08.12.2024 - 20:21 | Son Güncellenme:
AA
Guterres, Suriye'de Baas rejiminin devrilmesinin ardından yazılı açıklama yaptı.
Suriye'nin geleceğini Suriyelilerin belirlemesi gerektiğini vurgulayan Guterres, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen'in de bu doğrultuda destek sağlamaya devam edeceğini vurguladı.
"TARİHİ FIRSAT"
Guterres, "14 yıllık vahşi savaş ve diktatör rejimin sona ermesinin ardından Suriye halkı, istikrarlı ve barışçıl gelecek inşa etmek için tarihi fırsatla karşı karşıya." değerlendirmesinde bulundu.
Düzenli siyasi geçişi sağlamak için "yapılacak çok iş" olduğuna işaret eden Guterres, "Bu hassas zamanda sükunet, şiddetten uzak durma ve ayrım gözetmeksizin tüm Suriyelilerin haklarını koruma çağrımı yineliyorum." ifadesini kullandı.
Guterres, konsolosluk ve diplomatik tesisler ile burada görev yapan personelin, uluslararası hukuk uyarınca korunmak zorunda olduğunun altını çizdi.
"ULUSLARARASI TOPLUMUN DESTEĞİNE İHTİYAÇ VAR"
Siyasi geçiş sürecinin kapsayıcı, kapsamlı ve tüm çeşitliliğiyle Suriye halkının meşru isteklerini karşılaması için uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç olduğunu kaydeden BM Genel Sekreteri, Suriye'nin egemenliği, birliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün yeniden tesis edilmesi gerektiğini belirtti.
Guterres, BM'nin bu ihtilafın yükünü çekenleri saygıyla anmaya devam edeceğini vurgulayarak, Suriyelilerin, uzlaşı, adalet, özgürlük ve refahın herkese ulaştığı bir ülke kurmasına destek vereceklerini ifade etti.
BM Genel Sekreteri, bunun, Suriye'de sürdürülebilir barışın yolu olduğunun altını çizdi.
SURİYE'DE YAŞANANLAR
Suriye'de 2011'de özgürlük talebiyle başlayan halk hareketlerinin şiddetle bastırılmasıyla 13 yılı aşkın süredir devam eden iç savaş sonucunda, 61 yıllık Arap Sosyalist Baas Partisi ve rejimin son varisi Beşşar Esad'in kanlı iktidarı çöktü.
Suriye’de 27 Kasım'da rejim karşıtı silahlı gruplar ile Beşşar Esad güçleri arasında çatışmalar yoğunlaştı. Gruplar, 30 Kasım-7 Aralık arasında Halep, Idlib, Hama ve Humus gibi en büyük illerde üstünlük kurdu.
BAAS PARTİSİ, 1947'DE SURİYE'NİN BAŞKENTİ ŞAM'DA KURULDU.
Başkent Şam'a 7 Aralık’ta girmeye başlayan gruplara halk kitlelerinin de destek vermesiyle rejim, Şam ve diğer birçok bölgede kontrolü tümüyle kaybederek çöktü, rejim lideri Esad başkentten kaçtı.
61 yıllık kanlı Baas rejimi ve 53 yıllık Esad ailesi iktidarının devrilmesi sonrasında gözler, Arap Sosyalist Baas Partisi ve rejimin son varisi Beşşar Esad döneminde yaşananlara çevrildi.Suriye'de 61 yıl iktidarda kalan Arap Sosyalist Baas PartisiÜlkenin 1946'da bağımsızlığını kazanmasının ardından, Orta Doğu'da birçok ülkede "tek sosyalist Arap ülkesi" kurulmasını destekleyen Baas Partisi, 1947'de Suriye'nin başkenti Şam'da kuruldu.
Daha sonra, 1950'lerde Suriye'deki Arap Sosyalist Partisiyle birleşen parti, "Arap Sosyalist Baas Partisi" olarak siyasi varlığını sürdürdü. Arap Sosyalist Baas Partisinin 1963'te darbe sonucu ülkede yönetimi ele geçirmesinin ardından, genç yaşlardan itibaren partide faaliyet gösteren Beşşar Esad'in babası Hafız Esad, 1970'te parti içi darbeyle iktidara gelerek 1971'de ülkenin devlet başkanı oldu.
17 BİN SİVİLDEN HABER ALINAMADI
Hafız Esad'in iktidara gelmesinin ardından ülkede baskıcı dönem başladı. Hama katliamı, Arap Sosyalist Baas Partisinin kanlı bir iktidar olduğunu gözler önüne serdi. Hafız Esad'in kardeşi Rıfat Esad komutanlığındaki özel kuvvetler, 2 Şubat 1982'de ülkenin orta kesimindeki Hama ilindeki Müslüman Kardeşler Teşkilatının rejime karşı başlattığı ayaklanmayı bastırmak için şehri kuşattı.
Dönemin rejim güçleri, önce havadan bombardıman yapılan Hama'da daha sonra topçu atışları ve toplu idamlarla 27 günde on binlerce kişiyi katletti. Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) raporuna göre, Hama il merkezinde 2-28 Şubat 1982'de yapılan katliamda en az 30 bin sivil can verdi, alıkonan en az 17 bin sivilden haber alınamadı.
Humus'taki Tedmur (Palmira) Hapishanesine götürüldükleri düşünülen ve daha sonra haber alınmayan kişilerin aileleri, yakınlarının katledildiğini düşünüyor. SNHR'nin raporuna göre, rejim güçlerinin havadan ve karadan düzenlediği saldırılar ve bombalamalarda El-Asida, Es Sehhane, El-Kilayniyye, Ez Zenbak, El-Hayriyya ve El Başuriyye gibi semtler yoğun şekilde hedef alınırken, kent merkezinin yaklaşık üçte biri yerle bir oldu.
Katliamda 88 cami, 3 kilise ve çok sayıda tarihi eser de tahrip edildi. İsviçre Federal Savcılığı, 12 Mart'ta, eski Suriye Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Suriye ordusunun eski subaylarından Rıfat Esad hakkında Federal Ceza Mahkemesine savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu ve "savaş suçu ve insanlığa karşı suçlardan" yargılanacağını duyurmuştu.
GÖZ DOKTORLUĞUNDAN REJİM LİDERLİĞİNE
Suriye'de 11 Eylül 1965'te doğan Beşşar Esad, 1988'de Şam Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmasının ardından Suriye ordusunda doktor olarak görev aldı. Daha sonra, 1992'de İngiltere'nin başkenti Londra'da oftalmoloji alanında uzmanlık eğitimi almaya başlayan Esad, babasının ardından ülkenin başına geçmesi beklenen ağabeyi Basil Esad'in 1994'te trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesiyle Suriye'ye döndü.
Dönüşünün ardından bir askeri akademide eğitim almaya başlayan Beşşar Esad, babasının ölümüne kadar ülkenin yönetimine hazırlandı. Hafız Esad'in 10 Haziran 2000'de ölümünün ardından mecliste, ülkede devlet başkan olmak için 40 yaşını doldurma zorunluluğunu 34 yaşına indiren yasa tasarısı kabul edildi. Böylece, Beşşar Esad, Devlet Başkanlığı referandumunda yüzde 97 oy alarak iktidara geldi. Esad aynı yıl, İngiltere'de tanıştığı Esma Ahras ile evlendi.
Esad’in iktidara gelmesinin ardından, Suriye'de başlayan, "Şam Baharı" olarak adlandırılan demokratikleşme, insan hakları ve ifade özgürlüğü alanlarında başlayan açılım dönemi Şubat 2001'de sona erdi. "Şam Baharı"nın sona ermesiyle Suriye, dış politika sorunlarını da öne sürerek siyasi reformlardan uzaklaştı.
TALEPLERİ AŞIRI ŞİDDET KULLANARAK BASTIRMAYA BAŞLADI
Ülkede demokrasi ve reform talep eden çok sayıda muhalif Ekim 2005'te "Şam Deklarasyonu"nu imzaladı. Ancak bu muhaliflerin bir kısmı daha sonra hapse girdi, bir kısmı da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Orta Doğu'daki "Arap Baharı" dalgasının Suriye'ye de sıçraması üzerine Dera'da başlayan gösteriler 16 Mart 2011'den itibaren ülke geneline yayıldı. Suriye rejimi, daha özgür ve demokratik bir Suriye talep eden halkı "ülkenin barış ve istikrarını bozmayı amaçlayan teröristler" olarak niteledi ve bu talepleri aşırı şiddet kullanarak bastırmaya başladı.
Bunun sonucunda patlak veren iç savaşta 2011'den bu yana yüz binlerce Suriyeli hayatını kaybetti, milyonlarca kişi yerinden oldu veya komşu ülkelere sığındı.- Muhalefeti "terörizmle" suçladıEsad, Suriye toplumunun taleplerine yanıt vermesi yönündeki çağrılara rağmen muhalefeti kriminalize etmekten ve ihanetle suçlamaktan vazgeçmedi
MUHALİFLERLE GÖRÜŞMEYE KAPALI OLDUĞUNU İFADE ETTİ
2011'de dönemin Başbakanlığını yapan Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye konusunu bir dış mesele olarak, bir dış sorun olarak görmüyoruz. Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir." ifadeleriyle Türkiye'nin Suriye'deki iç savaştaki siyasi, güvenlik ve insani sorumluluklarını vurgulamıştı.Ancak 2013'te Şam'da yaklaşık 2 bin destekçisine hitap ettiği konuşmada Esad, "Suriye'ye ihanet etmemiş olanlar" diye nitelediği kesimlerle diyaloğa açık olduğunu, "batı kuklası" ve "terörist" sözleriyle suçladığı muhaliflerle görüşmeye kapalı olduğunu ifade etti.
Beşşar Esad, "Biz efendilerle görüşürüz, kullarla değil" ve "muhalif ve muvafık kesimlerle görüşmeler sadece dahilde olur" sözleriyle ülke dışındaki muhalif hareketlerle görüşmeye açık olmadığını söyledi. Rejimin, patlak veren iç savaş boyunca çok sayıda insan hakları suçu işleyip, muhalifleri kaybetme, sürgün ve kimyasal silah kullanımı uluslararası insan hakları kuruluşlarının raporlarına yansıdı.Uluslararası insan hakları grupları, Suriye'de hükümete ait gözaltı merkezlerinde işkence ve yargısız infazların yaygın olduğunu ifade etti.
ANKARA'NIN ÇAĞRILARINA KULAK TIKADI
Suriye savaşı yaklaşık yarım milyon insanın ölümüne ve ülkenin savaş öncesi 23 milyonluk nüfusunun yarısının yerinden edilmesine neden oldu. İç savaşta milyonlarca Suriyeli sınırı geçerek Ürdün, Türkiye, Irak ve Lübnan'a sığındı, bir kısmı da farklı şekillerde Avrupa'ya kaçtı.- Ankara'nın çağrılarına kulak tıkadı. Rejim, Batı'nın ağır yaptırımlarına maruz kalırken, bölge ülkeleri son dönemde Esad rejimiyle ilişkileri yeniden normalleştirmeye başladı. Arap Birliği geçen yıl Suriye'yi yeniden üyeliğe kabul ederken Suudi Arabistan mayısta 12 yılın ardından Suriye'ye ilk büyükelçisini atadı.
Ancak İran ve Rusya'nın desteğini alan rejim, normalleşme çağrılarına da uzun yıllar yanıt vermedi. Özellikle Ankara'nın Esad ile görüşmeye açık olduğu yönündeki çağrılar da görmezden gelindi. Esad, Ağustos 2023'te Sky News Arabia'ya verdiği mülakatta ise "Suriye'deki terörizm, Türkiye'de üretiliyor." şeklinde suçlamada bulundu. Beşşar Esad ayrıca iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye'nin önüne bir dizi ön koşul çıkarmaya devam etti. Esad, ülkenin kuzeyindeki PKK varlığı ve terörle mücadele konusunda güvenceler vermeden, Türkiye'nin Suriye'deki askeri gücünü çekmesini istedi.
RUSYA'YA KAÇTI
Suriye'de Beşar Esad rejiminin kontrolü kaybettiği başkent Şam'ın merkezine rejim karşıtı güçler girdi. Baas rejimi ve Esad ailesi iktidarının çökmesinin ardından dünyada tüm gözler Suriye'de bundan sonraki sürece çevrildi. Rusya basını, Esad'a sığınma hakkı tanındığını ve aile üyerleriyle birlikte Moskova'ya ulaştığını ifade etti.