DünyaSon dakika... Çavuşoğlu: Anlaşma uluslararası hukuka uygun

Son dakika... Çavuşoğlu: Anlaşma uluslararası hukuka uygun

06.12.2019 - 14:55 | Son Güncellenme:

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO planlarında Türkiye'nin taviz verdiğine yönelik yorumların doğru olmadığını bildirdi.

Son dakika... Çavuşoğlu: Anlaşma uluslararası hukuka uygun

Çavuşoğlu, İtalya'nın başkenti Roma'da basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı

ABD'nin terör örgütü YPG/PYD/PKK'nın da tehdit olarak yer aldığı NATO'nun Türkiye ile ilgili güvenlik planının yayımlanmasına itiraz etmesi  üzerine, Türkiye'nin de NATO'nun Baltık ülkeleri hakkındaki güvenlik planının  yayımlanmasına karşı çıkmasına ilişkin soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, NATO'da  yapılan görüşmelerin hem Türkiye hem de NATO için son derece faydalı olduğunu  söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile  görüşmesinin yanı sıra Fransa, Almanya ve İngiltere ile yaptığı dörtlü  toplantının samimi bir ortamda çok faydalı olduğunu, bunun devam etmesi konusunda  liderlerin mutabık kaldığını hatırlatan Çavuşoğlu, ikinci toplantının da  İstanbul'da şubatta yapılacağını ifade etti.

Haberin Devamı

Çavuşoğlu, Erdoğan'ın NATO'da verdiği mesajların gayet net olduğunu  vurgulayarak bölgenin güvenliği bakımından birlikte çalışma konusunda ülkelerin  hemfikir olduğuna işaret etti.

 Türkiye'nin taviz verdiği yorumlarının doğru olmadığını dile getiren  Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"NATO'nun şu anda 2 tane savunma planı var. Bir tanesi Türkiye için,  bir tanesi Polonya ve 3 Baltık ülkesi için. Bizim planımız -bir planın NATO'dan  geçmesi için prosedür var. Tüm planlar için geçerlidir- raporlar önce askeri  komiteye gidiyor, oradan NATO Konseyine geliyor, Konseyin içinde büyükelçiler de  var, askeri kanat da var, genel sekreter de var. Oradan geçiyor, daha sonra  iyileştirimi için askeri komiteye giderek ondan sonra yayımlanıyor. O zaman  yürürlüğe giriyor.

 Bizim planımız daha önce askeri komiteden geçti, Konseyden de geçti.  Tam yayımlama aşamasında bazı ülkelerin itirazı olduğu için bugüne kadar  yayımlanmadı. Biz de bu nedenle diğer savunma planını -biz hiçbir zaman Baltık  ülkeleri ve Polonya'ya karşı olmadık- Konseyden geçme aşamasında bloke ettik,  yani ikinci aşamada. Bizimki o aşamayı geçmişti. Şimdi burada bir jest yaparak, o  ülkelerin de ricasıyla, Konseyden geçmesine izin verdik ama askeri komiteye  giderek orada revize edilecek, iyileştirilecek ancak bizimkiyle eş zamanlı  yayımlanacak. Yani bizim plan yayımlanmadan o plan da yayımlanmayacak. Neden? Biz  elbette onlara karşı değiliz ama NATO'nun görevi tüm müttefikleri korumaktır. Bir  taraftan bizimki konusunda engel çıkarırken bazı ülkeler, diğer tarafın planını  onaylamak hakkaniyet ölçüsüyle bağdaşmaz."

Haberin Devamı

Bu durumu Baltık ülkeleri ve Polonya'ya da gayet güzel bir şekilde  anlattıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, "Sonuçta şu anda iki plan aynı seviyede,  aynı odada bekliyor. Yayımlanırsa birlikte yayımlanacak, problem çıkarsa da ikisi  de engellenecek." şeklinde konuştu.

"BAZI ÜLKELER DOĞU AKDENİZ'DE TEK TARAFLI ADIMLARI TERCİH ETTİLER"

Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri de değerlendiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin  Libya ile 2 anlaşma imzaladığını, bunlardan birinin güvenlik ve iş birliğine  ilişkin daha önce imzalanan mutabakat zaptının güncellenmiş hali, diğerinin ise  deniz yetki alanlarının belirlenmesine yönelik olduğunu hatırlattı.

 Böylelikle, bölgede birçok ülkenin tek taraflı adımlar atmasının da  önüne geçmiş olduklarını söyleyen Çavuşoğlu, "Doğu Akdeniz'de biz başından beri  hep şunu söylüyoruz; Güney Kıbrıs Rum Kesimi hariç, tüm ülkelerle bu konuda ikili  ya da çok taraflı anlaşmaya hazırız ama bölgede bazı ülkeler tek taraflı adımları  ve Türkiye'yi eleştirmeyi tercih ettiler." değerlendirmesinde bulundu.

Haberin Devamı

Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan'ın Libya'nın Atina Büyükelçisi'ni sınır  dışı etme kararına da değinerek, ''İmzalanan mutabakat zaptı için büyükelçiyi  sınır dışı etme kararını kınıyoruz. Libya bağımsız, egemen bir devlettir. Bu,  Yunanistan'ın gerçek yüzünü göstermiştir.'' ifadelerini kullandı.

 Çavuşoğlu, İtalya'da düzenlenen 5. MED - Akdeniz Diyaloğu Forumu'nda  Akdeniz'e ilişkin meselelerde Türkiye'nin vizyon ve stratejisine ilişkin bir  konuşma yaptı.

 Bölgedeki en büyük iki sorunun Suriye ve Libya krizleri olduğunu  belirten Çavuşoğlu, bu iki meselenin ortaya çıkarttığı düzensiz göçün hem insani  açıdan hem güvenlik çerçevesinden ele alınması gerektiğini söyledi.

 Çavuşoğlu, "etkili çok taraflılılığın" önemli olduğunu vurgulayarak,  bölge toplumlarının tümünün zarar gördüğü İslamofobi, ayrımcılık, nefret gibi  sorunlarla hep birlikte baş edilmesi gerektiğine, hiçbir ülke ya da bölgesel  kuruluşun tek başına mücadelesinin yeterli olmayacağına dikkati çekti.

Haberin Devamı

Meselenin sadece terörle mücadeleden ibaret olmadığına vurgu yapan  Çavuşoğlu, "Şimdiye kadar DEAŞ ve YPG'ye karşı 3 harekat düzenledik. Ama DEAŞ ve  diğerlerinin ideolojisini öldürme meselesi ne olacak? Geride kalan kadın ve  çocuklar var. Onları nasıl rehabilite edeceğiz?" ifadelerini kullandı.

"Suriye ve Libya'da çok fazla sorumluluk üstleniyoruz ve önemli roller  oynuyoruz. Tek çözümün siyasi olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle kendi görevimizi  yerine getirmenin yanında, Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumu  destekliyoruz." diyen Çavuşoğlu, bu sayede Cenevre'de süren Suriye Anayasa  Komitesi görüşmelerinin yapılması için de çaba gösterdiğini kaydetti.

Çavuşoğlu, Kıbrıs sorununa da atıfta bulunarak, Türkiye'nin kalıcı  çözüm için çok fazla çaba gösterdiğini, Annan Planı'nı desteklediğini, 2017'de  Crans-Montana'daki görüşmelerde yapıcı tarafın yalnızca Türkiye olduğunu dile  getirdi.

 TÜRKİYE'NİN SURİYE VİZYONU

 Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'deki krizin çözümüne ilişkin vizyonuyla  ilgili bir soru üzerine "Şam'daki rejimi ve destekçilerini tek uygulanabilir  çözümün siyasi seçenek olduğuna ikna edebilirsek, sorunu çözebileceğimizi  düşünüyorum." dedi.

Cenevre'deki Anayasa Komitesi görüşmelerinin ilk oturumunun  bekletilerin üzerinde geçtiğini ancak ikinci oturumda rejimin engel çıkardığını  anımsatan Çavuşoğlu, İdlib'de çok sayıda sivilin ölmeye devam ettiğini, on  binlercesinin yerinden edildiğini, rejimin bu tabloyu göz ardı ettiğini belirtti.

 Çavuşoğlu, Suriye'nin toprak bütünlüğünün önemine dikkati çekerek,  YPG/PKK'nın halen koalisyon partnerleri tarafından desteklendiğini, Türkiye'nin  harekatlarından sonra YPG/PKK'nın ayrılıkçı gündeminin boşa çıktığını söyledi.

MÜLTECİLERİN GERİ DÖNÜŞÜ

 Çavuşoğlu, mültecilerin geri dönüşü konusunda da Irak, Lübnan ve Ürdün  ile bu konuda bir konferans düzenlemeyi planladıklarını belirtti.

Beşşar Esed rejiminin kontrol ettiği bölgelerde güvenliğin  sağlanamadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, Suriyelilerin rejimden korktukları için  geri dönmek istemediklerini kaydetti.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin harekatları sayesinde 370 binden fazla sivilin  geri dönme imkanı bulduğunun altını çizerek, Ankara'nın Birleşmiş Milletler  İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek  Komiserliği ile iş birliği içinde güvenli ve onurlu dönüşler için çalışmaya devam  edeceğini dile getirdi.

SURİYE'DE TERÖRLE MÜCADELE

Bakan Çavuşoğlu, Beşşar Esed'in bazı iddialarının hatırlatılması  üzerine, Türkiye'nin yurt içinde ya da dışında herhangi bir terör örgütünü  desteklemesinin mümkün olmadığına vurgu yaptı.

Türkiye'nin geçmişte DEAŞ'ı da desteklemekle suçlandığını anımsatan  Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Bir gün (eski ABD Dışişleri Bakanı) John Kerry bana DEAŞ'tan petrol  aldığımızı söyledi. Bunun kabul edilemez olduğunu ve kanıt getirmesi gerektiğini  söyledim. Ondan sonraki ikinci ve üçüncü görüşmelerimizde getiremedi. Dördüncü  görüşmemizde New York'ta CIA bana bazı haritalar gönderdi. Ben istihbarat ve  güvenlik yetkililerimize sordum. Yerel halktan daha fazla Suriyelinin yaşadığı  Kilis kentimizdeki asfalt çalışmasına ait olduğunu anlaşıldı. CIA özür dilemek  zorunda kaldı."

Çavuşoğlu, Türkiye'de 300'den fazla sivilin DEAŞ terörüne kurban  gittiğini hatırlatarak, "Nusra ve DEAŞ arasında fark yoktur." dedi.

Aynı şekilde FETÖ ve YPG/PKK arasında da fark olmadığını vurgulayan  Çavuşoğlu, İdlib'e Nusra Cephesi üyesi teröristleri silahlarıyla birlikte  gönderenin Esed rejimi olduğunu, bunun eski BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de  Mistura tarafından da onaylandığını aktardı.

Çavuşoğlu, rejimin bu yolla İdlib'e saldırmak için bahane üretmeyi  hedeflediğini belirterek, Türkiye'nin DEAŞ'a karşı düzenlediği Fırat Kalkanı  Harekatı'na uluslararası camianın destek verdiğini, Afrin'deki Zeytin Dalı  Harekatı'na da bu denli karşı çıkılmadığını söyledi.

Barış Pınarı Harekatı'na verilen tepkinin farklı olduğuna vurgu yapan  Çavuşoğlu, bunun da nedeninin PKK'nın ayrılıkçı gündemini desteklemek olduğunu  kaydetti.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin askeri varlık gösterdiği alanlardan hemen  çekilmesi üzerine DEAŞ ya da YPG/PKK'nın etkisini artıracağını, ya da rejime  devretmesi halinde mültecilerin güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşünün mümkün  olmayacağını belirterek, "Güç bulundurduğumuz bölgeler, Suriye'ye ait  topraklardır. Siyasi bir çözüm olduğunda ve kendi güvenlik güçlerini  kurduklarında elbette kolaylıkla Suriye halkına, devletine devredebiliriz."  ifadelerini kullandı.

HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ KONUSU

 Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya'dan hava savunma sistemi almasıyla ilgili  soruyu, "Türkiye bunlara ihtiyaç duyuyor. Ortaklarımızdan almaya çalıştık mı?  Evet. Son 10 yıldır ABD'den Patriot almaya çalıştık. Fransa ve İtalya'dan SAMP/T  almaya çalıştık ancak alamadık." diye cevapladı.

"Bugün bile Patriot satın almaya hazırız.. Ancak ABD Kongre'den onay  alabileceği konusunda garanti veriyor mu? Hayır. Ne yapacağım?" ifadelerini  kullanan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: 

"Gelecekte daha çok ihtiyacımız olacak. Ortaklarımızdan alamazsak  başka kaynaklardan almaya devam etmek zorunda kalacağız. Başkan Trump bu durumu  tümüyle anlıyor ancak yönetimi ve Pentagon anlamak istemedi. Washington'da ve  Londra'da liderler toplantısında bu konuda görüşmelere devam etmemiz gerektiğinde  hemfikir kaldık."

ABD İLE İLİŞKİLER

Bakan Çavuşoğlu, ABD ile ilişkilerle ilgili de ABD'nin Türkiye'ye  saldıran terörist bir örgütü silahlandırarak, eğitim vererek desteklediğini,  darbe girişimi düzenlemiş bir örgütün elebaşını ülkesinde tuttuğunu dolayısıyla  Türkiye'nin meşru güvenlik endişeleri olduğunu dile getirdi.

"Mültecileri Avrupa'ya göndermekle tehdit etme stratejisinin  ilişkileri olumlu etkileyip etkilemediğine" ilişkin bir soruya da Çavuşoğlu, Mart  2016'da Avrupa Birliği ile imzalanan anlaşmayı tümüyle uygulayan Türkiye'nin  yeterli destek göremediğini, 4 milyondan fazla mültecinin yükünü çektiğini  anımsattı.

Bakan Çavuşoğlu, "Bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'bize ve geri  dönen mültecilere yardım etmek istemiyorsanız, o halde kendi ülkelerinizde  onlarla ilgilenin' demesi, yeterince adildir. Tehdit değildir." ifadelerini  kullandı.