Oluşumu milyonlarca yıl öncesine uzanan, son yıllarda popüler ticari araç haline gelen ve şöhreti tüm dünyaya yayılan Himalaya Tuzu, Himalaya dağlarının 300 kilometre güneyinde Pakistan’ın Kherva bölgesindeki tuz madenininden çıkarılıyor.
Himalaya Tuzu’nun, yerkürenin şekillendiği dönemde Hint kara parçasının Asya kıtası ile çarpışması sırasında arada kalan deniz kütlesinin zaman içinde buharlaşarak tuzunu bırakmasıyla oluştuğu tahmin ediliyor.
Milyonlarca yıl toprak altına hapsolmuş, yüksek basınç altında katılaşarak kübik mineral formlar kazanan tuz, zararlı dış etkenlerden korunarak günümüze kadar geldi.
Khevra Tuz Havzası’nın ilk olarak Hindistan’ı fethetmek için bölgede konaklayan Büyük İskender’in askerleri tarafından bulunduğu ve buradan Avrupa’ya götürüldüğü ileri sürülüyor.
Önceleri çok daha kıymetli ve ticari değeri olan bu tuz, yüz yıllar boyunca Baharat Yolu ile ya da gemilerle doğuya ve batıya taşınmış.
Günümüzde Pakistan ve bölge halkı için önemli bir gelir ve istihdam kaynağı olan tuz, özellikle son 10 yılda dünya pazarlarında "Himalaya Tuzu" olarak alıcı buluyor.
Önceleri gıda ve koruma gibi sınırlı amaçlar için kullanılan Himalaya Tuzu şimdi sağlıktan mimariye, aydınlatmadan süslemeye, sanayiden uzay teknolojisine çok sayıda alanda değerlendiriliyor.
Kristalleşmiş taş görünümündeki yapısı, kendine özgü rengi, ışık geçirme özelliği, kolay işlenebilirliği sayesinde küresel pazarda talep edilen Himalaya Tuzu’nun en çok tüketildiği alanların başında ise sağlık geliyor.
-Şifa kaynağı mı, ticari araç mı- Himalaya Tuzu’nun, deniz suyu içinde bulunan mineralleri ihtiva etmesi dolayısıyla diğer tuzlardan değerli olduğu kabul ediliyor.
Yeryüzünde bulunan ve suda çözülebilen çok sayıda minerali barındıran Himalaya Tuzu, çevresel kirlenmeye maruz kalmadığı ve rafine edilmeden kullanıldığı için içeriğindeki zengin minerallerin insan sağlığına çok sayıda faydasının olduğu belirtiliyor.
Araştırmalara göre, Himalaya Tuzu 84 mineral içeriyor, havadaki nemle birlikte elektromanyetik dalgaları, radyasyonu ve ağır yüklenmiş iyonları kendi üstüne çekerek absorbe ediyor.
Bazı araştırmacılar, Himalaya Tuzu’nun vücudun su dengesinin sağlanmasına, hücrelerin asit-baz dengesinin düzenlenmesine, zararlı maddelerin vücuttan atılmasının hızlandırılmasına, kan dolaşımının düzenlenmesine yardımcı olduğunu ileri sürüyor.
Himalaya Tuzu’nun ayrıca, astım, diyabet, dolaşım bozukluğu ile bazı alerjik hastalıklar, hormonel bozukluklar ve kemik hastalıklarının tedavisinde kullanıldığı belirtiliyor.
Birçok ülkede olduğu gibi Pakistan’daki tuz mağaralarında da alerjik hastalıklar, astım ve solunum rahatsızlıklarının tedavisi için kullanılıyor.
California Üniversitesi’nde Mikrobiyolog Dr. Albert Krueger’in yaptığı araştırmada, Himalaya Tuzu’nun (-) iyonları
yüzde 300 varan miktarlarda artırdığını, iyonlanmış havanın bakteri oluşumunu engelleyerek temiz ve sağlıklı
hava sağlanmasına yardımcı olduğunu saptamış.
Öte yandan, son yıllarda küresel bazda gittikçe tanınan ve tüketilen Himalaya Tuzu bazı araştırmalara göre, diğer tuzlardan fazla farklılık göstermiyor.
Bu görüşü ileri süren araştırmacıların iddialarına göre, sofralarda tüketilen herhangi bir tuz ile benzer özellikler gösteren Himalaya Tuzu, ticari bir metaya, profesyonelce pazarlanan bir malzemeye dönüştürülmüş durumda.
Bu kesim, iddialarını bazı bilimsel araştırmalardan çıkan sonuçlara dayandırıyor.
Buna göre, Almanya’daki Bavyera Sağlık ve Gıda Güvenliği Kurumu (Bayerisches Landesamt für Gesundheit und Lebensmittelsicherheit) Himalaya tuzu adı ile satılan 15 farklı tuzu inceleyerek, bu tuzda bazı farklı mineraller tespit etti, fakat tuzun yüzde 98’lik kısmının herkesin sofrasında kullandığı tuz olan sodyum-klorürden oluştuğunu ortaya koydu.
Kurum, bu tuzun pazarlayıcılarının iddia ettiklerinin aksine piyasada bulunan tüm diğer sofra tuzlar ile aynı özelliklere sahip olduğunu, şifa düşüncesiyle fazla tüketildiği durumlarda birçok hastalığın kaynağı olan yüksek tansiyon gibi etkilerinin olacağı, bu gerekçeyle tüketicilerin dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulundu.
Yine Almanya’da, Clausthal Teknik Üniversitesi laboratuvarlarında incelenen Himalaya Tuzu’nun yüzde 97 oranında diğer tuzlara benzediği tespit edildi. Üniversitenin araştırmasına göre, söz konusu tuzun yüzde 2’ye yakını doğada çok bulunan kireçten oluşuyor, geriye kalan yüzde 1’lik kısmı ise değişen miktarlarda mineraller içeriyor.
Himalaya Tuzu’nun sağlık amacıyla kullanılmasına karşı çıkan bazı uzmanlar, bu tuzunun bazı mineralleri barındırmasının fazla bir avantaj taşımadığı görüşünde. Uzmanlar, insan vücudu için gerekli olan minerallerin düzenli beslenen bir insana gıdalar yoluyla girdiğini, mineral eksikliği bulunan kişilerin eczanelerde kolaylıkla bulunan çeşitli mineral ihtiva eden ilaçlarla bu açığı kapatacağına işaret ediyor.