18.06.2023 - 09:03 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - ABD’nin güneydoğusunda bulunan en büyük eyaletlerinden Georgia’nın merkezine yakın noktada bulunan Lanier Gölü uzun yaz günlerinde serin suyun, sıcak güneşin, tekne gezisinin ve su sporlarının keyfini çıkarmak isteyen on binlerce kişinin akınına uğruyor. Ancak ABD ordusunda görevli mühendisler tarafından 1956 yılında taşkın kontrolü ve su temini için inşa edilen bu göl, ülkedeki en tehlikeli ve en ‘ölümcül’ yerlerden de biri. 1956'dan bu yana yüzlerce can aldığı tahmin edilen göl, hayatını kaybedenler sebebiyle bir dizi ‘lanet’ efsanesine konu olmuş durumda.
OLAYLAR BİR CİNAYETLE BAŞLADI
Bugün Lanier Gölü'nün bulunduğu alanda 1800’lü yıllarda Oscarville Kasabası bulunuyordu. Kalabalık bir siyahi nüfus sahip kasabada yaşayanlar ağırlıklı olarak marangozluk, demircilik, duvar ustalığı ve çiftçilikle uğraşıyordu. Kasabada yaşayan siyahiler yerleşimdeki nüfusun yüzde 10'unu, bölgedeki nüfusun ise yüzde 4'ünü oluşturuyordu. Bu dönem ABD’de siyah-beyaz ve köleliğin kaldırılması yönündeki tartışmalar devam ediyor ve bazı bölgelerde tehlikeli gerginlikler sonucunda şiddet olayları yaşanıyordu. Takvimler 1912 yılını gösterdiğinde bu yerlerden biri de Oscarville olacaktı.
19 yaşındaki beyaz bir kadın olan Mae Crow'un cesedi Oscarville yakınlarında bulunduğunda kasaba sakinlerini büyük bir korku sardı. Mae'nin ölümünden önce tecavüze uğradığı iddiaları da tüm bölgeye yayılmış ve çevrede yaşayan herkes katil veya katillerin bir an önce yakalanmasını beklemeye başlamıştı. Ancak bazılarına göre suçlu veya suçluların kim olduğu aslında belliydi.
Cinayetin hemen ardından Oscarville ve çevresinde yaşayan siyahilere yönelik şiddet olayları baş gösterdi. Gündüz başlayan ırkçı saldırılar gece de devam ediyor, siyahilere ait olan birçok ev ateşe veriliyordu. Bölgede yaşayan bin 100 siyahi, beyazların uyguladığı şiddet sonucunda zorla yerlerinden edildi ve her şeylerini bırakarak kaçmak zorunda kaldı.
SULAR ALTINDA KALAN KASABA
Siyahilerin bölgeden ayrılmasının ardından geriye kalan mülkler zaman içinde beyazlar tarafından devralındı. Ancak nüfus arttıkça şehirlerin enerji ihtiyacı da artıyordu. Atlanta başta olmak üzere bölgedeki şehirlere enerji sağlaması için Chattahoochee Nehri üzerine bir baraj yapılması planlanıyordu. Oscarville sakinleri de topraklarını kademe kademe hükümete satmaya başladı. Kasabanın bulunduğu arazi Buford Barajı'nın yapılmasının ardından oluşacak olası taşkınları kontrol etmek ve su depolamak için bir göl haline getirilecekti.
1956'da, Oscarville kasabasının da üzerinde olduğu 38 bin dönümlük alan Lanier Gölü'nü oluşturmak için sular altında kaldı. Yaklaşık 250 aile ve 15 işletme gölün oluşması nedeniyle bölgeden ayrıldı. Araziyi suyla doldurmadan önce ABD Ordusu Mühendisler Birliği'ndeki işçiler köprüler, büyük ahırlar gibi tehlike oluşturabilecek yapıları yıktı ve bölgede bulunan 20 mezar başka bir bölgeye taşındı. Ancak çalışmalar sırasında kime ait olduğu belirlenemeyen sahipsiz mezarlar olduğu yerde bırakılınca sular altında kaldı. Yetkililer, kısıtlı zaman sebebiyle önceliğin kime ait olduğu belli olan mezarlara verildiğini isimsiz mezarların ABD İç Savaşı’ndan kalma veya Kızılderili kabilelerine ait olabileceklerini söyledi. Mezarların su altında kalması bölgedeki ‘lanet’ efsanelerini tetikledi ve arazinin suyla dolmasından 2 yıl sonra yaşanan ilk trajedinin ardından ‘lanet’ anlatılarına ‘hayalet’ efsanesi de eşlik etmeye başladı.
‘GÖLÜN HANIMI' HAYALETİ
1958'de yılında içinde Delia Mae Parker Young ve Susie Roberts adlı iki kadının bulunduğu otomobil, köprüde sürücünün hakimiyetini kaybetmesi sonucunda göle uçtu. Kazanın ardından yapılan aramalar sonuçsuz kaldı ve hayatını kaybeden kadınlardan birinin cesedi ancak bir yıl sonra balıkçılar tarafından bulundu. Bu olayın ardından bölgede geceleri kazanın yaşandığı köprüde dolaşan bir kadının hayaletine dair efsaneler yayıldı. ‘Gölün Hanımı’ lakaplı hayaletin insanları göle çekmeye çalıştığı iddia edildi.
1990 yılında Gölün Hanımı'nın gizemi, köprü inşaatında çalışan işçilerin 110 metre derinlikten çıkardığı 1958 model bir otomobili bulmasıyla çözüldü. Otomobil içindeki insan kalıntılarının Susie Roberts’a ait olduğu belirlendi. ‘Gölün Hanımı’nın da Delia Mae Parker Young olduğu ortaya çıktı.
Hayalet gizemi çözülmüş olsa da gölde yaşanan ölüm vakaları yıllar içinde devam etti ve gölün oluşturulduğu günden beri bölgede en az 700 kişi hayatını kaybetti. Bu ölümlerin 200'ü 1994'ten sonra gerçekleşti. 2017'de bölgede dalış yapan deneyimli dalgıç Buck Buchannon, dalışlar sırasında su altında birçok vücut parçasıyla karşılaştığını belirterek, “Karanlığa doğru gittiğinizde bir kol veya bacak hissediyorsunuz, hiçbiri de hareket etmeden orada duruyor” dedi. Tehlikeli olduğu için yüzmenin yasak olduğu gölün çevresinde, insanları uzak tutmak içinde uyarıcı işaretler ve çitler bulunuyor. Bölgede yaşayan bir grup çok sayıda can kaybını ‘lanet’ ve ‘hayalet’ efsanesine dayandırmaya devam ederken, yetkililerin görüşü ise başka. Buna göre gölün altında boyu 20 metreyi bulan ağaçlar ve eski kasaba kalıntıları dalış yapanlar için büyük tehlike. Sıkışma ve boğulma vakaları da o sebeple artıyor.