05.02.2022 - 06:47 | Son Güncellenme:
Derleyen: Nazlı Erdol / Milliyet.com.tr - Londra'da yaşayan 29 yaşındaki Norveçli lisansüstü öğrencisi Cecilie Fjellhoy, 2018'de Tinder'da 28 yaşındaki sözde milyarder elmas varisi ile tanıştı. Ekranı sağa kaydırıp eşleşme gerçekleştiğinde ise beyaz atlı prensini bulduğunu düşündü. Ancak kendisini Simon Leviev adıyla tanıtan adam, kısa süre içinde genç kadının rüyalarını süslemeyi bırakıp ona kabusu yaşattı. Çünkü genç kadının vurulduğu adam, onu 250 bin dolar dolandıran uluslararası bir dolandırıcıdan başkası değildi. Öyle ki hayatı altüst olan Cecilie, psikiyatri koğuşuna yatmak zorunda kaldı.
BELGESELE KONU OLDU
Bir online yayın plaftormunun 2 Şubat'ta izleyiciyle buluşan ve ağızları açık bırakan yeni belgeseli "The Tinder Swindler" Cecilie Fjellhoy'un ve diğer iki Leviev kurbanının hikâyesini anlatıyor: İsveçli pazarlama yöneticisi Pernilla Sjoholm ve Hollandalı modacı Ayleen Charlotte.
Film, "Herkes barda ya da markette biriyle tanışmak ister. Ancak bu aralar biriyle tanışmanın en iyi yolu çöpçatanlık uygulamaları" ifadeleriyle başlıyor. Şoke edici belgeselde Fjellhoy, "Simon'ın resimlerini gördüğümde, sevdiğim türden bir görünüşü vardı" diyor.
SAHTE "ELMAS PRENSİ"
Leviev'in profili, şık takım elbiseler ve tasarım giysilerle dolu, jet sosyete hayatı yaşayan, egzotik kumsallarda kokteyllerini yudumlayan ve yüksek enerjili iş toplantılarına katılan bir adamı gösteriyordu. Fjellhoy'un, kendisini tasvir ettiği "Elmas Prensi" olduğundan şüphe etmesi için hiçbir neden yoktu. Hatta onun adını Google'da arattı ve gerçekten de Rus-İsrailli milyarder ve elmas kralı Lev Leviev'in, nam-ı diğer "Elmasların Kralı" olduğunu gördü ve bu adamın, Simon Leviev'in babası olduğunu düşündü. Bilmediği şey, iki adamın aslında akraba olmadığı ve Lev'in Simon adında bir oğlu olmadığıydı.
Fjellhoy, "Bu adam benim deneyimleyeceğimden çok farklı bir hayat yaşıyor, ben de tanışmanın biraz havalı olacağını düşünüyordum" diyerek tanışmalarını anlattı. Biri özel jette olmak üzere birkaç lüks randevunun ardından Leviev, Fjellhoy'dan kız arkadaşı olmasını istedi ve ondan "müstakbel eşi" olarak bahsetmeye başladı. Ancak sözde işi için sürekli seyahat ettiğinden, ilişkilerinin büyük bölümü uzun mesafeli olarak yürüyordu. Uzun mesajlar, zaman zaman görüntülü konuşmalar ve kısa süren ziyaretler...
"DÜŞMANLARIM PEŞİMDE" YALANI
Leviev, Fjellhoy'a elmas endüstrisinin "tehlikeli" olduğunu ve bazı "düşmanları" olduğunu söyledi. İddialarını desteklemek için, postayla gönderilen mermilerin fotoğraflarını ve bir "saldırı"dan sonra kanlar içinde ve dövülmüş gibi görünen koruması Peter'ın bir resmini gösterdi. Filmde Fjellhoy, "Benim peşimdeler, Tanrı'ya şükürler olsun ki Peter var, yoksa ölmüş olurdum" dedi.
Leviev daha sonra kredi kartlarını kullanamadığını, çünkü düşmanlarının onu bu şekilde takip edebileceğini söyledi.. Fjellhoy'a American Express kartını geçici olarak, "iki hafta falan" kullanıp kullanamayacağını sorduğunda genç kadın tereddüt etmeden kabul etti.
"Onun kız arkadaşıyım. Elbette birbirimize yardım edeceğiz, bu aramızda bir mevzu bile değildi. Ayrıca faturaları tam tarihlerinde ödediğinden ve onun bir milyarder olduğuna inandığından, ona geri ödeyebileceğinden şüphe etmesi için hiçbir nedeni yoktu. Bir ay içinde, ona yaklaşık 100 bin dolar borç verdi. Belgeselde Cecilie, "Her yeni gün, yeni bir istek demekti" dedi ve ekledi: "Kartın limitini her bitirdiğinde, yeni bir kredi almam gerekiyordu." O sırada Fjellhoy, Leviev'i ve ekibini desteklemek ve aşkının sözde güvenlik nedenleriyle kaçtığı Stockholm'deki pahalı iş yemeklerini finanse etmek için para ödediğine inanıyordu. Gerçekte ise Simon, yeni bir Tinder hedefi olan Sjoholm'u almak için Fjellhoy'un parasını kullanıyordu.
250 BİN DOLAR BORÇ
Çok geçmeden Fjellhoy ona 250 bin dolar borç vermişti. Simon da ona 500 bin dolarlık bir çek gönderdi. Bu hamlesiyle Cecilie'in ona ödünç verdiğinden daha fazlasını göndererek cömert görünmek istiyordu. Ancak çek karşılıksızdı. Cecilie'in kafası karıştı, American Express ile temasa geçti ve ondan erkek arkadaşının bir fotoğrafını paylaşmasını isteyen iki ajanla bir toplantı yaptı.
Fjellhoy, “Birbirlerine baktılar ve 'İşte bu adam' dediler. 'O bir profesyonel, geçimini sağlamak için bu işi yapıyor' dediler. Her şey bir yalan. O bir elmas prensi, bir milyarderin oğlu değil. Sevdiğim adam asla gerçek olmadı, her şeyi yalandı. Korkunçtu, çünkü bir bakıma onu hala seviyordum ya da olduğunu düşündüğüm kişiyi... Bir insan nasıl bu kadar kötü olabiliyor anlamıyorum. Beni tanıdığını hissetmiştim" diyerek duygularını anlattı.
BORÇ İÇİNDE VE İNTİHARA MEYİLLİ
Annesiyle birlikte kalmak için Oslo'ya döndü. Borçlarından ötürü o kadar umutsuzlaştı ki intiharı düşündü ve son çare olarak bir psikiyatri koğuşuna yattı. Oradayken daha fazla bilgi edinmek için American Express ile iletişime geçti ve sevgilisinin gerçek adının Shimon Hayut olduğunu ve 2015 yılında üç Finli kadını dolandırmaktan tutuklandığını öğrendi.
Yaşadığı kabusu anlatan Fjellhoy, "Onu durdurmak zorundaydım" diyor. Norveçli Verdens Gang gazetesine ulaştı ve gazetecilere Leviev ile yaptığı yazışmalardan yaklaşık 400 sayfa gönderdi.
İSRAİL DOĞUMLU ULUSLARARASI DOLANDIRICI
Fjellhoy'un ipucu sayesinde Natalie Remoe Hansen, Kristoffer Kumar ve Erlend Ofte Arntsen gibi gazeteciler, Hayut'un yıllardır onunla temas kurmayı reddeden İsrail'deki annesinin izini sürmeyi başardı. Bu arada İsrail polisi, Hayut'un 2011 yılında dolandırıcılık, hırsızlık ve sahtecilikten verilen cezayı atlatmak için kaçan İsrail doğumlu bir dolandırıcı olduğunu doğruladı. 2017'de İsrail'e geri gönderilmeden önce birkaç kadını dolandırmaktan 2015'ten 2017'ye kadar Finlandiya'da iki yıl hapis yattı.
Sahte pasaport kullanarak tekrar kaçtı ve Fjellhoy, Sjoholm ve Charlotte gibi kadınları avlamaya, paralarını cömert yaşam tarzını finanse etmek ve dolandırıcılığına devam etmek için kullanmaya devam etti. Belgesel ekibi, kadınları 10 milyon dolar dolandırdığını tahmin ediyor ve filmdeki gazeteciler en az bir düzine kurbanı ve muhtemelen çok daha fazlası olduğunu düşünüyor.
Gazeteci Hansen filmde "Fjellhoy'un hikayesinin ilk haberine verilen tepki çok büyüktü" dedi ve ekledi: "Dünyanın her yerinden mağdurlar bizimle iletişime geçti... En az 7 farklı ülkede polise ihbarda bulunuldu.”
Seyahat etmek için başkalarının kredi kartlarını kullandığı için izini sürmek zordu. Gazeteci Arntsen belgeselde yaptığı açıklamada, "Dolandırıcılığını dünyanın her yerinde yaşayan kadınlara uyguladığı için, her kadının ülkesindeki yerel polisin dolandırıcının peşine düşmesini de zorlaştırdı. Neredeyse mükemmel bir dolandırıcılık" ifadelerini kullandı.