27.04.2023 - 07:02 | Son Güncellenme:
Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Sudan’da 15 Nisan’da paramiliter güç Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) ve Sudan ordusu arasında başlayan çatışmalar tüm şiddetiyle devam ediyor. Çatışmaların 11. gününde ilan edilen ateşkese rağmen ülkenin farklı bölgelerinde düşük yoğunluklu çatışmalar yaşandığı bildirilirken, Türkiye başta olmak üzere birçok ülke Sudan’da yaşayan vatandaşlarını çatışmalardan etkilenmemesi için tahliye operasyonlarına odaklanmış durumda.
Sudan ordusu ile RSF arasında RSF’nin Sudan ordusunun bir parçası olması yönünde yapılması planlanan görüşmelerde yaşanan anlaşmazlıklar sonucunda çatışmalarla ilgili gazetecilere bilgi veren Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sudan Temsilcisi Nima Said Abed, 15 Nisan'dan bu yana yaşanan çatışmalarda toplamda 459 kişinin yaşamını yitirdiğini ve 4 bin 72 kişinin ise yaralandığını açıkladyarak çatışmaların 'biyolojik risk' ihtimali doğurduğuna dikkat çekti.
ULUSAL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI ELE GEÇİRİLDİ
Uluslararası basında yer alan bilgilere göre Sudan’da devam eden çatışmalarda bu zaman kadar sağlık tesislerine en az 14 saldırı gerçekleşti, 20 hastane ise imkanlar ve şartlar sebebiyle hizmet veremez duruma geldi. Sudan’da devam eden çatışmaların endişe verici bir boyuta ulaştığını ifade eden Abed, hâlihazırda yaşananların ve yaşanabileceklerin 'aşırı derecede tehlikeli' olduğunu söyledi.
Çatışmalardan dolayı yaralılara ulaşılmakta güçlük çekildiğini dile getiren Abed, Dünya Sağlık Örgütü’nün yaralılara müdahale etmesine fırsat verildiği durumda, hayatını kaybedenlerin en az dörtte birinin kurtarılabileceğini söyledi. Abed, silahlı grupların Sudan'ın başkenti Hartum’da bulunan ve Sudan hükümeti, DSÖ ve bir dizi yardım kuruluşu tarafından ortaklaşa işletilen Ulusal Halk Sağlığı Laboratuvarı'nı ele geçirdiklerini ve tesiste görevli olan personelin yerleşkeye girmesine engel olduklarını belirtti. Tesisi ele geçiren grubun hangi tarafta olduğunu söylemeyen Abed, yerleşkede ölümcül patojenler bulunduğunu hatırlattı ve bu durumun ciddi bir risk oluşturduğuna dikkat çekerek, “Bu asıl endişe verici durum. Asıl endişe bu: Laboratuvarda görevli olan personelin laboratuvara gidip mevcut biyolojik malzeme ve maddeleri güvenli bir şekilde muhafaza etmelerine izin verilmiyor. Bu büyük bir biyolojik risk doğuruyor” dedi.
İngiliz medya kuruluşu BBC’de yer alan bilgilere göre işgal edilen Ulusal Halk Sağlığı Laboratuvarı, Başkent Hartum'un merkezi ile şehirdeki havalimanına yakın bir mesafede birçok sağlık kuruluşu ve sağlık bilimleri eğitimi veren kuruma yakın bir konumda bulunuyor. Yerleşkeye yakın bir noktada Sudan ordusuna ait bir karargahının bulunduğu ve bu sebeple bölgedeki çatışmaların çok şiddetli olduğu ifade ediliyor.
'ŞARBON, KOLERA CİDDİ RİSKLER OLUŞTURABİLİR'
Dünya Sağlık Örgütü’nün laboratuvarda biyolojik silah üretiminde kullanılabilecek ürünlerin bulundurulmasını doğru bulmadığını belirterek sözlerine başlayan İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve Viroloji-Temel İmmünoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Ağaçfidan ise bu konuda dikkat çeken şu yorumda bulundu:
"Normalde böyle virüslerin tesislerde tutulmaması gerekiyor ancak maalesef sonuç bu. Yazılı olan kurallar fiili uygulamaya geçmiyor. Bu tesislerde ne olduğu açıkçası tam olarak belli değil ancak kötü amaçlı kullanılabilirler. Şarbon, kolera gibi hastalıklar ciddi riskler oluşturabilirler. Mesela insanlık Çiçek hastalığını aşı sayesinde kontrol altına aldı fakat bazı laboratuvarda bu virüs hâlâ tutuluyor. Altında yatan birçok amaç olsa da en önemlisi olası bir savaş durumunda biyolojik silah olarak kullanmak. Bu tarz patojenlerin böyle tesislerde bulunmaması gerekiyor. Zaten ülkeler de konuya dair birçok alanda ortak hareket ediyor ve kriterler oluşturuyor. Tabii kriterlere uyulup uyulmaması birçok faktöre bağlı."
'KÖTÜ SENARYODA KİŞİ FAKTÖRÜ VE AMAÇ ÖNEMLİ'
Bu tesislerin üst düzey korumaya sahip olması gerektiğini ifade eden Ağaçfidan'a göre böyle bir laboratuvarda bir biyolojik tehlike riski her zaman için var. "Laboratuvar kazaları çeşitli sebeplere bağlı olarak her yerde yaşanabilir" diyen Ali Ağaçfidan, "Patojen gibi ürünler genellikle soğuk zincirde saklanan ürünlerdir ve serbest bırakılması durumunda ortama yayılabilir. Tabii bunun olması için kasti bir amaç gerekiyor. Laboratuvar zarar gördüğünde virüs orada lokalize şekilde kalabilir ve bir şekilde elimine edilebilir. Ancak kötü niyetli bir yaklaşımla ortamdaki risk yayılmak istenirse orada ciddi risk doğar. Yani bu senaryoda kişi faktörü ve amaç önemli. Bakteri ile virüsleri içeren biyolojik silahlar maliyet açısından da oldukça uygun ve geniş kitleleri etkiliyor" şeklinde konuştu.