20.09.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER
İngiltere’deki Southampton Üniversitesi’nden bir ekip, insan genomunun tamamını 5 boyutlu bir kristale depolayarak insanlığı yok olmaktan kurtarmanın bir yolunu buldu.
Prof. Peter Kazansky liderliğindeki ekip, verileri silika maddesi içinde yönlendirilmiş boşluklara hassas bir şekilde yazmak için ultra hızlı lazerler kullandı.
Verilerin boyutlarının 20 nanometre kadar küçük olduğu belirtildi. Bir yetkili, “Kristal, Dünya’daki kimyasal ve termal olarak en dayanıklı malzemelerden biri olan erimiş kuvarsla eşdeğer. Bin dereceye kadar sıcaklıkların yüksek ve düşük uçlarına dayanabilir. Kristal ayrıca santimetre başına 10 tona kadar doğrudan darbe kuvvetine dayanabilir ve kozmik radyasyona uzun süre maruz kalmaktan etkilenmiyor” dedi.
Şu anda Avusturya’nın Hallstatt kentindeki bir tuz mağarasının içindeki özel bir zaman kapsülü olan “İnsanlığın Hafızası” arşivinde saklanan kristalin devrim niteliğinde bir veri depolama formatı olduğu belirtildi. Zamanla bozulan diğer veri depolama formatlarının aksine, 5 boyutlu bellek kristalleri milyarlarca yıl boyunca yüksek sıcaklıklarda bile kayıpsız 360 terabayta kadar bilgi depolayabiliyor. 5 boyutlu bellek kristali, diğer araştırmacılara, gelecekte bilim izin verirse bitkiler ve hayvanlar gibi karmaşık organizmaların restore edilebileceği sonsuz bir genetik bilgi deposu oluşturma olasılığı sunuyor.
Beş boyutlu kristal nedir?
İlk 5 boyutlu bellek kristali, 2014’te Southampton Üniversitesi tarafından geliştirildi. Dünyanın en dayanıklı dijital depolama ortamı olan kristal, oda sıcaklığında 300 kentilyon yıl boyunca stabil kalabiliyor. Nano yapılı bir cam disk olan bu malzemenin, 190 derecelik yüksek sıcaklıkta tahmini ömrü 13,8 milyar yıl (yaklaşık evrenin yaşı kadar) ve kapasitesi 360 terabayt.
Genetik bilgiyle yaratılabilir mi?
Şu anda yalnızca genetik bilgi kullanarak sentetik olarak insan üretmek mümkün olmasa da, 5 boyutlu kristalin uzun ömürlü olması, gelecekte bu alanda gelişmeler kaydedilirse insan üretimi için bilginin mevcut olacağı anlamına geliyor. Gelecekte insanların yok olma tehlikesinin belirmesi halinde, yeniden varoluş için bu genetik bilgilerin kullanılabileceği bildirildi.