İsrail'den son dakika açıklaması: Ordu Gazze Şehir Merkezi'nde

Netanyahu yaptığı açıklamada, "Kayıplar oluyor ama sonuna kadar devam edeceğiz. Durmaya niyetimiz yok" dedi.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ederken, ABD Dışişleri Bakanlığı ABD’nin Gazze Şeridi’nin yeniden işgalini desteklemediğini açıkladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun İsrail'in çatışmaların sona ermesinin ardından Gazze Şeridi’nde güvenliği üstleneceği yönündeki açıklamalarına cevap veren ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vedant Patel, "Genel olarak konuşmak gerekirse, Gazze'nin yeniden işgalini desteklemiyoruz ve İsrail de desteklemiyor" dedi. İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaların patlak verdiği 7 Ekim’den bir gün öncesine değinen Patel, "Aynı zamanda İsrail'le 6 Ekim'deki statükoya geri dönülmeyeceği konusunda da aynı fikirde olduğumuzu belirtmek önemli. İsrail ve bölge güvende olmalı. Gazze artık İsrail halkına veya başka birine karşı saldırılarının gerçekleştirileceği bir üs olamaz ve olmamalıdır. Bu nedenle, kriz sona erdiğinde Gazze'de ortaklarımızla çeşitli senaryolar üzerinde çalışıyoruz” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bir kez daha ateşkes çağrısında bulundu. DSÖ Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, “Bir aydır Gazze'de yoğun bombardıman yaşanıyor. 10 bin insan öldü. Bunların 4 binden fazlası çocuktu. Bu insanlık felaketi daha ne kadar sürecek? Tüm tarafları insani bir ateşkesi kabul etmeye ve kalıcı barış için çalışmaya çağırıyoruz. Rehinelerin derhal serbest bırakılması için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Tarih hepimizi bu trajediyi sona erdirmek için yaptıklarımıza göre yargılayacaktır” dedi.

Irak ve Suriye’deki ABD askerlerinin bulunduğu üslere füze ve İHA saldırıları devam ediyor. İran yanlısı Şii milis gruplarının çatısı altında toplandığı Irak İslami Direniş tarafından yapılan açıklamada, Suriye’deki Deyrizor kentinde yer alan Conoco gaz sahasında bulunan ABD üssüne füze saldırısı düzenlendiği duyurularak, fırlatılan füzelerin hedefe isabet ettiği vurgulandı.

İsrail Savunma Bakanı Gallant yaptığı açıklamada 'Gazze şehir merkezine girdik.' açıklaması yapıldı.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları sürerken, Filistinli yaralılar Mısır’a sevk edilmeye devam ediyor. Mısır Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Hossam Abdel Ghaffar yaptığı açıklamada, Refah Sınır Kapısı’nın sivillerin geçişlerine açılmasından bu yana Gazze Şeridi’nden 140 yaralı Filistinlinin Mısır’a nakledildiğini aktardı. Filistinli yaralıların durumunun “ciddi” olduğunu aktaran Ghaffar, yaralılar arasında 55 çocuğun ve 35 kadının olduğunu belirterek, günde 30'dan fazla cerrahi operasyon gerçekleştirildiğini söyledi. Tahliye edilen yaralı sayısının "düşük" olduğunu aktaran Ghaffar, "Sağlık ekipleri ve hastaneler açısından daha fazla vakayı almaya hazırız, ancak şu ana kadar aldığımız sayı bu" dedi.

Gazze Şeridi’nde tutulan Taylandlı rehinelerin serbest bırakılacağı öne sürüldü. New York Times’ta ye alan haberde, Tayland Dışişleri Bakanı Parnpree Bahiddha-Nukara’nın Katar ve Mısır'da görüştüğü yetkililerden, Hamas tarafından Gazze Şeridi’nde rehin tutulan 24 Taylandlı rehinenin "savaşla hiçbir ilgileri olmadığı" için serbest bırakılacağını öğrendiğini ifade ettiği aktarıldı.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Gazze Şeridi’ndeki UNRWA tesislerine düzenlenen saldırılarda 66 kişinin hayatını kaybettiğini, 540 kişinin yaralandığını belirterek, “Gazze’de hiçbir yer güvenli değil” açıklamasını yaptı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, gündemdeki konuların ele alınacağı G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılmak üzere Japonya’nın başkenti Tokyo’ya geldi.

Dünya ajanslarının 'Son dakika' koduyla geçtiği gelişmeye göre Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın konvoyuna saldırı düzenlendi. Saldırıda bir koruma yaralanırken olayı 'Ebu Cendel Oğulları' grubu üstlendi.

ABBAS'A 24 SAAT SÜRE

Batı Şeria'da Filistin güvenlik teşkilatı içinde örgütlü olduğu öne sürülen Ebu Cendel'in Oğulları adlı örgüt, Mahmud Abbas'a İsrail'e karşı harekete geçmesi için dün 24 saat süre verdi. Sürenin bitmesiyle beraber Abbas saldırıya uğradı.

Ayrıntılar geliyor...

AFP’nin Kudüs muhabiri Rosie Scammell, Gazze’deki AFP bürosunun bombardımandan hasar gördükten sonraki son halini paylaştı.

Filistin Sağlık Bakanlığı, Gazze'de yaşamını yitirenlerin sayısının 10 bin 328'e yükseldiğini bildirdi. Ölü sayısının 4 bin 237'sini çocuklar oluşturuyor.

Irak'ın kuzeyindeki Erbil'de ABD askerleri ve diğer uluslararası güçlere ev sahipliği yapan havalimanına, üç silahlı insansız hava aracı gönderildi.

Havalimanında kurulu hava savunma sisteminin aktif hale gelmesiyle silahlı drone'lar düşürüldü.

ABD ordusundan yetkililer, saldırı girişiminde bir kayıp ya da hasar gerçekleşmediğini söyledi.

Standford Üniversitesi kampüsündeki olayda beyaz bir erkek aracıyla uzaklaşırken küfürler savurdu, polis nefret suçu soruşturması başlattı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, savaş sona erdiğinde ordu birliklerinin Gazze'de sınırsız şekilde hareket özgürlüğüne sahip olacağını söyledi.

İsrail parlamentosu Knesset'teki Dış İlişkiler ve Savunma Komisyonu'nda konuşan Gallant'ın sözleri, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun açıklamalarını izliyor.

Amerikan ABC televizyonuna röportaj veren Netanyahu, İsrail ordusunun süre sınırı bulunmadan Gazze'nin güvenliğinden sorumlu olacağını söyledi. Peki, İsrail ordusunun işgal için karadan ve havadan savaş yürüttüğü Gazze'nin geleceğine dair bu çıkış ne anlama geliyor?

'Güvenlik sorumluluğu', halihazırda İsrail'in işgal altında tuttuğu Filistin toprağı Batı Şeria'nın bir kısmında kullanılan bir kavram.

BBC Uluslararası İlişkiler Editörü Jeremy Bowen, Netanyahu'nun ne kast ettiğini tarif etmenin zor olduğunu ancak bunun yerel yönetim sorumluluklarını içermeyen bir tür işgal olabileceğini söylüyor.

İsrail tıpkı Batı Şeria'nın bazı kısımlarında olduğu gibi askerlerini konuşlandırıp tüm asayişi eline alabilir, günlük yerel yönetim işleri (eğitim faaliyetleri, çöplerin toplanması gibi) Filistinlilere bırakabilir.

Uluslararası Erbil Havaalanı’nda ABD askerlerinin bulunduğu askeri üsse iki kez İHA saldırısı düzenlendi. İlk saldırıda kullanılan 2 İHA’nın havada imha edildiği belirtilirken  ikinci saldırıda kullanılan diğer İHA’nın ise hedefe ulaşmadan düştüğü kaydedildi.

Saldırı sonrası Erbil Havaalanı’ndan yapılan uçuşlar geçici olarak askıya alınırken, ABD Erbil Başkonsolosluğu’nda da siren sesleri yükseldi.

Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Hasira, İsrail'in Gazze şehrine gerçekleştirdiği bombardımanda 42 aile üyesiyle birlikte can verdi. Al Jazeera, gazetecinin oğulları ve kardeşlerinin de ölenler arasında olduğunu yazdı.

Savaş birinci ayını doldururken, ABD merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) en az 37 medya mensubunun hayatını kaybettiğini bildiriyor.

İsrail Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir birçok sivilin, silah taşımak için resmi olarak başvuruda bulunduğunu açıkladı. Gvir X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, 'Bireysel silahlanmayla ilgili binlerce şartlı izin ve fiili ruhsat vatandaşlara verildi' dedi. Gvir'in bu açıklaması İsrail'in ABD'den 24 bin taarruz tüfeği alacağının ortaya çıkmasından hemen sonra geldi.

İran medyası, Hamas'ın siyasi büro şefi İsmail Haniye'nin geçen hafta İran'ın başkentini ziyaret ettiğini ve dini lider Ali Hamaney'le görüştüğünü yazdı. Hamaney, görüşmede Gazze Şeridi'ni 17 yıldır yöneten Hamas'a destek politikalarının kalıcı olduğunu söyledi. Tehran Times gazetesi, savaşın ortasında gerçekleşen buluşmanın 'çok önemli' olduğu yorumunu yaptı.İran gazetesi Resalat (Mesaj), 'Gazze'deki savaşın beden dili' başlıklı bir köşe yazısına yer verdi. Yazıda İsrail bombardımanının yol açtığı vahşetin dünyanın beş kıtasında milyonlarca insanı sokağa döktüğü belirtildi, yalnızca ABD ve üç kötü Avrupa ülkesinin Gazze'den yükselen çığlıkları duymadığı kaydedildi.

ABD ve Avrupa'ya 22 Arap ülkesinin hükümetlerinin eşlik ettiğini savunan Muhammed Kazım Anbarlı imzalı yazı, ancak söz konusu 22 Arap ülkesinde yaşayan insanların sokaklara dökülerek iktidarların sessizliğini bozduğunu dile getirdi. Yemen'deki Husileri tek 'yasal' hükümet olarak tanımlayan yazı, Husilerin halihazırda savaşın içinde olduğunu kaydetti.

Yanı sıra, yazara göre Lübnan'daki Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah'ın Cuma günü yaptığı konuşmayla adeta tam kapsamlı bir savaşa girildiğini duyurdu.

Tahran yönetimi tarafından Direniş Ekseni olarak adlandırılan Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen'i sıralayan analiz, Hizbullah lideri Nasrallah'ın bu dört ülkenin yanı sıra Gazze ve Batı Şeria'daki Filistinli gruplara da destek açıkladığını ekledi. Nasrallah'ın İsrail ve Amerika'yı harekatın başlayacağı son saldırı için uyardığını dile getiren İranlı yazar, Hizbullah liderinin söylediği "Bizi gemilerinizle korkutmayın, bizim onlar için doğru silahlarımız var" cümlesini öne çıkardı. Yazıya göre ayrıca, Hizbullah Siyonist rejime yakıt ve yiyecek sağlayan Arap ülkelerini de uyardı.

"Dünya Hasan Nasrallah'ın Gazze savaşına dair verdiği beyanları iyice dinledi. Bu Gazze'deki savaşa ve Filistinli insanların vücut diline dair en dürüst, temiz ve anlaşılır seslenişti" diyen analiz, Hizbullah liderinin tarihi bir konuşma yaptığını belirtti. Yazı, Hasan Nasrallah'ı iyi tanıyan İsrail'in Hizbullah'tan korktuğunu savundu.

Singapur hükümeti İsrail-Hamas arasındaki çatışmaların ulusal barışı bozabileceğini belirterek savaşla ilgili amblemleri sergileyen veya giyen herkesin hapse atılabileceğini bildirdi. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada yasaklı ürünleri giyenlere para cezası da verileceği hatırlatıldı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova İsrailli bakanın Gazze'ye nükleer bir saldırı düzenleme fikri hakkında konuştu. RIA'ya verdiği demeçte Zaharova bu açıklamayla birlikte İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğuğunu kabul ettiğini belirtti. Zaharova, Gazze'de Açıklamalarının devamında Zaharova Birleşmiş Milletler gözlemcileri ve nükleer uzmanların sahada olması gerektiğini kaydetti.

İsrail, nükleer silahlara sahip olduğunu açıkça kabul etmiyor, ancak Amerikalı Bilim İnsanları Federasyonu, İsrail'in yaklaşık 90 nükleer savaş başlığına sahip olduğunu tahmin ediyor.

Al Jazeera, İsrail savaş uçaklarının Gazze Şeridi'ndeki güneş panellerini vurduğunu duyurdu. Söz konusu güneş panelleri, hastaneler ve siviller tarafından kullanılıyordu.

Savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana bir ay geçti, dokuz ülke İsrail'deki büyükelçilerini geri çağırdı.

Dört kıtadan ülkelerin bulunduğu liste şu şekilde:

Türkiye
Güney Afrika
Kolombiya
Bahreyn
Bolivya
Çad
Ürdün
Şili
Honduras

Güney Amerika ülkesi Bolivya, büyükelçisini geri çağırmasının yanı sıra İsrail'le tüm ikili ilişkilerini de kopardı.

İsrail'in en yakın müttefiki ABD, savaşın başından beri hem askeri hem finansal tüm desteğini ortaya koydu. İran ve vekil güçlerinin savaştan uzak durması için Orta Doğu kıyılarına uçak gemileri konuşlandıran Washington yönetimi, halihazırda ateşkes önerilerine de karşı çıkıyor.

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, 7 Ekim'den bu yana Suriye ve Irak'taki Amerikan üslerinin 38 kez hedef alındığını açıkladı.

Pentagon sözcüsü Pat Ryder, söz konusu saldırıların çoğunun roket ya da insansız hava araçlarıyla İran bağlantılı gruplar tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Saldırılarda 45 Amerikan askerinin yaralandığı bilgisini veren sözcü Ryder, askerlerden 24'ünün travmatik beyin hasarı olduğunu da ekledi.

ABD'nin batısındaki Washington eyaletinde gerçekleşen Filistin'e destek gösterisinde, protestocular bir Amerikan savaş gemisinin önünü kesti.

Tacoma Limanı'ndan ayrılmaya hazırlanan askeri geminin İsrail'e silah götürmeye hazırlandığını belirten protestocular, aracı durdurdu.

Tacoma'daki yürüyüşe katılanlardan Wassim Hage, "Derhal ateşkes istiyoruz. Artık insanların öldürülmesinin durmasını istiyoruz" dedi, ABD'nin İsrail'e sunduğu kayıtsız şartsız destek ve Washington'ın mevcut dış politikasına dair gerçek bir soruşturma ve aksiyon istediklerini de ekledi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin getirdiği ateşkes tasarısı, daimi üye ABD'nin vetosuyla karşılaştı.

Savaşın başladığı 7 Ekim tarihinden bu yana altıncı kez Gazze'deki savaşın durdurulması için görüşme yapıldı. ABD ve Batılı müttefikleri İsrail'i kınamayan ve çatışmalara 'ara' verilmesini isteyen önerileri gündeme getirirken, Rusya, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri ateşkes tasarıları sundu.

Altıncı toplantıda da bir sonuç çıkmadı, ABD'nin BM temsilcisi Robert Wood anlaşma sağlanamadığını söyledi.

Ateşkes önerisini gündeme taşıyan Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri, ortak bir açıklama yaptı. Çin'in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun acil şekilde insani ateşkes çağrısı yaptıklarını söyledi, BMGK'nın derhal harekete geçip uygulanabilir bir karar alması gerektiğini söyledi.

Birleşik Arap Emirlikleri temsilcisi Lana Zeki Nuseybe ise, halihazırda Gazze'deki BM hastanelerinin bile siviller için güvenli olmadığını vurguladı.

İsrail'e destek için Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz'e gönderilen ABD uçak gemilerine, USS Florida denizaltısı da katıldı. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), denizaltının Süveyş Kanalı'ndan Kızıldeniz'e doğru seyrettiği bir fotoğraf paylaştı.

Büyük ses getiren fotoğraf, analistler tarafından alışılmadık olarak nitelendi. Çünkü ABD ordusu çoğunlukla denizaltıların konumlarını paylaşmıyordu.

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un günlük basın toplantısında USS Florida denizaltısı soruldu, sözcü Pat Ryder Ohio sınıfı denizaltının bölgeye daha fazla caydırıcılık için gönderildiğini söyledi.

Sözcü ayrıca USS Florida'nın güdümlü füzeler taşıdığını ancak nükleer silah ateşleme kapasitesi bulunmadığını da ekledi.

Fransa’nın BM Büyükelçisi Nicolas De Riviere, Gazze’de insani ateşkesin ilan edilmesi yönünde çağrıda bulundu.

Kapalı kapılar arkasında gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısından sonra konuşan Riviere, çatışmalara ara verilmesi ve bunun da sonunda ateşkese dönmesi gerektiğini dile getirdi.

Fransız diplomatın bu duruşu ABD ve İngiltere gibi ateşkesin Hamas’ın işine yarayacağını dile getiren müttefiklerinden farklı.

Washington yönetimi hem Dışişleri Bakanı Antony Blinken hem de Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby'nin açıklamalarıyla şu an ateşkesi kabul etmeyeceğini birçok yineledi.

Orta Doğu'yu ikinci kez turlayan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın duraklarından biri, Türkiye'ydi. Başkent Ankara'ya Pazar günü akşam saatlerinde inen ve Pazartesi günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la 2,5 saat görüşen Blinken, Orta Doğu turunu tamamlayıp Uzak Doğu ülkelerine uçtu.

Dışişleri Bakanı Fidan ve ABD'li mevkidaşının randevusu, uluslararası medya tarafından yakından takip edildi. Ortak basın toplantısı düzenlenmezken, Antony Blinken havalimanında uçağın önünde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Al Jazeera, 'ABD'nin en üst düzey diplomatı Türk Dışişleri Bakanıyla çetin İsrail-Gazze görüşmesi için buluştu' başlığıyla sunduğu haberde, analistlerin görüşlerine yer verdi.

Televizyona konuşan Prof. Tamer Qarmout, Orta Doğu'yu gezen ABD Dışişleri Bakanı'nın temel görevinin İsrail için daha fazla zaman satın almak olduğunu belirtiyor. Doha Lisansüstü Çalışmalar Enstitüsü'nde görev yapan Prof. Qarmout, devamında şu ifadeleri kullandı:

"Ve Türkler bunu biliyor. Bu yüzden soğuk karşılandı."

Savaşın birinci ayında Gazze Şeridi'nin birçok mahallesini haritadan silen İsrail ordusu, 1,5 milyon Filistinlinin de evini terk etmesine yol açtı. 41 kilometre uzunluğundaki dar şeritte sıkışıp kalan ve İsrail bombardımanından kaçacak hiçbir yeri olmayan 2,3 milyon insanın Necef ya da Sina Çölü'ne sürgüne gönderilmesi, İsrail'de özellikle aşırı sağcı radikaller tarafından birçok kez dile getirildi.

İsrail'in doğu komşusu Ürdün ise, hem Gazze hem de Batı Şeria'daki Filistinlilerin sürülmesini savaş ilanı sayacağını duyurdu. Ürdün Başbakanı Bişr el-Hasavne, Gazze ya da Batı Şeria'daki Filistinlileri yerlerinden etme girişimlerini ya da bu duruma yol açacak koşullar yaratılmasını 'kırmızı çizgi' ilan etti, Amman yönetiminin böyle bir durumu 'savaş ilanı' olarak göreceğini bildirdi.

El-Hasavne, Ürdün resmi haber ajansı Petra'nın aktardığı konuşmasında, ülkesinin bu konuda Mısır'ın tutumunu desteklediğini belirterek "Kardeş Filistin halkının yeri kendi topraklarıdır, başka bir yer değil" dedi.

Ürdün ordusunun, ülkenin batısında Batı Şeria sınırına takviye yaptığı biliniyor.

Uzun yıllardır kalabalık bir Filistinli mülteci grubuna ev sahipliği yapan Ürdün, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistinlileri de sürmek için mevcut durumu fırsat olarak görmesinden endişe ediyor. Batı Şeria'da yaşayan Filistinliler, 7 Ekim'den bu yana bölgedeki Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına hedef oluyor.

Ürdün Gazze'deki savaş nedeniyle İsrail'deki büyükelçisini geri çekti, Amman'ı terk eden İsrail Büyükelçisi'nin de ülkeye geri kabul edilmeyeceğini açıkladı.

1994'te İsrail ile barış anlaşması imzalayan Ürdün, uzun yıllar boyunca İsrail ile diplomatik ilişkiler yürüten sayılı Arap ülkelerinden biriydi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD’nin ABC televizyon kanalında verdiği röportajda çatışmalar sona erdikten sonra İsrail’in 'Gazze’nin güvenliğinden' sorumlu olacağını söyledi. Netanyahu, bunun ne kadar süreceğinin bilinmediğini dile getirdi.

Hamas'ın elindeki rehineler bırakılmadan bir ateşkes olmayacağını yineleyen İsrail Başbakanı, ancak insani araların verilebileceğini aktardı:

"Bir saat orada bir saat burada taktiksel aralar olabilir, daha önce de oldu bunlar. Sanırım önce duruma bakacağız, malların, insani yardımların gelmesi ve çıkması, rehinelerin gelmesi ve gitmesi için."

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, basın toplantısı sırasında Gazze’nin çocuklar için mezarlığa döndüğünü söyledi.

"Her gün yüzlerce kız ve erkek çocuğu ya hayatını kaybediyor ya da yaralanıyor" diyen Guterres, Gazze’de bir insani krizin yaşandığını aktardı. Krizin dünyayı sarstığını ve bölgenin geneline yayılma riski taşıdığını belirten Guterres, “çok sayıda masumun hayatının karardığını” dile getirdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen ise X’ten attığı mesajında Hamas’ın Gazze’ye kaçırdığı çocukları hatırlattı, BM Genel Sekreteri Guterres’in 'utanması' gerektiğini savundu.

Tel Aviv yönetimi, Gazze'deki katliamı açık şekilde dile getiren BM yetkililerine öfke saçıyor. İsrail'in BM Büyükelçisi Gilad Erdan da geçtiğimiz haftalarda ateşkes çağrısında bulunan Guterres'i ağır şekilde eleştirmiş, Birleşmiş Milletler'in artık meşruiyetinin kalmadığını savunmuştu.