büyükelçi sayısının 63'e yükseldiğine işaret ederek, yurt dışında faal 33 kadın büyükelçinin bulunduğuna ve son büyükelçiler kararnamesinde de 13 kadın büyükelçinin yer aldığına dikkati çekti.
Türkiye insani yardımda dünya birincisi
Uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde de Dışişleri Bakanlığının yıl boyunca birçok faaliyet yürüttüğüne değinen Aksoy, BM'nin reformu yönündeki girişimlerin sürdüğü, dünyadaki her on çatışmadan altısının yer aldığı bölgede İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) ara buluculuk kapasitesini artırma yönünde çabaların yoğunlaştırıldığını ve Türkiye'nin dönem başkanlığı sırasında İİT ara buluculuk temas grubunu kurmayı başardığını aktardı.
Aksoy, Türkiye'nin geçen yıl insani yardım tutarı 8,1 milyar dolarla, dünyanın en büyük bağışçı ve en cömert ülkesi konumuna geldiğini belirterek, topraklarındaki 3,5 milyon Suriyeliden 650 bin çocuğun, üniversite düzeyinde de 21 bin Suriyeli gencin Türkiye'de eğitim gördüğünü vurguladı.
Dışişleri Bakanlığının yurt dışında yaşayan 6 milyon kadar Türk vatandaşına hizmet sağladığına değinen Aksoy, geçen yıl 84 Türk vatandaşın Türkiye'ye uçak ambulansla nakledildiğini, beş dilde hizmet veren konsolosluk çağrı merkezinin çağrı sayısının 2019'da 1,6 milyona ulaşmasını tahmin ettiklerini paylaştı.
FETÖ'nün dünya genelinde 21 okulu kapatıldı
Dışişleri Bakanlığının Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele konusunda yurt dışındaki okulların kapatılmasını gündeminde tuttuğuna işaret eden Aksoy, "Bugüne kadar FETÖ iltisaklı okulları kapatan ülke sayısı 21'e yükseldi. Türkiye Maarif Vakfı, 18 ülkede FETÖ iltisaklı okulları devraldı. Vakıf, ayrıca, 16 ülkede 66 yeni okul açtı. Bu okulların kapatılması ve devri hususundaki temaslarımız. Bu yıl da tüm hızıyla devam edecek." diye konuştu.
Çavuşoğlu'dan sürpriz
Bakanlık Sözcüsü Aksoy'un basın toplantısı devam ederken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da toplantı salonuna geldi.
Bir süre basın toplantısını takip eden Çavuşoğlu'na Bakan Yardımcısı Sedat Önal da eşlik etti.