03.08.2022 - 06:51 | Son Güncellenme:
Derleyen: Can Şişman / Milliyet.com.tr - Koca yaz tatilini birlikte geçirmişlerdi. Her ikisi de 10 yaşındaydı ve Manchester United taraftarıydı. Birbirlerinin en iyi arkadaşıydılar, tüm vakitlerini birlikte geçiriyorlardı. İngiltere'nin doğusundaki Cambridgeshire'ın Soham kentinde yaşayan Holly Wells ve Jessica Chapman, 4 Ağustos 2002 günü yine bir araya gelmişti. Yakın arkadaş olan aileleri bahçede barbekü keyfi yaparken onlar da Holly'nin odasında birlikte bilgisayar oyunları oynayıp müzik dinliyordu. Akşam 18.00 civarında ikili bir marketten atıştırmalık almak üzere ailelerine haber vermeden evden ayrıldı. Yola koyulan ikili başlarına gelecek olanlardan habersizdi. Bahçede barbekü keyfi yapan aileleri ise Holly ve Jessica'yı bir daha hiç göremeyeceklerinin farkında değildi.
Akşam saat 20.00 olmuştu. İki küçük kız tam iki saat boyunca yanlarına uğramamıştı. Holly'nin annesi Nicola Wells, iki küçük kızı merak edip eve girdi. Kızının yatak odasının kapısını açan anne şaşkınlık yaşadı. Holly ve Jessica'nın iki saattir bu odada oyun oynadığını düşünüyordu ancak yanılmıştı, oda boştu. Panikleyen kadın hızlıca evin diğer odalarına göz attı ama sonuç yine aynıydı. Kızlar evde değildi. Üstelik evden ayrıldıklarını haber bile vermemişlerdi ailelerine.
Yaşadığı panik üzerine bir şeylerin ters gittiğini düşünen eşi ve Jessica'nın ailesi kadının yanına gitti. Jessica'nın annesi kızlarının cep telefonu olduğunu söyleyerek evdekileri sakinleştirmeye çalıştı. Sakinliğini korumaya çalışarak Jessica'yı arayan kadın, kızının cep telefonunun kapalı olduğunu fark etti. Evde büyük bir korku vardı artık. İki küçük kız bir anda ortadan kaybolmuştu. Aileleri korkmakta haklıydı çünkü kızların başına korkunç bir olay gelmişti.
ÜZERLERİNDE MANCHESTER UNITED FORMALARI VARDI
Wells ve Chapman'lar, tam iki saat boyunca kızlarının birlikte gitmiş olabileceği her yeri aramayı denedi. Sokaklar, caddeler, parklar, diğer yakın arkadaşlarının evleri... Aileleri bütün ihtimalleri tek tek eliyordu. Saat artık 21.55 olmuştu. Tekrar bir araya gelen aileler durumu polise bildirmeye karar verdi. Polis kayıp çocukları bulmak için yoğun bir araştırma başlattı. İki küçük kızı bulmak için 400'den fazla polis memuru tam zamanlı olarak görevlendirildi. Anne Nicola Wells'in çocukların kaybolmalarından birkaç saat önce çektiği ve üzerlerinde Manchester United formalarının olduğu fotoğraf, çevredeki pek çok bölgeye dağıtıldı, kızların kaybolmadan önce taraftarı oldukları futbol kulübünün formalarını giydiği vurgulandı.
Polis ise bu esnada geçmişinde cinsel taciz suçu bulunan herkesi sorgulamaya başladı. Bir yandan da kızların bilgisayarları inceleme altına alınarak internette kimlerle sohbet ettikleri tek tek incelendi. Ancak sonuç olumsuzdu. Ne kızların internetteki yazışmalarından bir sonuç çıktı ne de sorgulamalarda bir ipucuna rastlandı. Tam da bu sırada kızların kaybolmalarından dakikalar önce kaydedilen güvenlik kamerası görüntüleri kamuoyu ile paylaşıldı.
Kızların kaybolmalarından dakikalar önce kaydedilen bu görüntülerde Holly ve Jessica yan yana bir sokakta yürüyordu. Bu görüntüler basın mensuplarının dikkatini çekmiş, küçük kızların kaybolması pek çok yayın kuruluşunda haber olarak yayınlanmaya başlamıştı. Kızların aileleri medya aracılığıyla çocuklarının bulunması için yaşadıkları acıyı muhabirlere anlatıyor, bu esnada ailelere manevi destekte bulunmak isteyen duyarlı vatandaşlar ise hep birlikte mum ışığı nöbetleri düzenliyordu.
Holly ve Jessica'nın kaybolması gitgide ülke çapında duyulmaya başlanmıştı artık. Konu günlerce televizyon kanallarında ve gazetelerde detaylarıyla işlendi. Tüm ülke Manchester United taraftarı iki küçük çocuğun bulunması için adeta seferber olmuştu. Ailelerin komşuları ya da onlara yakın bölgede oturanlar sık sık televizyon kanallarına ve gazetelere demeçler veriyor, herkes kızların sağ salim bulunması için bildikleri tüm detayları basınla paylaşıyordu. Üstelik basına konuşanlardan biri de küçük kızların katiliydi.
HERKESİN GÖZÜNDEN KAÇAN DETAYI YAKALADI
Holly ve Jessica'nın kaybolmasından derin bir üzüntü duyan dikkatli bir haber okuyucusu, herkesin gözünden kaçan bir detayı yakalamıştı. Ne kızların ailesi ne de polis okuyucunun gazetede yakaladığı ipucunu keşfedememişti. Polise telefon açan bu kişi, olayla ilgili basına konuşan kişilerden birini Grimsby'de tanıdığını ve katilin o kişi olabileceğini düşündüğünü söyledi. İfade vermek üzere polis merkezine giden bu kişi herkesin gözünden kaçan önemli detayı aktardı memurlara. Polis büyük bir şaşkınlık içindeydi. Okuyucunun yakaladığı detay katilin bulunmasını hızlandıracak önemli bir ipucuydu.
Olayın başından beri yazılı ya da görsel basına demeç veren herkes en baştan itibaren incelendi. Polisi uyaran kişinin dikkat çektiği isim için ise özel bir ekip kuruldu. Bu isim bir okulda bekçilik yapan Ian Huntley'di. Huntley, televizyon röportajlarında göründü, gazetelere konuştu. Ancak bu esnada çok önemli bir hata yaptı. Çünkü konuştuğu muhabirlere yaşadığı yer hakkında tutarsız açıklamalar yaptı. Üstelik Huntley, daha önce de polisin üstünde durduğu bir isimdi ancak kızları son gören kişilerden biri olması nedeniyle tanık olarak dinlenmişti. Fakat polis bu kez baş şüpheli olarak onu görmeye başladı.
TUHAF BİR KOKU FARK ETTİLER
Yapılan incelemeler ve polise telefon açan Grimsby'de yaşayan kişinin anlattıkları dehşet veren bir detayı ortaya çıkardı. Daha önce farklı bir yerde yaşayan Huntley, Cambridgeshire'a taşınmadan önce Immingham ve Grimsby'de küçük kızlara cinsel saldırı suçundan ötürü birçok kez polis tarafından soruşturulmuş, hatta bu cinsel istismar suçundan hüküm giymişti. 2001 yılında Cambridgeshire'daki bir okulda bekçilik yapmak üzere başvuruda bulunan Huntley'nin geçmişindeki kara leke kimse tarafından fark edilmemişti.
Huntley'nin evi önce yalnızca bir polis memuru tarafından arandı. Huntley'nin evinde herhangi bir güçlü kanıt bulamayan memur, havanın yağmurlu olmasına rağmen balkondaki çamaşır kurutma askısında çok sayıda kıyafet olduğunu fark etti. Kendisine mantıksız gelen bu detay üzerine Huntley ile kısa bir sohbet gerçekleştiren memur, okul bekçisinin heyecanlı ve şüpheli tavrını notlarına kaydetti.
Sorgulamadan sadece birkaç gün sonra ise Keith Pryer adındaki bir av bekçisi Soham'a 16 kilometre uzaklıktaki bir buçuk metre derinliğindeki bir su hendeğinde yan yana iki cesetle karşılaştığını polise bildirdi. Polise ifade veren Pryer, arkadaşıyla birlikte birkaç gündür bölgede tuhaf bir koku olduğunu fark ettiklerini ve bu kokunun kaynağını çözmeye çalışırken iki cesetle karşılaştıklarını anlattı polise.
KATİLLERİNİN SEVGİLİSİ ONLARIN ÖĞRETMENİYDİ
Olay yerinde inceleme başlatan ekipler, ilk bulgularda iki kurbanın başka bir yerde öldürülüp cesetlerinin su hendeğine atıldığını ortaya çıkardı. Yapılan detaylı incelemeler sonucunda ise gerçek ortaya çıkmıştı. Bu iki cansız beden Holly ve Jessica'ya aitti. Küçük kızların cansız bedenlerinin bulunmasından sonra aileye pek çok kişi taziye mesajlarını iletti, başta Manchester United olmak üzere İngiltere'deki futbol takımları maç öncesinde Holly ve Jessica için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.
Olayın ulusal çapta duyulmasından sonra herkesin beklentisi polisin katili bulması yönündeydi. Ian Huntley'den şüphelenen polis, bir hangarda yaptığı incelemelerde kızların Manchester United formalarını kesilmiş bir halde buldu. Formadaki parmak izleri ile okul bekçisinin evindeki kıyafetler karşılaştırıldı. Sonuç tam da polisin tahmin ettiği gibiydi. Ancak sadece Huntley değil, sevgilisi Maxine Carr da gözaltına alındı. Carr bir okulda yardımcı öğretmenlik yapıyordu. Üstelik Carr'ın çalıştığı okulun iki tanıdık öğrencisi vardı. Bu öğrenciler Holly Wells ve Jessica Chapman'dan başkası değildi. Yani küçük kızlar, katillerinin sevgilisini tanıyordu.
'KAZAYLA OLDU' DEDİ AMA...
Ian Huntley küçük kızların, sevgilisini tanıdığını biliyordu. Sokakta tatlı ve şekerleme almaya giden kızları gördüğünde onlara seslenmiş ve öğretmenleri Maxine'in evde olduğunu söylemişti. Kızlar başlarına gelecek olanlardan habersiz eve adım atmıştı. Mahkemeye bunları anlatan Huntley, evde olanları ise şöyle anlattı: "Holly'nin burnu kanamaya başladı. Ben de onu banyoya götürdüm ancak kız yere düştü ve başını çarptı. Öldüğünü fark ettiğimde Jessica yaşadığı şokun etkisiyle çığlık atmaya başladı. Onu susturmak için elimi ağzına götürdüm ama nefessiz kaldı ve o da öldü."
Evde yaşananların kazayla olduğunu söyleyen Huntley, ölümlerdeki sorumluluğunu kabul etti ancak her iki ölümün de tesadüfi olduğu konusundaki görüşüne devam etti. Ancak bu sözler mahkeme için yeterli olmadı. Çünkü kızlar hayatını kaybettikten sonra kanıtların ortadan kalkması için Holly ve Jessica'nın cansız bedenleri vahşice yakılmaya çalışılmıştı. Huntley, iki kez ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Mahkemede kızların kendisine daha önce yolladıkları ve içinde sevgi dolu ifadeler geçen dönem sonu kartlarını sunan Carr ise cinayetle ilgisinin olmadığını söyledi. Ancak Carr'a ifadesinde Huntley'i korumak adına polise yanlış bilgiler verdiği gerekçesiyle adaleti yanıltma suçundan üç buçuk yıl hapis cezası verildi, Carr kararın açıklanmasından 21 ay sonra Mayıs 2004'te serbest bırakıldı.
2017 yılında Daily Star'a konuşan bir hapishane görevlisi, Huntley'nin hiçbir zaman pişmanlık göstermediğini, aldığı cezanın haksız olduğunu düşündüğünü söyledi. Hapishane görevlisi, "Huntley buradaki insanlara basının kendisini gösterdiği gibi değil çok daha farklı biri olduğunu söylüyor ve şartlı tahliye başvurusunda bulunmasına izin verilmesi gerektiğine inanıyor" diye konuştu.