07.09.2024 - 10:41 | Son Güncellenme:
Euronews
Brezilya hükümeti, İnsan Hakları Bakanı Silvio Almeida'yı aralarında bir başka kabine bakanının da bulunduğu çok sayıda kadına cinsel tacizde bulunduğu yönündeki suçlamalara açıklık getirmesi için Cuma günü ifadeye çağırdı.
Azınlık haklarının yasal savunucusu bir aktivist olan Almeida sosyal medyada yayınladığı bir videoda tüm suçlamaları reddederek bunların 'mesnetsiz, saçma yalanlar' olduğunu söyledi.
Yerel haber kuruluşu Metropoles'in aralarında hükümet yetkilileri ve arkadaşlarının da bulunduğu 14 kişiye dayandırdığı haberine göre, tacize uğradığı iddia edilen kadınlardan biri de Brezilya'nın önde gelen Irk Eşitliği Bakanı Anielle Franco.
Aynı zamanda bir insan hakları aktivisti olan Franco, raporla ilgili soru sorulduğunda yorum yapmayı reddetti.
Brezilya'daki Kadın Bakanlığı Cuma sabahı, bu iddiaların 'ciddi' ve 'kadınlara yönelik her türlü şiddet ve taciz uygulanmasının kabul edilemez' olduğunu belirtti. Bakanlık, iddiaların 'Federal kamu yönetimi ve demokrasi ilkelerine uymadığını' belirten bir not yayınladı.
Franco'nun kız kardeşi eski Rio de Janeiro belediye meclisi üyesi Marielle Franco, 2018 yılında şoförüyle birlikte öldürülmüş ve bu olay uluslararası alanda haber olmuştu. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva bugün öğleden sonra Almeida ve Franco ile ayrı ayrı görüşeceğini söyledi.
Yerel bir radyo kanalına verdiği mülakatta “Taciz eden biri hükümette kalamaz” diyen Lula, ancak öncelikle bakanın kendini savunma hakkının garanti altına alınması gerektiğini de sözlerine ekledi. Brezilya hükümeti yaptığı açıklamada suçlamaların ciddi olduğunu belirterek, davanın “kadınlara yönelik olası şiddet içeren durumların gerektirdiği hız ve titizlik ile ele alındığını” belirtti.
Ülkenin başsavcısı ve genel denetçisi ise Almeida'yı açıklama yapmaya çağırdı. Federal polis de suçlamalarla ilgili soruşturma başlatılacağını açıkladı. Hem Franco hem de Almeida, Lula'nın 2023'teki görev süresinin başlangıcından bu yana kabinede yer alıyor ve Brezilya'da önemli insan hakları aktivistleri olarak görülüyorlar.