15.11.2024 - 12:21 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgal ettiği savaşta 406, Lübnan'ı kan gölüne çeviren saldırılarda ise 54'üncü gün. Orta Doğu'daki bütün gelişmeleri canlı blog sayfasına taşıyoruz.
CANLI AKTARIYORUZ
Lübnan'ın kuzeydoğusuna yönelik İsrail hava saldırısında en az 15 yardım görevlisinin öldürüldüğü bildirildi. Lübnan resmi haber ajansı NNA, Baalbek kenti yakınlarındaki saldırıda bir sivil savunma kuruluşunun vurulduğunu duyurdu.
Baalbek kenti yakınlarındaki Douris'te gerçekleştirilen saldırı, Lübnan hükümetine bağlı ancak İran destekli Hizbullah grubuyla ilişkisi olmayan sivil savunma ajansına ait bir binayı yok etti. Bölge valisi Beşir Khodr, kurbanlar arasında kentin sivil savunma şefi Bilal Raad'ın da bulunduğunu açıkladı.
Bölge valisi Beşir Khodr, kurbanlar arasında kentin sivil savunma şefi Bilal Raad’ın da bulunduğunu açıkladı. İsrail ordusu, Lübnan sağlık bakanlığının "barbarca" olarak nitelendirdiği bu saldırıyla ilgili henüz bir açıklama yapmadı.
Lübnan sağlık bakanlığına göre, Eylül ayında Hizbullah ile çatışmaların tırmanmasından bu yana İsrail hava saldırılarında ülke genelinde en az 192 acil durum ve sağlık çalışanı hayatını kaybetti.
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, açıklıkla mücadele eden Gazze Şeridi'ne İsrailli esirler serbest bırakılıncaya kadar insani yardımların girişine izin verilmemesi gerektiğini savundu.
İsrail Güvenlik Kabinesi'nin Gazze'ye insani yardımların artırılmasına yönelik kararını eleştiren Ben-Gvir, kabinedeki oylamada bu adıma karşı "hayır" diyen tek kişinin kendisi olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM), İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana saldırıları altındaki Gazze'ye giren insani yardımın bölgedeki ihtiyaçları karşılamanın yakınından bile geçmediğini belirtmişti. BM verilerine göre, Gazze Şeridi'ne giriş yapan yardımlar aylardır en düşük seviyede. Geçen ay bölgeye günlük ortalama sadece 37 yardım tırı girdi.
Gazze'deki ihtiyaçların karşılanabilmesi için günlük 500 yarım tırının girmesi gerekiyor. Ekim ayında giren tır sayısı göz önüne alındığında, İsrail'in Gazze'ye yardım girişine getirdiği kısıtlamanın boyutu ortaya çıkıyor.
İsrail ordusunun geçen ay düzenlediği saldırıda "İran'daki aktif nükleer silah araştırma tesisini" imha ettiği ileri sürüldü. Walla haber sitesi, İsrail'in 26 Ekim'de İran'a düzenlediği saldırıyla alakalı yeni bir iddiayı ortaya attı. Adı açıklanmayan ABD'li ve İsrailli yetkililere dayandırılan haberde, Tel Aviv'in saldırısında Tahran yakınlarındaki Parçin bölgesinde "İran'ın nükleer silah araştırma için kullandığı" iddia edilen "gizli bir tesisin" hedef alındığı öne sürüldü.
Saldırıda "Taleghan 2" olarak adlandırılan tesiste "nükleer bir cihazda uranyumun etrafını saran ve onu patlatmak için gereken plastik patlayıcıların tasarımında kullanılan gelişmiş ekipmanların" yok edildiği iddiasına yer verildi.
İsrail, İran'ın 1 Ekim'deki füze saldırılarına misilleme olarak 26 Ekim'de İran'daki askeri noktaları hedef aldığını ve saldırının başarıyla tamamlandığını açıklamıştı. İran ise Tahran ve ülkenin batısındaki Huzistan ve İlam eyaletlerinde bazı askeri noktaların hedef alındığını ve hava savunma sistemlerinin saldırılara başarıyla karşı koyduğunu ancak bazı noktalarda sınırlı hasar meydana geldiğini duyurmuştu.
Lübnan ve İsrail arasındaki ateşkes müzakerelerinde son 24 saatteki trafik dikkat çekici. Önce yerel medya arabulucu ABD'nin ateşkes taslağını Lübnan'a ilettiğini yazdı.
Ardından Amerikan Wall Street Journal gazetesi, söz konusu anlaşma taslağının seçilmiş başkan Donald Trump tarafından onaylandığını bildirdi.
WSJ, İsrail Stratejik İlişkiler Bakanı Ron Dermer ile Pazar günü Florida'da bir araya gelen Trump'ın ateşkes teklifine onay verdiğini, yemin tarihi olan 20 Ocak öncesinde silahların susmasını umduğunu yazdı.
Lübnan'ın başkenti Beyrut'u ziyaret eden İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in kıdemli danışmanı Ali Laricani ise, alınacak her karara destek vereceklerini söyledi.
Danışman Laricani, Lübnan hükümeti ya da 'direniş'in ateşkese dair kararına saygı duyacaklarını belirtip "Biz hiçbir şeyi sabote etmeye çabalamıyoruz" dedi.
Tahran yönetimi, Lübnan'ın en büyük askeri gücü Hizbullah'ı 'direniş' olarak adlandırıyor.
Hamaney'in danışmanı, söz konusu açıklamaları Hizbullah'ın siyasi kanadından olan meclis başkanı Nebih Berri ile görüşmesinde yaptı.
İsrail basını ise, üzerinde son müzakerelerin yapıldığı anlaşmanın Hizbullah güçlerinin Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini sağlayacağını aktardı.
Taslak, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararına göre hazırlandı. BMGK’nin 1701 sayılı kararı, İsrail'in Mavi Hattı'nın gerisine çekilmesini ve bu hatla Lübnan'daki Litani Nehri arasındaki bölgenin silahsızlandırılmasını, burada sadece Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü'ne (UNIFIL) ait silah ve askerlerin bulundurulmasını öngörüyor.
Neredeyse çeyrek asırdır Litani Nehri ile sınır arasındaki alanı kontrol eden Hizbullah'ın, bu öneriye nasıl bir yanıt vereceği henüz bilinmiyor.
Ali Laricani, İran'ın her koşulda Hizbullah'a destek vereceğini de ekledi.
Lübnan medyası, başkent Beyrut semalarında alçak uçuş gerçekleştiren İsrail savaş uçaklarının görüntülerini yayınladı.
İşgal ordusuna ait jetler, bugün sabahtan itibaren iki kez Beyrut'un güneyindeki mahalleleri bombardımana tuttu.
Beyrut'u aralıksız dört gündür vuran İsrail, saldırılardan kısa süre önce tahliye uyarıları yayınlıyor.
Bombardımanların merkezi, Hizbullah'ın kalesi olarak bilinen güneydeki Dâhiye semti. Semt ve çevresindeki mahallelerde 700 bin kişi yaşıyordu, 23 Eylül'de başlayan yoğun İsrail hava saldırıları bölgenin boşalmasına neden oldu.
Hizbullah, lideri Hasan Nasrallah dahil üst düzey yöneticilerinin çoğunu İsrail bombardımanında kaybetti.
Bu sabah Beyrut'un güneyindeki Gubeyri mahallesi için tahliye emri verip dakikalar sonra hava saldırısı gerçekleştiren İsrail, öğleye doğru yeni uyarılar yayınladı.
Ordu sözcüsü bu kez Gubeyri'nin yanı sıra Burc el Baracine mahallesindeki çok sayıda binanın boşaltılmasını istedi.
Söz konusu emirden dakikalar sonra iki mahallede şiddetli patlamalar meydana geldi.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, saldırı anının dehşetini gösteren bir dizi fotoğrafı dünyaya servis etti. Ajansın foto muhabiri Hasan Ammar'ın karelerinde İsrail jetinin ateşlediği füzenin binaya doğru ilerleyişi, gökyüzüne yükselen alev topu yer aldı.
Bir diğer haber ajansı AFP de benzer şekilde İsrail füzesinin yol açtığı sahneyi farklı bir açıdan yakaladı.
İşgal ordusu, savaş uçaklarının vurduğu binalarda Hizbullah'a ait silah depoları ve tesislerin olduğunu ileri sürüyor.
Beyrut'tan bildiren Al Jazeera muhabiri Zeina Khodr ise, sabahki saldırılarda en az iki binanın yok edildiğini aktardı.
Lübnan'ın başkentinin dört gündür aralıksız bombalandığını belirten Khodr, Beyrut'un güneyindeki mahallelerin büyük ölçüde boş olduğunu ancak yine de binlerce kişinin bölgede olduğunu kaydetti.
Al Jazeera muhabirinin verdiği bilgiye göre, Hizbullah'ın kalesi Dâhiye semti ve çevresindeki mahallelerde saldırı dalgasından önce 700 bin kişi yaşıyordu.
Lübnan medyası ateşkes için arabuluculuk yapan ABD'nin anlaşma taslağını Beyrut yönetimine teslim ettiğini yazdı.
Haberlere göre, ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson meclis başkanı Nebih Berri'ye söz konusu taslağı iletti. Nebih Berri, Hizbullah'ın siyasi kanadında yer alıyor.
İsrail basını ise, üzerinde son müzakerelerin yapıldığı anlaşmanın Hizbullah güçlerinin Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini sağlayacağını aktardı.
Taslak, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararına göre hazırlandı. BMGK’nin 1701 sayılı kararı, İsrail'in Mavi Hattı'nın gerisine çekilmesini ve bu hatla Lübnan'daki Litani Nehri arasındaki bölgenin silahsızlandırılmasını, burada sadece Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü'ne (UNIFIL) ait silah ve askerlerin bulundurulmasını öngörüyor.
Neredeyse çeyrek asırdır Litani Nehri ile sınır arasındaki alanı kontrol eden Hizbullah'ın, bu öneriye nasıl bir yanıt vereceği henüz bilinmiyor.
Amerikan Wall Street Journal gazetesi ise, söz konusu anlaşmat taslağının seçilmiş başkan Donald Trump tarafından onaylandığını bildirdi.
WSJ, İsrail Stratejik İlişkiler Bakanı Ron Dermer ile Pazar günü Florida'da bir araya gelen Trump'ın ateşkes teklifine yeşil ışık yaktığını, yemin tarihi olan 20 Ocak öncesinde silahların susmasını umduğunu yazdı.
ABD'de seçimleri kazanan Donald Trump'ın ilk atamalarından biri, İsrail Büyükelçiliği'ne oldu. İsrail'i kayıtsız şartsız destekleyen Trump'ın büyükelçi için tercihi ise, evanjelist Mike Huckabee'ydi. "Gerçekte Filistinli diye bir şey yok" cümlesiyle akıllarda yer eden kuran Mike Huckabee, Yahudilerin 'Tanrı'nın Seçilmiş Halkı', Kutsal Topraklar'ın da 'Yahudilerin malı' olduğuna inanıyor.
Altı yıl önce İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da kurulan yasa dışı yerleşimlerden birini ziyaret etti, baret takıp bir evin inşaatına tuğla taşıdı. İsrail'in en çok satan gazetesi Yediot Ahronot, müstakbel ABD Büyükelçisi'nin ziyaret ettiği Efrat yerleşiminden ev almayı düşündüğünü yazdı.
Trump'ın duyurusunun ardından ilk röportajını İsrail ordu radyosuna veren Arkansas eyaletinin eski valisi Huckabee, İsrail'in işgal altında tuttuğu Batı Şeria'nın 'ilhak' edilmesinin bir ihtimal olduğunu söyledi.
Ordu radyosu ABD'li siyasetçiye Trump'ın ikinci döneminde Batı Şeria'nın İsrail tarafından ilhakının mümkün olup olmayacağını sordu. Mike Huckabee, soruya "Elbette. Politikayı ben yapmayacağım, başkanın politikasını uygulayacağım" deyip hiçbir ABD başkanının İsrail için Trump'tan daha fazlasını yapmadığını söyledi.
Donald Trump'ın ilk döneminde ABD büyükelçiliğinin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınması, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması, işgal altındaki Suriye toprağı Golan Tepeleri'nin İsrail'e ilhakının tanınması gibi hamlelerini hatırlatan Huckabee, ikinci dönemde de bunun tamamıyla devam etmesini beklediğini aktardı.
Röportajda tüm uluslararası mahkemeler ve Birleşmiş Milletler kararlarıyla Filistin toprağı olarak tescillenen Batı Şeria'nın İncil'deki isimleri Yahudiye ve Samiriye’yi kullanan Mike Huckabee, İsrail yayın organı Arutz Sheva'ya verdiği yeni röportajda da Batı Şeria demeyi reddetti.
'İşgal altında Batı Şeria' diye bir yer olmadığını ileri süren ABD'li siyasetçi, bölgeden 'vaat edilmiş topraklar' olarak söz edip "Burası İbrahim zamanından bu yana, 3 bin 500 yıldır buranın gerçek sahibi olan insanlar tarafından kontrol edilen topraklar" dedi.
Yeni röportajda İsrail'in faşist Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in hazırlık talimatı verdiği Batı Şeria'nın ilhakı da müstakbel ABD büyükelçisine soruldu. Mike Huckabee, "Bu İsrail'in alacağı bir karar" deyip Donald Trump'ın uygulayacağı politikaların en İsrail yanlısı politikalar olacağı yorumunu yaptı.
69 yaşındaki Huckabee, uzun süre sonra İsrail Büyükelçisi görevinde bulunacak ilk Yahudi olmayan Amerikalı olacak.
Mike Huckabee, geçtiğimiz yıllarda İsrail'in Batı Şeria'daki iddialarının ABD'nin Manhattan'la olan bağlarından daha güçlü olduğunu söyleyen bir isim.
Arkansas eyaletinin eski valisi Huckabee, İsrail'e ilk kez 1973 yılında gitti. Sonraki senelerde defalarca evanjelist Hristiyan kafilelerle İsrail turları düzenledi.
İsrail’de yayın yapan Haaretz gazetesi, Mike Huckabee’nin yerleşimcileri temsil eden Yesha Konseyi ile yakın ilişkide olduğunu yazdı.
İsrail'in stratejik liman şehri Hayfa, bugün bir kez daha Hizbullah tarafından füzelerle hedef alındı.
Akdeniz kıyısındaki Hayfa'nın yanı sıra daha kuzeydeki Akka'da da sirenler çaldı, İsrail ordusu Hizbullah'ın ateşlediği füzelerden ikisinin hava savunma sistemleri tarafından durdurulduğunu bildirdi.
İsrail basınındaki haberlere göre, füzelerden biri ise bir inşaatı vurdu. Ambulans servisi, inşaatta bir kişinin hafif yaralandığını açıkladı.
Lübnan'ın başkenti Beyrut'u dört gündür aralıksız bombardımana tutan İsrail ordusu, bu sabah yeni bir tahliye uyarısı yayınladı.
İşgal ordusu, Beyrut'un güneyindeki iki binanın boşaltılmasını ve çevrede yaşayanların söz konusu yapılardan 500 metre uzağa gitmelerini istedi.
İsrail'in tahliye emrinden dakikalar sonra hava saldırısı gerçekleşti, Beyrut'u sarsan patlamalar duyuldu.
Bu sabah hedef alınan Dâhiye semtindeki Gubeyri mahallesi, Perşembe günü de vuruldu.
Son 24 saatte Beyrut'taki İsrail saldırıları onlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oldu.
İsrail işgal ordusuna karşı savaşan Hizbullah ise, Akka'daki bir askeri üssü vurduğunu duyurdu. Lübnanlı grubun verdiği bilgiye göre, füze yağmurunun hedefi Golani Tugayı'na ev sahipliği yapan Shraga üssüydü.
Hizbullah, kısa süre önce de İsrail'in başkenti Tel Aviv'deki Tel Haim askeri üssünü vurduğunu bildirdi. Lübnan sınırına yaklaşık 120 kilometre mesafedeki üs, ilk kez Hizbullah tarafından hedef alındı.
On binlerce üyesi ve cephaneliğinde 150 bin kadar füzesi olduğu tahmin edilen Hizbullah, son iki aydaki İsrail saldırılarında lider kadrosunun neredeyse tamamını kaybetti.
Ancak İran destekli grup halen operasyonel ve 100 kilometreyi aşkın mesafedeki hedeflere saldırı düzenleyebiliyor.
İsrail ve Hizbullah arasındaki sınır çatışması, Gazze Şeridi'ndeki savaştan bir gün sonra, 8 Ekim 2023 tarihinde başladı. İsrail'in yoğun hava saldırılarına başladığı 23 Eylül tarihine kadar çoğunlukla sınır hattının dışına çıkılmadı.
Sekiz haftadır devam eden ve kara işgalini de kapsayan İsrail saldırıları Lübnan'da 2 bin 700'den fazla insanın yaşamını yitirmesine neden oldu.
Lübnan nüfusunun dörtte biri evlerini terk etmek zorunda kaldı, yarım milyon kişi Suriye'ye kaçtı.
Lübnan Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, sınır çatışmasının başladığı 8 Ekim 2023'ten bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 386.
2020 yazında Doğu Akdeniz'de patlak veren kriz, Türkiye ve Yunanistan'ı karşı karşıya getirdi. Savaş gemilerinin sahne aldığı gerilim zaman zaman tırmansa da bugünlerde Ankara ve Atina hattında bahar rüzgarları esiyor.
Doğu Akdeniz krizi Yunanistan'da temel bir politika değişikliğine neden oldu, Türkiye'nin özellikle silahlı insansız hava araçlarında dünya çapında ses getiren başarısı Atina yönetimini silahlanmaya ve yeni müttefikler bulmaya sevk etti.
Yunanistan geride kalan dört yılda Fransa'dan Rafale savaş uçakları ve Belharra fırkateynleri satın aldı, Paris yönetimiyle savunma anlaşması imzaladı.
ABD'ye başta Girit Adası'ndaki Suda üssü olmak üzere ülke genelinde çok sayıda üs tahsis eden Atina yönetimi, F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu için Washington'la anlaştı. Envanterindeki F-16 jetlerini Viper seviyesine yükseltmeye başlayan Yunanistan, ayrıca ABD'den F-35 savaş uçakları satın almaya hazırlanıyor.
ABD ile tarihte eşi benzeri görülmemiş bir askeri işbirliğine giden Yunanistan, Doğu Akdeniz'deki müttefiki İsrail'den ise silahlı insansız hava araçları ve füze sistemleri satın aldı. Yunan ve İsrail orduları birçok tatbikata imza atarken, İsrailliler ayrıca Yunan pilotların eğitimini üstlendi.
Yunanistan şimdi de İsrail'le iki milyar euroyu geçen yeni bir anlaşma için görüşmeler yapıyor. İsrail basını, Atina ve Tel Aviv'in bir füze savunma sistemi üzerinde çalıştıklarını yazdı.
Haberlere göre, 2,1 milyar euroluk proje kısa menzilli füzeleri engelleyen İsrail'in Demir Kubbe hava savunma sisteminin taklidi olacak. Yanı sıra uzun menzilli füzeler için de İsrail'in elindeki diğer sistemlerin benzerleri üretilecek.
İsrail medyası, Yunanistan'ın ezeli rakibi Türkiye ile rekabet için savunma sanayiine yatırım yaptığını, çok katmanlı bir uçaksavar ve dronesavar sistemi elde etmeyi hedeflediğini aktardı.
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias kapalı kapılar ardında İsraillilerden bilgi aldı, hava savunma sistemi müzakereleri devam ediyor.
Basındaki haberlerde Yunanistan'ın ordusunu modernize etmek için 2035 yılına kadar 12,8 milyar harcaması gerektiği vurgulandı.
UEFA Avrupa Ligi'nde Ajax ve Maccabi Tel Aviv maçı öncesi ve sonrasında çıkan olaylar, bütün gözlerin Fransa ile İsrail arasındaki karşılaşmaya çevrilmesine neden oldu.
Hollanda'nın başkenti Amsterdam'daki Ajax-Maccabi Tel Aviv müsabakasındaki olayların fitilini, bir grup İsrailli taraftarın attığı korkunç sloganlar ateşledi. 'Gazze'de okul yok çünkü orada çocuk kalmadı' gibi sloganlar duyuldu, Amsterdam'da evlere ve dükkanlar asılan Filistin bayrakları İsrailliler tarafından söküldü. Amsterdam sakinlerinin karşılık vermesiyle neredeyse tüm gece devam eden olaylar kontrolden çıktı, onlarca kişi gözaltına alındı.
Amsterdam'da yaşananların ardından Paris'teki milli maçta neler olacağı merak ediliyordu. Fransa ile İsrail arasındaki Avrupa Uluslar Ligi maçı büyük oranda boş tribünler önünde oynandı.
Karşılaşmanın başında İsrail marşı ıslıklandı, golsüz berabere biten maç büyük güvenlik önlemleri arasında tamamlandı. Paris emniyeti stadyum içi ve dışında 4 bin polisi görevlendirdi.
Tribünlerde İsrail taraftarlarının bulunduğu bölümde çıkan arbedenin görüntüleri ise sosyal medyada paylaşıldı. Deplasmana gelen İsrailli taraftarların ev sahiplerine saldırdığı görüldü.
Paris’teki maçın oynandığı Stade de France stadyumu dışında da protesto vardı. Buradaki eyleme katılan üniversite öğrencisi Irene Karalis, "Bu gece, bu utanç maçına karşı protesto etmek için geldik, çünkü bunun doğru olmadığını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Protestocular Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un maçı stadyumda izleme kararına da tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, maç öncesi yaptığı açıklamada Fransa'nın antisemitizme boyun eğmeyeceğini söyledi.
Filistin ve Lübnan'a destek veren solcu Boyun Eğmeyenler Partisi (LFI) maçın iptal edilmesi ya da en azından Cumhurbaşkanı Macron'un stada gitmemesi çağrısı yaptı. LFI Milletvekili David Guiraud "Devlet başkanımızın soykırım yapan bir ülkeyi onurlandırmasını istemiyoruz" dedi.
İsrail takımlarının Avrupa kupalarında oynadığı maçlar güvenlik operasyonları arasında yapılıyor. 28 Kasım’daki Maccabi Tel Aviv - Beşiktaş maçı da boş tribünler önünde Macaristan’da oynanacak.