18.06.2024 - 15:14 | Son Güncellenme:
Milliyet.com.tr
8 Mart 2014 tarihinde, Kuala Lumpur'dan Pekin'e yapılan rutin bir gece uçuşunun ilk saatinde uçağın pilotu Malezya hava trafik kontrolüne 'iyi geceler' dedi. 227 yolcu ve 12 mürettebat taşıyan Boeing 777 uçağı Vietnam hava sahasına girmek üzereydi. Uçak daha sonra aniden yön değiştirdi ve tüm elektronik iletişim hatları kesildi.
Geri dönen uçak önce Malezya üzerinde, sonra da yakıtının bittiği tahmin edilene kadar Hint Okyanusu üzerinde ilerledi. Bugüne kadar yapılan en büyük ve en masraflı arama operasyonu dört yıl sürdü ancak kayıp uçağın izine rastlanamadı. Binlerce oşinograf, havacılık mühendisi ve amatör dedektif, uçuştan elde edilen bölük pörçük verileri inceleyerek yolculuğun nerede sona erdiğini hesaplamaya çalıştı. Uçakta bulunanların aileleri için son 10 yıl, MH370'e tam olarak ne olduğunu ve neden olduğunu anlama ve arama çalışmalarını sürdürme mücadelesiyle geçti.
The Telegraph gazetesinin bildirdiği üzere, İngiliz bilim insanları, kayıp MH370 sefer sayılı uçuşun gizemini çözmeye yardımcı olabilecek bir sinyal tespit etti.
Galler'de bulunan Cardiff Üniversitesi'nden araştırmacılar, Malezya'dan Çin'e gitmek üzere kalkan MH370 sefer sayılı Malezya Havayolları uçağının kaybolduğu gün olan 8 Mart 2014'te Hint Okyanusu'ndaki su altı mikrofonları aracılığıyla kaydedilmiş bazı sinyaller keşfetmeyi başardı.
Uçağın düştüğü tahmin edilen saatlerde kaydedilen altı saniyelik sesin, enkazın bulunduğu noktayı tespit edilmesine yardım edebileceğini aktaran araştırmacılar, saniyede 200 metre düşen 200 tonluk bir uçağın küçük bir depreme eşdeğer kinetik enerji ortaya çıkarabileceğini kaydetti. Bu seviyede kinetik enerjinin binlerce kilometre uzaklıktaki su altı mikrofonlarıyla kaydedilebileceğini belirten araştırmacılar, bölgede bulunan iki su altı dinleme istasyonuna işaret etti.
Araştırmacılar, Birleşmiş Milletler'in Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması'nı denetlemek amacıyla bir gözetim merkezi olarak kurulan iki istasyonun İngiliz denizaşırı topraklarından Diego Garcia Adası ile Avustralya'nın Cape Leeuwin bölgesinde bulunduğunu bildirdi.
Cardiff Üniversitesi'nden matematikçi ve mühendis Doktor Üsame Kadri, sinyallerin birkaç dakikada ulaşabileceği iki dinleme noktasından Cape Leeuwin'in belirtilen saatlerde bir kayıt yaptığını, fakat Diego Costa'da kayıt bulunamadığını söyledi.
Bu durumun, sesin kaynağıyla ilgili soru işaretlerine yol açtığının altını çizen Kadri, benzer enerji çıkaracak patlamalarla bölgede bir sinyal tatbikatı yapılabileceğini söyledi.
Kadri, tatbikat sonucunda benzer bir sinyal ölçümü kaydedilirse bu durumun kayıp uçağın yerini tam olarak göstereceğini, sinyallerin alakasız olması halinde ise, arama alanı ve tahmini düşüş saatinin yeniden değerlendirilebileceğini aktardı ve geçmişte bir Arjantin denizaltısının bu teknoloji sayesinde bulunduğunu da hatırlattı.
Okyanuslarda yaşanan kazalara müdahalede bu teknolojinin kullanımı üzerine çalışma yürüttüklerinin altını çizen Kadri, "Ne yazık ki kayıp uçak için yeni bir arama başlatmak için gereken kesinliğe sahip bir sinyal bulamadık. Ancak öneriler yetkililer tarafından takip edilirse gözlemlenen sinyallerin alakalı olma durumu değerlendirebilir ve potansiyel olarak kayıp Malezya uçağının konumuna ışık tutabiliriz" diyerek sözlerini sürdürdü.