08.06.2012 - 09:00 | Son Güncellenme:
KKTC’nin Washington Temsilcisi Ahmet Erdengiz, Kıbrıs Türkleri olarak, adada hiç bir ülkenin hatta Kıbrıs’ın kendisinin bile askerinin olmasını istemediklerini ama şu anda, varlıklarının Türk askerinin adada bulunmasına bağlı olduğunu belirterek, Kıbrıs meselesine çözüm bulunana kadar Türk askerinin adada kalması gerektiğini söyledi.
Türki Amerikan Birliği (TAA) tarafından, ”büyükelçiler buluşması” etkinliği kapsamında ”Tek Adada İki Halk” konulu konferans düzenlendi.
Burada konuşan Erdengiz, Kıbrıs sorununu, kendi içlerinde farklılıklar barındırsa da İsrail-Filistin meselesine benzetti.
İsrail ve Filistin’in olaylara karşı birbirinden tamamen farklı söylemlere sahip olduğunu ve birçok denemelere rağmen, bu iki farklı söylemden, tek bir söylem yaratılamayacağının görüldüğünü hatırlatan Erdengiz, aynı durumun aslında Kıbrıs için de geçerli olduğunu kaydetti.
Erdengiz, adada Türk ve Rumların işbirliği yapabileceğini, ticarete girebileceğini ama tıpkı İsrail ve Filistin gibi iki tarafın farklı yaklaşımlara sahip olduğunu ve birbirinden ayrı kalmaya devam edeceğine işaret etti. Adada iki tarafın da birbirinin yaklaşımını kabul etmesinin mümkün olmayacağını belirten Erdengiz, ancak iki tarafın da çaba göstermesi halinde, birbirlerini anlayabileceklerini, bir anlayış oluşturabileceklerini, bunun da adada bir çözüme ulaşmada yarar sağlayabileceğini dile getirdi.
Erdengiz, tarihsel olarak da bakıldığında, adadaki iki halkın yüzyıllarca bir arada barış içinde yaşadığını ama hiçbir zaman da kaynaşıp tek bir millet haline dönüşmediğini hatırlattı. Adadaki iki halkın da kendi kimlik, yaşam ve inançlarını devam ettirdiklerini ve farklı şehirlerde veya aynı şehrin farklı bölgelerinde yaşadıklarını anlatan Erdeniz, ”Dolayısıyla, 450 yıl boyunca Kıbrıs, bir ulus inşa etmedi. Bu nedenle, Kıbrıs, bir ulus inşası ve entegrasyonunda bir ABD değil. Yani, Kıbrıs’ın ne tek bir ulusu ne tek bir dili ne de tek bir dini var” dedi.
”Türkler, 1572’den bu yana adada”
Erdengiz, ABD’de ilk koloninin kurulduğu Jamestown’dan bile önce Kıbrıs adasında yerleşim olduğunu hatırlatarak, Türklerin 1572 yılından bu yana adadaki varlıklarını sürdürdüğüne dikkati çekti.
Aynı İngiltere’nin ABD’ye göç sağladığı gibi, Osmanlı Devleti’nin de adaya Türklerin taşınmasını sağladığını anlatan Erdengiz, ama İngilizlerin ABD’deki yerlilere davrandıklarından çok farklı olarak adadaki Türklerin Kıbrıs’a adapte olduğunu, buraya kültürel, sosyal ve ekonomik bağlarla bağlandığını, adadaki Rum halkın da özgürce dini, kültürel, sosyal ve ekonomik yapılanmalarını devam ettirdiğini, bazı tarihçilerden alıntılar yaparak dile getirdi.
Kıbrıs’ta milliyetçilik akımının etkisini göstermesiyle birlikte Rum kesiminde başlayan Bizans İmparatorluğu idealinin hala bugün de siyasetini belirlediğini belirten Erdengiz, adada 1963-1964 yıllarında Türklere yapılan katliamları da Bosna’da yaşananlara benzetti.
Kıbrıs’taki sorunu çözmede bu dönem ABD ve İngiltere’nin çok yanlış bir tutum sergilediğini ifade eden Erdengiz, daha sonra da Annan planı ve sonrasındaki gelişmeleri anlatarak, adadaki sorunun, 6 BM Genel Sekreteri, 9 ABD Başkanı ve 44 yıldır aralıklı süren müzakereler sonrasında bile hala çözülemediğini söyledi.
”Rum yönetimi, ABD’nin de benimsediği öneriyi fırlatıp attı”
Erdengiz, ABD’nin, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin petrol arama çalışmalarına yönelik tutumunu da eleştirdi.
Petrol konusuna yönelik bir soru üzerine Erdengiz, konunun Rum tarafının göstermeye çalıştığı gibi kazancın ”paylaşımı” değil, ”prensiplerle” alakalı olduğunu söyledi.
Erdengiz, KKTC’nin adanın yarısının egemenliğine sahip olduğunu dile getirerek, Rum tarafının kendisini adanın tek egemeni gibi göstermesinin yasa dışı olduğunu vurguladı.
Adadaki doğal kaynakların iki halk tarafından paylaşılması gerektiğine dikkati çeken Erdengiz, KKTC olarak petrol konusunda getirdikleri öneriye ABD bile sıcak bakmasına rağmen, Rum tarafının öneri kağıdını fırlatıp attığına dikkati çekti.
Adada sorunun çözüme ulaşılması halinde tanzim, yeniden inşa gibi konular için yaklaşık 25 milyar dolar kaynağa ihtiyaç olduğunu anımsatan Erdeniz, önerilerinde petrolden gelecek gelirin bu kaynak için biriktirilmesi gerektiğini belirttiklerini kaydetti.
”Adada kimsenin askerini istemiyoruz ama”
Erdengiz, adadaki Türk askerlerine yönelik soru üzerine, ”Biz Kıbrıs Türkleri olarak, adada hiç kimsenin askerini istemiyoruz, Türkiye olsun, Yunanistan olsun, İngiltere olsun, başka ülke olsun. Hatta biz, adada Kıbrıs askeri bile olmasını istemiyoruz, Kıbrıs bir barış adası olmalı” dedi.
Ancak adadaki Türklerin bir güvenlik sorunu bulunduğuna dikkati çeken Erdengiz, ”Oradaki Türk askerleri, adadaki sorunun çözümünü önlemiyor, güvenliğini sağlıyor. BM güçleri hiçbir zaman adadaki Türklerin güvenliğini sağlamadı. Bizim adadaki varlığımızı sürdürmemiz, yaşayabilmemiz Türk askerinin varlığına bağlı. Adada bir çözüm olana kadar da orada kalmalılar” dedi.
Erdengiz, adadaki Türk askerinin varlığının KKTC’nin öyle istemesi değil, Rum kesiminin geçmişte Türklere katliamı ve şimdiki tavırları nedeniyle oluştuğuna da dikkati çekti.
”BM hala tek platform”
Erdengiz, BM ile ilgili soru üzerine, BM’nin hala adadaki iki tarafın konuşabilmesini sağlayacak tek platform olarak kalmaya devam ettiğini ama güvenlik konusunda geçmişte Kıbrıs Türklerini korumadıklarını, şimdi de adada Türk askerleri olmazsa yine BM’nin kendi güvenliklerini sağlayacaklarını zannetmediklerini söyledi.
Kıbrıs konusunda bazı kesimlerin Türkiye’yi suçlu gösterdiği ve Türkiye’nin çözümü sağlaması gerektiğini iddia ettiğini hatırlatan Erdengiz, Türkiye’nin Kıbrıs sorunun çözümünde elinde geleni yaptığını, hatta 2004 yılında KKTC’ye baskı uygulayarak Annan planına ”Evet” demelerini sağladığını hatırlattı.
”Bu sorunun iki tarafı var ve iki taraflı bir çözüm olmalı” diyen Erdengiz, Fransa ve Almanya’nın Güney Kıbrıs Rum yönetimini, Türkiye’nin AB üyeliğini durdurmak için kullandığını kaydetti.
Erdengiz, ayrıca, adada iki halkın bireysel olarak birbirleriyle bir sorununun bulunmadığına da dikkati çekti.