MED TV'nin fişi çekildi

Zafer ARAPKİRLİ - LONDRA


DÖRT yıldır, PKK'nın yayın organı olarak Britanya üzerinden yayın yapan MED - TV adlı televizyonun yayını sonunda durduruldu. Britanya'da televizyon yayınlarını düzenleyen ITC (Independent Television Commission), uyarıları dikkate almadığı gerekçesiyle bu televizyonun yayınlarını üç hafta süreyle durdurduğunu bildirdi. Bu kararın daha öteye gidip lisans iptaline varıp varmayacağına ise, üç hafta sonra karar verilecek. ITC'nin daha önceden verdiği 20 Mayıs 1999 zaman sınırını beklemeden aldığı bu kararda, Türkiye'nin Britanya hükümeti nezdindeki ısrarlı baskılarının etkili olduğu kaydediliyor.

"Daha önce uyarmıştık"

ITC'nin dünkü açıklamasında, İngiliz yasaları gereği "Suçu ve karışıklığı teşvik edici yayın yapan televizyonların lisans iptali cezasıyla karşı karşıya kalacağı", bu konuda MED - TV'yi müteaddit defalar uyardığı da anımsatıldı. "MED - TV de bu yönde yayın yaptığını birkaç kez kabul etmiştir" denilen açıklamada, önümüzdeki günlerde MED - TV'nin savunmasının dinlenerek, yayın lisansının tamamen iptal edilip edilmemesine karar verileceği bildirildi.

Türkiye'nin baskısı

MED - TV, 30 Mart 1995 tarihinde resmen yayın hayatına başlamış, ilk günden itibaren PKK'nın yayın organı görünümüne girmişti. ITC'nin sık sık uyarıda bulunduğu MED - TV'ye 1996 yılında yapılan baskında, defterlerine el konulmuş ve parasal kaynakları sorgulanmış, bir usulsüzlük saptanamamıştı. Bir ara, "Türkiye'den elektronik engelleme yaptığı" nedeniyle uydu değiştirmek zorunda kalan MED - TV, taraflı yayınları gerekçe gösterilerek ITC'den geçen yıl toplam 90 bin sterlin tutarında para cezası almıştı. Tutumunda ısrar etmesi üzerine, ITC, 23 Kasım 1998 tarihinde yayınladığı sert bir uyarıyla, MED - TV'ye 20 Mayıs 1999'a kadar süre tanıyarak, "yayınlarını gözden geçirmesi" çağrısında bulunmuştu.
Türkiye, gerek ikili diplomatik temaslarda, gerekse çoklu toplantılarda yapılan görüşmelerde Britanya'ya yönelik uyarı ve telkinlerini "Neredeyse her gün" yineledi. Özellikle Abdullah Öcalan'ın tutuklanarak Türkiye'ye getirilmesi ardından yaşanan şiddet eylemleri ve örgüt temsilcilerinin "Savaş çağrıları", Türkiye'nin bu konudaki baskısını arttırmasına neden olurken, ITC de pes etmek zorunda kaldı.