12.09.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Fatma G. Kabasakallı - ABD topraklarında gerçekleştirilen en kanlı terör eylemi olan 11 Eylül 2001 saldırılarının üzerinden tam 20 yıl geçti. 19 teröristin kaçırdığı 4 ticari uçakla yapılan saldırılarda binlerce kişi hayatını kaybetti. 20. yıldönümüne birkaç gün kala saldırıda hayatını kaybeden iki kişinin daha kimliğinin tespit edildiği açıklandı. Hâlâ New York’ta hayatını kaybeden 106 kişinin, yani ölenlerin yüzde 40’ının henüz kimlik tespitlerinin resmi olarak yapılamadığı belirtiliyor. O güne kadar terörden uzak olduğunu düşünen ve dünyanın en güvenli ülkesinde yaşadığını hisseden ABD’liler ve “Amerikan hayatı”, bir daha geri dönülemeyecek toplumsal bir güvenlik kaygısı içine düştü. Kişisel hürriyetlerin sınırlandırılması, havalimanları başta olmak üzere artan güvenlik önlemleri, İslamafobi ve yabancı düşmanlığının artışı, iç ve politika dinamiklerinde ve ekonomideki kırılma noktaları gibi pek çok değişim yaşandı.
‘Karanlık taraf’
İlk andaki şaşkınlık, korku ve dehşet, kendisini Amerikan yönetiminin aldığı kararlara teslim etmişti. Üstelik bu değişim sadece ABD değil, Avrupa’dan Ortadoğu’ya, Asya’dan Akdeniz’e kadar geniş bir alanda siyaseti ve toplumları da etkiledi. Dönemin Başkanı George W. Bush’un saldırıların ardından New York’daki Dünya Ticaret Merkezi yıkıntılarını ziyaretindeki “Tarihe karşı sorumluluğumuz çok açık: Bu saldırılara yanıt vermek ve dünyadan şeytanın kökünü kazımak” ifadeleri, önce aynı yıl Afganistan’a savaş, ardından 2003’te Irak’a karşı askeri operasyonla kendini gösterdi. ABD’nin yeni “Teröre karşı küresel savaş” doktriniyle birlikte, dönemin başkan yardımcısı Dick Cheney’in de tanımıyla, ülke artık “karanlık taraf”a geçmişti. Nitekim Başkan Bush, saldırılardan bir hafta sonra 11 Eylül’de ABD’ye saldıranlara karşı güç kullanılmasına izin veren bir kanun çıkardı ve bu kanun, son 20 yıl boyunca ABD’nin Afganistan ve Irak başta olmak üzere terörle mücadele operasyonlarının yasal dayanağını oluşturdu.
‘Şer ekseni’nde Irak
Bununla birlikte George W. Bush, saldırılar sonrası küresel siyasete “Şer ekseni” diye yeni bir tanım daha kazandırmıştı. İran, Irak ve Kuzey Kore’yi “şer ekseni” diye tanımlayan Bush yönetimi, Afganistan’ın ardından 2003’te Irak’a böyle operasyon yapmıştı. ABD, Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu iddia etmiş ve 8 yıl burada bir savaş sürdürmüştü. Saddam Hüseyin’in devrilerek idam edilmesiyle sonuçlanmasına rağmen, CIA’in kitle imha silahları iddiası da asılsız çıkmıştı. Irak savaşında askeri müdahale ve mezhep savaşları nedeniyle yüzbinlerce sivil hayatını kaybederken bu kez DAEŞ sahneye çıkmıştı. Öte yandan saldırıların ardından ilan edilen “teröre karşı küresel savaş”ta, ABD’nin iki somut sonuç elde ettiğini söylemek mümkün: El Kaide’nin bir daha Amerikan topraklarına saldıramaması ve Usame Bin Ladin’in yakalanıp öldürülmesi. Onun dışında 11 Eylül ve sonraki savaşlarda hayatını kaybedenlerin yakınları hala adalet arayışında. 11 Eylül 2001 saldırılarını planlamakla suçlanan Halil Şeyh Muhammed, 20 yıldır yargılanmayı bekliyor. Washington’un Afganistan ve Irak’ta beklediği askeri ve siyasi başarıyı elde edemediği konusunda da dünyada bir fikir birliği de var.
Ayrıca 11 Eylül saldırılarından beri ABD, daha fazla korku duyan bir toplum oldu. Dünya üzerinde giderek yalnızlaşmaya başladı. Birlik ve vatanseverlik duyguları ise, bugün ülke içinde ciddi bir siyasi kutuplaşmaya dönüşmüş görünüyor.
Ladin’in yakalanışı
2001 yılında Afgan milislerinin El Kaide lideri Usame bin Ladin’i yakalama amacıyla örgütle girdiği savaş, Ladin’in saklandığı düşünülen Tora Bora’dan kaçmasıyla sonuçlandı. Pakistan’a kaçtığı düşünülen Ladin bu kez 2004’te Al Jazeera televizyonda ortaya çıktı. Yayınladığı video mesajında 11 Eylül saldırılarının sorumluluğunu üstlenerek “Siz ulusumuzu yakıp yıkarken, biz ulusumuza özgürlüğünü geri vermek istiyoruz” ifadelerini kullandı. Obama’nın başkanlığı sırasında 1 Mayıs 2011’de Usame Bin Ladin, Pakistan’da ABD güçlerinin düzenlediği baskında öldürüldü.
Sıfır Noktası’nda anma
ABD’nin New York kentinde 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’nin hedef alındığı terör saldırılarının 20’nci yıl dönümünün anma töreni “Sıfır Noktası”nda düzenlendi.
Oldukça kalabalık olduğu dikkat çeken törene ABD Başkanı Joe Biden ile eşinin yanı sıra, eski başkanlar Bill Clinton ve Barack Obama da katıldı. İlk uçağın Dünya Ticaret Merkezi’ne çarptığı sabah yerel saatle 08:46’da bir dakikalık saygı duruşu düzenlendi.
Törende hayatını kaybeden 2977 kişinin adları tek tek okundu. Biden’ın “Sıfır Noktası”ndaki törenlerden sonra kaçırılan uçakların çarptığı Pensilvanya Eyaleti ve Pentagon’daki törenlere de katılacağı bildirildi. Pensilvanya’daki törende eski başkan George W. Bush da bir konuşma yaptı. ABD Başkanı Biden, saldırılarla ilgili yayınladığı video mesajında “Bana göre 11 Eylül’den alınan esas ders şu: Birlik bizim en büyük gücümüz” ifadelerini kullandı. Belçika’nın başkenti Brüksel’deki NATO karargâhında da anma töreni düzenlendi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, saldırıların 20. yılında, Avrupa ülkeleriyle Kuzey Amerika’nın bugün “daha tehlikeli bir dünyada” NATO içindeki birlikteliğini sürdürmesi gerektiğini söyledi.
Trump katılmadı
Öte yandan anma törenlerine katılmama kararı alan eski başkan Donald Trump, saldırıların 20. yılı sebebiyle yayınladığı mesajda Biden yönetimini eleştirdi. Trump’ın resmi törenler tamamlandıktan sonra Sıfır Noktası’nı ziyaret edeceği bildirildi.