07.06.2022 - 16:17 | Son Güncellenme:
İsveç'te son birkaç yıldır 169 çocuk henüz sebebi tam olarak anlaşılmayan bir sebepten dolayı uzun süredir koma halinde uykuda. Çocuklar bazen aylarca, bazen ise yıllarca uyanamıyor. Üstelik bu durum yalnızca İsveç'te de yaşanmıyor. Dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan farklı topluluklar bu rahatsızlıklara farklı isimler veriyor ve nedenleri hakkında da zehirlenmeden gizli silahlara kadar farklı görüşlere sahipler. Nörolog Suzanne O'Sullivan da İsveç’te yaşanan bu durumun ve dünyadaki benzerlerinin üzerine yaptığı çalışmaları kitaplaştırdı. O'Sullivan, “The Sleeping Beauties” (Uyuyan Güzeller) adlı kitabında yaşanan her şeyin sebebini bir rahatsızlığa bağlıyor.
İsveç’te uzun süredir uyuyan çocukları yakından inceleyen O'Sullivan, hastalıklarının 'psikosomatik' olduğu sonucuna vardı. Psikomatik, toplum içinde hoş karşılanmayan bir terim. Birçok kişi bu rahatsızlığın sahte veya tamamen hayal ürünü olduğunu düşünüyor. Bu sebeple doktorlar ve psikologlar bunun yerine 'fonksiyonel bozukluklar' tabirini kullanmaya başladı. Psikomatik rahatsızlık yaşayan çocukların da ilk etapta endişeli ve depresif bir ruh haline büründüğü tespit edildi. Sonra zamanla giderek daha az konuşmaya başladılar ve bir gün yattıktan sonra uyanmadılar.
Doktorların çocuklar üzerinde yaptığı testlerde yanlış giden bir durum tespit edilemedi. Hatta çocukların aslında zihnen uyanık olduğu fakat fiziken uyumaya devam ettikleri fark edildi. Suzanne O'Sullivan'a göre en çarpıcı nokta bu çocukların tamamının mülteci olması. Daha da garip olan şey ise, tüm bu sığınmacıların savaşın parçaladığı Suriye'den gelen Yezidiler olması. Benzer durumdaki Afrikalı çocukların hiçbirinin bu hastalıktan etkilenmemesi de dikkat çekti.
SEBEBİ 'VAZGEÇME SENDROMU' OLABİLİR
Rahatsızlık yaşayan çocukların hastalığının ne olduğu konusunda tartışmalar devam ederken, doktorlar yaşananları "vazgeçme sendromu" olarak tanımlıyor. O'Sullivan, psikosomatik hastalıkların, hasta için daha kolay tanımlanabilen hastalıklar kadar gerçek olduğunu savunuyor. Kimsenin bu çocukları yıllarca yatakta kalmaya zorlamadığı, çocukların hasta rolü yapmadığını belirtiyor. Nitekim İsveçli yetkililer en başta ebeveynlerinin çocuklarını buna zorladığını düşündüler, ancak ebeveynlerle görüştüklerinde durumun böyle olmadığını anladılar.
O'Sullivan tezinde, 'vazgeçme sendromu'nda insan biyolojisi ile birlikte kültürel kodların da etkili olduğunu savunuyor. Çocukların başından beri yaşadığı güven hissinin bir anda endişeye ve korkuya dönüşmesi ise farkında olmadan zihinlerinde bazı yansımalara neden oldu. O'Sullivan bu durumu “Beden, zihnin sözcüsüdür” diyerek açıklıyor.
Yaşadığı bu süreçten sonra uyanan bir çocuk ise neler hissettiğini şu sözlerle anlatmıştı: "Okyanusun derinliklerinde, kırılgan duvarları olan cam bir kutunun içindeymiş gibi hissediyordum. Hareket ettiğimde camın kırılacağını ve bunun sonucunda da boğularak öleceğimi düşünüyordum."
'OLAĞAN DIŞI BİR DURUM'
Hastaların yaşadıkları garip durumların nedeninin fiziki olmadığını belirten uzmanlar, acı çekenlerin bu anlamda olağandışı bir durum yaşadığını belirtiyor. İngiltere'de tespit edilen vakaların yaklaşık yüzde 37'sinde, hastalarında neyin yanlış olduğu konusunda tam anlamıyla hiçbir fikri olmadığı tespit edildi. Nörolog O'Sullivan ise psikomatik rahatsızlık yaşayan hastalara yönelik tedavilerin genellikle yetersiz ve yüzeysel olduğunu savunuyor.
PSİKOMATİK RAHATSIZLIK NEDİR?
Psikosomatik, psikolojik kökenli fiziksel hastalıklar için kullanılan adlandırma. Eski Yunancada "ruh" anlamına gelen "psyche" ile "beden" anlamına gelen "soma" kelimelerinin birleşmesinden türetildiği belirtiliyor.
Dert, tasa, keder, sıkıntı gibi psikolojik sorunlar özellikle içine kapanık insanlarda, bir müddet sonra sadece psikolojik bir sorun veya rahatsızlık olmakla kalmayıp vücudu da etkilemeye başlıyor. Kişi, davranışlarını ve hareketlerini kısmen kontrol edemez hale geliyor. Mide ya da karın ağrıları, yorgunluk, halsizlik, ciltte görülen egzama, sivilce ve sindirim sisteminde problemler ortaya çıkıyor.
Çocukluk veya ergenlik döneminde psikosomatik hastalıkların görülme olasılığı ise yetişkinlik dönemine oranla daha yüksek. Bunun yanında çocukluk döneminde yaşanan olumsuz bir olay veya durum da sonradan yüzeye çıkarak bu rahatsızlığa yol açabiliyor.