19.09.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Lübnan ve Suriye’deki Hizbullah üyelerine yönelik ‘çağrı cihazı’ saldırısının yankıları sürerken, dün ikinci dalga patlamalar meydana geldi. Bu kez daha çok telsizlerin hedef alındığı belirtilirken, 20 kişi öldü, 450 kişi de yaralandı.
Henüz önceki günkü saldırının sorumluluğunu üstlenen olmazken, Lübnan’ın başkenti Beyrut ve Tire’de, Hizbullah’a ait yaklaşık 500 cihaz daha patladı. Bazı patlamaların önceki günkü patlamalarda ölenlerin cenaze törenleri sırasında meydana gelmesi panik yarattı. Bu kez patlayanların özellikle telsizler ve eski çağrı cihazları olduğu ifade edilirken, bazı güneş enerjisi panelleri ve parmak izi tanıma cihazlarında da patlamalar olduğu, bunun telsizlerdeki patlamalardan etkilenmiş olabileceği öne sürüldü.
Önceki günkü patlamaların sorumluluğunu henüz üstlenen olmazken, Lübnan Başbakanı Necip Mikati ve Hizbullah, İsrail’i suçladı.
BMGK acil toplanıyor
Bu arada New York Times” gazetesi de, ABD’li güvenlik yetkililerinin, Lübnan’a ihraç edilmeden önce cihazlara müdahale edilerek patlayıcı yerleştirildiğini vurguladıklarını belirtti. Başka kaynaklarsa, bunun aylar öncesinden planlandığını, İsrail istihbaratının üretim aşamasında cihazları değiştirdiğini öne sürdü. Saldırı görüntülerini yorumlayan bağımsız siber güvenlik uzmanları da, patlamaların gücü ve hızının, bir tür patlayıcı maddeden kaynaklandığının açık olduğunu söyledi. Uzmanlar saldırının “Tarihteki en kapsamlı fiziksel tedarik zinciri saldırısı” olduğunu belirtti.
İran Devrim Muhafızları’nın bir üyesi “New York Times”a, Hizbullah’ın dağıttığı çağrı cihazlarının patlamadan önce 10 saniye boyunca bip sesi çıkardığını söyledi. Adı açıklanmayan üye, kullanıcıların bu ses sonrası mesajı okumak için cihazı ellerine alıp, yüzlerine yaklaştırdıklarını dile getirdi.
Saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı toplamda 21’e yükselirken, bunlardan 2’si çocuk. Yaralı sayısı ise 3 bini geçti. Çoğu göz ve yüz ameliyatı olmak üzere 460 ameliyat gerçekleştirildiği bildirildi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, tarafları gerilimin daha da artmaması yönünde uyardı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de, Lübnan’daki olayları görüşmek için yarın acil oturumla toplanacak.
Planlanandan erken gerçekleşti
İsrail’in saldırıyı planlanandan önce gerçekleştirdiği öne sürüldü. “Axios” ile “Al Monitor” haber sitelerine konuşan İsrailli ve ABD’li kaynaklar, İsrail’in asıl planının, bu saldırıyı Hizbullah’a yönelik büyük bir operasyon öncesi düzenlemek olduğunu, böylece örgütün iletişim ağının çökertileceğini belirtti. Ancak son dönemde Hizbullah’ın çağrı cihazlarıyla ilgili planı öğrendiğine ilişkin endişeler oluşunca saldırı erkene çekildi. İsrail’in 1996’da Hamas bomba uzmanı Yahya Ayyaş’ın telefonuna bomba yerleştirip öldürmesinin ardından örgütün üyeleri tarafından cep telefonu kullanımı azaltıldı. Hizbullah ise, özellikle 7 Ekim saldırısı ve Fuad Şükür suikastı ardından İsrail’in siber operasyonlarına önlem olarak daha düşük teknoloji iletişim cihazları kullanmaya başlamıştı. Bununla birlikte Hizbullah’ın eski bir İsrail gizli servisi elemanına benzer yolla saldırı düzenlemeye çalıştığı, ancak başarılı olamadığı öne sürülüyor. Kassam Tugayları da, 2009’un başlarında İsrail’in el telsizleriyle suikast düzenleme planı olduğunu ancak durumu fark ettiklerini duyurdu. Bu arada CNN International, İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’a karşı bir operasyona girişeceği konusunda ABD yönetimine bilgi verdiği ancak operasyonun içeriği konusunda herhangi bir detay vermediğini yazdı.
Büyükelçi gözünü kaybetti
Saldırıda yaralanan İran’ın Lübnan Büyükelçisi Mucteba Amani’nin sağlık durumuna ilişkin açıklama yapıldı. Büyükelçinin saldırıda gözünü kaybettiği kaydedilirken Amani’nin ikinci gözünün de ciddi şekilde yaralandığı aktarıldı. Büyükelçinin tedavi için İran’ın başkenti Tahran’a götürüldüğü kaydedildi.
Kuzeye asker yığınağı
İsrail ordusu, Hizbullah’ın vereceği olası karşılığa hazırlanıyor. İsrail ordusu, gerilimin tırmanması üzerine, 98. tümeni ülkenin kuzeyine konuşlandırdı. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, “odaklarının Lübnan cephesine kaydığını” ve “savaşta yeni aşamanın başladığını” dile getirdi. İsrail Başbakanı Netanyahu da sosyal medya platformundan 10 saniyelik video paylaştı. Netanyahu, “Kuzeyde yaşayan sakinleri, güvenli bir şekilde evlerine geri döndüreceğiz ve tam olarak yapacağımız şey bu” dedi.
80’den fazla ülkede kullanılıyor
Lübnan’da dün telsizlerdeki patlamaların ardından gözler Hizbullah mensuplarının taşıdığı Japonya merkezli ICOM marka cihazlara çevrildi. Şirketin internet sitesinde yer alan bilgilere göre, ICOM ürünleri 80’den fazla ülkede satılıyor. Cihazlar ABD, Avustralya, Almanya, İspanya ve Çin’deki bağlı kuruluşlar da dahil olmak üzere dünya çapında uluslararası bir satış ve servis ağına sahip.
‘Biz üretmedik lisans verdik’
Lübnanlı güvenlik kaynaklarının İsrail ulusal istihbarat servisi Mossad’ın çağrı cihazlarına patlayıcı yerleştirdiği iddiasının ardından gözler Tayvanlı çağrı cihazı üreticisine çevrildi. Patlamalar sonrası açıklama yapan Tayvanlı şirketin kurucusu Hsu Ching-Kuang, cihazın Macaristan’da üretildiğini ifade ederek, “Ürün bize ait değildi. Sadece üzerinde markamız vardı” dedi. Ching-Kuang, Gold Apollo’nun Budapeşte merkezli BAC Consulting KFT ile ticari markasını kullanmak için ‘uzun vadeli bir ortaklığı’ olduğunu ve bahsedilen modelin “BAC tarafından üretilip satıldığını” söyledi. Hizbullah’a satılan model ‘Rugged Pager AR924’.
Gözler Macaristan’da
BAC şirketinin faaliyet azlığı dikkat çekerken ‘paravan’ olabileceği iddiaları mevcut. Şirketten henüz bir açıklama yapılmadı ve internet sitesi kapatıldı. Macar şirketin yöneticisi olarak gözüken Cristiana Barsony-Arcidiacono, İngiliz basınına, cihazları kendilerinin üretmediğini ve sadece aracı olduklarını ifade etti. Macaristan da şirketin ülkede bir üretiminin olmadığını açıkladı.
Bununla birlikte tedarik zinciri saldırıları, siber güvenlik dünyasında giderek artan bir endişe kaynağı haline geldi. Nitekim Tayvan Ekonomi Bakanlığı, Tayvan’dan Lübnan’a doğrudan çağrı cihazı ihracatı yapıldığına dair bir kayıt bulunmadığını duyurdu.